Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/558 E. 2021/509 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/558
KARAR NO : 2021/509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ – NUMARASI: 16/02/2021 – 2020/668 Esas (ara karar)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün İhtiyati Tedbir talep eden eden-davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ TALEP: İhtiyati Tedbir talep eden eden-davacı vekili talep dilekçesinde özetle; öncelikle davacı açısından telafisi imkansız önemli zararlar doğacağından İstanbul ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parselde yer alan B Blok 1. Kat 7 numaralı bağımsız bölüme teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini ve TTK madde 235 kapsamında hüküm kesinleşinceye kadar davalı şirketlere kayyım atanmasına ve … imza yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Aleyhine ihtiyati Tedbir istenen-davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketlerin ortaklarından … kendi adına kayıtlı taşınmazları yeri geldiğinde şirkete sermaye yaptığını ve yeri geldiğinde ise bunların satışından gelen para ile oğlu olan davacıya taşınmaz satın aldığını, davacı tarafın diğer ortağın kendi adına kayıtlı taşınmazına tedbir kararı verilmesi talebinde bulunduğunu, ancak davacının da şirketin parasıyla mülk sahibi olduğunu, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkili şirketleri maddi zarara sokan işlemlerinin ve hukuka aykırı gerçekleştirdiği işlemlerinin de bulunduğunu, davanın reddi ile davacının imza yetksinin tedbiren kaldırılarak diğer ortağa imza yetkisinin verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu ihtiyati Tedbir talebi hakkında ilk derece Mahkemesi tarafından “Tedbir istenen taşınmaz 2005 yılında … adına satın alınmış ve bu kişi davalı değildir. Bu nedenle taşınmaz kaydına tedbir uygulanması talebinin reddine, davacı ve diğer ortak … müştereken şirketi temsile yetkili olduğu anlaşıldığından, kayyım tayini talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati Tedbir talep eden eden-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, ortakların berlikte hareket edememesi nedeniyle müşterek imza yetkisinin kullanılamadığını, talep konusu taşınmazın şirket varlıkları ile edinilmesine rağmen tedbir talebinin reddedilmesinin yerinde olmadığını, üçüncü kişilerin iyiniyet iddialarının bertaraf edilmesi için taşınmazın kaydına davalıdır şerhinin konulması gerektiğini beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve talep konusu taşınmaza teminatsız tedbir konulmasını, davalıdır şerhi konulmasını, davalı şirketlerin TTK madde 235 kapsamında hüküm kesinleşinceye kadar davalı şirketler’e kayyım atanmasına ve … imza yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE : Talep, limited şirket ortaklığından haklı nedene dayalı olarak çıkma olmadığı takdirde fesih ve tasfiye davasında talep konusu taşınmaza tedbir konulması ve şirketlere kayyım atanması ve diğer müdürün imza yetkisinin kaldırılması yönünde ihtiyati Tedbir kararı verilmesi, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep edilen ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Ticaret sicil kayıtlarına incelendiğinde; 25/06/2018 tarihli genel kurul kararlarına göre, davacı ve dava dışı … davalı şirketlere %50’şer pay ile ortak olup, davacı ve dava dışı … müdür olarak seçilmişler ve şirketleri müşterek imza ile temsile yetkili kılınmışlardır. 6100 sayılı TTK’nın 636/4. Maddesine göre, haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Ancak mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Görüldüğü üzere şirketin feshi son çare olup öncelikle davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılması seçeneğinin değerlendirilmesi gerekecektir. Davacı da terditli olarak açmış olduğu davada öncelikle payı ödenerek şirketlerden çıkmasına izin verilmesini talep etmiştir.TTK’nın 638/2. maddesinde, Her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemece istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği, düzenlenmiştir. Bu haliyle davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbir, anılan düzenleme kapsamında değildir. Kaldı ki hangi tedbirlere başvuralacağı özel olarak belirlenmemiştir. Bu özel tedbir hükmünün, HMK’nın 389 vd maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.İhtiyati tedbir yasada geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir.Dosya kapsamı ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın verildiği tarih itibariyle davalı tarafın cevap dilekçesindeki savunma sebepleri de gözetildiğinde, davacının davada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Kaldı ki mahkemece değişen delil durumuna göre talep halinde her zaman tedbir talebi yönünden karar da verilebilecektir. Talep konusu taşınmazın dava dışı Aziz Çorluk adına kayıtlı olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davada taraf olmayan bir kişinin hukukunu etkileyecek şekilde herhangi bir tedbir verilmesi ise mümkün değildir. Dolayısıyla talep konusu taşınmaz hakkında tedbir verilmesi, eldeki davada dava konusu olmadığı halde davalıdır şerhi verilmesi mümkün değildir. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin reddine dair verilen kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir talep eden eden-davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati tedbir talep eden eden-davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/04/2021