Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/299 E. 2021/285 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/299
KARAR NO: 2021/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2016/281 Esas – 2018/1170 Karar
ASIL DAVA:MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ:22/03/2016
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 3. ATM 2016/701 E., 2018/152 K. SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF KARAR TARİHİ:11/03/2021
Taraflar arasındaki asıl menfi tespit birleşen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı/birleşen davanın davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile malzeme temini ve teslimi hususunda anlaştıklarını, davalının müvekkiline düzenlediği faturalar karşılığında davalıya 4 adet sıralı çek verildiğini, ancak davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine, müvekkili tarafından davalıya bu faturalarının iade edilerek çeklerin iadesinin istendiğini, davalı şirket alacaklı olmadığını bildiği halde bu çeklerden 21.02.2016 tarihli 40.000 TL bedelli çeki tahsil ettiğini, bununla kalmayan davalının müvekkiline düzenlediği ve fakat müvekkili tarafından iade faturalarına konu olan faturalara dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu, davalının elinde olan ileri tarihli toplam 3 adet çekin bedelsiz kaldığını ileri sürerek dava konusu 30.03.2016 tarihli 30.000 TL bedelli, 30.04.2016 tarihli 75.000 TL bedelli ve 30.05.2016 tarihli 75.000 TL bedelli çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 10.01.2017 havale tarihli dilekçesinde, dava konusu çeklerin yargılama sırasında, davalı tarafça tahsil edildiğinden ödenen çek bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkiline vermiş olduğu dava konusu çeklerin müvekkilinin davacı aleyhine başlattığı icra takibine konu faturalar karşılığı olmadığını, davacının bu iddiasının ispatla yükümlü olduğunu, dava konusu çeklerin müvekkilinin davacıya düzenlemiş olduğu 13.10.2015 tarihli 224.766,40 TL bedelli faturaya ilişkin olduğunu, müvekkilinin bu fatura bedelini 4.776,40 TL’lik kısmını elden aldığını, kalan kısmı için ise davacıdan dava konusu çekleri aldığını, bu fatura içeriği malların davacıya teslim edildiğini, davacının da faturayı ticari defterlerine kaydettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında pimapen, kalebodur alım satımı gerçekleştiğini, davalıya teslim edilen mallar karşılığı düzenlenen 25.10.2015 tarihli fatura bedelinin ödenmediği, faturaya dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı/karşı davacı vekili, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa dahi taraflar aralarında alım satıma dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğunu kabul ettikleri, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 10/10/2015 tarihinde başladığı, davacı yasal defter kayıtlarına göre davalı tarafın takip tarihi itibariyle 2.850.709,24 TL borçlu olduğu, davalının ticari defterlerinde yapılan incelemede, davacı taraf ile ilgili ticari ilişki olduğuna dair kaydın bulunmadığının tespit edildiği, ihtilaf konusu döneme ilişkin tarafların vergi dairesine yapmış olduğu bildirimler göz önüne alındığında, davacı/karşı davalının bu faturaları vergi dairesine bildirmiş oldukları Ba-Bs bildirimlerinde gösterdiği, taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince malların davacıya teslim edildiği ve çek karşılıklarının davacı tarafından ödenmiş olduğu gerekçeleriyle asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davalının icra takibine itirazının 150.000 TL üzerinden itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren % 10,5’i geçmemek üzere avans faizi ile takibin devamına, 150.000 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı/birleşen davanın davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/birleşen davanın davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; mal teslimini içermeyen ve sevk irsaliyesi bulunmayan üstelik kayıtlardan çıkarılarak iade faturası düzenlenmiş faturalara karşılık verilen dava konusu avans çeklerinin tahsil edildiği gibi aynı faturaya dayalı başlatılan takibe itirazın kabul edilmesinin mükerrer tahsilata neden olduğunu, fatura başlı başına alacağı ispata yetmediğini, mal tesliminin ispat edilemediğini belirterek ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, çeklerden dolayı menfi tespit; birleşen dava ise, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı birleşen davanın davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Asıl davada, davalının davacıya düzenlediği faturalara karşılık olarak davacı tarafından davalıya 4 adet avans çeki verildiği, ancak davalının taahhütlerini yerine getirmediğinden davalının faturalarının iade faturasına konu edilerek davalıya gönderildiği, çeklerin bedelsiz kaldığı iddia edilerek dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmiş, davalı ise, dava konusu çeklerin yalnızca davacıya düzenlenen 13.10.2015 tarihli 224.766,40 TL bedelli faturaya karşılık alındığı, davacıya düzenlenen tüm faturalarına yönelik olmadığı, davacının faturaları ticari defterlerine işlediği daha sonradan iade faturası düzenlediği ve fakat iade faturaların kabul edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada ise, davacı asıl davanın davalısı tarafından davalı asıl davanın davacısı aleyhine 25.10.2015 tarihli faturaya dayalı olarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istenmiş, davalı asıl davanın davacısı ise, fatura içeriği malın teslim edilmediğini, kaldı ki faturalar karşılığı verilen avans çeklerinden dolayı menfi tespit davası açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Dosyada alınan bilirkişi raporunda, davalı birleşen davanın davacı … şirketinin ticari defterlerinde, birleşen davaya ve icra takibine konu edilen 25.10.2015 tarihli 241.637,21 tarihli fatura ile 13.10.2015 tarihli 224.766,40 TL bedelli fatura dışında, başkaca faturaların da kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 10.10.2015 tarihli 236.047,20 TL bedelli fatura ile başladığı ve toplamda 2.850.709,24 TL’lik faturanın düzenlendiği ve ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ise ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığı, tarafların ihtilaf konusu döneme ilişkin bağlı olduklar vergi dairesine yapmış Ba-Bs formlarında, davacı birleşen davanın davalısı … firmasının, davalı birleşen davanın davacısı … firması tarafından düzenlenmiş faturaların tümünü bildirmiş olduğu belirtilmiştir. Asıl davada, çeklerden dolayı menfi tespit istenmiş olduğundan davanın açılmasında hukuki yarar mevcut olup, somut olayda, ispat yükü davacı tarafta olup, dava konusu çeklerin avans olarak verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Az yukarıda belirtildiği üzere, davacının davalının düzenlediği faturaları vergi bildirimlerinde gösterdiği gibi, bu faturaları iade faturalarına konu yapmış olduğu gözetildiğinde, asıl davanın reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Birleşen dava yönünden ise, dava ve icra takibine konu faturanın her ne kadar davalı asıl davanın davacısı … firmasının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ise de, vergi bildirimlerinde gösterilen faturalar arasında dava konusu bu faturanın da yer almış olduğu gibi, asıl davaya konu çeklerin birleşen davaya konu faturaya karşılık olduğunun da kanıtlanamadığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir. Açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl dava davacısı-birleşen davanın davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esas ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının asıl dava davacısı-birleşen dava davalısından alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 23,40 TL’nin asıl dava davacısı-birleşen dava davalısından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3- Birleşen dava yönünden alınması gereken10.519,74 TL istinaf karar harcının asıl dava davacısı-birleşen dava davalısından alınan 2.629,93 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 7889,81- TL’nin asıl dava davacısı-birleşen dava davalısından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4- Davacı ve birleşen dosya davalısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) haftaiçinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.