Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/742 E. 2021/1405 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/742
KARAR NO: 2021/1405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2020/573 Esas – 2021/102 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı/Tasfiye memuru vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Tasfiyesi davalı … tarafından gerçekleştirilen … Ltd. Şti’nin müvekkili …a olan borcuna istinaden başlatılan takib kesinleşmiş, borçlu şirketin tasfiye edildiği derdest davalardan öğrenilmiş olduğu, mer’i mevzuatta ticaret sicilden kaydı silinen şirketin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunan diğer kişi ve kuruluşların haklı sebeplere dayanarak mahkemeye başvurabilecekleri ve şirketin ihyasını isteyebilecekleri hükme bağlandığından işbu davanın derdest edilme zaruretinin hasıl olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile icra-i faaliyetlerinin devam ederken ihyası istenen borçlu firmanın ortağı ve aynı zamanda daha sonradan öğrendikleri tasfiye memurluğunu yapmış olan … tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1166 Esas ve İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/167 Esas sayılı dosyaları ile menfi tespit davalarının ikame edildiği ve bu davalarda alınan bilirkişi raporundan şirketin borçlu olmasına rağmen borcunu ödemek yerine kar payı dağıtarak usule aykırı olarak tasfiye edildiğinin anlaşıldığını, tasfiyesi tamamlanan şirket aleyhine icra takibinin 25.07.2014 tarihinde başlatıldığı tasfiye ilanının ise 09.01.2015 tarihinde yapıldığı, müvekkilinin ihyası istenen şirkete karşı başlatmış olduğu takibin tarihi, ihyası istenen şirketin tasfiye sürecine girmesinden önce olduğu, tasfiye memurları tarafından şirket defterleri ve belgelerden şirkette alacaklı olduğu anlaşılan ve yerleşim yeri bilinen kimselere iadeli taahhütlü mektupla şirketin tasfiye halinde olduğunun bildirilmesi gerektiğinin izahtan vareste olduğu, ancak iş bu tasfiye sürecinin alacaklı müvekkiline bildirilmediğini; aniden bir tasfiye kararı alınarak tasfiye yoluna gidilmesinin taraflarınca işbu hususa ilişkin bildirim yapılmaması ve ihya davasını açabilmeleri için süre verilmemesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, ihyası istenilen şirketin ortağı ve aynı zamanda tasfiye memuru olan …’ün ortağı olduğu borçlu firmanın müvekkiline karşı borcunun olup olmadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağının açık olduğunu,; davalılardan tasfiye memuru …’ün ihyası istenen şirketin 813.129,22 TL öz kaynağı ve aynı zamanda da müvekkili firmaya tasfiyesini yaptığı … firmasının borcu var iken usul ve yasaya aykırı olarak kar payı dağıtarak tasfiye yaptığının, Anadolu 27.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/167 Esas sayılı dosyasına sunulan 19.11.2020 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olması, davacı müvekkilinin, ihyası istenen … Ltd. Şti.’nden olan alacağına istinaden derdest edilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının neticelendirilmesi için davalılar aleyhine derdest olan ihya davasının kabulü ile … Ltd. Şti.’nin ihyasına ve terkin kaydının iptali ile tescilini, davalı … “…” olduğundan, tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin diğer davalı ve tasfiye memuru olan “…” …’ün üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Borçlar Kanunu 146. maddede genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak düzenlendiği, ticari defterlerin, 6102 sayılı TTK’nın 82.maddesi gereği ticari defterlere son kaydın yapıldığı takvim yılının bitişinden itibaren on yıl süreyle saklanması gerektiği, Vergi Usul Kanunu’nun 253. maddesine göre bu süre beş olduğu, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesi birinci fıkrasının (ç) bendine göre, bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zaman aşımı, tasfiyenin sona erdiği yılı izleyen yılın başından başladığı, bu tarihten itibaren beş yıl süre ile defter ve belgelerin muhafazası gerektiği, tasfiye işlemi tamamlandıktan 24 yıl geçen bir süre sonra işbu davanın açılmasında hukuki fayda bulunmadığını ve şirket evraklarının saklanma süresinin dolduğunu; bu nedenle davaya konu talep ile ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin dolduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini; ortaklar kurulu kararı ile … Ltd. Şti’nin tasfiye edilmesine karar verildiği ve tasfiye memuru olarak müvekkili …’ün atandığı, tasfiye girişinin tescili sonrasında Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde alacaklılara çağrı ilanı yapılarak Türk Ticaret Kanunu’na göre bir yıllık bekleme süresinin üçüncü ilanın yayımlanma tarihinden itibaren başladığı ve Tasfiye süresi sona erdiğinde, bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içerisinde son kurumlar vergisi beyannamesi verilerek tasfiye sonu bilançosu düzenlendiği ve tasfiyenin sonuçlandığını, 10.06.2014 yılında tasfiyenin sona erdiği ve 17.06.2014 tarihinde tescil edildiğini, bu sürecin sonunda tüm resmi ve özel kurumlara şirketin tasfiyesinin sona erdiğinin bildirildiğini, Besleyen sağlıklı … Ltd. Şti’nin tasfiye sürecinin yasal mevzuata uygun olarak tamamlandığı, şirketin ihyasına yönelik yasal koşulların oluşmadığı davanın reddine karar verilmesini, … Ltd. Şti’nin tasfiyeye girmiş olduğu ve tasfiye kararının Ticaret Sicil Memurluğunda tescil edilmiş olduğu ve şirketin borçlu ve alacaklılarının, ellerindeki belgelerle birlikte; bu ilanın üçüncü defa yayınlanmasından itibaren en geç bir yıl içinde bildirilen adresinde bulunan tasfiye memurluğuna müracaat etmeleri için alacaklılara çağrı ilanı yapılmış olmasına rağmen davalı şirketin 14.06.2016 tarihinden yaklaşık 24 yıl sonra iş bu davayı açmış olmasının hukuka uygunluğunun bulunmadığını; dava dilekçesinde sadece … Ltd. Şti’nin ihya (yeniden tescil) isteminin kabulüne karar verilmesi talebinde bulunulduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince mahkemece, ihya (yeniden tescil) isteminin kabulüne karar verilmesi halinde, ek tasfiye işlemlerini yapması için son tasfiye memuru veya memurlarının ya da yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanıp, keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiğinin kanunun emredici hükmü olduğunu, şirketin ihyasına karar verilmesini kabul manasına gelmemek koşuluyla tasfiye memuru olarak müvekkili …’ün atanmasına rızalarının bulunmadığını ve müvekkilinin tasfiye memuru görevini kabul etmek istemediğini, öncelikle davaya konu talep ile ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin dolduğunu bu nedenle davanın esas ve usulden reddini yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Davanın Kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosuna kayıtlı bulunup 08.06.2016 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince İstanbul … İcra müdürlüğünün 2014/22868 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan icra takibinin sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle ihyasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden tesciline, tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan … TC Kimlik Numaralı …’ün atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine, Kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Müvekkili …’ ün … Ltd. Şirketine Tasfiye memuru olarak atandığını, dava dışı Besleyen sağlıklı …. Şirketinin 30/12/2014 tarihli tasfiyeye giriş kararı tescil olmuş ve 06/01/2015 tarihli 8730 sayılı sicil gazetesinde ilan edildiğini, 09/01/2015 8733 sayılı, 16/01/2015 tarihli 8738 sayılı ve 23/01/2015 tarihli 8743 sayılı ticaret gazetesinde tasfiye memurluğundan borçlu ve alacaklılara ilan yapıldığını, 08/06/2016 tarihinde tasfiye sonu kararı tescil olmuş ve 14/06/2016 tarihli 9096 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, bu sürecin sonunda tüm resmi ve özel kurumlara şirketin tasfiyesinin sona erdiğini, şirketin tasfiye sürecinin yasal mevzuata uygun olarak tamamlanmış olduğunu, şirketin ihyasına yönelik yasal koşulların oluşmadığını, şirketin tasfiyeye girmiş olmasına rağmen ve kararın ticaret sicil memurluğunda tescil edilmiş olmasına rağmen borçlu ve alacaklıların bu ilanın üçüncü defa yayınlanmasından itibaren en geç bir yıl içinde bildirilen adresinde bulunan tasfiye memurluğuna müracaat etmeleri için alacaklılara çağrı ilanı yapılmış olmasına rağmen davalı şirketin tasfiyesinin tamamlanmasından 4 yıl sonra bu davayı açmış olmasının hukuka uygun olmadığını, kusurlu davranış içine girmiş olduğunu, kimse kusurundan yarar sağlayamaz ilkesi gereği davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili …’ ün tasfiye memuru olarak atanmak istememesine rağmen ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memuru olarak görevine devam etmesi yönünde karar alındığını, şirketin ticari defterlerine alacaklarla ilgili inceleme ve görüş alınması için bilirkişi ataması yapılmadığını gerekçeleri ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen … Ltd.Şti ‘ nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 08/06/2016 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … icra dosyası ile başlatılan icra takibinin kesinleştiği ve derdest olduğu , bu hale göre davacının anılan icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır.Davalı tasfiye memuru davacının tasfiyenin sona ermesinden 4 yıl sonra açılan davanın hukuka uygun olmadığı ve davaya konu alacağın ticari defterler incelinip tespit edilmeden karar verilmesi nedeniyle şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığını ileri sürmüş is de ileri sürülen bu husular eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden derdest takibe karşı ileri sürelebilecek hususlar olup, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiş ise de dosyada bu görevden kaçınmasını haklı gösterecek herhangi bir sebep iddia ve ispat edilememesi karşısında mahkemece TTK’nın 547/2 . Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre mahkemece davanın kabulü ile derdest icra dosyasındak işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021