Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2123 E. 2021/1523 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2123
KARAR NO: 2021/1523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2021/209 Esas – 2021/485 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılama sonunda verilen hükme karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 15/03/2009 ve 12/08/2014 tarihleri arasında davalı … Ltd. Şti’de çalıştığını, işçilik alacaklarının tahsili için İstanbul 24. İş Mahkemesinin 2014/868 Esas sayılı dosyası ile görülen işçi alacağı dava dosyasını açtığını, mahkemece 25/05/2016 tarihinde karar verildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26/11/2020 tarih 2016/33767 Esas ve 2020/17073 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu, bozma ilamı sonrası dosyanın İstanbul 24. İş Mahkemesinin 2021/41 Esas sayılı numarasını aldığını, bozma ilamı ve tensip tutanağının taraflara tebliğ edildiğini, davalı vekili tarafından 12/02/2021 tarihli mazeret dilekçesinde davalı şirketin kapatıldığını ve tasfiye edildiğinin belirtildiğini, bozma sonrası 17/03/2021 tarihli duruşmada mahkeme tarafından davalı şirketi ihya etmek üzere kesin süre verildiğini, davalı şirketin kanuna ve Yargıtay uygulamalarına aykırı bir şekilde tasfiyeye girdiğini, tasfiye kararının 26/12/2016 tarihinde tescil edildiğini, dava süresinde taraflarına ve İstanbul 24. İş Mahkemesine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, tasfiye memurunun basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davanın bilanço ve envantere işlenmediğini, muhtemel alacaklarının depo edilmediğini, gerçek anlamda bir tasfiyeden söz edilebilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini, tasfiye memuru olan …’ın şirket ortaklarından birisi olduğunu, açtıkları iş davasından haberdar olduğunu, buna rağmen tasfiye işlemlerinde işçilik alacağı dava dosyalarının hiç dikkate alınmadığını, tasfiyenin açıkça davayı konusuz bırakmak için yapıldığını, tasfiye ile müvekkilinin işçilik alacağı davasından zarar görmesinin amaçlandığını belirterek …nün … sicil numarası ile kayıtlı olan … Ltd. Şti ünvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Tasfiye Memuru … cevap dilekçesinde özetle; …Ltd. Şti’nin 17/11/2015 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye kararının 23/11/2015 tarihinde tescil edildiğini, alacaklılara çağrı ilanlarının 30/11/2015, 07/12/2015 ve 14/12/2015 tarihlerinde … gazetelerinde ilan edildiğini, şirket iş yeri adresinin kira akdi 27/06/2016 tarihinde mal sahibi ile karşılıklı olarak İstanbul … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye numaralı fesihname ile sonlandırıldığını, gece kulübü olarak faaliyet gösteren şirket için en az 300 m2 olması gereken aynı nitelikte başka iş yeri bulunamadığından 19/12/2016 tarihinde tasfiyenin sonuçlandırıldığını, 30/12/2016 tarihinde … Gazetesinde ilan edildiğini, tasfiyenin usulüne uygun olduğunu, tasfiye tarihinde şirketin kesinleşmiş borcunun ve alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, iş davasının kesinleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …nün Türk Ticaret Kanunun 32. Madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, dava konusu şirketin mevzuatta yer alan hükümler uyarınca kendi iradesi ile tasfiyeye girdiğini, 2016 yılında tasfiye sonu kararı alarak müvekkili …ne kaydının silinmesi için başvurulduğunu, kendi idaresi ile ticaret sicil kaydının silinmesi müraacatında bulunduğunu, ticari hayatının sonlandırıldığını, dava konusu şirketin tasfiye sonu müraacatının tescilinin hukuka uygun olduğunu, ihya davasının tasfiye sürecine ilişkin eksikliklerin bulunması halinde açılabileceğini, tasfiye sürecine ilişkin eksik işlemlerin sorumlusunun tasfiye memurunun olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım konumunda olduğunu belirterek müvekkili yönünden açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince derdest dava nedeniyle davacının TTK 547 maddesine göre Tasfiye Halinde ….Ltd. Şti’nin ihyasını istemekle haklı olduğu gerekçesiyle …nde … sicil no ile kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin İstanbul … İş mahkemesinin … esas nolu dosyasından taraf teşkilinin sağlanması ve verilecek kararın infazının temini işleri ile sınırlı olmak kaydı ile ihyasına, tasfiye memuru olarak , …’ın atanmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Faaliyeti sona … Ltd.Şti. 17.11.2015 tarihinde tasfiyeye girmiş ve tasfiye kararı 23.11.2015 tarihinde tescil edildiğini, Alacaklılara çağrı ilanları 30.11.2015, 07.12.2015 ve 14.12.2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili gazetelerinde ilan edildiğini, Şirket iş yeri adresinin kira akdi 27.06.2016 tarihinde mal sahibi ile karşılıklı olarak İstanbul … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye numaralı fesihname ile sonlandırıldığını, Gece Kulübü olarak faaliyet gösteren şirket için en az 300 m2 olması gereken aynı nitelikte başka iş yeri bulunamadığından, 19.12.2016 tarihinde tasfiye sonuçlandırılmış ve Tasfiyenin sonuçlandığı 30.12.2016 tarih ve … sayılı … Gazetesinde ilan edildiğini, Tasfiyenin usulüne uygun olup tasfiye tarihinde şirketin kesinleşmiş borcunun ve alacağının bulunmadığını, davacının alacağının kesinleşmiş olmadığı gibi şirket aleyhine açılan iş davasında davanın reddi talep edildiği ve davacının hiç bir alacağının olmadığının savunulduğunu, davacının kesinleşmiş ve muhtemel bir alacağı bulunmadığından tasfiye kararının tescil ve ilan edildiğini, beyanlarının aksine olarak şirketin İhyasına karar verildiğini, müvekkiline sorulmadan tasfiye memuru olarak atandığını, müvekkilinin bu görevi kabul etmediğini, müvekkili aleyhinde vekalet ücreti ve masrafları ödemesine karar verildiğini, Şirketin son tasfiye memuru olan müvekkilinin şahsen borçlandırılmasının doğru olmadığını, Hükmün bozulmasını, şirketin ihyasına ilişkin davanın reddine karar verilmesini, İhya kararının onanması halinde tasfiye memuru atanması, vekalet ücreti ve mahkeme masraflarına ilişkin istinaf sebepleri uyarınca kararın bu yönlerden bozulmasını ve yeniden lehlerine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen … Ltd.Şti’nin …’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 06/12/2016 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında işcilik alacakları için açılan İstanbul 24 İş Mahkemesi’nin İstanbul 24. İş Mahkemesinin 2021/41 (bozma öncesi 2014/868 E) Esas sayılı davanın derdest olduğu ,bu davanın şirket aleyhine sonuçlanması halinde tasfiyenin usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyecek olup, bu hale göre anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. İhyaya konu şirketin derdest davaya konu borcunu bulunmadığı hususu eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden derdest davada incelenmesi gereken bir husus olup, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru vekili ek tasfiye işlemleri için tasfiye memuru olarak son tasfiye memururun atanmasını zorunlu olmadığını,ailevi ve diğer nedenlerle tasfiye memurluğu görevini kabul etmediğini bu nedenle davalı tasfiye memurunun yeni den atanmasına itiraz ederek yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiş ise de dosyada bu görevden kaçınmasını haklı gösterecek herhangi bir sebep ileri sürülmemesi ve ispat edilememesi karşısında mahkemece TTK’nın 547/2 . Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanması usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle mahkemece davanın kabulü ile derdest davaya hasren davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı … müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021