Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/260 E. 2021/647 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/260
KARAR NO: 2021/647
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2020/523 Esas – 2020/802 Karar
DAVA: Kayyımlık
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2021
Taraflar arasındaki kayyım atanması istemli davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı firmanın müvekkili tarafından kurulduğunu ve çok değerli bir yalının maliki olduğunu, müvekkilinin davalı şirketteki hisselerini, şu an boşanma aşamasında olduğu eşi …’a ve müşterek çocukları …’a, 2005 ve devamı yıllarda devir ettiğini, davalı şirketin 52/100 hissesi …’a, 48/100 hissesi de …’a ait olduğunu, …’ın da davalı şirketin tek başına temsil ve ilzama yetkili tek yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin boşanma aşamasında olduğu eşi … ve müşterek çocuk …’ın, müvekkiline borçlarının olduğunu, bu borçlarıyla ilgili olarak bu kişilere karşı açılmış icra takiplerinin bulunduğunu, bu takip dosyalarından dolayı davalı şirkete haciz müzekkereleri ve birinci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, müvekkilinin borçlusu olan …’ın, haciz müzekkeresi ve birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği davalı şirketin imzaya yetkili tek yöneticisi olduğundan, kendisi ve müşterek çocuğun menfaatini ilgilendiren ve davalı şirket ile menfaat çatışması oluşturan, haciz müzekkeresi ve birinci haciz ihbarnamelerinin gereğini yerine getirmediğini, temsil ve ilzam yetkisini açıkça kötüye kullandığını davalı şirketin içini boşaltmak ve müvekkile olan borçlarının tahsilini imkansız kılmak için şirketin oldukça değerli olan bu yalısını satılığa çıkardığını, dolayısıyla davalı şirket yönetim kurulu ile şirket arasında menfaat çatışması doğduğunu ileri davalı şirkete yönetim ve temsil kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davacının davalı şirkette ortaklığının veyahut yöneticiliğinin bulunmadığı, yönetim kayyımı veyahut temsil kayyımı atanması istemli davaları ancak ortaklık sıfatı bulunan kişiler açabileceği (Yargıtay 11. H.D. 2018/1346 Esas ve 2019/3330 Karar sayılı ilamı), ortaklık sıfatı bulunmayanların iş bu davayı açmakta aktif husumet ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlusu ve davalı firmanın tek başına temsil ve ilzama yetkilisi olan …’ın şirkete gönderilen haciz müzekkerelerinin ve ihbarnamelerinin gereğini yerine getirmediğini, dolayısıyla temsil yetkisinin kısıtlanmaması halinde davalı firmanın içini boşaltacağı ve müvekkilin alacaklarını tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini, alacaklılara yöneticilere karşı sorumluluk davası açma hakkı verilmişken, alacaklıların menfaatlerinin korunması adına şirkete kayyum atanması için dava açabileceklerinin kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirkete temsil kayyımı atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı, kurucusu olduğu davalı şirketteki tüm hisselerini şu an boşanma davası davası bulunan eşi … ve müşterek çocukları …’a devrettiğini, ancak bu kişilerden alacaklarının olduğunu, bunlarla ilgili icra takiplerinin bulunduğunu, bu takip dosyalarından dolayı davalı şirkete haciz müzekkereleri ve birinci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, ancak davalı şirketin imzaya yetkili tek yöneticisi olan …’ın bunların gereğini yerine getirmediği gibi, şirketin tek mal varlığı olan taşınmazı elden çıkarmaya çalıştığını iddia ederek davalı şirkete temsil kayyımı atanmasını talep etmiştir. Somut olayda, davacının, davalı şirketteki hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı ve dava tarihi itibariyle şirketin ortağı olmadığı ihtilafsız olmasına göre, davalı şirkete temsil kayyımı atanması istemli dava açmakta, aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gibi, TTK’nun 365. maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetilip ve temsil olunacağının düzenlendiği, davalı anonim şirkette organ boşluğu bulunmadığı, 6100 sayılı TTK da anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı, yönetim kurulunun görevden alınması, seçilmesi TTK’nun 408(2)-b gereği şirketin genel kuruluna tanınmış bir yetki olduğu gözetildiğinde davacının bu davayı açmakta aynı zamanda hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davacının yerinde olmayan bütün istnaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.