Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2065 E. 2021/1605 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2065
KARAR NO: 2021/1605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2021
NUMARASI: 2020/476 Esas – 2021/242 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 27/02/2010 tarihinde imzalanmış bulunan acentelik sözleşmesi başlıklı sözleşme ve buna bağlı sözleşmeler ile kurulduğunu, davacı müvekkillerden …, davalı şirketin Ankara-Söğütözü bölgesindeki acentelik işlerini yürüttüğünü, acentedan haksız olarak tahsil edilen ve alacaklarından mahsup edilen veya acenteya eksik ödenen veya hiç ödenmeyen, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile askari 250.000,00 TL’nin ödenmesi amacıyla, davalıya gönderilmiş bulunan Ankara … Noterliğinin ihtarnamesine, davalı tarafça riayet olunmaması, kasa mevcudu olan 72.731,47 TL nakit ile birlikte davalı taraf yetkilisi … teslim ettiğini, davacı müvekkili anılan ihtarnamelere konu aykırılıklar nedeniyle oluşan alacaklarının davalı şirketten tahsili amacıyla ikame etmiş bulunduğu alacak davası ise, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/272 Esas sayılı dosyasında derdest bulunduğunu, davalı tarafça yasal unusrları sonradan tamamlanmak suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, icra dosyasında vekil olan Av. … hesabına 5.722,00 TL havale olmak üzere 7.922,00 TL ile ödenerek kapatıldığını, izah olunan bu sebepler ile davanın kabulüne, müvekkiller lehine %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacı tarafından ödenmesi gerekirken ödenmeyen acentaya ait bir takım giderlerin karşılığında takibe konu kambiyo senedinin verildiğini, senedin üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare olmadığını, dava konusu senedin dayanağının acentelik sözleşmesi olmadığını, senedin kambiyo vasfında olduğunu, senedin tahrif edildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kötü niyet tazminatı talebinin reddinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Somut olayda İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyasının yapılan incelenmesinde; alacaklının davalı şirket … Kargo … ve …A.Ş. borçluların ise davacılar … ve … olduğu, dosyada borcun 73.500,00 TL’lik kısmı 01/07/2019’da icra dosyasına, kalan 5.722,00 TL’nin 19/07/2019 günü davalı alacaklı vekilinin hesabına yatırıldığı anlaşılmıştır. Dava açılış tarihinin 30/09/2020 olması dikkate alındığında dosya borcunun icra dosyasına ve artan kısmın davalı alacaklı vekilinin hesabına yatırıldığı tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra işbu istirdat davasının açıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süreden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusu İİK.m.72 kapsamında istirdat olmakla, anılan davanın bir yıllık süre içerisinde açılması gerektiği hususunda bir tereddüt bulunmadığını, mahkeme kararında da belirtildiği üzere, takibe ilişkin yapılan son ödemenin, yani dava açma süresinin başlangıç tarihi nin 19.07.2019 olduğunu, dava açma süresi içerisinde, 7226 sayılı kanunun geçici 1. Maddesi ve buna bağlı 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile zaman aşımı ve hak düşürücü süreler de dahil olmak üzere yargıdaki sürelerin 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında durdurulduğunu, bu yasal düzenlemeye göre, duran sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden, yani 16.06.2020 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayacağını, 30.09.2020 tarihinde davanın süresinde açıldığını, anılan yasal düzenlemeye rağmen davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin, açıkça yasaya aykırı olduğunu, ayrıca doğrudan nispi vekalet ücreti uygulanması suretiyle, maktu vekalet ücretini aşacak şekilde, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin de yasal düzenlemelere aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72/7. maddesi gereğince takip sırasında ödenen paranın istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasındadır. Davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçluları hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında bono bedelinin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı ve davacı tarafça 01/07/2019’da 73.500,00 TL’nin, 19/07/2019 tarihinde 5.722,00 TL’nin ödendiği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Davacı tarafça takip nedeniyle ödenen paranın istirdatı istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise hak düşürücü süre itirazında bulunmuştur. İİK m.72/7 maddesi, “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan kanuni düzenleme uyarınca istirdat davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerekmektedir. Bu 1 yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece resen nazara alınmalıdır. Bahsi geçen hak düşürücü süre, borç olmayan paranın ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Hak düşürücü süre mevzuatımızda genel bir düzenlemeye konu olmamakla ve kendisine dair bir tanıma yer verilmemekle birlikte çeşitli haklar için öngörülmüştür. Hak düşürücü süre ifadesinden anlaşılacağı üzere bu kurum; ilgili hakkın düşmesi, sona ermesi, ortadan kalkması sonucunu doğurmaktadır. Kanun koyucu, zamanaşımını kesen ve durduran sebepleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 153’üncü ve 154’üncü maddelerinde hüküm altına almasına karşın hak düşürücü süreye ilişkin bu şekilde bir düzenleme getirmemiştir. Zaman aşımının durması ve kesilmesine ilişkin bu düzenlemelerin kıyas yoluyla hak düşürücü sürelere uygulanması da mümkün değildir. Bu doğrultuda zaman aşımından farklı olarak hak düşürücü sürelerin durması ve kesilmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak bu genel kurala ilişkin hak düşürücü sürelerin durmaması, kesilmemesi hususunda istisnai durumların da söz konusu olabilmektedir. 7226 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinde, dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; … 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki sürelerin 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden geçerli olmak üzere 30/04/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar duracağı düzenlenmiştir. Daha sonra bu durma süresi, 29/04/2020 tarih ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmıştır. Anılan bu düzenlemelere göre hak düşürücü süreler dahil bahsi geçen süreler yaklaşık 3 ay 2 gün boyunca durmuştur.
Somut olayda icra borcuna ilişkin son ödeme 01/07/2019 tarihinde yapılmış ve istirdat davası ise 30/09/2020 tarihinde açılmıştır. Dava açılmasına ilişkin hak düşürücü süre işlemeye başladıktan sonra 7226 sayılı kanunun geçici 1. Maddesi uyarınca 13/03/2020 – 15/06/2020 tarihleri arasında hak düşürücü süre durmuş olduğundan istirdat davası süresinde açılmış bulunmaktadır. Hal böyleyken mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istemi halinde kendilerine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.24/12/2021