Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2232 E. 2022/111 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2232
KARAR NO: 2022/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İST. ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/595 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 10/09/2021 tarihli ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili, müvekkili …’in … Limited Şirketi’nin %20 oranında pay sahibi ortağı olup, diğer ortağın ise müvekkilinin babası …’in aynı zamanda şirketin müdürü de olduğu, adı geçeninin şirket müdürü olarak üzerine düşen asli görev ve borçları yerine getirmediği, ortaklar arasındaki anlaşmazlığın çekilmez hale geldiğini belirterek müvekkilinin, davalı şirket otaklığından çıkmasına, çıkma payının tespitine, belirsiz alacak davası olarak HMK 107.maddesi gereğince tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda belirli hale getirmek üzere şimdilik 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline, davalı adına olan tüm gayrimenkuller,motorlu araçlar ve iş makineleri ve banka mevduatları üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, davalıya ait banka hesaplarından para çekilmesinin tedbiren durdurulmasına, ve şirket müdürü …’in şirket menkul, gayrimenkul, araç ve iş makineleri üzerindeki tasarruf yetkilerinin tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece 10.09.2021 tarihli ara kararı ile,HMK’nun 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilebileceği, ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği, bundan başka henüz bir delil toplanmadan, mevcut delil durumu itibariyle davacının iddiaları ile bağlı kalınarak; mevcut delil ve koşul durumu ile davacı yan iddiasının yaklaşık dahi olsa ispatlanmadığı ve HMK 389. ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşulların oluşmaması nedeniyle ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Tedbir talebinde bulunana davacı vekili istinaf dilekçesiyle; ortağın şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haiz olduğu, bu nedenle, davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla mahkemece tedbirler alınması gerektiği, şirketin aktifinin korunması için tedbirin zorunlu olduğu, müvekkilinin, davalı şirketin %20 oranında pay sahibi olduğu, diğer ortak ve müdür …’in üzerine düşen asli görev ve borçları yerine getirmediği, evlilik dışı ilişki yaşadığı kişiyi şirket nezdinde işe alarak sigortalı çalıştırmasına rağmen bu kişinin şirkete hiç uğramadığının tespit edildiği, müvekkilinin tüm uyarılarına rağmen aynı zamanda babası olan şirket müdürünün bu ilişkisini devam ettirdiği, şirket içerisinde uygun olmayan ve oğlu olan müvekkili için çekilmez bir hale gelen davranışlar sergilediği, adı geçen kişi ile müvekkili arasında işyerinde maaş ve ücret alacağı sebebiyle tartışma yaşandığı, şikayeti üzerine yapılan tahkikat sonrası müvekkili hakkında savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiği, yine şirket ortağı … Zile Noterliğinin 19.11.2020 tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi ile müvekkilini vekillikten azlettiği, müvekkiline şirketin işleyişiyle ilgili bilgi verilmediği gibi bilgi alması ve şirket faaliyetlerine katılmasının da engellendiği ayrıca kar payı ödemesi yapılmadığı, ortak müdür …’in davranışlarının ortaklar arasındaki güveni sarstığı, şirket ortaklığının artık müvekkili açısından çekilmez bir hal aldığı, müvekkilinin babasına ayrılma talebini defalarca iletmiş olmasına rağmen bu talebinin karşılıksız kaldığı, Yargıtay kararlarına göre, bu durumun haklı neden teşkil ettiği, müvekkilinin Türk Ticaret Kanunun 638. maddesi gereğince haklı nedenlerle ortaklıktan ayrılmak istemiyle şirket müdürü olan …’e Zile Noterliğinin 19.11.2020 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiği ancak bu talebinin dikkate alınmadığı ve ayrılma akçesinin de ödenmediği ve ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ tarihinden itibaren müvekkilinin şirketten ayrılma akçesi almasını engellemek amacıyla şirket hesaplarının boşaltılmaya başlandığı, malvarlıkları ise satılarak satış bedellerinin şirket hesaplarına aktarılmadığı, şirkete ait Tokat İli Zile İlçesi … Mahallesi … ada … parsel … BLOK … nolu bağımsız bölüm 27.07.2021 tarihinde,2 nolu bağımszı bölüm 19.03.2021 tarihinde,8 nolu bağımsız bölüm 04.06.2021 tarihinde,10 nolu bağımsız bölüm 13.06.2021 tarihinde, … Blok … nolu bağımsız bölüm 13.06.2021 tarihinde, … nolu bağımsız bölüm 2021 tarihinde, … Blok … nolu bağımsız bölümün 05.04.2021 tarihinde satıldığı ve satılan gayrimenkullerin değeri üç milyon Türk Lirası civarında olmasına rağmen satış bedelleri bunun çok altında gösterildiği gibi paraların şirket hesaplarına aktarılmadığı, şirkete ait … Bankası Zile Şubesi, … Zile Şubesi, … Zile Şubesi , … Zile Şubesi, … Bankası Turhal Şubesi, … Tokat Şubesi, … Tokat Şubesinde bulunan tüm hesapların boşaltıldığı, hesap bakiyelerinin sıfır olduğu bu nedenle HMK 389. maddesi koşullarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına ve tedbir isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, 29.10.2021 tarihli dilekçesiyle; dava dilekçesindeki tedbir istemine ek olarak İstanbul İli Pendik İlçesi … Mahallesinde … Ada … Parsel numaralı arsa niteliğindeki gayrimenkulün devrinin önlenmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir. Talep, ihtiyati tedbir istemini kapsamaktadır. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı taraf, ortağı olduğu davalı şirketin diğer ortağı ve müdürü olan babasının, davalı evlilik dışı ilişkisi nedeniyle aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle şirket ortaklığının çekilmez hale geldiğini ileri sürerek ayrılma akçesinin tespiti ve ödenmesi ile ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep etmiş ve ve davada, davalı adına olan tüm gayrimenkuller,motorlu araçlar ve iş makineleri ve banka mevduatları üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi ile davalıya ait banka hesaplarından para çekilmesinin tedbiren durdurulmasına ve şirket müdürü …’in şirket menkul, gayrimenkul , araç ve iş makineleri üzerindeki tasarruf yetkilerinin tedbiren kaldırılmasını istemiştir. TTK’nın 638/2. maddesi, “Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”hükmünü haizdir. Ancak hangi tedbirlere başvuralacağı özel olarak belirlenmediğinden, bu özel tedbir hükmünün, HMK’nın 389. vd. maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir. HMK’nın 389. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenlemelere göre, tedbir talep eden, öncelikle davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Somut olayda, davacının çıkma istemine dayanak olarak gösterdiği nedenlere göre, talep ve ara karar tarihi itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, davacıların iddiasının haklılığı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacıların zararının doğacağına dair emare ve delilinde bulunmadığı gözetildiğinde, değişen koşul ve durumlara göre yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi ara kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70-TL harçtan mahsubu ile 21,4‬0-TL eksik harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2022