Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/44 E. 2021/186 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/44
KARAR NO : 2021/186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2020/149 Esas – 2020/522 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından davalıya mal satılıp teslim edildiğini, karşılığında düzenlenen iki adet faturadan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin yetkiye ve borca itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin yerleşim yerinin İzmir olup, davanın ve icra takibinin yetkisiz yerde açıldığını, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, icra takibine konu alacağın satım sözleşmesinden doğan para alacağı olduğu, yazılı bir sözleşme sunulmadığı, davalı tarafın akdi ilişkiyi kabul etmediği; akdi ilişkinin kabul edilmediği durumlarda, TBK.’nun 89. maddesine göre, ifa yerinin tayininin mümkün olmadığı, HMK.’nun 6. maddesine göre, genel yetkili icra dairesinin, davalının takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesi olduğu, davalının yerleşim yerinin, takip talebinde ve ödeme emrinde de belirtildiği gibi İzmir olduğu; bu şekilde, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığı, usulüne uygun başlatılmış bir icra takibinin ve itirazın iptali davası açısından dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Arabulucuk Kanunu 18/A maddesinin 11 numaralı bendinde, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın, son tutanakta belirtileceğini ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağını, ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğini hükme bağlandığını, davalı tarafın zorunlu olmasına rağmen arabuluculuk toplantına katılmadığı halde lehine vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, tirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf sebebi vekalet ücretine yöneliktir. 6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin (11) nolu bendinde; “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı tarafın zorunlu olmasına rağmen arabuluculuk toplantına katılmadığı dosya kapsamında yer alan arabuluculuk tutanağından sabittir. İlk derece mahkemesince, işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu durumda, yukarıda anılan yasa hükmü gereğince, ilk derece mahkemesince, davalı tarafın kısmen veya tamamen haklılığına dair davanın esası hakkında verilmiş bir karar bulunmadığından, davanın usulden reddedildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT 7. maddesi hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Açıklanan bu nedenle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Ykarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.