Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/303 E. 2021/617 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/303
KARAR NO : 2021/617
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI 2020/84 Esas – 2020/961 Karar
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacılar vekili, müvekkili şirketin film yapım, prodüksiyon vb alanında faal bir ticaret şirketi olup, tek yetkilisi ve hissedarı da diğer müvekkili … olduğunu, müvekkili şirketin, 13.04.2017 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile … filmi için Uzun Metraj Kurgu Film Yapım Desteği Sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşmede davalı …’ın kefil olarak yer aldığını, bu sözleşmeyle müvekkili şirketin Bakanlıktan destek alarak … filminin çekim ve yapımlarını üstlendiğini, Bakanlık ile yapılan anlaşmaya istinaden Bakanlık tarafından, müvekkili şirketin davalı banka nezdindeki hesabına film yapım desteğinin ilk taksidi olan 386.302, 80 TL’yi yatırdığını, müvekkili şirketin bu desteği film yapımında kullanmayı planlarken, hesaptan toplam 376.426,24 TL’nin, müvekkilin bilgisi veya talimatı olmaksızın, değişik tarihlerde davalı …’ın, müvekkili şirketin yetkilisi …’ın imzasını taklit ederek, kaşe imza şeklinde imza yaptırıp, müvekkili şirketin hesabından hileli ve usulsüz şekilde para transferlerini yaptığını, olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/198047 soruşturma dosyasının derdest olduğunu, müvekkilin bilgi veya talimatı olmaksızın, müvekkilin hesabından, diğer davalıya, yetkisi olmamasına rağmen işlem yapılması ağır bir sözleşme ihlali ve ağır bir hizmet kusuru olduğundan davalı bankanın sorumluluğunu doğurduğunu, davalıların dava konusu işlemlerden birlikte, kasten ve kusurlu şekilde hareket ederek, müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek 376.426,24 TL’nin müvekkili şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren en yüksek ticari akdi faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, davacı şirket yetkilisi …’ın tüm talimatlardaki kaşe ve imzaların birbirlerinden kopyalanarak oluşturulmuş olmasına rağmen söz konusu talimatlardan bir kısmına itiraz etmez iken bir kısımına itiraz etmesinin gerçekçi ve makul olmadığını, davalı … ile davacı …’ın muvazaalı şekilde birlikte hareket ettiklerini, müvekkili banka tarafından gerçekleştirilen işlemlerin tamamının yasalara, sözleşmelere ve bankacılık uygulamalarına ve usullerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, dava konusu işlemlerin davacıların bilgisi, rızası, iradesi ve icazeti tahtında gerçekleştiğini müvekkili bankanın hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmayan hususlar ile ilgili olarak, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini faiz talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davacı şirket ile davalı banka arasında bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince, davacı şirketin davalı banka nezdinde mevduat hesabının bulunduğu konusunda çekişme bulunmamakta olup; davacı tarafça, bilgi ve rızaları dışında oluşturulan sahte talimatlarla 3.kişi hesabına paralarının transfer edilmesi nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürüldüğü, eldeki dava, 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açıldığına ve bankacılık işleminden doğan zararın tahsili istemine ilişkin olduğuna göre; davacıların “tüketici”, dava konusu bankacılık işleminin de “tüketici işlemi” sayılması yasal gereklilik olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren yasal süre içinde talep halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :A-Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinde özetle; müvekkili … bir ticaret şirket olup, davalı da bir banka olduğunu, müvekkili şirketin davalı banka nezdindeki hesabı tasarruf mevduatı olmayıp ticari bir hesap niteliğinde olduğunu, davanın taraflarının tüketici olmadığını, davalı banka nezdindeki sahte imza ve belgeye konu yetkisiz işlemlerinin hiçbirinin tüketici işlemi de olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasını istemiştir.B-Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın bankacılık hukukundan kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu hususu gözetilmeden görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.C-Davalı …’ın istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın bankacılık hukukundan kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğunu, görevsizlik kararının doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davalı banka nezdindeki hesaptan bilgisi ve rızası dışında sahte talimatla çekilen tutarlar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, davalı banka nezdinde bulunan vadesiz ticari mevduat hesabından talimatı olmaksızın diğer davalı … tarafından sahte talimatlarla işlem yapılarak para tahsil edildiğini, davalı bankanın bu işlemlerden dolayı kusurlu olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise, yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu, bu işlemlerden davacının bilgisi olduğunu, bankanın kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, tüketici mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiş, bu karara taraflarca süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık bakımından re’sen yapılmıştır.6502 sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanunun 3/k bendinde, “tüketicinin”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği belirtilmiş, 3/l bendinde ise “tüketici işlemi” tanımlanarak, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi olduğu açıklanmıştır.Aynı yasanın 73.maddesi ise, Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü düzenlemiştir.Somut olayda, bankacılık işleminden kaynaklanan zararın tahsili istenmiş olup, her iki tarafın da, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-k maddesi kapsamında tüketici olmadığı gibi, taraflar arasındaki işlemin de aynı kanunun 3/-l-l maddesi kapsamında tüketici işlemi olmadığı izahtan varestedir.Ticari davalar TTK. 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava sözkoınusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir. O halde, davacı şirketin davalı banka arasında akdedilen bankacılık hizmet sözleşmesi gereğince, davalı banka nezdindeki vadesiz ticari mevduat hesabından sahte talimalarla diğer davalının şahsi hesabına usulsüz para aktarıldığından dolayı zarara uğranıldığı iddia edilmiş olup, davanın ticari niteliğindeki bankacılık işleminden kaynaklanması, karşısında TTK’nın 4.maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması karşısında uyuşmazlığa ticaret mahkemesince bakılmasının yasanın amir hükmü olduğundan ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan bu nedenlerle, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353/1.a.3 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraf vekillerinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Taraflar vekilleri tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendilerine iadesine,3-Taraflar vekilleri tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.