Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/705 E. 2021/603 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/705
KARAR NO: 2021/603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2021
NUMARASI: 2017/307 Esas – 2021/76 Karar
DAVA: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalılardan … Tic.Ltd.Şti’nin “…” isimli geminin işleteni, diğer davalı …’nin sigortacısı olduğu ve gemi ve yükün 15/03/2017 tarihli poliçe ile sigortaladığı, geminin maliki olarak gözüken … firmasının Off Shore olarak kurulan bir şirket olduğu, müvekkili ile davalılar arasında aktedilen sözleşme ve 02/08/2017 tarihle konişmento kapsamında 4.554.17 ton demirin İtalya’dan İzmir’e taşınarak …A.Ş’ye teslim edilmek üzere … gemisine yüklendiği, yükün İzmir limanında tahliye edildikten sonra yapılan ölçümde 401,494 ton eksik olduğunun tespit edildiği ve müvekkilinin bu şekilde zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 107.198,90 USD zararın avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesiyle; taşımaya esas konişmentoda 27/07/2017 tarihli çarter partiye atıfta bulunulduğu, taşıma esaslarında, ” arka sayfada tarihi verilen çarter partide yer alan tüm şartlar ve koşullar uygulanacak hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere konşimentoya dahil edilmiştir” hükmünün yer aldığı, atıfta bulunulan çarter partide ise” Londra’da İngiliz Hukukuna göre tahkim” şartı yer aldığından davaya bakma görevinin Londra”da tahkim mahkemesine ait olduğu, müvekkilinin konşimentoda taşıyan olarak görülmediğinden pasif husumetinin bulunmadığı, davacının konşimentoyu ciro ve teslim yoluyla … A.Ş’den teslim aldığını ve meşru hamili olduğunu kanıtlaması gerektiği, … gemisinin yola ve yüke elverişli olduğu ve yükteki eksiklikten müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı, TTK 1185. maddesi uyarınca süresinde yapılan bir ihbarın olmadığı, bu nedenle zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten meydana geldiğinin kabulü gerektiği, yükteki eksikliğin de hesap hatasından kaynaklandığını belirterek davanın usulden olmadığı takdirde esastan reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili ile dava dışı … arasında … gemisi ile 14/03/2017 tarihli koruma ve tazmin poliçesi düzenlendiği, poliçede atıf yapılan kulüp sigortası kurallarına göre sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Hamburg’ta hakem heyeti önünde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğu, MÖHUK 40. maddesi gereğince yurt dışında mukim olan müvekkili aleyhine açılacak davalarda Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığı, tahkim ve yetki itirazının kabul edilmemesi halinde uyuşmazlıkta Alman Hukukunun uygulanması gerektiği, geminin koruma ve tazmin sigortacısı olunması nedeniyle yükle ilgili her hangi bir sorumluluğun bulunmadığı, kulüp sigortası kurallarına göre, 3. Kişi konumunda olan davacının doğrudan tazminat isteminde bulunmasının mümkün olmadığını belirterek davanın tahkim veya yetki yönünden usulden ya da esastan reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taşımaya ilişkin konşimentoda taşıyan olarak … görülsede; geminin equasıs kaydında, davalı … ltd.Şti’nin donatan/işleten, …’in ise geminin maliki olarak kayıtlı olduğu ve her iki şirketin adresinin de …Ltd.Şti’nin adresi olarak gösterildiği, bu durumda taşıyanın … Ltd.Şti olduğunun anlaşıldığı ve konişmentoda atıf yapılan çarter partide Londra’da İngiliz Hukukuna göre tahkim şartının bulunduğu, buna göre davalı … Ltd.Şti tarafından ileri sürülen tahkim itirazının yerinde olduğu, davalı … tarafından süresinde yetki itirazında bulunulduğu, yetkili mahkemenin MÖHUK uygulanması gerektiği ve anılan yasanın 46.maddesine göre, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak taleplerinde sigortacının esas işyeri veya poliçeyi düzenleyen şube ya da acentenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunun açıklandığı, davalının sigorta şirketi olup, Hamburg’ta kurulu bulunduğu, Türkiye’de şubesinin veya acentesinin bulunmadığı, milletlerarası yetki itirazında yetkili mahkemenin gösterilmesinin zorunlu olmadığı, davalının kurulu olduğu yere göre uyuşmazlığa bakma konusunda yetkili mahkemenin Hamburg Mahkemeleri olup, mahkemenin yetkisiz olmasına göre davalı safir … Ltd.Şti yönünden tahkim itirazı, diğer davalı yönünden de yetki itirazının haklı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; TTK 1237 maddesine göre, konişmentoda, yolculuk çarteri sözleşmesine gönderme varsa konişmento devredilirken çarter partinin bir suretinin yeni hamile ibraz edilmesi gerektiği, bu takdirde çarter partide yer alan hükümler, nitelikleri elverdiği ölçüde konişmento hamiline karşı ileri sürülebileceği, müvekkili şirkete 27/07/2017 tarihli çarter partinin bir suretinin ibraz edilmemiş olması nedeniyle tahkim klozunun müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceği, tahkim sözleşmesinin istisnai nitelikte bulunup, tarafları bağlayacağı, aksinin kabulü Anayasanın 9. maddesi ile teminat altına alınan yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerde kullanılacağına ilişkin kurala ve tabi hakim ilkesine aykırılık teşkil edeceği, davalıların pasif husumet itirazında bulundukları da düşünüldüğünde tahkim itirazının yerinde olmadığının kabulü gerektiği, davalıların aktif ve pasif husumet itirazlarının mahkemece değerlendirildiği konişmentoda taşıyan olarak görülen … Ltd.Şti arasındaki organik bağın tespit edildiği, bu durumda geminin gerçek sahibinin adı geçen davalı olduğu izlenimini uyandırdığının bilirkişi raporlarıyla belirlendiği, diğer davalı … ile ilgili olarak pasif husumetinin bulunduğu ve doğrudan Türkiye’de dava açılmasının mümkün bulunduğunun da tespit edilmesi nedeniyle davanın kanıtlandığı buna göre ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, deniz taşıması sırasında meydana geldiği iddia edilen noksan mal bedelinden kaynaklanan zararın, geminin işleteni(donatan) ile gemi koruma ve tazmin sigortacısı olan davalılardan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı … Ltd.Şti’ye karşı açılan davada tahkim , diğer davalıya karşı açılan davada da uluslararası yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı tarafından … teslim şekli ile satışı yapılan hurda çelik emtiasının İtalya ‘dan, Türkiye’de dava dışı alıcı(gönderilen) … A.Ş’ye teslim edilmek üzere 02/08/2017 tarihli konişmento tahtında … isimli gemi ile taşındığı, davacının yükleten ve taşıtan konumunda bulunduğu ve konişmentonun geminin kaptanı tarafından mühürlenip imzalandığı anlaşılmaktadır.Konişmentoda taşıyan dava dışı … olarak belirtilmişse de, dosyada mübrez equasıs kaydına göre, dava dışı …’in geminin maliki, donatının ise davalı … Ltd.Şti olduğu ve her iki şirket adresi olarak davalı … Ltd.Şti’nin adresinin gösterilmesi karşısında taşıyıcının davalı …Ltd.Şti olduğu sonucuna varılmış olup, esasen davacı tarafça da aynı yönde iddiada bulunulduğu gibi bu hususun taraflar arasında ihtilaflı olmadığı ve istinaf konusu da yapılmadığı görülmektedir. Davacının İtalya’da kurulu bir şirket olmasına göre davada, yabancılık unsuru bulunmakta olup, geçerli bir tahkim şartı bulunup bulunmadığı hususunda Türkiye’nin taraf olduğu Newyork Sözleşmesi hükümlerine bakılmalıdır. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şeklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır.Deniz taşımasından kaynaklı zararın tazmini talebinin, belirli ve özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olması nedeniyle tahkim şartının geçerli bir tahkim şartı uyarınca uyuşmazlığın tahkimde çözümü gerekmektedir. TTK 1237. maddesine göre taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesi hükümlerine tabiidir. Ancak arada yazılı bir navlun sözleşmesinin bulunmaması halinde konişmento taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkide belirleyici duruma gelmektedir. Sigortalı taşıtan ile davalı taşıyan arasında imzalanmış yazılı bir navlun sözleşmesi dosyaya sunulmamıştır. Buna göre taraflar arasındaki hukuki ilişki dosyada mübrez konişmentoya göre belirlenecektir. Konişmento, TTK’nın 1228. maddesinde düzenlenmiş olup, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir. TTK’nın 1229. maddesine göre konişmento yükletenin beyanına göre taşıyan tarafından düzenlenecektir. TTK 1230. vd. maddelerinde de, konişmentonun kıymetli evrak olduğu, eşyayı temsil ettiği, taşıyanı, navlunu ve eşyayı ispat eden, meşru hamiline eşyayı teslim alma hakkı veren cirosu kabil kıymetli evrak olduğu düzenlenmiştir. Konişmentonun kıymetli evrak olması nedeniyle taşıyanın imzasını içermesi yeterlidir. Yükletenin imzası ise isteğe bağlıdır. Buna göre söz konusu konişmentoda davacı yükletenin imzasının bulunmaması tahkim şartının geçerliliğine etki etmeyecektir. Somut olayda, dosyada mübrez 02/08/2017 tarihli konişmentoda “navlun 27/07/2017 tarihli Çarter Sözleşmesine göre ödenecektir.” ve “taşıma şartları için arka sayfayı okuyunuz.” kaydının bulunduğu, konişmentonun arka sayfasında yer alan taşıma şartlarının 1. maddesinde, ” ön yüzde belirtilmiş olan çarter partinin tüm hüküm ve şartları, hak ve istisnaları, tabi olunan hukuk ve tahkim klozu da dahil olmak üzere bu suretle geçerli kılınmıştır.” hükmünü içerdiği ve tahkim şartında, “Londra’da İngiliz Hukukuna göre ….çözülecektir.” düzenlemesinin yapıldığı anlaşılmakla, davacı ile davalı … Ltd.Şti arasında geçerli bir tahkim anlaşmasının bulunduğu sonucuna . (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/12971 E-2017/240 K sayılı 12/01/2017 tarihli ilamı) Davacı taraf, kendisine sadece konişmentonun bir suretinin verilip, çarter partinin bir suretinin verilmediğini, buna göre TTK 1237. maddesi gereğince çarter partideki tahkim şartının kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini istinaf nedeni yapmış ise de; davacının konişmentoda yükleten olarak yer alması ve taşıtan sıfatına haiz olmasına göre TTK1237/3. maddesinin somut olayda uygulanamayacağı dolayısıyla çarter partinin bir suretinin teslim edilmemesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, konişmentodaki tahkim şartının davacı açısından bağlayıcı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedeninin yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Diğer davalı … ‘nin Hamburg/Almanya’da kurulu olup, taşımanın yapıldığı … gemisinin koruma ve tazmin sigortacısı olduğu ve geminin 14/03/2017 ile 13/03/2018 tarihleri arasında geçerli poliçe ile sigorta örtüsü altına alındığı ihtilafsızdır. Davacı ve davalı sigorta şirketinin yabancı uyruklu olmalarına göre davada yabancılık unsurunun bulunduğu da tartışmasızdır. Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı olmak kaydıyla yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre tespit edilmelidir. Anılan yasanın 40.maddesinde, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre tayin edileceği belirtilmiştir. Taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmadığına göre yetkili mahkeme HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirlenmelidir. Somut olayda, yabancı uyruklu davalı şirket ikametgahının Hamburg/Almanya olması nedeniyle 6100 sayılı HMK hükümlerine göre Türk Mahkemeleri yetkili olmadığı gibi sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini düzenleyen MÖHUK 46. maddesine göre de, Türkiye’de yetkili mahkemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 116. maddesine göre ilk itirazlardan olan tahkim ve yetki itirazının her iki davalının vekillerince süresinde ileri sürülmesi ve yukarıda açıklanan hususlara göre, geçerli tahkim şartı nedeniyle davalı … Ltd.Şti’ye karşı açılan davanın tahkimde görülmesi, diğer davalı hakkında açılan dava bakımından da Türk mahkemelerinin yetkili olmaması nedeniyle tahkim ve yetki itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2–Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021