Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2145 E. 2021/1639 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2145
KARAR NO: 2021/1639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2021
NUMARASI: 2021/174 Esas – 2021/1014 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilini yanıltmış ve kandırmış olan davalı’nın, işlerini iyileştirmek, yükseltmek ve de müvekkillerini ortak etmek amacı/vaadi ile almış olduğu ve ödettirdiği yüklü miktarlardaki ödemelerden sonra, hatta kira sözleşmesine kiracı sıfatı ile imza koyduktan sonra dahi tüm sorumluluktan kurtulma çabasına giriştiğini, basit bir şekilde “müdürlükten istifa ediyorum” şeklinde bir ihtarname ile tüm sorumluluklarından kurtulmaya çalıştığını, davalının, müvekkillerinden oldukça büyük maddi çıkarlar elde etmiş olup, karşılığında hiç bir şey vermediğini,…’u devir etme vaadini de yerine getirmediğini, bu nedenle; davalı tarafından, müvekkillerine verilen zararların tazmini bakımından müvekkili … Ltd. Şti. lehine ve şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminat, müvekkili … lehine ve şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminat, müvekkili … lehine ve şimdilik 2.000,00 TL müspet ve 2.000,00 TL menfi zararın; müvekkili şirket lehine ve şimdilik 2.000,00 TL müspet ve 2.000,00 TL menfi zararın, müvekkili … lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun, tüm yaptığı çalışmalarda ve faaliyetlerde …’i dinlediğini, işle ilgili bütün teknik hususlar olsun, iş yerinde oluşan sorunlar olsun hepsinde kendisinden beklenen özenli davranışı gösterdiğini, eldeki belgelerden ve yazılı delillerden de anlaşılacağı üzere tarafına somut olarak yüklenebilen bir olay, bir sorumluluk bulunmadığını, ortada müvekkilinin bir kusuru bulunmadığından davanın reddedilmesinin gerektiğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından aradaki ilişkinin vasıflandırılması hem görevli mahkemeyi hem de izlenecek usulü belirlemek açısından önem arz etmektedir. Bu itibarla, davacıya 02/06/2021 tarihli ilk celse ,davalıdan talep ettiği maddi tazminata dayanak işlemleri açıklaması, maddi tazminat olarak sadece davalının sitesi için yaptığı masrafları mı talep ettiği, yoksa davacı şirket yöneticisi olarak sorumluluk davası kapsamında maddi tazminat mı istendiği, böyleyse davalı müdürün 02/08/2019-16/01/2020 tarihleri arasındaki hangi kusurlu iş ve işlemleri sebebiyle davacı şirketin hangi zararına yol açıldığı hususunu açıklaması; ayrıca davacılardan …’in maddi tazminat talebine dayanak vakaların ne olduğunun açıklanması için HMK.nun,119/2, HMK. nun 31. Maddesi uyarınca 2 hafta kesin süre verilmiştir. Davacılar vekili, 15/06/2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat isteminin davalının kendi sitesi olan … internet sitesi için/site yararına davacılara masraflar yaptırmış olması sebebiyle, 2019-2020 yıllarında yapılan masrafların taziminine ilişkin olduğunu, davalının sadece müdür olduğuna dair savunmasına itibar edilmemesi gerektiğini, davacılardan … ile davalı arasında yazılı olmayan bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunu, hem …’in hem de davacı şirketin aldatılarak maddi zarara uğratıldığını belirtmiştir. Dava, davacının dayandığı iddialara/vakıalara göre yürütülecektir. Eldeki davanın, şirket tarafından , müdüre karşı açılan yöneticinin sorumluluğu davası olmadığı , dolayısıyla mutlak ticari dava olmadığı anlaşılmaktadır. (Şirket yöneticisinin sorumluluğu davasında , yöneticinin yöneticilk yaptığı dönemde kasıtlı iş ve işlemleri sonucu uğranılan zararın şirkete ödenmesi talep edilebilir.) Davacının talebi, kandırılarak yaptığı masrafların iadesidir. Davacı … ile davalı … arasında olduğu ileri sürülen adi ortaklık ilişkisi kapsamında istenen maddi ve manevi tazminat davasında, mahkememizce esasa geçebilmek için mutlak ticari dava olmadığı açık olan davanın, nisbi ticari dava olması gerekir, ki Uyap entegresyon ekranından, vergi dairesine yazılan yazılardan, ticaret sicil kayıtlarından ve tarafların da aksini ileri sürmemesinden anlaşıldığı üzere davalı (hatta davacı … de) tacir değildir, davalının ticari işletmesi ve onu ilgilendiren bir uyuşmazlık da yoktur. Bir diğer ifadeyle dava nisbi ticari dava da değildir. Bu itibarla uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinden karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirket müdürüne karşı sorumluluk davasının “asliye ticaret mahkemesi’nde” görülmesi gereken davalardan olduğunu, dava dilekçesindeki ifadelerin bu davanın ticari dava olduğunu gösterdiğini, davalıya yöneltilen taleplerin kaynağının davalının müdür olduğu süreye ilişkin olduğunu, davacıların dava konusunu değiştirerek “davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi ilkesine” aykırı davrandıklarını, bu haliyle bakıldığı zaman HMUK 231.maddesi kapsamında düzenlenen davanın aydınlatılması hususunun davacının aşkın talepleri ile asliye ticaret mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesine gerekçe oluşturduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın görevsizlik kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, iddia olunan sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. Bu aşamada istinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı tarafından,… domain’in hazır bir kuruluş olduğu ve masraflarının davacılar tarafından yapılması durumunda, …’un domain hakkının tamamının, davacı şirkete devir edileceği, kar ve zararın da 1/2 oranında paylaşılacağı vaat edildiği ve tarafların bu konuda sözleştikleri, bu amaçla davalı ile yapılan bu sözleşme sebebiyle toplamında 358.367,76 TL’yi aşkın masraf ve ödemeler yapıldığı, sözleşmeye uygun olarak tüm edimlerini yerine getirdikleri halde davalının, bu siteye ait devri gerçekleştirmediği, davalının, hileli davranışlarla müvekkillerinin iyi niyetinden faydalanarak müvekkillerinin zararına haksız kazanç elde ettiği, davacı müvekkillerinin uğradığı zararın hukuken maddi ve manevi olarak tazmini gerektiği hususlarını iddia ederek davacıların yapmış olduğu harcamalar sebebiyle maddi tazminat, sözleşmeye davalı tarafından riayet edilmemesi nedeniyle müspet ve menfi zarar ile … yönünden manevi tazminatın davalıdan tahsili istenmiştir. Görüldüğü üzere eldeki dava, davalı, bir süre davacı şirketin müdürlüğünü yapmış olmakla birlikte davacı şirket ile müdür arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanmayıp, iddia olunan sözleşmenin ifa edilmemesi nedenine dayalı olarak açılmış bulunmaktadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Mahkemece yapılan araştırmada davanın, davalının ticari işletmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Zaten taraflarında bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Hatta davalı vekili duruşmada müvekkilinin tacir olmadığını beyan etmiştir. Bunun yanı sıra asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği de nazara alındığında, asliye ticaret mahkemesince verilen karşı görevsizlik kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Hükümden sonra istinaf başvurusuna ilişkin olarak davacı yan gider avansından karşılanan 45,50 TL posta ve tebligat masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021