Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/402 E. 2021/1530 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/402
KARAR NO: 2021/1530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2020
NUMARASI: 2015/613 Esas-2020/850 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili nezdinde … numaralı … Cihaz Sigorta Poliçesi ile 28.05.2012-2013 tarihleri arasında … A.Ş adına sigorta edilen elektronik cihazların, 22.05.2013 tarihinde şehir enerjisinin orta gerilim fiderlerindeki arızaya bağlı olarak davalı tarafından yapıları manevra sonucunda trufoda arıza yaşanmasından ve şehir enerji beslemesinin peş peşe 2 kez kesilmesi sırasındaki yüksek voltaj (elektriksel darbe) sonucu hasara uğradığı, bu olay nedeniyle müvekkili tarafından onarım yapan şirkete 08.01.2014 tarihinde 12.000,00- USD ve KDV karşılığı 30.221,00-TL, sigortalısına ise 09.01.2014 tarihinde 45.000,00-USD olmak üzere toplam 57.000,00-USD hasar tazminatı ödendiği, hasarın ödenmesi ile TTK 1472. maddesine göre sigortalısının yerine kaim olduğu, buna bağlı olarak ödenen bu tazminatın rücuen davalıdan tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; meydana gelen arızanın ve hasarın davacının sigortalısının kendi iç tesisatından kaynaklandığı, davacının hasar nedenine ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığı, zira aksi durumda sigortalının bulunduğu iş merkezinde bulunan diğer işyerlerinde de benzeri hasarların meydana gelmesi gerektiği, mülkiyeti ve sorumluluğu müşteriye ait yapı bağlantı hattı ve iç tesisattaki kusurlar nedeniyle meydana gelen hasarlarda mevzuat gereği müvekkiline yükletilebilecek kusur bulunmadığı dolayısıyla tazminat yükümlülüğünün de olmadığı, Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin hükümleri gereği müvekkil şirkete başvuru yapmadan hasar bedelini davacı sigorta şirketinden aldığı, hasarın müvekkili şirketin ilgili birimlerine gösterilmeden ve hasar nedeninin dağıtım şebekesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belli olmadan, davacının yaptırdığı ekspertiz raporunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, müvekkilinin kusurlu olduğunun ve zarar miktarının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan üç ayrı bilirkişi raporundan benimsenen üçüncü rapor ve ek rapor doğrultusunda; sigortalı şirketin … kullanma zorunluluğunun bulunmadığı, Elektrik İç Tesisler Yönetmeliğinin 19/a maddesinde, “Elektrik iç tesislerine ait uygunluk belgesi olmayan veya muayeneler sırasında uygun bulunmayan tesise enerji verilmez” hükmünün bulunduğu, dava konusu olayın meydana geldiği yere davalı şirket tarafından elektrik verildiyse bu yerin Elektrik İç Tesisler Yönetmeliği m. 19’a göre iç tesisatının uygun olduğu anlamına geldiği, aynı yerde aynı tarihte başka arızaların meyana gelmemesinin nedeninin elektrik sisteminin trifaze sistemine göre tesis edildiğinden bir aboneye verilen bir fazdaki gerilim yükselmesi veya düşmesi olabilecekken diğer fazda bağlantı yapılan abonelerin bu dalgalanmadan etkilenmeyeceği aynı elektrik faza bağlı bütün cihazlarında bu nedenle arızalanmasının beklenemeyeceği, elektrik kesintisinden sonra hatta limitlerin dışında voltaj gelmesi durumunda hatta bağlı bulunan cihazlarda özellikle ana kartların arızalandığı, dava dışı sigortalının cihazlarının davalının elektrik kesintilerinden kaynaklı yüksek voltaj nedeniyle arızalandığının tespit edildiği, hasar gören cihazların değerinin 156.368,00 USD olduğu, bunun 289.290,00 TL’ye karşılık geldiği, davacının sigortalısına ödediği bedeli talep edebileceği bu miktarın ise 57.000,00 USD olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; hasarın meydana geldiği tarihte olan 21.12.2012 tarihli EPDK Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre, kullanıcının kendi hatasından kaynaklanmaması kaydıyla kullanıcıya ait teçhizatta ortaya çıkan ve dağıtım şebekesinden kaynaklanan hasara ilişkin zararın tazmini için kullanıcı tarafından dağıtım şirketine zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren 10 (on) iş günü içerisinde talepte bulunabileceği, davacının veya sigortalısının müvekkiline süresi içerisinde bir başvuru yapmadığı, dava dışı sigortalı ve davacı tarafından 10 günlük süreden çok sonra başvuru yapıldığı, ayrıca yönetmeliğin aynı maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği, zararın tazmin edilebilmesi için hasarın niteliği, kullanıcı tesisinin durumu, dağıtım şebekesinde meydana gelen kesinti, arıza, dalgalanma gibi hususlarda dağıtım şirketi tarafından yapılacak/yaptırılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde söz konusu hasarın dağıtım şebekesinden kaynaklandığının tespit edilmesi gerektiği, hasarın müvekkilinin dağıtım şebekesinin işletilmesinden kaynaklandığının davacı tarafından ispatı gerektiği, söz konusu hasara ilişkin olarak müvekkilinden kaynaklı herhangi bir ihmal bulunmadığının mahkeme tarafından aldırılan 31.10.2016 ve 26.12.2017 tarihli bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiği, her iki raporun aynı yönde olduğu, hasarda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, son alınan bilirkişi raporuna itirazların incelenmediği, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun madde 281/3 maddesine aykırı olduğu ve hak arama hürriyeti ile hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, davaya konu hasarın sigortalıya ait iç tesisattan kaynaklanan nedenlerle meydana geldiği, müvekkili tarafından ayrıntılı olarak yapılan araştırmalar sonucu hasarın, sigortalının …’inden kaynaklandığının düşünüldüğü, cihaza bağlanan faz sıralarında bir yanlışlık olması halinde …’nin çalışması mümkün olmayıp, hasarın da belirtilen nedenle meydana geldiğinin kuvvetle muhtemel olduğu, bilirkişi raporu hazırlanırken bu hususun göz önüne alınmadığı, emsal olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08.06.2015 tarihli ve 2015/6600 E. 2015/7914 K. sayılı kararında böyle bir durumda davanın reddi gerektiğinin vurgulandığı, ayrıca davacı sigortalısına iletimi yapılan elektrik hattından aynı anda birçok kullanıcı faydalanmakta olup, olay tarihinde bu konuda müvekkili kayıtlarında herhangi bir arıza kaydına rastlanılmadığı, bu durumun ise voltaj yükselmesi bulunmadığı yönünde önemli bir bulgu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususlar değerlendirilmeden ve gerekli incelemeler yapılmaksızın sadece tek taraflı tanzim edilmiş ekspertiz raporunun baz alındığı, ekspertiz raporunda ise hiçbir gerekçe gösterilmeden sadece hasarın meydana geldiğinin belirtildiği, Elektrik İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Yönetmeliğin 4. bölümünün 15. maddesinin 1/b fıkrasına göre, bağlantı noktasından kullanım yerine kadar olan kısımdaki tesis ve teçhizatın sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığı, binanın elektrik kofra ve panosu ile bina içindeki kabloların, müşteri tarafından tesis edilmiş ve müşterinin mülkiyetinde ve sorumluluğunda olan kısımlar olduğu, bu kısımlarda meydana gelen arıza ve yangın olaylarında müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı, olayın gerçekleştiği binanın sayaç girişinde tesisatı besleyen hatta ve daire içine ya da sayaç girişine Kaçak Akım Rölesi (KAR) koyulması, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği gereği zorunlu olup, genellikle bu önlemin alınmadığı durumlarda cihaz hasarı ve yangınla karşılaşıldığı, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği bu sorumluluğu abonelere yüklediğinden kaçak akım rölesinin bulunmadığı durumlarda da oluşan hasardan müvekkil şirket sorumlu tutulamayacağı, ayrıca abonelerin kendi sorumluluk alanı içinde olan dahili elektrik hatlarında kullanılan kablo, sigorta gibi elemanların gerekli olan standartlarda ve ölçümlerde olmamasının da arızaların meydana gelmesinde etkili olabildiği, bir başka arıza sebebinin ise elektrikli cihazların gerekli standartlara sahip olmaması olduğu, cihazların uzun süreden beri kullanımından kaynaklanan yıpranma, ömürlerini doldurma gibi nedenlerle arızalanmaları da söz konusu olabileceği zira içinde bulunan bobin, elektronik devreler ve bunun gibi yapılar zaman içinde elektrik akımı taşıdıkça yıprandığı ve arızalanığı, illiyet bağının sorumluluğun temel ögesi olup, sorumluluk için zararla eylem arasında illiyet bağının mevcut olması, zararın eylemin bir neticesi olarak ortaya çıkmasının zorunlu olduğu, mülkiyeti ve sorumluluğu müşteriye ait olan yapı bağlantı hattı ve iç tesisattaki kusurlar nedeniyle meydana gelmesi nedeniyle illiyet bağı kesildiği ve müvekkiline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, bunun dışında hasar bedelinin tespitinde de ekspertiz raporunun esas alındığı, gerçek zararın dahi tespit edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesinin talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Dava konusu hasarın, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalısı arasında akdedilen sigorta poliçe örtüsü altında meydana geldiği, davacı tarafından sigortalısına 57.000USD ödemede bulunulduğu ve davacının TTK 1472.maddesine göre, sigortalısının haklarına halef olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, hasarın davalının kusurundan kaynaklanan bir sebebe bağlı olarak meydana gelip gelmediği ve zarardan davalının sorumlu olup olmadığı konusundadır. Dava konusu hasara ilişkin olarak düzenlenen ekspertiz raporunda; riziko mahallinde kesintisiz güç kaynağının bulunduğu ve hasara konu cihazların güç kapnağına(…) bağlı çalıştığının beyan edildiği ve cihazların 04.12.2006 tarihli fatura ile … Ltd.Şti’den satın alındığı, sigortalı şirketin bulunduğu iş merkezindeki görevlilerin beyanlarına göre, 22.05.2013 tarihinde saat 03:30 civarında elektrik kesintisi yaşandığı, haber verilmesi üzerine … teknisyenlerinin kısa surede olay yerine gelerek binanın içerisindeki B1 otoparkında bulunan trafo odasında yaptıkları kısa süreli bir çalışma sonucu arızanın giderilerek elektriğin verildiği, … teknisyenleri gittikten 10 dakika sonra asansörlere elektrik gelmediğinin fark edildiği ve bunun üzerine yeniden …’a haber verildiği ve aynı binanın 8. katında bulunan başka bir firma çalışanınca, işyerlerindeki …’lerin çalışmadığı hususun iş merkezindeki güvenliğe bildirdiğinin beyan edildiği, davalı teknisyenlerinin saat 05:15 civarında yeniden binaya gelerek, trafo odasında çalıştıkları ve sabah saatlerinde arızayı gidererek saat 7.00 civarında binadan ayrıldıklarının belirtildiği, davalı şirketin cevap yazısında, 22.05.2013 tarihinde saat 03:00 civarı İstanbul ili Şişli ilçesi … Caddesi çevresinde orta gerilim fiderlerindeki arıza çalışması nedeniyle manevra yapılmış olduğu ve arza çalışmasının aynı gün saat 07.20’de bitirilerek bölgenin tamamına enerji verildiğinin ifade edildiği, arızalı cihazların 8 adet yayın mikseri ve 1 adet yayın mikser sunucusu olduğu, toplam 9 adet cihazın tamir için gönderildiği … firmasının 13.05.2013 tarihinde verdiği bilgilendirme ve onarım teklifini içeren teknik servis raporuna göre cihazlarda Giriş/Çıkış, İşlemci kartı ve kişisel sunucusu arızası tespit edildiği, tamirden sonra yapılan testlerde 2 cihazdan yeterli verimin alınmadığı, bu nedenle 2 cihazın tam hasarlı olarak kabul edilerek tam değerinin, diğer 7 cihazın ise tamir bedelinin hasarın sigortalıya ödenmesi gerektiği açıklanarak hasarın, şehir enerjisinin orta gerilim fiderlerindeki arızaya bağlı olarak … tarafından yapılan manevra sonucunda trafoda arıza yaşanmasından ve şehir enerji beslemesinin peş peşe 2 kez kesilmesi sırasındaki yüksek voltajdan(e ektriksel darbelerden) kaynaklandığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece üç ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve 31.10.2016 tarihli ilk raporda; teknik verilerden, söz konusu elektrik arızasının somut olarak hasara sebebiyet verdiği anlamının çıkarılamayacağı,söz konusu olayın meydana geldiği bölgede benzer başkaca hasarların varlığına dair dosyada her hangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı geçerli veri veya belge sunulması halinde hasar nedeninin tespit edilebileceği eksper raporunda yer alan yoruma göre davalıya rücu imkanının bulunmadığı ifade edilmiş, ikinci bilirkişi raporunda da, hasara uğrayan cihazların tamir edilmesi nedeniyle arızalandığı ilk haliyle incelenmesinin mümkün bulunmadığı, 22.05.2013 tarihinde şehir enerjisinin orta gerilim fiderlerindeki arızaya bağlı olarak … tarafından yapılan manevra sonucunda trafoda arıza yaşanmasından ve şehir enerji beslemesinin peş peşe 2 kez kesilmesi sırasındaki yüksek voltaj (elektriksel darbe) sonucu hasara uğramış olduğu yönündeki iddianın değerlendirilmesinde, “manevra” kelimesi; orta gerilim hatlarında enerji açma kapama anlamına ve orta gerilim tesisinin, bir taraftan kesilen enerjisinin başka bir tarallan (hat üzerinden) beslenmesi anlamına geldiği dolayısıyla orta gerilim şebekelerinde, trafo merkezleri, yeraltı hatlarında ve havai hatlarda yapılan arıza ve bakım çalışmaları nedeni ile enerji açma ve kapama yani manevra işlemlerinin yapıldığı, manevranın enerji açma kapama işlemi olup, yüksek voltaj olarak yorumlanamayacağı, dosya kapsamından arızalanan cihazların güç kaynağına bağlı olarak çalıştığının anlaşıldığı, güç kaynağının başka bir anlatımla … lerin yapısı gereği, sabit voltaj çıkışlı oldukları, normal işletme anında bile tesisata yüksek voltaj gelse yada elektriksel darbe (pik) olsa bile, şebeke ile dava konusu cihazlar arasında … bulunduğundan, bu darbe ve yüksek voltajın regüle edilerek (cihazların besleme voltaj değerinde sabit tutularak) … çıkışından verildiği, diğer bir olasılığın trafodan gelen R-S-T fazlarının yerleri değişşe yani faz değişikliği olsa bile bu durumun sadece döner manyetik alan esasına göre çalışan elektrik motorlarını etkileyerek ters yönde dönmelerine neden olabildiği ya da elektrik motor devrelerinin faz sırası koruma rölesi mevcut ise ters yönde de dönmeyerek kendilerini korumaya alarak çalışmayacakları, binada asansörlerin çalışmama nedeninin ise faz sırası değişikliğinden kendini korumaya almış olmasından kaynaklandığı dolayısıyla dava konusu hasar gören cihazlar için faz değişikliği sırasında cihazlara her hangi bir zarar vermeyeceği gibi diğer bir olasılık olarak da, eğer trafodan gelen nötr kablosuna faz, faz kablosuna da nötr hattı verilse bile bu sefer de …’nin faz nötr değişikliği ile kendini kontrol altına alıp çalışmayacağı, ekspertiz raporunda tamir firmasının cevabi yazısına göre, cihazların arıza nedeninini kısa devre olarak belirtildiği bu durumda, hasar nedeninin yüksek voltaj veya faz sırası değişikliği olmadığı, davalının kusurunun bulunmadığı açıklanmıştır. Mahkemece benimsenen üçüncü raporda ise; keşfen inceleme için sigortalı işyerine gidilmiş olsa da, arızalanan cihazların ve bağlı bulunduğu …’nin ve işyerine ait elektrik panosununu yerinde bulunmadığı ve incelemediği belirtilmiş ve yine dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; hasarın meydana geldiği gün iki kez elektrik kesintisinin olduğu, davalı tarafından hasarın davacının güç kaynağından(…)’den kaynaklandığı ileri sürülse de, davalı tarafından bu cihaz üzerinde bir tespit yapılmadığı gibi davacının … kullanma zorunluluğunun bulunmadığı, hasarlanan 9 adet cihazın güç kaynağına bağlı olarak çalışmasına rağmen elektrik kesintisi nedeniyle arızalanıp arızalanmayacağının tespitinin önem arzettiği, güç kaynağının içinde bulunan aküyü şarj ederek kesinti anında kullanılacak enerjiyi sağladığı, bu enerjiyi şebekeden gelen gerilim doğrultusunda depolayarak aniden ortaya çıkan elektrik kesintilerinde akü sisteminin devreye girerek kayıpların önüne geçtiği voltaj yükselmesi ya da düşmesi durumunda elektronik cihazların zarar görmesini önleyeceği, fakat elektrik kesintilerinde, belirli süre çalışabildiğinden uzun süreli elektrik kesintilerinde akülerde depolanan enerji tükeneceğinden ve devre dışı kalacağından, ani bir kesintide ve yüksek voltaj dalgalanmasında güç kaynağının bağlı bulunduğu cihazları koruma işlevini yapamayacağı, meydana gelen arıza ve hasarın sigortalının …’de ve iç tesisatından kaynaklandığına ilişkin bir verinin bulunmadığı, aynı gün bina asansörleri çalışmadığı gibi aynı binada bulunan başka bir firmanın da güç kaynağının çalışmadığının anlaşıldığı, sigortalının iç tesisatının yönetmeliğe uygun olmaması halinde davalı tarafından enerji verilmesinin mümkün bulunmadığı bu durumun iç tesisatın yönetmeliğe uygun olduğunun göstergesi olduğu, elektrik sistemi trifaze sistemine göre tesis edildiğinden bir aboneye verilen bir fazdaki gerilim yükselmesi veya düşmesinden, diğer fazda bağlantı yapılan abonelerin bu dalgalanmadan etkilenmeyeceği ve aynı elektrik faza bağlı bütün cihazların da arızalanmasının beklenemeyeceği, enerjinin 2 defa kesilmesi ve 2 defa enerjinin verilmesi nedeniyle limitlerin dışında voltaj gelmesi üzerine hatta bağlı bulunan cihazlarda özellikle de cihazların ana kartlarında arızalar meydana geleceği ve arızanın nedeninin yüksek voltaj olup, davalının hasar bedelinden sorumlu bulunduğu açıklanmıştır. Dava dışı sigortalı şirket tarafından 22.05.2013 tarihinde davalı şirkete başvuru yapılarak arıza nedeninin ne olduğu sorulmuş ve davalı tarafından verilen cevapta; orta gerilim fiderlerindeki arıza çalışmasından dolayı manevra yapılmış olup, arıza onarım çalışmasının bitiminde aynı gün saat 7.20’de ilgili bölgenin tamamına enerji verildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre hasarın meydana geldiği gün iki kez elektrik kesintisi olduğu tartışmasızdır. Davacı taraf, hasarın yüksek voltajdan kaynaklandığını ileri sürdüğüne göre, bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı, iddiasını ispatı noktasında, ekspertiz raporuna ve hasar tarihinde sigortalısının bulunduğu binadaki görevlilerce tutulan tutanağa ve cihazları tamir eden şirketlerin yazı cevaplarına dayanmıştır. Ekpertiz raporu, davalıya ait trafo veya arızalanan cihazlar üzerinde ya da sigortalının elektrik tesisatı üzerinde yapılan inceleme ile ulaşılan sonuçları içermeyip, aksine sigortalı şirketin beyanı ve ibraz ettiği belgelerle sınırlı olarak yapılan inceleme ile düzenlenen bir rapordur. Güvenlik görevlileri tarafından tutulan tarihsiz tutanakta, arızanın rink arızası olduğunun belirtildiği yazılıdır. Arızalanan cihazların tamir için gönderildiği Radikal firması teknik servis raporunda, yüksek akım nedeniyle hasara uğrayan cihazların tamir edilemeyeceği belirtilmişse de, diğer … firması tarafından, arızanın onarım ile giderilebileceği ve onarım sırasında elde edilen bulguların arıza nedeni ve kaynağına ilişkin detaylı raporunun iş bitiminde yazılacağı açıklanmış olmasına rağmen dosyada bu yönde bir rapora rastlanmamıştır. Ayrıca hasara konu cihazların 2006 yılında satın alındığı gözetildiğinde, cihazların modeli, yaşı ve kullanma süresinin hasara bir etkisinin olup olmadığının da tespit edilmediği görülmektedir. Bunun yanı sıra sigortalı şirketin bulunduğu binanın trafosundaki arıza ve bu arızanın onarımı ile ilgili olarak davalı şirket teknisyenlerince ne gibi bir işlem yapıldığı, bu konuda tutulan bir tutanağın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Öte yandan, dosyada mevcut ikinci bilirkişi raporunda, manevranın anlamının, elektrik kesintisinden sonra yeniden enerji verilmesi olup, yüksek voltaj olarak yorumlanamayacağı, sigortalının güç kaynağı da kullandığı dikkate alındığında yüksek voltaj nedeniyle cihazların arızalanmayacağı belirtilmiş, mahkemece benimsenen üçüncü raporda ise, uzun süreli elektrik kesintilerinde, güç kaynağı aküsünde depolanan enerjinin tükeneceği ve çalışmayacağı bu durumda cihazların zarar görebileceği ifade edilmekle birlikte sözkonusu güç kaynağının modeli yaşı ve diğer özelliklerine göre, güç kaynağında depolanan enerjinin 4 saatlik elektrik kesintisinde tükenip tükenmeyeceği konusunda bir izahatta bulunulmamıştır. Ayrıca davacı tarafından olay günü …( güç kaynağı)nin de arızalandığı ileri sürülmüşse de; bu arızayı ispata yarar hiç bir delil sunulmadığı gibi ekspertiz raporunda, sigortalı tarafından bu cihaz için tazminat talebinde bulunulmadığı ve bakım anlaşması çerçevesinde arızayı gideren … firması tarafından faturalandırma yapılmadığı açıklanmış ancak bakım ve tamirine ilişkin belgeler de dosyaya sunulmamıştır. Mahkemece en son alınan bilirkişi raporunun mahallinde yapılan inceleme ile sonucu düzenlenen bir rapor olduğu gerekçesiyle hükme esas alındığı açıklanmıştır. Oysa raporda; açıkça sigortalı şirkete ait elektrik panolarının sökülmüş olması ve cihazların tamir edilmesi nedeniyle üzerinde inceleme yapılamadığı belirtildiği gibi inceleme yaptırılmak üzere oluşturulan her üç bilirkişi heyetinde de elektrik konusunda uzman tek bilirkişi bulunmasına ve daha önce alınan iki raporda da, davalıya bir kusur verilmemesine göre esasen hükme esas alınan son rapordaki açıklama ve tespitlere göre raporlar arasında çelişki oluştuğu gözetilmeden yargılamaya son verilmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere hasarın meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğunun kanıtlanması HMK 190. ve TMK 6. maddelerine göre davacıya ait olup, davalıdan sağlanan elektriğin iki kez kesilmesi ve buna bağlı olarak kesintiden sonra iki kez enerji verilmesi tek başına, hasarın yüksek voltajdan kaynaklandığının kabulü için yeterli değildir. Davalının hasar bedelinden sorumlu tutulabilmesi için sigortalıya ait cihazların arızalanma nedeninin, davalının kusurlu eylemi olarak tanımlanabilecek yüksek voltajdan kaynaklandığının ve davalının bu kusurlu eylemi ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun tereddüte yer vermeyecek bir biçimde saptanması zorunlu olup, bu hususun davacı tarafından ispatlaması gerekir. Ne var ki mahkemece, tüm deliller toplanmadan karar verilmesi isabetli olmadığı gibi teknik inceleme ile çözüme kavuşabilecek bir konuda, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru görülmediğinden; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; olayın meydana geldiği gün itibarıyla sigortalının bulunduğu bölgedeki orta gerilim fiderlerindeki arıza ve onarım çalışmalarına ilişkin tutanak ve belgelerin, sigortalının bulunduğu binadaki trafonun arızasından dolayı davalı teknisyenlerince yapılan tamirata ilişkin tutanağın davalı şirketten celbedilerek ayrıca aynı bölgede başka hasar başvurularının olup olmadığı da sorulup tüm deliller toplandıktan sonra elektrik enerjisi konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan, raporlar arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte, hasar nedeninin ne olduğu, elektrik kesintisinden sonra yeniden enerji verilmesine bağlı yüksek voltajdan kaynaklanıp kaynaklanmadığını kesin olarak belirlenip sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK.’nun 353(1)a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 362(1)-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi. 16/12/2021