Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/40 E. 2021/1663 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/40
KARAR NO: 2021/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2020
NUMARASI: 2017/1333 Esas – 2020/179 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin yerli ve yabancı şirketlere sigorta ile ilgili hizmetler sağlayan bir şirket olduğunu, davalı ile müvekkili arasında 13.02.2017 tarihinde “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ve aynı tarihli “‘Rekabet Yasağı Anlaşması için Ek Protokol” imzalandığını, davalının bu kapsamda 13.02.2017 tarihinden 20.09.2017 tarihinde kadar davacı şirkette pazarlama uzmanı olarak çalıştığını, davalının son aldığı aylık ücretin 4.250.00 TL olduğu ve davalının 20.09.2017 tarihinde şahsi sebepler göstererek davacı şirketten istifa ettiğini, sözleşme gereğince davalının 2 yıl süre ile davacı şirket ile rekabette bulunacağı herhangi bir iş yapamayacağının, davacı şirket ile aynı iş konulunda faaliyet gösteren başka bir iş yerinde çalışamayacağının ve şirketin ticari sırlarını kullanarak herhangi bir danışmanlık hizmeti yürütemeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalının iş akdinin sona ermesi akabinde davacı şirket ile aynı sektörde hizmet veren rakip firma … A.Ş.’de çalışmaya başladığının öğrenildiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname gönderilerek rekabet yasağı hükümlerinin hatırlatıldığını ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde söz konusu şirket ile olan hizmet ilişkisini sona erdirmesini, aksi takdirde sözleşmede düzenlenen cezai şart tutarını ödemesi ve aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, söz konusu ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen, cevap verilmediğini, konu hakkında davacı şirket ile herhangi bir irtibatın da kurulmadığını, 6098 sayılı TBK m. 444 ve devamı uyarınca rekabet yasağına aykırı davranan işçinin kararlaştırılan cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, ayrıca Kanun’un 446. Maddesi uyarınca işverenin de uğradığı bütün zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu, davalının davacı şirketle çalıştığı dönemdeki iş tanımı gereği mevcut müşterileri, potansiyel müşteri portföyü, pazarlama stratejileri ve diğer pek çok husus bakımından bilgi sahibi olduğunu, bu nedenle davalının rakip firmada çalışması nedeniyle davacı bakımından telafisi mümkün olmayan zararların meydana geleceğini, kaldı ki, işçi ile işveren arasındaki rekabet yasağının geçerli kabul edilmesi bakımından işverenin somut bir zarara uğradığının ispatlanması gerekmekte olup, işçinin edindiği bilgileri rakip işletmede kullanarak önceki işverenine zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğunu, bu yönde Yargıtay içtihatlarının bulunduğunu, davalının davacı şirket ile aynı hizmet kolunda faaliyet gösteren başka bir firmadaki çalışma kolu ve alanlarının paralellik gösterdiğini, bu nedenle sözleşmenin cezai şart hükümlerinin uygulanmasını gerektiğini ileri sürerek rekabet yasağının ihlal edilmiş olması nedeniyle protokol hükümleri uyarınca tahakkuk eden 42.500,00 TL tutarındaki cezai şartın ihtarname tebliği olan 18.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketten şahsi nedenlerle ayrıldığını, iş akdi ile aynı tarihte imzalatılan rekabet yasağı için ek protokolün davalının kendi iradesi ile değil işini kaybetme korkusu ile imzaladığını, ilgili protokol incelendiğinde rekabet yasağını düzenleyen TBK m. 445 ile uygunluk göstermediğinin sabit olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta ilgili protokol ile getirilen rekabet yasağı düzenlemesi incelendiğinde, öncelikle şekil unsuru olan “yer” ile sınırlandırma unsurunun yer almadığını, dolayısıyla yasanın aradığı şartlan taşımayan rekabet yasağının taraflar bakımından hukuka aykırılık gösterdiğini ve bağlayıcı bir etkisinin bulunmadığını, rekabet anlaşmasının işçi aleyhine tek taraflı olarak düzenlenmiş olduğunu, yer bakımından sınırlandırma gerekliliğine ilişkin olarak sınırlandırmaları geniş tutulan rekabet anlaşmalarının geçersiz olduğuna ilişkin Yargıtay içtihadının bulunduğunu, rekabet sözleşmesinin geçerli olabilmesi ve işçinin çalışma özgürlüğünün kısıtlanabilmesi için bir diğer şartın da işverenin bu kısıtlamada haklı bir menfaatinin mevcudiyeti olduğunu, ancak somut olayda işverenin haklı bir menfaati olmadığı gibi, davalı işçinin anayasal hakkı olan çalışma özgürlüğünü keyfi bir şekilde kısıtlanmaya çalışıldığını, TBK m. 444 ve devamında düzenlenen rekabet şartının geçerli olabilmesi için davacı şirket tarafından önemli bir zarara sebep olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, oysa ki dava dilekçesi ve ekleri itibariyle geçerliliğin bir diğer şartı olan zarar hususunda ispata yarar herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının davacı şirketteki pazarlama uzmanı olarak çalıştığı, davalının davacı şirkette aynı nitelikte faaliyet gösteren dava dışı şirkette davacı şirketten istifa ederek aynı pozisyonda (pazarlama birimi / uzmanı) çalışmaya başladığı, 13.02.2017 tarihli rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği, bu halde davalının aylık net ücreti 4.250 TL x 10 = 42.500 TL cezai şart ödemesi icap etmekte ise de, ancak belirlenen bu bedelin davalının önceki ve yeni iş yerinde almış olduğu ücret birlikte değerlendirildiğinde TBK 445/2 maddesi gereğince aşırı olarak değerlendirilmiş ve % 50 hakkaniyet indirimi yapılarak 21.250,00 TL’ye hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 21.250,00 TL’nin 22/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle; rekabet yasağı düzenlemesinin şekil unsurlarının bulunmadığını, bu bağlamda yer ve konu ile ilgili sınırlandırmanın yer almadığını, ayrıca yalnızca işçi aleyhine tek taraflı düzenlendiğini, müvekkilin Anayasal hakkı olan çalışma ve sözleşme özgürlüğünü aşırı bir şekilde sınırlandırıldığını davacının önemli bir zararının mevcudiyetini ispata yönelik delil sunmadığını, kaldı ki, pazarlama uzmanı olarak öğrenilen bilgilerin doktorluk gibi kişisel deneyim, ehliyet ve beceriye dayalı bir mesleğin icrasında kullanılmasının düşünülemeyeceğini müvcekkili işçinin işini kaybetme korkusu ile imzaladığı protokolü geçerli kabul edilerek hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığını, emsal davaya ilişkin değerlendirme yapılmadan hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; rekabet yasağı hükmü geçerli olup, davacının iradesi ile kabul edildiği, müvekkili şirket ile iş akdini sona erdirmesinin akabinde rakip firmada çalışmaya başladığı, davalının şirketi büyük kayıplara uğratma ihtimali olduğu dikkate alındığında, %50 hakkaniyet indirimi uygulanmasının yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır. 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. 7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Özel nitelikte olan ve daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı yasada, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamış, aksine iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, davanın açıldığı tarihte görevli olup olmadığı resen araştırılmak zorundadır. Bu durumda, eldeki davanın 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 08.12.2017 tarihinde açılmış olmasına ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait bulunmasına göre, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince davada görevli olmadığı dikkate alınarak davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin diğer istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-3 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın HMK 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince usulden REDDİNE, HMK. 20.maddesi gereğince Dairemiz gerekçeli kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan Nöbetçi İstanbul Anadolu İş Mahkemesi’ne gönderilmesine, 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesinden, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına. HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç,vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemece dava dosyası üzerinden karara bağlanmasına,”İstinaf yoluna başvuran taraflar vekilleri tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine, Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğ işlemleri tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi 30/12/2021