Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/280 E. 2021/704 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/280
KARAR NO: 2021/704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZ İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI: 2020/132 Esas – 2020/307 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigorta şirketi olduğunu, müvekkili tarafından … A.Ş. ‘ye ait PTA cinsi emtia, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı 30/12/2017 düzenleme tarihli … numaralı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını,02/04/2018 tarihinde PTA cinsi emtianın yüklü olduğu konteynırlar , davalı … A/ S’nin düzenlemiş olduğu … numaralı konişmento tahtında Güney Kore’nin Busan Limanından Türkiye’ye taşınmak üzere “…” gemisine hasarsız bir şekilde yüklendiğini, taşıma esnasında davalı taşıyan firma tarafından konteynerin aktarma limanı olan Port Said Limanında … numaralı konteynerin hasar gördüğünü, müvekkili şirket sigortalısına e -mail yoluyla bildirildiğini, konteynerdeki hasarın ardından davalı şirket, konteyneri geçici olarak tamir ederek taşıma işlemine devam ettiğini, 04/06/2018 tarihinde … numaralı konteyner İskenderun Limak Limanında tahliye edildiğini, tahliye işlemlerinin ardından ekspertiz incelemesi gerçekleştirildiğini, tüm nedenlerle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ihtilaf merkezi Koperhang – Danimarka’da bulunan dünyanın en büyük konteyner taşıyanı olduğunu, hat operatörü olan …’in … numaralı konişmentosu tahtında Güney Kore’nin Busan Limanından, İskenderun Limak Limanına taşınan toplam 100 yüz adet konteyner tahliye limanından önceki son aktarma limanı olan Mısır’ın Port Said limanında aktarma yapması esnasında konteynerin taban ve yan duvarında hafif şekilde deformasyona uğraması sebebiyle konteyner açılmaksızın haricen tamir edildiği, akabinde gemiye yüklenerek İskenderun’daki liman sahasından Gaziantep’deki alıcı tesislerine gönderildiğini, yapılan kantor tartımları sonucu konteyner içindeki 2004 kg emtianın eksik çıkması sebebiyle itirazın iptali şeklindeki sigorta rücu davası olduğunu, uyuşmazlıklar halinde uygulanacak hukuk ve uyuşmazlığın görüleceği yetkili mahkeme ( yetki anlaşması ) için de konişmento hükümlerinin uygulanması gerektiğini, dava konusu taşımada yabancılık unsuru mevcut olduğunu, 5718 s. MÖHUK gereğince yabancılık unsuru taşıyan taşımada, konişmento hükümlerinde yer alan yetki anlaşmasının uygulanması gerektiğini, emsal yerel mahkeme kararları ile davacının davasının milletlerarası yetki yönünden reddi gerektiğini, yükün konteyner içindeki “inliner” olarak adlandırılan ambalajında herhangi bir hasar bulunmadığını, poliçeye göre ambalajında hasar bulunmayan yüklerdeki eksiklikler sigorta kuvertürü dışında olduğunu, sigortalının zarararın ne olduğu belli olmadığını, taşımaya ilişkin konişmentoda konteyner hakkında ” Shıppers Load, Stow Weıght And Count” yani “Yükleten yükledi, iç istifi yaptı, tarttı ve saydı” şekline rezerv bulunmakta olduğunu, konteynerler yükleme limanında dava dışı yükleten tarafından yüklenmiş, iç istifi yapılmış tartılmış, sayılmış ve mühürlendiğini, bu yönde rezerv kayına havi konişmentolarda yük eksikliği için taşıyanların sorumlu tutulabilmesi mümkün olmadığını, TTK m. 1185 gereğince taşıyana süresinde hasar ihbarı yapılmadığını, buna göre yükün konişmentoda yazıldığı şeklinde taşındığı kabul edildiğini, TTK m. 1185/2 uyarınca hasarlı olduğu iddia edilen yük üzerinde her iki tarafın iştiraki ile ve mahkemeler vasıtası ile yapıldığı bir tespit bulunmadığını, iddia olunan hasarın ne zaman, ne şekilde ve nasıl meydana geldiği ile bu yöndeki hasarın yükün taşıyanın hakimiyetindeyken meydana geldiği açık ve belli olmadığını, sigortalı eksiklik iddiasını kendi kendisine, kendi tesislerinde kendi kantar tartımı sonucu yine kendi kantar fişlerine göre ileri sürdüğünü, sigorta eksperi de sigortalının kendi kendisine tuttuğu kantar fişlerine göre eksik tespit edildiğini, sigorta yan taşıyana ve acentesine verdiği taahhütname uyarınca yükte muhtemel meydana gelebilecek her türlü hasar, zıya ve kayıp için taşıyanı ibra ettiğini beyan ettiğini, sigorta poliçesinde öngörülen muafiyet oranları uygulandığını, davacının delilleri hakkında beyanda bulunma ve eğer var ise gerektiğinde cevap dilekçelerini yenileme hakkı saklı kalmak kaydı ile konişmentolarda bulunan Milletlerarası yetki şartı uyarınca davanın yetki yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “Yabancı unsuru taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğundan (Aysel Çeliker/Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, Sayfa 19) uygulanacak hukuktan önce yetki konusunun karara bağlanması gerekmektedir. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Eldeki dosyada somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin, 22/06/2020 tarihli, 2019/3799 Esas ve 2020/3051 Karar sayılı ilamına karşılık taşıma akdine davalının Türkiye acentesinin aracılık ettiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığından), deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklandığı, konişmentonun 26.maddesinde düzenlenen yetki klozunun halefiyet hükümlerine göre davacı … şirketini bağladığı, konişmentodaki yetki şartına göre somut uyuşmazlık yönünden Londra’da bulunan İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davalı vekilinin Milletler arası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; konişmentodaki yetki şartıyla ilgili olarak Yargıtay’ın 22.06.2020 tarihli kararında, konişmentodaki yetki şartının geçersiz olduğuna ve uyuşmazlığın çözümünde Türk mahkemeleri’nin yetkili olduğuna hükmedildiğini, konişmentoya aracılık etsin etmesin Türk acentenin temsil ettiği tacirler bakımından izafeten dava açılabileceğinden konişmentoda yer alan yetki şartlarının her durumda geçersiz olduğunu, yetki anlaşmasının tek taraflı yapılamayacağını, yetki anlaşmasında taraflardan yalnızca birinin imzasının olmasının TBK m.14’e aykırı olup HMK m.17-18 uyarınca yetki anlaşmasının hukuken geçersiz kılacağını, her iki tarafça imza altına alınmamış olması sebebiyle konişmentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının geçersiz olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, uygulanacak hukuk ve yetki şartını içeren 26 numaralı klozun bir an için geçerli olduğu düşünülse dahi bu klozun, Türk Borçlar Kanununun 20 ve 21. maddeleri kapsamında genel işlem şartı olup yazılmamış sayılması gerektiğini, davalının milletlerarası yetki itirazının dürüstlük kuralına açıkça aykırılık oluşturduğunu, zira, davalının “… Mahallesi, … Cad. … Blok, No:…, 34768 Ümraniye/İstanbul” adresinde ikamet ettiğini, ayrıca davalının davanın İngiliz Yüksek Adalet Mahkemelerinde görülmesini istemesinde korunmaya değer hiçbir hukuki yararının da olmadığını, Yargıtay’ın yerleşmiş kararları da bu yönde olup, davalının itirazlarının tamamen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu nedenle, davalının yetki itirazının reddedilmesi gerektiğini beyanla ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve Mahkemenin yetkili olduğuna karar verilerek HMK m.353/a-3 gereğince dosyanın mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı … şirketlerince nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan emtianın davalı sorumluluğunda gemi ile taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen eksik teslim nedeniyle sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili talebiyle başlatılan icra takiplerine vaki itirazların iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu uyuşmazlığın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisinde kalıp kalmadığı ve konişmentodaki yetki şartının geçerli olup olmadığı noktasındadır. Dava dışı sigortalı … A.Ş. tarafından ithal edilen PTA cinsi emtianın bulunduğu konteynerler, 02/04/2018 tarihinde davalı … A/S’nin düzenlemiş olduğu … numaralı konişmento tahtında Güney Kore’nin Busan Limanından Türkiye’ye taşınmak üzere “…” gemisine 31/03/2018 tarihinde yüklenmiş ve 04.06.2018 tarihinde … numaralı konteyner İskenderun Limak Limanında tahliye edilmiştir. Davacı … tarafından … A.Ş.’ye ait PTA (Purified Terephtalic Acid) cinsi emtia, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı 30/12/2017 düzenleme tarihli ve … numaralı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmıştır. Sigortalanan emteanın bir kısmının hasarlanması nedeniyle davacı … şirketleri tarafından hasar tazmin edilerek rücuya ilişkin eldeki davaya konu icra takibi başlatılmıştır. Davalı taraf gerek icra takibinde, gerekse cevap dilekçesinde konişmentonun arka yüzünde bulunan taşıma şartlarının 26. maddesinde uyuşmazlığın çözümünde İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi’nin yetkili olduğunun düzenlendiğini ve milletlerarası yetki şartı nedeniyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı … A/S’nin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kaydı olmayıp, Kopehag/Danimarka merkezli bir limited şirkettir. Davalının Danimarka kanunlarına göre kurulmuş ve merkezi Danimarka’da olan bir şirket olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkide yabancılık unsuru bulunduğu açıktır. Her ne kadar davalı Türkiye’de dar mükellef olarak vergilendirmeye tabi ise de, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3/2. maddesine göre dar mükellefiyet, Türkiye’de elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi amacına yönelik olarak sermaye şirketlerinin kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmaması halini ifade eder. Bu nedenle davalının Türkiye’de dar mükellef olması uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermesi özelliğini ortadan kaldırmaz. Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı olmak kaydıyla yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre tespit edilmelidir. Bu kapsamda bir uyuşmazlıkta MÖHUK’un 47. Maddesine göre, yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda taraflarca yapılacak yazılı bir sözleşme ile inhisari olarak kararlaştırılması halinde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi sona erecektir. Dosyada sunulu bulunan 02/04/2018 tarih ve … numaralı konişmento ekinde Çoklu Model Nakliye konişmentosu taşıma şart ve koşulları’nın 26. maddesinde, konişmentonun İngiliz yasasına tabi olarak yorumlanıp buradan kaynaklanan tüm anlaşmazlıklara başka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutularak Londrada İngiliz Yüksek Mahkemesinin kaza yetkisine tabi olacağı düzenlenmiştir. Ancak yetki şartının bulunduğu bu düzenlemede davacı taraf sigortalısının imzası yer almadığı gibi ayrı bir navlun sözleşmesi de bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 1237. Maddesine göre; Taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konişmento esas alınır, taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler ise navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır. Anılan bu düzenlemede ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkinin navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, a.g.e, s.193). TTK’nın 1228 Maddesine göre ise; Konişmento, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir. Bu belge bir gemi sirketinin veya onun yetkili acentesinin veya yükleme limanında acentesi yoksa gemi kaptanının malı yükletene verdigi, nama, emre ve hamile yazılı olarak düzenlenebilen ve belge konusu malların taşınmak üzere kabul edildigini gösteren kıymetli evrak niteliğinde taşıma senedidir. Konişmento yükletene verildiği ve konişmentoda yer alan … hüküm ve koşullarına itiraz etmemiş olması ve taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler için uygulanması gereken navlun sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle onun yerine kaim olarak uygulanacak ve … adına acente olarak … Ltd. tarafından imzalanan kıymetli evrak niteliğindeki konişmento arkasında yer alan ve konşimentonun ön yüzünde “arka sayfada bulunan birden yirmialtıncı maddeye kadar numaralandırılmış şart ve koşullar taşıyanın tarifesine dahildir.” şeklindeki şerh karşısında 26. maddede düzenlenen yetki şartı davacının sigortalısının(gönderilen) imzasını ihtiva etmese dahi geçerlidir. Zira TTK’nın 1237/1. maddesinde taşıyan ile konişmento hamili(gönderilen) arasındaki hukuki ilişkilerde konişmentonun esas alınacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda konişmentodaki yetki şartı alıcı/gönderilen ve TTK’nın 1472. maddesi gereğince onun halefi olan sigorta şirketi için de bağlayıcıdır. Davaya konu taşımaya ilişkin konişmento … adına acente olarak … Ltd. Tarafından düzenlenmiştir. Dolayısıyla konişmentonun davalının Türkiye acentesi tarafından düzenlenmediğine ve taşıma sözleşmesi yapılmasına davalının Türkiye acentesinin aracılıkta bulunduğu iddia ve ispat edilmediğine göre, acentenin aracılık ettiği sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı açılacak davalara ilişkin bir düzenleme olan TTK’nın 105. maddesinin eldeki davada uygulanma olanağı yoktur. Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Buna göre bir sözleşmede genel işlem koşulları bulunması bu düzenlemeleri geçersiz kılmaz. Ancak sözleşme kapsamındaki karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının geçerli olması, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. 6098 sayılı TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler hakkında da geçerli olmakla birlikte, genel işlem koşullarının TTK’nın 18/2. Maddesinde düzenlenen her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Konişmentonun arka sayfasında bulunan taşıyanın hüküm ve koşullarına ilişkin düzenlemeler ticari hayatta yaygın olarak kullanıldığından, deniz yoluyla ithalat işiyle uğraşan gönderilen/alıcının taşıyanın “taşıma şart ve koşullarını” basiretli bir iş adamı gibi davranarak incelemiş olması gerekir. Yukarıda açıklandığı gibi genel işlem koşulları ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden hazırlanmış sözleşme hükümleri olup, bu özellikleri itibariyle bu sözleşmeler genellikle ilgili firmalar tarafından İnternet sitelerinde paylaşılmaktadır. Aksi yönde bir iddia ve ispat dosya kapsamında mevcut değildir. Taşıyıcı tarafından taşıma şart ve koşullarının içeriğinin öğrenilmesine imkân sağlanmadığı kabul edilemeyeceğinden ve taşımanın bu şart ve koşullar altında davalıya yaptırılması nedeniyle bu şart ve koşullar tahtında taşıma da tamamlandığına göre genel işlem koşullarının geçersiz olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen ve yabancılık unsuru içeren eldeki davada, konişmentonun arka sayfasında bulunan taşıyanın şart ve koşullarının 26. maddesi ile taraflarca Londra Yüksek Mahkemesinin inhisari yetkisinin kabul edilmesi karşısında MÖHUK 47/1 ve HMK’nın 18. Maddeleri uyarınca davaya konu uyuşmazlık ve bu uyuşmazlıkta yetkili mahkeme belirlenmiş olup geçerli bir yetki sözleşmesi bulunduğuna göre, Türk mahkemelerinin yargı yetkisi bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle, HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, yetki şartının geçerli olması, uyuşmazlığın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir işlemden kaynaklanmaması ve kamu düzenine aykırılık bulunmaması ile deniz ticaretiyle ilgili özel hukuka ilişkin olması karşısında ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2021