Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/247 E. 2021/611 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/247
KARAR NO : 2021/611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2017/920 Esas – 2019/858 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkilin ürünlerinin tasarımını kendisi yapmakta olduğunu, müvekkili şirketin gerek tasarım gerekse marka için emek ve para harcayarak tanıtım çalışmalarında bulunduğunu, ancak davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ait ayakkabıların taklit edildiği duyumunun alındığını, bunun üzerine yapılan araştıma sonunda, davalıya ait “Netstep 2016 Sonbahar-Kış'” katalogunda müvekkili şirket tarafından tasarlanan ve piyasaya tanıtılan, müvekkiline ait adeta özdeşleşen birden fazla ürünün taklit edildiğinin görüldüğünü, davalıya ait katalogda yer alan … kodlu ürünün müvekkile ait 2015-2016 Sonbahar-Kış katalogunun 11. sayfasında görülen ürünlerden L-3034 kod nolu ürünle birebir aynı olduğunu, 14. Sayfasında yer alan MICA kodlu ürünün müvekkile ait 2015 ilkbahar yaz katalogunun 17. sayfasında görülen ürünlerden L-2610 kod nolu ürünle birebir aynı olduğunu, 18. Sayfasında yer alan BOSS kodlu ürünün müvekkile ait 2015-2016 Sonbahar-Kış katalogunun 16. Sayfasında görülen ürünlerden L-3059 kod nolu ürünle birebir aynı olduğunu, 22. Sayfasında yer alan … kodlu ürünün müvekkiline ait 2015 İlkbahar yaz katalogunun 10. Sayfasında görülen ürünlerden L-2530 kod nolu ürünle birebir aynı olduğunu, bu ürünleri müvekkilinin davalının 2016 kataloğunda yer vermesinden çok önce üreterek piyasaya sunduğunu, davalıya hukuka aykırı bu eylemine son vermesi amacıyla taraflarınca keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ve durdurulmasına; haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına TTK’nun 56/1 (d) vc (e) bendi gereğince ve zarar ve davalının elde ettiği menfaat dava başında belirlenmesine olanak bulunmadığından; HMK’ nun 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası niteliğinde olarak ileride tespit edilecek zarar miktarı üzerinden davanın ikmal edilmesi saklı kalmak üzere şimdilik; 1.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi zarar olmak üzere toplam 2.000 TL tazminatın haksız rekabet tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, TTK’nun 56/1 (c) maddesi gereğince; haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların toplanması ve imhasına, davalı aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları davalıdan karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının Çin’de üretilen ürünlerin tasarımlarını bire bir kopyalayarak, sanki bu ürünler yeni ve kendi tasarımıymış gibi, Türkiye’de tescil için TMPK’na başvurmakta, tasarım tescilinde yenilik araştırmasının yapılmamasından faydalanarak bu ürünleri tescillemekle tanınan bir firma olduğunu, uyuşmazlığa konu edilen ürünlerin müvekkili şirket tarafından üretilmiş bir ürün olmadığı gibi Çin’den ithal edildiğini, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği tasarımlar yeni ve ayırt edici olmayıp, davacı tarafından Çin’deki üreticilerden bire bir kopya edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :İlk derece mahkemesince, davanın haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olduğu, davacıya ait davaya konu markanın Türk Patent Enstitüsünde tescilli olduğu, bu ürünlerin bayilik anlaşması olmaksızın satışa arzının haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı hususunun davaya bakmakla görevli Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davadaki taleplerinin haksız rekabete ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markasına tecavüz edildiği iddiasında bulunulmadığı gibi Sınai Mülkiyet Kanununa da dayanılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davaya bakma görevinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Eldeki davada, davacı firmanın ürettiği ürünlerin davalı tarafça taklit edilerek bu ürünleri satışa arzetmesi, satması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğranıldığından bahisle,TTK 56/1–d,e maddesi uyarınca maddi tazminat, TTK 56/1 –e maddesi uyarınca manevi tazminat, TTK 56/1 –c maddesi uyarınca haksız rekabete yönelik tecavüzün önlenmesi ve TTK 59 maddesi gereğince kararın ilanı yönünde talepte bulunulmuştur. Davacı gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama sürecinde, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca tescilli markadan kaynaklanan öncelik yada üstünlük haklarına dayanmamış, tüm iddialarını 6102 sayılı TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandırmıştır. Kaldı ki aynı eylemle, birden fazla yasa ile korunmakta olan hakların ihlali iddiasının varlığında, kural olarak hakların yarışması hali söz konusu olmayıp, hakların yığılması durumu mevcuttur. Hak sahibinin bu halde, koruma talebi bakımından seçimlik hakkı bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta da davacı taraf davasını, TTK’da düzenlenen haksız rekabetin önlenmesi yönünde kullandığından, davaya bakma görevi ticaret mahkemesine aittir. (Yargıtay 11. HD 10/12/2015 tarih 2004/ 19065- 2015/ 13291 sayılı ilamı)Bu durum karşısında mahkemece, davacının marka hakkına dayanmadığı, 6102 sayılı TTK’da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK .nun 353/ 1-a- 3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın karar veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)a-3 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.