Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/485
KARAR NO: 2021/616
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2020
NUMARASI: 2020/40 Esas – 2020/802 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerinden …’ın, 10/07/2018 tarihli hizmet sözleşmesini imzalayan, sözleşme hükümleri gereğince, sürücü ve müşteri tarafında yer alan, ulaşım hizmeti tedarikçisi ve araç sürücüsü gerçek kişi olduğunu, diğer müvekkili …’ın ise, sözleşme hükümleri gereğince, ulaşım hizmetlerinde hizmet sunumu için kullanılan … Plaka 2018 Model ve … Markalı aracın ruhsat sahibi olup, sözleşmede yapılan tanımlamaya göre müşteri sıfatı ile işletmesi adına taraf olan kişi olduğunu, diğer müvekkili …’a vermiş olduğu vekaletname, yetki ve diğer belgelerle adına, müvekkili …’ın kendi adına da sürücü sıfatıyla da sözleşme hükümlerini yerine getirip sözleşmenin elektronik ortamda imzalanması sonucunda sözleşmenin … ile tarafı olduğunu, davalı … Ltd Şti’nin ise, sözleşmenin tarafı olan Hollanda merkezli, Amsterdam Ticaret Odasına … numara altında kayıtlı özel bir Ltd. Şti. olan …’nin temsilcisi olduğunu, 10/07/2018 tarihli hizmet sözleşmesi gereğince, müşteri olarak ulaşım hizmetleri tedarikçisi, sürücü olarak da müşteri olarak tanımlanan tedarikçinin çalışanı ya da patronu tanımlaması yapılmış olup, … tarafından, bu sözleşme hükümleri gereğince, ulaşım hizmetine ilişkin taşımacılık işinin 3.şahıs olan müşterilerle buluşturmak, ulaşım hizmetinin alınmasını sağlamak, ulaşım hizmeti sonucunda tahsil edilecek ulaşım hizmet bedelini tespit etmek, bu bedeli 3.şahıs müşterilerden tahsil ederek, bedel üzerinden UBER olarak sağlanan hizmet bedelinin tahsilatını, sözleşmede müşteri ve sürücü olarak tanımlanan, sözleşmenin tarafı olan davacıların vergilendirilmesi bedellerinin, alınan hizmet bedelinden mahsubu, 3.şahıs müşterilerle olan ilişkilerde ortaya çıkabilecek ihtilaflarda bedel iadesi ve bunun gibi bedellerin mahsubu ve kalan bedelin sürücü ya da müşteri hesabına belirtilen sürelerde nakledilmesi, bunun için gerekli tüm teknolojik hizmetin sunumu işlemlerinin yerine getirilmesinin, taraflara yükümlülük olarak tanımlandığını, ayrıca müşteri, sürücü ve taşıma hizmeti işinde kullanılacak aracın nitelikleri hakkında müşteri ve sürücüye bazı yükümlülükler getirildiğini, bu yükümlülükler yerine getirilerek ulaşım hizmeti tedarikine başlandığını, 31/05/2019 tarihine kadar, temin ettiği araçla, … tarafından, internet ortamında sunmuş olduğu aplikasyon hizmeti ile 3.şahıs ulaşım hizmetinden yararlanmak isteyen yolcularla irtibatlanmış, bu yolcuları …’in yaptığı ücretlendirme karşılığındaki bedelle, …’in aplikasyon hizmetindeki şartlar dahilinde, taşıma işini gerçekleştirmiş, verilen bu ticari hizmet sebebi ile yolcular tarafından, ulaşım hizmetine dair ücretlerin tamamı … tarafından tahsil edilmiş, sözleşme hükümleri gereğince, belirtilen tarihlerde, …’in hizmet bedeli ve kesilecek vergiler düştükten sonra, müvekkillerinden sürücü …’ın hesabına, … tarafından hizmet bedellerinin yatırıldığını, bu süre içerisinde, … ulaşım hizmetinde kazanılan paradan, kendi ücretlerini tahsil ederek, müvekkiller de kalan bedel üzerinden, yaptıkları ticari faaliyet nedeniyle kazanç sağladıklarını, sözleşme sırasındaki iç hukuk kuralları dikkate alındığında herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, 31/05/2019 tarihinde … tarafından sunulan, internet üzerinden aplikasyon hizmeti, herhangi bir bildirim yapılmadan sonlandığını, oysa ki, sözleşmenin imzalanmasından önce, sözleşme gereği vaadedilen hizmetlerin yerine getirileceği noktasında taraflara güven verildğini, bu konuda reklam sayılabilecek çeşitli faaliyetler içerisine girişildiğini, müvekkillerine ve diğer kişilerle yaptığı sözleşmeler ile diğer müşterilerine karşı, hukuka uygun bir ticari faaliyet içerisinde sözleşmenin yapıldığı konusunda, taraflara sözleşme hükümleri gereğince çeşitli taahhütlerde bulunulduğunu, müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının doğduğunu ileri sürerek sözleşmede kendilerine yüklenen yükümlülükler sebebi ile dava konusu aracın temini, 1.sınıf, lüks, VIP hale getirilmesi için harcanan masraflar ile dava konusu aracın, sözleşmenin hukuken ve fiilen davalıya yüklenilen edimin yerine getirilmesi mümkün olmaması itibariyle doğan maddi zararlara ilişkin olarak, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile daha sonra bilirkişi tarafından tespit edilmek suretiyle şimdilik her iki davacı için de 1.000,00’er TL maddi tazminatın, sözleşme hükümleri gereğince tamamlanması istenen ve davacı … tarafından tamamlanan tüm belgelere ve işlemlere dair masraflar yönünden, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile daha sonra bilirkişi tarafından tespit edilebilecek maddi zarara dair, şimdilik ayrı ayrı 1.000,00’er TL maddi tazminatın, davalı şirketin, sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra, 30/05/2019 tarihinden itibaren edimini yerine getirmekten kaçınmış olması nedeni ile daha sonra bilirkişi tarafından tespit edilecek, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik, davacı … ve hizmet tedarikçisi sıfatıyla turizm işletmesi sahibi olan …’ın kazanç kaybına dair ayrı ayrı 1.000,00’er TL maddi tazminatın, davalı şirketin haksız fiil niteliğinde, davacılar nezdinde yarattığı haklı beklentilerin yerine getirilmemiş olması, koruma yükümünün ihlal edilmiş olması, davalı şirketçe sözleşme konusunun haksız rekabet kapsamında, haksız fiil olduğunun başından beri bilinmiyor olmasının mümkün olmadığı, davalı şirketin davacıları kasıtlı olarak yanıltmak sureti ile böyle bir faaliyete dahil etmiş olduğu, güven sorumluluğuna aykırı hareketinin açık olduğu, bu nedenle de sözleşmenin yerine getirilememesinden kaynaklı olarak, davacılar tarafından yapılan yatırımlar sebebi ile davacıların, davalının haksız fiil niteliğindeki eylemi nedeniyle ticari itibar kaybına yol açıldığı, ağır borç yükü altında geçim sıkıntısına düşürüldükleri, bu hususun sosyal çevrelerinde zarara uğramalarına sebebiyet verdiği sabit olmakla, her iki davacı yönünden, uğranılan manevi zararların tazmini açısından ayrı ayrı 5.000,00’er TL manevi tazminatın, maddi tazminat talepleri yönünden, davalı şirkete noterden çekilen 27/09/2019 Tarihli ihtarnamenin tebellüğ tarihinden, manevi tazminat yönünden de dava tarihinden geçerli olmak üzere işleyecek ticari ve yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd Şti vekili, davacılardan … ile … uygulamasının haklarına sahip olan ve uygulamayı işleten Hollanda merkezli dava dışı … arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, davacılardan … ise, … adına kayıtlı aracın sürücüsü olup, … ile arasında “Sürücü Ek Sözleşmesi” imzalandığını, … ile dava dışı … arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığını, bu nedenle, müvekkili şirkete husumet tevcih edilemeyeceğini, davacı … açısından ise aktif husumet yokluğunun bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmenin bir tarafı olmadığı gibi …nin temsilcisi veya acentesi konumunda da olmadığını, dava konusu sözleşmede, tahkim şartının yer aldığını, davacıların taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda, dava dışı …nin kusurunun bulunmadığını, kendi kontrolü dışında gelişen hem fiili hem de hukuki imkânsızlık nedeniyle sözleşmenin sona erdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, dosyanın davalı … yönünden tefriki ile ayrı bir esas numarasına kaydedildiği, davalı … Ltd Şti yönünden ise, sözleşmedeki faaliyet kapsamının davacı …’a destek hizmeti sunmaktan ibaret olduğu, bahse konu destek hizmetlerinin sözleşmenin tarafı olan …’nin diğer ülkelerdeki destek ofisleri gibi verildiğinin belirlediği, bu durumda, …’nin sözleşmede tanımlanan bağlı kuruluşu olan davalı … ‘ın da bu anlaşmanın tarafı olduğunun kabulü gerektiği, buna göre, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin 15. maddesinde uyuşmazlıkların çözümü yolunda; tahkim şartının öngörüldüğü, tahkim şartının geçerli olduğu gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK ‘nın 413. Maddesi uyarınca tahkim itirazı sebebiyle HMK’nın 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi gerekeceğinden HMK’nın 413/1 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davanın dayanağının sözleşme öncesi dürüstlük sorumluluğuna ilişkin olduğunu, bu durumda, MÖHUK m.34 gereğince, sözleşme öncesi dürüstlük kuralına aykırılık halinin ülkemiz hukukunda haksız fiil sorumluluğu şeklinde düzenlendiğini, haksız fiil meydana gelmeden önce konulan tahkim şartının geçersiz olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Dava, hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, işbu dava dosyasının diğer davalısı … hakkındaki davanın eldeki davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, diğer davalı … yönünden ise, tahkim şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, ulaşım hizmeti sağlamaya yetkili kişiler (araç sahipleri) ile bu ulaşım hizmetinden faydalanmak isteyen yolcuların (… uygulaması kullanıcılarının) çevrimiçi (online) bir platformda bir araya getirilmesine hizmet eden … mobil uygulamasından yararlanmak isteyen davacılar ile söz konusu uygulamayı sunan Hollanda’da mukim dava dışı … arasında elektronik ortamda akdedildiği ileri sürülen dosyaya sunulan Türkçeye tercüme edilmiş olup, sözleşme örneğinde, davalı … yer almamaktadır. Dolayısıyla sözleşmeye taraf olmayan davalı şirket yönünden sözleşmedeki tahkim şartı geçerli değildir. Davalı şirket ile sözleşmenin tarafı olan dava dışı … farklı tüzel kişilikleri haiz olup, sözleşmede taraf olmayan ve imzası bulunmayan davalı şirketin sözleşmede geçen bağlı kuruluş tanımından hareketle sözleşmenin tarafı olarak kabulü sözleşmenin nisbiliği ilkesine aykırılık teşkil etttidiğinden ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, eldeki davada, sözleşmenin hizmet sağlayıcısı dava dışı … tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması nedeniyle uğranılan zararların tazmini istenmiş olup, davalı şirketin, davacılar ile dava dışı … arasındaki hizmet sözleşmesine konu, … mobil uygulaması hizmetinin tedarikçisi olmadığı gibi, iştigal konusunun, aracı ulaşım hizmetleri sağlamak konusunda yazılım ve teknoloji desteği ve pazarlama hizmetleri sağlamak olduğu, dava dışı UBER B.V şirketinin temsilcisi veya acentesi olduğunun dosya kapsamı itibari ile delillendirilemediği hep birlikte gözetildiğinde, davalı … Ltd Şti yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1- Davacıların davasının davalı … Ltd Şti yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 273,24-TL’nin mahsubu ile kalan 213,94 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine, 3- Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine, 6-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, istinaf başvuru harcı 162,10 TL’nin hazineye irad kaydına, b-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf başvuru harcı, tebligat ve dosyanın posta masrafı toplamı 64,50 TL olmak üzere toplam 226,60- TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.