Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2228 E. 2022/600 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2228
KARAR NO: 2022/600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2021/529 Esas – 2021/905 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı yan arasında ticari ilişkinin mevcut olduğnu, davalı yan tarafından talep edilen ürünlerin müvekkili şirket tarafından davalıya teslim edildiğini, davalı yanın talep ettiği ürünlerin bedeline ilişkin olarak müvekkili şirkete ödeme karşılığı çekler verdiğini, davalı yan tarafından müvekkili şirkete verilen bir kısım çeklerin ödendiğini ancak bir kısmının ödenmediğini, bu nedenle davalı yan aleyhine icra takipleri yapıldığını ancak davalı yanın kötüniyetli olarak imza itirazında bulunmak suretiyle müvekkili şirkete olan borcunu ödemekten imtina etmekte olduğunu beyanla şimdilik 10.000,00-TL alacağın ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalı yanın menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın belirsiz alacak davası açmamasının HMK’nin 107/1 maddesine göre mümkün olmadığını, huzurdaki davada da davacı hem alacağının toplamda 90.000-TL olduğunu belirtmekte hem de davasını 10.000-TL üzerinden ikame etmekte olduğunu, davacı tarafından şartları oluşmadan belirsiz alacak davası açılmış olduğunu ve bu eksikliğin tamamlanması mümkün olmadığını, bu nedenle davacıya süre verilmeden davanın hukuki yarar noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddinin gerekmekte olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “HMK’nin 107/1 maddesinin davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir, şeklinde ifade edilen hükmüne göre, alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak olanaksız olmalıdır. Davacı taraf duruşmadaki beyanında, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, davalının davacı şirkete olan borçlarından dolayı vermiş olduğu bir kısım çeklerin ödenmemesi nedeniyle davacı şirkete borçlu olduğundan davayı açtıklarını beyan etmiştir. Davacı tarafın beyanına göre, davanın dava dilekçesinde nitelikleri ve tutarları belirtilen çeklerden dolayı ödenmeyen alacağın tahsili talep edilmiş olmakla, anılı çeklerin tutarlarının belirli ve net olması göz önüne alındığında davacı tarafın isteminin belirsiz alacak davasına konu edilebilecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez. Özetle, baştan tespiti mümkün olan hallerde bu yola başvurulması kabul edilemeyeceğinden, bu durumda hukuki yararın varlığından söz etmek olanaklı olmayacaktır. Hukuki yarar dava şartı olup, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın her aşamasında araştırılır. Eğer dava şartı eksikliği söz konusu olursa, davanın usulden reddine karar vermek gerekir. Açıklanan nedenlerle, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının olmadığı sonucuna varılarak, dava şartına yönelik inceleme olduğundan davalının mazereti kabul edilip, yokluğunda yargılamaya devam edilerek davanın usulden reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı yanın müvekkili şirket ticari defterlerinde borcu gözükmekte olup tam borç miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, bu nedenle de huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, alacağın belirli olmayıp bilirkişi incelemesi neticesinde belirli hale gelecek olup velev ki Mahkeme kararında bahsi geçtiği gibi çek bedellerinin belirli olması nedeniyle dahi davanın usulden reddedilmemesi gerektiğini, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceğinin kabul edildiğini, davalı yanın cevap dilekçesinde çeklerin ödeme karşılığı verildiğini kabul etmediğini, bu nedenlerle davanın aydınlatılması için yargılamanın yapılması ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesinin gerekiğini, ancak Mahkemece gerekli inceleme yapılmadan öninceleme duruşmasında gerekli süreler dahi verilmeden davanın usulden reddedilmiş olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma konu ürünlerinin bedellerinden oluşan alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı noktasındadır. Davacı tarafça, davalıya satılan ürün bedellerinin ödenmediğinden bahisle alacağın tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince dava konusu alacağın belirlenebilir olduğu kabul edilerek davanın, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından bahisle reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 107/1. Maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği düzenlenmiştir. Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez. Dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına ilişkin bir ibare yoktur. Aksine dava fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı vekilinin alacağın belirlenmesi için ticari defterlerin incelenmesi gerektiği ve alacak karşılığında çek verildiği gibi beyanlarından, aslında toplam alacak miktarının bilindiği ve yalnızca bir kısmının dava konusu edildiği anlaşılmaktadır. Belirsiz alacak davası, niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. Her ne kadar 07/10/2021 tarihli duruşmada davacı vekili “davamızı belirsiz alacak davası olarak açtık” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, davanın türünün bu şekilde değiştirilmesine imkân bulunmamaktadır. Açıklanan şekliyle, talebin belirsiz alacak davasının özüyle örtüşmediği açık olduğundan belirsiz alacak davasından bahsedilmesi olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu edilen talebin kısmî davaya konu edilmesine de hukukî bir engel bulunmamaktadır. O hâlde, davanın esasına girilerek oluşacak olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken mahkemece başlangıçtaki hukuki yarar eksikliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi yerinde olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 10/05/2022