Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2183 E. 2023/79 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2183
KARAR NO: 2023/79
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2021
NUMARASI: 2019/886 Esas – 2021/253 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından satılan mal bedellerine karşılık … Ticaret Limited Şirketinden keşidecisinin … Tic. Ltd. Şti., keşide tarihinin 05/10/2019 olduğu … AŞ Bursa Şubesine ait, … seri numaralı, 75.000,00 TL tutarlı çekin alındığını, söz konusu çek ile müvekkili şirketin … Limited Şirketinden aldığı çeklerle birlikte tahsil cirosu ile bankaya gönderilmek istenmişse de muhasebe departmanında yapılan bütün aramalara rağmen bulunamadığını, çekin zayi olması sebebiyle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/716 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davada çekin davalı tarafından bankaya ibraz edildiğinin anlaşılması üzerine işbu davanın açıldığını, davalı şirketin çekin yasal hamili olmadığını, müvekkili şirkete çeki veren … Limited Şirketi ile yaptıkları görüşmede … Ltd. Şti.’ye çeki ciro etmediklerinin ve aralarında ticari ilişki bulunmadığının beyan edildiğini, çekteki ciro silsilesinin bozuk olduğunu, müvekkili şirket yedinde iken zayi olan çek için öncelikle tensip kararıyla birlikte çeke dayalı olarak işlem yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve yapılacak yargılama sonrası davalı şirket tarafından müvekkili şirkete iadesi için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu beyanla çek ile işlem yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir ve yapılacak yargılama sonrası davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “… Dava konusu çekin ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı, çekin illetten mücerret olması sebebiyle taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılması ihtimalinde herhangi bir ticari ilişki bulunmadığının tespiti halinde dahi bu durumun davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu sonucunu doğurmayacağı, açıklanan sebeplerle davacı vekilinin müvekkili şirkete çeki veren … Limited Şirketi ile yaptıkları görüşmede … Ltd. Şti.’ye çeki ciro etmediklerinin ve aralarında ticari ilişki bulunmadığının beyan edildiğine yönelik iddialarının doğruluğu bakımından sonuca etkili olmayacağı değerlendirilerek ticari defter ve kayıtlar üzerinde herhangi bir inceleme yapılması yoluna gidilmediği, dava konusu çekin incelenen ciro silsilesi içerisinde davacı şirketin bulunmaması sebebiyle yetkili hamil olduğu hususunun da ispata muhtaç olduğu, davacı şirketin yetkili hamil olduğunun kabulü halinde dahi düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap ettiği anlaşılan davalı hamilin çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunun veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğunun da ayrıca ispat edilmesi gerektiği, bu hususun ispatına ilişkin olarak davacı tarafından birden fazla soruşturma dosyasının olduğu bildirilmiş ise de davacı vekilinin duruşmada alınan beyanında dava konusu çek ile ilgili yapılan bir soruşturmanın olmadığını bildirmiş olması sebebiyle davacı vekilince bildirilen soruşturma dosyalarının birden fazla olmasının davalı hamilin kötüniyetli olduğunu ispata yeterli olmadığı, ayrıca dava konusu çekin çalınması olayına ilişkin davalı ile ilgili yürütülen bir soruşturma yada ceza yargılamasının da bulunmadığı dikkate alındığında somut uyuşmazlığın esasına ve sonucuna bir etkisinin olmayacağı kanaatiyle söz konusu soruşturma dosyalarının incelenmesine ve sonucunun beklenmesine Mahkememizce gerek görülmediği, Mahkememizin yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmelerinde de belirtildiği üzere dava konusu çekteki ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu ve bu silsilede bir kopukluk olmadığı, yine bu silsile içerisinde davacının yer almaması sebebiyle yetkili hamil olduğunun da sabit olmadığı, bu husus sabit olsa bile davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu da ispat edilemediğinden sübut bulmayan davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme yapıldığını, davalı şirketin kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun sunulan delillerde de sabit olduğunu, davacı şirket müşterisi … Ltd Ştiden sonraki cirolar, dava konusu çekteki gibi (… Ltd Şti, … İnşaat Ltd Şti, … Ldt Şti, … Ltd Şti) birebir aynı şirketlere ait olmakla, davacı şirket yeddinde iken kaybolan, müvekkil şirketin farklı illerdeki iki müşterisi tarafından ciro edilen çeklerin, birebir aynı firmalar tarafından ciro edilmesi yaşam deneyimi kurallarına aykırı olup, bu husus dahi, davalı şirketin, kötü niyetle yasa dışı yollardan ele geçirdiği çekleri kullanarak haksız kazanç elde ettiğinin bir kanıtı olduğunu, çeklerin arkasında ciranta olarak gözüken, “… Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Ltd Şti” yetkilisi … ekte sunulan ifade tutanaklarından da anlaşılacağı üzere, davalı şirket, yasa dışı yollarla ele geçirdiği çeklere sahte şirket kaşeleri ile cirolar yapmak en son ciro kendisi tarafından yapılarak söz konusu çekleri keşide eden firmalardan çek bedellerini cebri icra yoluyla tahsil edip haksız kazanç sağladığını, Kenan Karadağın ifadesinde yer verdiği üzere, davacı şirket yeddinde kaybolan iki çekte de …ın yetkilisi olduğu şirketin unvanı “… Ltd Şti” unvanıyla sahte kaşe kullanılarak yapılmış, yine ifadelerde yer alan “…” dava konusu çekte ve diğer çekte ciranta olarak gözüktüğünü keza, ekte tekrar sunduğumuz ticaret sicili gazetelerinden de anlaşılacağı üzere, sahte kaşesi yapılan şirket unvanlarının kök ibareleri ve adres bilgileri aynen kullanılarak, sahte kaşeler yapılıp, yasadışı yollardan ele geçirilen çeklerin cirolandığını, ciro silsilesinde kopukluk nedeniyle davalı şirketin dava konusu çekin yetkili hamili olmadığını, Davalı şirket, dava konusu çeke dayalı olarak, davacı şirket müşterisi olan ve çeki davacı şirkete ciro ve teslim eden … Ltd Şti. hakkında Bursa … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatmış olup, davalı şirketin, cebri icra yoluyla dava konusu çek bedelini davacı şirket müşterisi … Ticaret Ltd Şti. veya çeki keşide eden şirketten tahsil etmesi halinde, çekin gerçek yetkili hamili olan davacı şirketin, çek bedelini tahsil edemeyeceğinden, çek bedeli kadar zarara uğrayacağını, Bursa … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına keşideci tarafından yatırılan paranın davalı şirkete ödenmemesi yönünde, öncelikle teminatsız olarak ancak aksi görüşte ise takdir edilecek teminat karşılığında, tedbir kararı verilmesini ve ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yetkili hamilin rızası hilafına elden çıkan çekin istirdatı, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının çekin yetkili hamili olup olmadığı noktasındadır. Dava konusu çek, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. tarafından 05/10/2019 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti. lehine 75.000,00 TL bedelli olarak …, Bursa Şubesi nezdinde tanımlı hesaba bağlı olarak keşide edilmiş ve sırasıyla lehtar, … Ltd. Şti., … Tic. Ltd. Şti, … San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı … Ltd. Şti. tarafından ciro edilmiştir. Çek, … Bankası tarafından 07/10/2019 tarihinde takasa sunulmuş, çek iptaline ilişkin İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/716 esas sayılı dosyasında verilen ödemeden men kararı gereğince çek bedeli ödenmemiştir.Davacı tarafça, çekin kaybolduğu ve davalının çeki haksız ve kötü niyetli olarak iktisap ettiğinden bahisle ve kendisinin yetkili hamil olduğu iddiasıyla çekin istirdatına karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 763. maddesine göre, elden çıkan kıymetli evrakın ortaya çıkması halinde senedi elinde bulundurana karşı iade davası açılabilir. Zayi nedeniyle iptali istenen çekin davalı tarafından İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/716 esas sayılı çek iptali dosyasına çekin ibraz edildiğinin bildirdiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 792. Maddesine göre, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. TTK’nın 788/1. maddesinde, açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çekin, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebileceği, TTK’nın 790. maddesinde ise, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Dava konusu çekteki ciro silsilesi görünürde düzgün olup, şeklen çeki elinde bulunduran kişinin hamil sıfatını ispat eder niteliktedir. Ciro silsilesinde bir kopukluk söz konusu olmadığından hamil senedin illetten mücerret olması ilkesinden yararlanır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde belirtilen kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesindeki “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa…” ibaresi, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak çeki çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin senedi ciro ile devretmesi hâlinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan, başka bir deyişle kötü niyetli ve ağır kusurlu bulunmayan yeni hamil korunur. Bu tür davalarda, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkarak yeni hamil tarafından kötü niyet veya ağır kusur ile iktisap edildiği iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup anılan olgular tanık dâhil her türlü delile kanıtlanabilir. Eldeki davada, davacı öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu, ardından davalı tarafın çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerekir. Bununla birlikte davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, zira aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır niteliktedir. Bununla birlikte, davalı taraf hakkında farklı hırsızlık suçlarına konu çok sayıda çeki elinde bulundurması nedeniyle başlatılan ceza kovuşturması bulunması, bunun yanı sıra davalının farklı çok sayıda olayda, hırsızlık yoluyla elden çıkan çekleri benzer cirantalardan ciro yoluyla devralıp, bir çoğunu son hamil olarak farklı kişiler/firmalar aleyhine icra takiplerine konu etmesi durumunda kargodan çalınan ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaybolan çek veya bonoların bir şekilde davalı şirketin eline geçmiş olması hayatın olağan akışına aykırı olup, bu durumda davalı şirketin basiretli bir işadamı gibi davranma yükümlülüğü gereği çekin iktisabında, gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir(Yargıtay 11. HD’nin 26.05.2021 tarih, 2020/5570 E. – 2021/4450 K. sayılı kararı). Somut olayda, davacı tarafça dosyaya sunulan … Tic. Ltd. Şti. Yetkilisinin ifade tutanaklarında, bu şekilde birçok kez ifade verdiği ve çeklerdeki kaşeler arasında davalı … Ltd. Şti.’nin de kaşesinin bulunduğunu beyan ettiği görülmektedir. Davacı tarafça, bir takım icra ve soruşturma dosyaları bildirilmiş ancak bu dosyalar celbedilmemiştir. Mahkemece davacının bildirdiği icra dosyaları istenerek, hırsızlık yoluyla elden çıkan çeklerin benzer cirantalardan ciro yoluyla devralınıp, icra takiplerine konu edilip edilmediği ile kargodan çalınan ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaybolan çek veya bonoların bir şekilde davalı şirketin eline geçip geçmediği tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli olmamıştır.Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İDM kararının kaldırılarak işaret edilen hususlarda yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2023