Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/625 E. 2021/506 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/625
KARAR NO: 2021/506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2019/609 Esas – 2020/300 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 15.03.2019 tarihinde akdedilen bayilik sözleşmesi uyarınca, davalının ürettiği mamüllerin (kuruyemiş,çerez) pazarlaması hususunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin bayilik sözleşmesi doğrultusunda tüm edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının müvekkili şirkete verdiği ürünlerin bozuk ve kokulu çıktığını, son kullanma tarihinin geçtiğinin anlaşıldığını, sözleşmede imzası bulunan davalının yetkilisi … ile varılan mütabakat çerçevesinde, iade farkının cari hesaptan düşüleceğinin kabul edildiğini, ancak bu mutabakata aykırı olarak müvekkil şirkete 76.828,14 TL borcunun bulunduğuna dair ihtarname gönderildiğini, davalının iade düşümlerini yapmadığı gibi iade alması gereken mamülleri de almaktan imtina ettiğini, bozuk ve kokulu malların imha edildiğinin tutanağa bağlandığını, davalı şirketin müvekkili şirkete ürün göndermeyerek sözleşmeyi fiilen askıya aldığını, müvekkil şirkete verilen ürünlerin bozuk ve kokulu çıkması gibi hususlar müvekkil şirkete ticari olarak büyük zarar verdiğini, ayrıca bayilik sözleşmesinin yapılmasıyla beraber müvekkil şirketin bu iş için depo kiralaması, servis araçlarının temini, personel alımı, stant ve reklam masrafları gibi sabit masrafları olduğunu, sözleşmenin fiilen sona ermesi nedeniyle ticari kaybı, kardan yoksun olma durumunun da söz konusu olduğunu ileri sürerek sözleşmenin davalı şirketin kusuru ile sona erdiğinin tespitine, müvekkil şirketin davalı tarafa 59.512,23 TL borçlu olmadığının tespitine, müvekkili şirkete hala iade gelen ürünlerin değerinin borçtan düşülerek cari hesabın belirlenmesine, artan kısmın müvekkil şirkete geri ödenmesine, bayilik sözleşmesi nedeniyle yapmış olduğu giderler ve yoksun kalınan ticari kar nedeniyle uğradığı müspet ve menfi zararların bilirkişi marifetiyle belirlenerek davalı şirketten fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’nin alınarak müvekkil şirkete verilmesine, müvekkili şirketin ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin adresi Bağcılar/İstanbul olup, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, davacının müvekkili şirketin bayisi olmayıp, davaya dayanak sunulan sözleşmede müvekkili şirketin kaşesi olmadığı gibi, şirket yetkililerine ait imza da bulunmadığını, sözleşmede ismi geçen … şirket yetkilisi olmayıp, sözleşmede yazılı tarihte yalnızca şirket çalışanı olduğunu, şirket adına sözleşme yapma yetkisinin bulunmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, HMK’nın Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörüldüğü, davalı şirketinin yetkililerinin münferiden …, … ve … olduğu, bayilik sözleşmesini bayi sıfatıyla imzalayan …’ın şirket yetkilisi olmadığı, imzanın altında davalı şirketi temsilen kaşe de bulunmadığı, bu nedenle sözleşmedeki İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesinin geçerli olmadığı, yetkiye ilişkin genel düzenlemelere bakılacak olursa; 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinde, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu açıklandığı, eldeki davada, davalı şirketin adresi “Bağcılar/İstanbul ” olup, yetkili mahkemenin davalının ikametinin bulunduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde süresi içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece gerekli araştırma yapılmadan, ticari defter ve kayıtlar incelenmeden, olaya ilişkin tanıklar dinlenilmeden, sadece dosyadaki belgelerden ve ticaret odası kayıtlarından hareketle, bayiilik sözleşmesinin geçersizliğine karar verildiğini, bayiilik sözleşmesinin, davalının cevap dilekçesinde satış temsilcisi olarak belirttiği ve aslında şirketin genel müdür yardımcısı olan … arasında imzalanan bir sözleşme olup, sırf şirket yetkililerinden birinin imzasının bulunmaması sebebiyle geçersiz kabul etmek adeta ticari hayatın genel koşullarını aykırı olduğunu, kaldı ki, bayilik sözleşmesinin fiili olarak taraflar arasında uygulandığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bayiilik sözleşmesinden kaynaklı alacak ve tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, yetkisizliğine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı, davaya dayanak bayilik sözleşmesinin şirketin yetkilileri tarafından imzalanmadığını, sözleşmede şirketin kaşesinin bulunmadığını, sözleşmeyi imzalayan şirket çalışanı …’ın şirket adına 3. kişiler nezdinde temsil yetkisini haiz olmadığını belirterek sözleşmeye dolayısıyla sözleşmede belirlenen yetki şartına dayanılamayacağını, şirketin ikametgahının bulunduğu yer olan Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğundan davanın yetkisiz yerde açıldığını savunmuştur. Dava konusu sözleşmenin davalı şirket adına dava dışı … isimli şahıs tarafından imzalanmış olup, adı geçenin o dönemde şirketin satış müdürü olarak çalıştığı anlaşılmakta olup, esasen bu husus tarafların da kabulündedir. Davalı şirketin temsile yetkililerinin …, … ve … olduğu sabit olup, …’ın davalı şirket adına sözleşme imzalama yetkisi olduğuna dair bir genel kurul kararı veya yönetim kurulu kararı veyahut bir vekaletname ise ibraz edilmemiştir. 6098 sayılı TBK’nın 40.maddesin de “yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları ,doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar” denilmiştir. Yine aynı kanunun 46. Maddesine göre: “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Bu durumda, sözleşmeyi, davalı şirket adına imzaladığı iddia edilen …’ın davalı şirketi temsil yetkisi olduğuna dair bir karar olmamakla birlikte, adı geçen şahsın şirket adına daha önceden benzer nitelikte sözleşme imzalaması ve bunların davalı şirket tarafından benimsenmesi halinde, bu kişinin şirketi temsil yetkisi olduğunu kabul etmek mümkün olabilecektir. Mahkemece, davalı şirkete ait tüm kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, … tarafından davalı şirket adına imzalanmış benzer nitelikte sözleşmeler bulunup bulunmadığı, bu sözleşmelerin davalı şirket tarafından benimsenip benimsenmediği, dolayısıyla …’ın dava konusu sözleşme bakımından da davalı şirketi temsile yetkisi olup olmadığının araştırılarak bu hususta deliller toplanıp davalının mahkemenin yetkisine yönelik itirazı bir hadise (ön sorun) şeklinde incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.