Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/442 E. 2021/609 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/442
KARAR NO: 2021/609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2020/476 Esas – 2020/388 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili firma tarafından teminat altına alınan … numaralı Nakliye Poliçesi ile sigortalı … A.Ş. İtalya’ da yerleşik … adlı firmadan, 03.02.2017 tarihli fatura ile, 92.994,75 Euro karşılığında takip konusu emtiaları satın aldığını, emtianın 07.02.2017 tarih ve … nolu konşimento ile, İspanya’ nın Gijon Limanı’ ndan “…” adlı gemiye yüklenerek, Ambarlı / İstanbul’ a sevk edildiğini, geminin aktarma limanına yanaştığında, konteynırların buraya tahliye edildikten sonra, “…” adlı gemiye yüklenerek, İstanbul / Ambarlı – Marport Limanı’ na getirildiğini, gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrasında , … nolu konteynırın Marport Limanı’ nda tahliyesi sırasında yapılan kontrollerde, konteynır içerisindeki 4 rulo sacın devrilmesi sonucu hasarlandığını, liman yetkililerinin de imzasının yer aldığı ekli tutanak ile tespit edildiğini, hasarın nakliyeci firma … A.Ş sorumluluğunda yapılan taşıma sırasında meydana geldiğini, müvekkili tarafından sigortalısının zararının karşılandığını, ödemenin rücuen tahsili için girişilen icra takibinin davalının itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibinin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin İsviçre Cenevre merkezli deniz yolu ile konteyner içinde yük taşıma işi ile iştigal eden … şirketinin Türkiye acenteliğini gerçekleştirildiğini, taşıma sözleşmesinin bir tarafının İsviçre merkezli … olduğunu, müvekkili şirketin, işbu sözleşmede acente sıfatı ile hareket ettiğini, müvekkili şirketin acenteliğini yaptığı taşıyan tarafından düzenlenen ve taşıma sözleşmesi şartlarının yer aldığı konişmentonun 10. maddesi ile taşıma sözleşmesinden kaynaklanacak uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yetkili mahkemenin Londra Mahkemeleri ve uygulanacak hukukun İngiliz hukuku olarak belirlendiğini, davada Londra Mahkemelerinin yetkili olması nedeni ile davanın Londra mahkemelerinde açılması gerekmekte olup işbu davanın yetki yönünden reddedilmesi gerektiğini, iddia edilen hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiği belli olmadığını, konteyner muhteviyatı malların ne şekilde ve neden hasarlandığı net olarak anlaşılamadığını, davacı tarafından malların hasarlandığına ilişkin bir iddia olsa da konteynerın hasarlandığına ilişkin herhangi bir hasar kaydı bulunmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, konişmentoda, gönderilenin davacı sigortalısı … A.Ş., taşıyanın … olup konişmento hükümlerinin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu, konişmento ve ekinin sigortalıyı ve sigorta şirketini bağladığı, taşımaya konu esas konişmentonun 10.3.maddesindeki kloz ile taşımadan kaynaklı uyuşmazlarda Londra Yüksek Mahkemesi’ nin yargılama yetkisine sahip olduğu ve İngiliz kanunlarının uygulanacağı kararlaştırıldığı, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğu, konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; konşimentodaki yetki kaydını genel işlem şartı niteliği taşıdığından geçersiz olduğunu, yargı yetkisi kayıtlarının Türk Mahkemelerinin yargılama yetkisini ortadan kaldırmadığını, söz konusu konşimentonun arka yüzünde yer alan şartların bir anlam ifade edilebilmesi için öncelikle ilgili konşimentonun arka yüzü ile beraber sigortalıya sunulması gerektiğini, arka yüzü ve özel koşulları sunulmayan bir konşimentoda özel koşullar bulunduğundan bahisle bu koşullardan 3.kişileri sorumlu tutulamayacağını, zira ne sigortalı ne de müvekkili sigorta şirketinin taşıma sözleşmesinin tarafı olmadığını, ayrıca taşıyıcılar tarafından tek taraflı irade beyanı ile düzenlenen konşimentonun yetki sözleşmesinin varlığına delil olarak kabul edilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, davalının yetki itirazının MK’nun 2.maddesi hükümleri ile bağdaşmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminatın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, yetki sözleşmesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Yabancılık unsuru içeren özel hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların çözümü hususunda yetkili milletlerarası mahkeme bulunmamaktadır. Dolayısıyla yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıkların çözümünde mahkeme yargılaması tercih edilecek ise bunun bir milli mahkeme olması gerekir. Her devlet, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda kendi mahkemelerinin ne zaman yetkili olacağını kendi koyduğu kurallar vasıtasıyla tayin eder. Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden kurallar MÖHUK m.40 vd.’da düzenlenmiştir.Bu konuda MÖHUK’ta bir genel kural ve birden çok özel kural kabul edilmiştir. Milletlerarası yetki konusuna ilişkin genel kural olan MÖHUK m.40 uyarınca yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralı tayin eder. Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisine ilişkin özel kurallar ise MÖHUK m. 41-46 arasında yer almaktadır.Ancak Anayasa’nın m.90 ve MÖHUK m.1/f2 gereğince milletlerarası sözleşmeler kanun hükmünde olup iç hukukta düzenlenen yetki kurallarına nazaran öncelikli olarak uygulanır. HMK.m. 19 uyarınca, Türk mahkemelerinin kesin yetkili olduğu haller hariç olmak üzere, kendisine karşı yetkisiz bir mahkemede dava açılan kişi en geç cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmaz ise o mahkemenin yetkisini kabul etmiş sayılır. Bu kural usule lex fori’nin hakim olması nedeniyle yabancılık unsuru içeren davalar bakımından da geçerlidir. Yetki itirazının şekli ve süresi bakımından davalının yabancı bir devlet şirketi olması, yabancı bir ülkede bulunması farklılık yaratmaz. Yabancı ülkede bulunan davalı da şayet dava yetkisiz mahkemede açılmış ise HMK’da öngörüldüğü üzere yetki itirazını ilk itiraz olarak ileri sürmelidir (HMK m.116/1-d). Yetkisiz mahkemede açılan davaya karşı en geç cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulmaması halinde, yetki itirazı davanın ileri safhalarında yapılamaz ve mahkemece re’sen dikkate alınamaz (Tarman,Zeynep Derya,Milletler Arası Özel Hukuk, İstanbul 2017, s.5,20,30). Bu durumda münhasır yetki bulunmaması halinde yabancı mahkemenin yetkili olduğuna ilişkin itirazın HMK hükümlerine göre ileri sürülmesi gerekmektedir. HMK’nın 116/1-a maddesine göre kesin yetkinin bulunmadığı durumlarda yetki itirazı ilk itirazlardan olup, 117/1 maddesine göre cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Aksi halde yetki itirazı dinlenilmez. Somut olayda, davalıya dava dilekçesi 19/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup, 2 haftalık cevap süresinden sonra, 08/09/2019 tarihinde cevap dilekçesi sunulmuştur. Dolayısıyla davalı tarafça, süresi içinde cevap dilekçesi verilmediğinden usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazında bulunulduğundan söz etmek mümkün değildir. Uyuşmazlıkta münhasır yetki hali de bulunmadığından mahkemece davalı tarafça süresinde usulüne uygun yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı halde Türk mahkemelerinin yetkisizliği nedeniyle usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi ile kaldırılarak, taraf delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)a-3 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.