Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/757 E. 2021/891 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/757
KARAR NO : 2021/891
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI : 2019/876 Esas – 2021/43 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının teslim ettiği ürünlerin ayıplı olması nedeniyle müvekkilince düzenlenen iki adet reklamasyon faturasının davalı tarafından kabul edildiği, bu konuda hesap mutabakatı yapıldığını belirterek 12.675,88 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı tarafından cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/406 esas sayılı dosyasında, davacının iş bu davada davacı …, davalının yine bu davada davalı … olduğu, davanın itirazın iptali davası olup, 12.675,88 TL tutarlı 30/04/2012 tarihli mutabakat mektubundan kaynaklanan alacağın tahsilini teminen yapılan icra takibine itirazın iptalinin istendiği, davanın ispatlanamaması nedeniyle reddedildiği ve kararın kesinleştiği, eldeki davada da aynı alacağın tahsilinin istendiği gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 9. Asliye Ticaret mahkemesinde verilen kararın bilirkişi ücreti yatırılmadığı gerekçesiyle HMK 114. ve 115. maddeleri gereğince davanın usulden reddine ilişkin bir karar olduğu, gider avansının yatırılmasının dava şartları arasında sayıldığı ve gider avansına dahil olan bilirkişi ücretinin yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, bu durumda anılan mahkeme kararının bu dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, iki adet reklamasyon faturasından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355 maddesi gereğince, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.İş bu davada davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olması nedeniyle düzenlenen iki adet reklamasyon faturasından kaynaklanan alacağın 30/04/2012 tarihli mutabakat ile davalı tarafından kabul edildiğini ileri sürerek 12.675,88 TL alacağın tahsilini istemiştir. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/405 esas sayılı dava dosyasında ise, aynı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Esasen her iki dava dosyasındaki tarafların, dava nedeninin ve dava konusu alacağın aynı olduğu ihtilafsız olup, istinaf konusu ihtilaf, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında davanın usulden reddine karar verilip verilmediği ve buna göre eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği konusundadır.HMK 114. maddesinde, kesin hüküm dava şartları arasında sayılmış olup, dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hüküm şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere ikiye ayrılır. Şekli anlamda kesinleşmenin amacı, hükmün olağan kanun yollarına başvurularak değiştirilememesi ve uyuşmazlığın sona ermesidir. (HGK 09.04.2003 gün ve 2003/20-266 Esas, 2003/285 Karar sayılı kararı) Bu nedenle bir hüküm bir kere şekli anlamda kesinleşirse ancak istisnaen olağanüstü kanun yoluna başvurarak ya da eski hâle getirme mümkün olması durumunda kanun yoluna başvurmak mümkündür. Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 2010/1-602 E. 2010/643 K. sayılı ilamında da vurgulanmıştır. ( HGK 24/01/2018 tarih ve 2017/2534 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararı)Somut olayda, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/406 Esas ve 2013/526 Karar sayılı dosyasında, eldeki davadaki davacı tarafından aynı davalıya karşı aynı mutabakata ve faturalara dayalı olarak aynı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali talep edilmiş ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 11/10/2013 tarihli nihai kararla, davacı vekiline 18/07/2013 tarihli celsede, HMK 324. maddesi gereğince delil avansını yatırması ve belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için kesin süre verilmesine ve kesin sürenin anlam ve sonuçları ihtar edilmesine rağmen davacı vekilince delil avansı yatırılmadığı gibi ticari defterlerinin de ibraz edilmediği ve bu durumda davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 30/10/2009 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekili tarafından İstanbul 9. Asliye ticaret Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği bu nedenle kesin hüküm teşkil etmeyeceği ileri sürülmüştür. Anılan mahkeme kararında “ispatlanamayan davanın reddine” denilmiş olup, davanın esastan reddine karar verildiği açıkça anlaşıldığı gibi davacının dayandığı istinaf nedenine göre konuya açıklık getirilmesi bakımından HMK 324. maddesine bakıldığında; ” taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” düzenlemesi mevcuttur. Maddede, delil avansının yatırılmaması halinde, tarafın o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı belirtilmiştir. Delil avansı yatırılmadığında mahkemenin mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapmak suretiyle dava ile ilgili karar vermesi gerekir. Bu durumda dava diğer deliller ile kanıtlanamamışsa, delil avansının kesin süreye rağmen yatırılmamasının sonucu davanın usulden değil, esastan reddine karar verilecektir. Nitekim İstanbul 9. Asliye Ticaret mahkemesince de; ispatlanamayan davanın esastan reddine karar verilmiştir. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; eldeki davada, İstanbul 9. Asliye Ticaret mahkemesi dosyasında verilen kararın kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere göre yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irad kaydına,3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2021