Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/649 E. 2021/1584 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/649
KARAR NO: 2021/1584
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2021
NUMARASI: 2018/769 Esas-2021/84 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalının müvekkili şirkette 2014 yılından itibaren iş akdi ile çalışmaya başladığı, 08.03.2017 tarihinde istifa ettiği ve taraflar arasındaki rekabet yasağı ve sır saklama sözleşmesini ihlal ederek aynı konuda faaliyet gösteren … A.Ş’de calışmaya başlaması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlenen cezai şart alacağından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davaya konu rekabet yasağı hükmünde sadece bir il yada bölgesel olarak sınırlı olarak değil, davanın çalışma hürriyetini ortadan kaldıracak şekilde davalının iş bu imkanının yoğun olduğu tüm Marmara bölgesini kapsar şekilde rekabet yasağı kapsamına alındığı, bu çerçevede rekabet yasağı hükmünün TBK 445/1 hükmü gereğince sözleşmenin yer bakımından geçersiz olduğu, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu (BK) bu noktada, özellikle süre konusunda açık bir hüküm içermektedir. Yeni BK m.445 hükmüne göre, ” Rekabet yasağı, (…) suresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.” Her ne kadar huzurdaki ihtilafa uygulanacak olan 818 sayılı eBK’da süre konusunda açık bir hüküm yoksa da, gerek öğreti gerekse yargı uygulaması, bu sürenin işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye atacak boyutta olmaması gerektiğinin belirtildiği, esasen rekabet yasağına aykırılığın tespitinde davalının davacı müşterilerini ele geçirip geçirmediği ya da maddi olarak zarara uğratıp uğratmadığının öneminin olmayıp, davacıya zarar verebilecek şekilde aynı iştigal konusu bir başka rakip şirkette çalışmaya başlamanın yeterli olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre, davalının davacıya zarar verme ve sırlara vakıf olma potansiyelinin yüksek olduğu belirlenemediği gibi davacının sunduğu delillerle davalının zarara uğradığı davacının müşterilerine ulaşıp iş yaptığına ilişkin delil bulunmadığı, yeni iş yerinde başka bir departmanda çalıştığı, buna göre, davalının işten ayrılması sonrası davacının zarara uğradığına ve haksız rekabet yaratacak bilgi ya da sırların nakline imkan tanıdığına yönelik iddiaların da ispata muhtaç kaldığı ve rekabet yasağının yer bakımından kapsamının işçi aleyhine hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinde Marmara bölgesinde müvekkili ile aynı faaliyette bulunan işverenler açısından yasak getirildiği, müvekkilinin İstanbul merkezli faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, davacının müvekkil şirketin menfaatlerini zarara uğratabileceği bölgenin Marmara Bölgesi olduğu, bu nedenle müvekkilinin menfaatinin korunması açısından Marmara Bölgesi ile sınırlanmasının uygun olduğu, davalının imzalamış olduğu rekabet yasağı sözleşmesi ile bağlı olup bu yasağı ihlal nedeniyle sözleşmede belirtilen tazminatı ödemekle yükümlü bulunduğu, davalı tarafın söz konusu proje kapsamında almış olduğu eğitim ve proje kapsamında edinmiş olduğu bilgiler nedeniyle … tarafından aynı proje kapsamında çalıştırılmak üzere istihdam edildiği, TBK 444/2 hükmünde“ Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” denildiği, taraflar arasındaki imzalanmış olan rekabet yasağı sözleşmesinin yorum karmaşıklığına sebebiyet vermeyecek seviyede açık ve net olduğu, bilirkişi raporundaki tespitlerin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, rekabet yasağının ihlali nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı zira rekabet yasağı sözleşmesinin varlığı ve cezai şarta hükmedilmesi konusunda zarar varlığı ve ıspatının aranmadığı, rekabet yasağının ihlali, cezai şartın talep edilebilmesi için yeterli bulunduğunu belirterek dosya kapsamına uygun olmayan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmeleri ile kararlaştırılan iş akdinin feshinden sonra işçinin rekabet etmeme yasağına aykırı davranışları iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. Maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin 08/03/2017 tarihinde feshedildiği ihtilaf konusu değildir. Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği düzenlenmiştir. 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere İş Mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü, hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. madde de bu bölümde düzenlenmiştir. İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarının Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. maddesinin gerekçesinde yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. maddesinde açıkça; rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre rekabet yasağının konusunu, işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. Maddesinde, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamıştır.Buna göre, temelinde iş akdine bağlı olan sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddelerine göre görev, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle, mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan istinaf sebebi olarak ileri sürülmese de; HMK 335. maddesi gereğince mahkemenin görevli olup olmadığı re’sen incelenmesi gerekmekte olup, kararı veren mahkemenin görevli olmaması nedeniyle, davacı vekilince ileri sürülen esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından; davanın görev-dava şartı yokluğundan usulden reddine ve dosyanın görevli olan iş mahkemelerine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1-Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL İŞ MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5- Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davacıya iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021