Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/554 E. 2021/502 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/554
KARAR NO : 2021/502
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2020/317 Esas
DAVA : Ortaklıktan Çıkma
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması uterine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olup, iki ortaklı şirkette müvekkilin %40, diğer ortak davalı …’nun ise %60 oranında şirket hisse payı bulunduğunu, davalı …’nun şiket yönetim kurulu başkanı, müvekkilinin de uzun süre şirketin yönetim kurulu başkan vekili olarak görev yaptığını, ancak müvekkilinin yönetime katılımı sağlanması, şirket defter ve kayıtlarını incelemesi ve şirketin her türlü iş ve işlemini denetlemesi davalı tarafça engellendiğini, davalının kızı ile birlikte … Tic.AŞ’nin ortaklarından olduğunu, bu şirket yararına işlemler yapmak suretiyle davalı … borçlandırdığını, eczacı diplomasını kiralayarak … Eczanesi isimli işletmeyi kendi adına işlettiğinin ve işletme yararına diğer eczanelerden farklı olarak yüksek oranda iskonto uyguladığını, mal iadelerini kabul ettiğini, yine kendi yakınlarına ve belli kişilere prim adı altında yüksek tutarlarda ödemeler yaptığını, davalı şirkete ait banka hesaplarındaki paraları ve kredi kartları şahsi işlerinde kullandığını, müvekkili tarafından oy çoğunluğunu elinde bulunduran davalı ortağın şirket nezdinde usulsüz işlemler gerçekleştirildiğinin fark edilmesi, şirket defter ve kayıtlarını ısrarlı bir şekilde incelemek ve denetlemek istemesi ve işbu huzurdaki davanın ikame edilmesi sebepleri ile oy çoğunluğunu elinde bulunduran davalı …, istediği şekilde müvekkili, şirket yönetim kurulundan azlederek temsil ve ilzam yetkisini elinden almakta ve şirketi kendi istekleri ve ailesinin menfaatleri doğrultusunda müvekkilin haklarını da hiç saymak suretiyle yönetmeye devam ettiğini ileri sürerek müvekkilinin reel değerler üzerinden tepit edilecek ayrılma payı karşılığında davalı şirkette çıkarılmasına, olmadığı takdirde, davalı şirketin feshine, tedbiren şirkete kayyım atanmasına, banka kayıtlarında mevcut paranın kar payı olarak dağıtılmasına, şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının devrinin yanısıra bankadaki mevcut paranın çekilmesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili, davacının müvekkili şirketin bütün yönetim kurulu toplantılarına bilinçli usulde iştirak etmeyi reddederek yönetim kurulunun toplanmasına ve karar almasına kötüniyetli usulde engel olduğunu, bir yılı aşkın süreyle yönetim organından mahrum kalmış olan müvekkilinin en nihayetinde ancak ticaret mahkemesinden verilen izni üzerine gerçekleştirilebilinmiş olan mezkûr olağanüstü genel kurul toplantısında davacının yönetim kurulundan azledildiğini, davacının sırf maliki olduğu davalı şirket paylarını satabilmek adına mesnetsiz iddia ve ithamlarda bulunduğunu, davacının taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, ortaklar arasında devam eden pay sahipliği oranına ilişkin ihtilaf mevcut olduğunu, bunun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, davacının davalı şirketin dava sürecinde şirket kaynaklarının azaltılması tehlikesine ilişkin iddiası bakımından, mevcut dosya kapsamı incelendiğinde, bu hususa ilişkin somut bir delil bulunmadığı ve bu haliyle de iddiaların ispata muhtaç bulunduğu, yargılamayı gerektirdiği ve ayrıca yaklaşık ispat ilkesi bakımından da, somut olayda ihtiyati tedbire ilişkin yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle, davalı tarafından şirket nezdinde gerçekleştirilen eylem ve işlemler salt kendisi ve ailesi menfaatine gerçekleştirilen ve müvekkilin haklarını zedeleyici nitelikte olduğunu, müvekkiline kar payı dağıtımı yapılmadığını, şirket defter ve kayıtlarının müvekkili tarafından incelenmesinin açık bir şekilde engellendiğini, müvekkilin şirket içinde kullanmış olduğu mail adresini kapatarak ve şirketten sigorta çıkışını yaparak müvekkilin şirket ile olan tüm bağlantısını açık bir şekilde kesildiğini, dolayısıyla davalı tarafın pay çoğunluğuna sahip olması nedeniyle mevcut durumu kötüye kullandığını, şirket zararına hareket ettiğini dosya kapsamıyla sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Talep, davalı şirket ortaklığından ayrılma akçesi karşılığında çıkma, olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi istemli davada, tedbiren şirkete kayyım atanmasına, banka kayıtlarında mevcut paranın kar payı olarak dağıtılmasına, şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının devrinin yanısıra bankadaki mevut paranın çekilmesinin önlenmesine karar verilmesine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren denetim kayyımı atanması talebi hakkında ve diğer tedbir talepleri bakımından genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Somut olayda, iki ortaklı davalı şirkette pay çoğunluğuna sahip olan ve aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı olan diğer davalının mevcut hakim durumunu kötüye kullanarak davacı ortağı şirketten uzaklaştırdığı, bilgi alma hakkını engellediği, usulsüz işlem ve eylemleriyle şirket zararına hareket ettiği iddia edilerek eldeki dava açılmış olup, davada ileri sürülen iddia ve neticei talep, savunma ve dosyanın geldiği aşama itibariyle itibariyle yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmediğinden ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.