Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/241 E. 2021/243 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/241
KARAR NO : 2021/243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2020
NUMARASI : 2020/672 Esas
DAVA:İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati haczin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması uterine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin yurtiçi ve yutdışı ticari faaliyette bulunan boyalı cam ve ayna imalat ve satışını yapan tanınmış bir firma olduğunu, taraflar arasında ticari mal alım satım ilişkisi bulunduğunu, davalının müvekkili şirketten faturalar karşılığında satın aldığı ürün bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, aynı zamanda davalının müvekkilin alacağını sonuçsuz bırakmak için araç ve taşınmazlarını 3. şahıslara devrettiğini, mal kaçırmak amaçlı hareket ettiğini belirterek davalı aleyhine ihtiyati hacze hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, davacı fatura alacağına dayanarak ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olup, alacağın muaccel olup olmadığı, varlığı yargılamayı gerektirdiğinden vadesi gelmiş alacak olarak kabulü mümkün olmadığı, vadesi gelmeyen alacak olduğu kabulünde ise borçlunun kaçma, mal kaçırma ve gizlemeye ilişkin davranışta bulunduğu yaklaşık olarak ispat edilmediği, borçlunun borcundan kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı veya alacaklının haklarını ihlal eden işlemlerde bulunduğunun ispatlanmadığı, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı/ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2017 yılında başlayan ve 2019 yılında sona eren bir ticari ilişki olduğunu, davalıya ait cari hesap ekstresinde de görüldüğü üzere, icra takibine ve davaya konu edilen faturalardan sonra davalı tarafından müvekkile yapılan ödemeler mevcut olduğunu, ayrıca icra takibine ve davaya konu faturalar ve irsaliyeler davalının çalışanına imza karşılığı teslim edidiğini, davalılar ile olan ticari ilişki de dikkate alındığında yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Talep, itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden talebin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Nitekim Yargıtay 19 HD 2015/4882 E 2015/12767 K 30.09.2015 T. Ve Yargıtay 11. HD 2016/2214 E 2016/2481 K 07.03.2016 T. Emsal kararında da belirtildiği üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin, alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi yeterli kabul edilmektedir. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde; talep eden alacaklı tarafından alacağına dayanak sunulan faturaların teslim alan kısımlarında isim ve imza yer almakta ise de, faturalara dayalı cari hesap borcuna karşılık olarak borçlu tarafından kısmi ödemede bulunulduğunun ileri sürüldüğü ve bakiye alacak tutarınca ihtiyati haciz isteminde bulunulduğu birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki bakiye cari hesap alacağın varlığı ve miktarının tespiti bakımından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından talep eden alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.