Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2044 E. 2022/103 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2044
KARAR NO: 2022/103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2019
NUMARASI: 2014/536 Esas – 2019/99 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2022
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı … Tic. A.Ş. arasında emtia alım satımı kapsamında bir ticari ilişki sürdürülmekte iken davalı … Tic. AŞ’nin müvekkili şirkete T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü nezdinde adına tahakkuk etmiş veya edecek olan alacaklarını Borçlar Kanunu’nun 162. ve temlik ile ilgili maddelerine göre gayri kabili rücu olarak Kadıköy …Noterliğinden tanzim edilen 02.12.2003 tarih … yevmiye numaralı 150.000,00 TL bedelli; 05.12.2003 tarih … yevmiye numaralı 150.000.00 TL bedelli; 12.12.2003 tarih … yevmiye numaralı 300.000.00 TL bedelli; 22.12.2003 tarih … yevmiye numaralı 150.000.00 TL bedelli senetler ile müvekkili şirkete temlik ettiğini, müvekkili şirketin, temlik senetleri ile … Tic. AŞ ile ticaret yapmaya devam ettiğini, davalı … Tic. AŞ tarafından müvekkili şirkete başkaca temlikler de verilmiş olmakla birlikte, dava konusu olan temliklerin ödemesinin yapılmadığını, davalı … Tic. A.Ş. yetkilisi …’ın, temliklerde yer alan imzanın kendisine ait olmadığını, imzaların davalı …tarafından taklit edildiğini, temlik alacaklılarından mal veya hizmet almadığını belirttiğini, … gerekse diğerleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, temliklere ilişkin bedellerin müvekkili şirkete ödenmediğini, yapılan araştırma sonucunda, davalı … Dış Tic.AŞ’nin borçlusu olduğu 134 adet temlik sözleşmesi düzenlendiğinin, bu temliklerin 46 adedinin davalı … tarafından imza edildiğinin, mezkur temlik sözleşmelerinin 88 adedinin ise … tarafından imza edildiğinin, temliklerden 34 adedinin … tarafından imzalandığı halde ödemesinin yapıldığını, mezkur temliklerin tanzim ve imzasında davalı … ile davalı …’un birlikte hareket ettiğinin ve … Dış Tic. AŞ.’nin finans zorluğunu aşmak için bunun yapıldığının anlaşıldığını, davalılar … …ve …’un yargılandığı Kadıköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/126 Esas sayılı dosyasında, sanık … ve sanık …’a TCK 204/1 uyarınca 29 ayrı kez sahtecilik suçundan 1 ‘er yıl 8’er ay hapis cezası verildiğini, temlik alacaklılarından …ın açmış olduğu İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.06.2013 tarihli 2013/3 Esas. 2013/208 Karar sayılı dosyasında davacının uğramış oldukları haksız fiil sebebi ile zararın tazminine karar verildiğini, davalı …’ın izni ve bilgisi dahilinde işlenen haksız fiil kapsamında; davalı … Dış Tic.AŞ’nin temlik borcu ve davalı …’u istihdam eden olarak; davalı …’un haksiz fiilin faili olarak; davalı … yolsuz işlemi yapan katibin noter olarak amiri ve işvereni olarak, diğer davalı … ise, dava konusu temliki düzenlerken kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmiş olduğundan sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkili zararından müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek 750.000.00 TL’nin işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili, temlik sözleşmelerinin onaylama şeklindeki noterlik işleminin mesnet gösterilerek iddia edilen zararın doğumuna sebebiyet verildiği gerekçesiyle, husumetin notere ve başkatibine karşı yöneltilmesinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın haksız fiil hükümleri gereği bir yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğunu, somut olayda temliklerin 2003 senesinde düzenlendiği davanın ise 2013 yılında açıldığı dikkate alındığında davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, temlik sözleşmelerinin onaylama şeklindeki noterlik işlemi ile iddia edilen zarar arasında uygun illiyet bağının hiç doğmadığını, bu bağlamda notere ve başkatibine bir sorumluluk yüklenebilmesi için davacının iddia ettiği zararın noterlik işleminden kaynaklı olmasının zorunlu olduğunu, ancak somut olayda onaylama şeklindeki noterlik işleminden kaynaklı bir zararın meydana gelmediğini, zira somut olayda temlik belgesine dayanılarak ve itibar edilerek gerçekleştirilmiş zarar sebebi olabilecek hiçbir işlem ve eylemin vaki olmadığını, davacının iddia ettiği zararın dayanağı olan 750.000.00 TL miktarında emtiayı davalı … şirketine sattığını ispatlamak zorunda olduğunu, faturalar ile ispatının zorunlu bulunduğunu, iddia edilen satım sözleşmesi ve emtianın teslim edildiğinin ispatlanamaması halinde satım işleminin yok hükmünde olacağını ve yapılan temlik sözleşmesinin de geçersiz olacağını, ayrıca her durumda davacının ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle noter işlemi ile zarar arasındaki illiyet bağının kesildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalılar … Dış Tic.AŞ ve … vekili, huzurdaki davada müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, sorumlu kişilerin müvekkilleri değil yetkisiz şekilde temliknamelere imza koyan, sahtecilik olaylarını yapan ve organize eden diğer davalı … ve davacı da dahil işbirlikçileri olduğunu, dava konusu olayda davalı müvekkilleri için ne istihdam edenin sorumluluğu ne de haksız fiilin söz konusu olmadığını, davacı şirketle müvekkilleri arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, müvekkili şirketin muhasebe bölümünde çalışan diğer davalı …’un yapmış olduğu sahte belgelerin …’un şirketten kaçtıktan sonra ortaya çıktığını, iş akdinin Kadıköy …Noterliğinin 11.06.2004 tarihli ihtarıyla feshedildiğini, Kadıköy Cumhuriyet Savcılığina şikayet yapıldığını. …’un 08.09.2004 tarihinde tutuklanarak cezaevine konulduğunu, akabinde davacının da dahil olduğu birçok kişinin sahte çek, sahte bono, sahte temliknamelerle müvekkil şirketi dolandırmaya çalıştıklarını, dava konusu temliknamelerin de sahte olduğunu, kesinleşen Ağır Ceza Mahkemelerinin kararları ile müvekkili …’ın … ve dahil olduğu Yakup … liderliğindeki çete tarafından para ve mallarının yağma edildiğinin sabit hale geldiğini, … Şirketler Grubunun ana sözleşmesindeki hüküm uyarınca temsil ve ilzama …’ın yetkili olduğunu ve bunun ticaret siciline tescil edildiğini, üçüncü kişilerin …’u yetkili kişi olarak tanıyorduk şeklindeki savunmalarının TTK 38-39/1. maddesi uyarınca dinlenmeyeceğini, işlem yapmaya yetkili olmadığının mahkeme kararları ile sabit olduğunu, dava konusu ile aynı nitelikte olan sahte temlikname. sahte çek, sahte bonolarla ilgili olarak müvekkillerine açılan davalarda, müvekkilinin ve müvekkil şirketlerin sorumluluğunun bulunmadığının tespit edildiğini ve davaların müvekkilleri lehine sonuçlandığını, davacının delil olarak sunduğu İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyadan müvekkilleri hakkında davanın reddine karar verildiğini, davacının tüm bu süreçleri bilmesine rağmen, on yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra açtığı davada müvekkillerine husumet yöneltmesinin haksız, mesnetsiz ve dayanaktan yoksun olduğunu söz konusu temliknamenin sahte olduğunun mahkemeler tarafından tespit edilmiş olduğunu, müvekkillerini bağlayıcı olmadığını, davacının müvekkillerinin istihdam eden olması sebebi ile sorumlu olacağı iddiasının tamamen haksız mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda …’a verilen işini şirketlerin fınansal tablolarını çıkarıp bunu yönetim kuruluna iletmekten ibaret olduğunu, zarar yardımcı kişiye verilen işin görülmesi sırasında meydana gelmediğinden zarar ile yardımcı kişinin eylemi arasında işlevsel bir bağ bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde, müvekkili şirketle arasında emtia alım satımı kapsamında bir ticari ilişki olduğunu ileri sürdüğünü, bu hususun asılsız olduğunu, davacı vekilinin bu konuda hiçbir delil ibraz edemediğini, ticari defterleri incelendiğinde davacı ile aralarında hiçbir şekilde ticari ilişki olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacının tazminat istemine dayanak olan dava konusu 4 adet temliknamede davalı şirket unvanı altındaki imzanın, şirketi bu işlemlerde temsile yetkili olan davalılardan …’a değil, şirketi temsile yetkili olmayan şirket çalışanı …’a ait olduğu, gerek Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/62 D. İş sayılı dosyasından yapılan delil tespiti suretiyle, gerekse İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005 262 Karar. sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen karardaki vakıa tespitleriyle ortaya konulduğu, davacı tarafça, davalı şirketten aralarındaki alım satım ilişkisinde alacaklı olduğu, temliklerin bu nedenle yapıldığı iddia edilmekte ise de, bu iddianın kanıtlanamadığı, davacının başka bazı temliknamelere dayanarak doğmuş olan başka alacakları için tahsilat yapmış olmasının ve dava konusu temliklerin geçerli olduğuna olan güveninin, ifa uğruna girişilen dört temlik konusu 750.000 TL alacağın varlığını ispat yükünü kaldırmadığı, temliknameleri imza eden …’un, davalı şirket ve yetkilisi … ile işbirliği ve talimat ilişkisi içerisinde söz konusu temlikleri imzaladığı iddiasının da ispat edilemediği, söz konusu temlik işlemlerinin, alacak hakları üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan … tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle kesin hükümsüz olduğu, davalı şirket yönünden sonuç doğurmayacağı, temliklerin geçersizliğinden, davalı şirketin ve davalılardan …’ın gerek temsil ilişkisi gerekse haksız fiil ilişkisi nedeniyle sorumlu olmalarını gerektiren bir vakıanın tespit edilemediği, temlik belgelerini imza ettiği anlaşılan davalı … ise, bu haksız eylemi nedeniyle temlikin geçersizliğinden doğan zarardan sorumlu olacağı, yine davalılardan, temlik belgelerini onaylayan noter ve noter başkatibinin sorumlulukları da haksız fiil temelinde ve noterlik kanunu hükümleri de dikkate alınarak değerlendirilebileceği, bu davalıların sorumluluğu, haksiz fiil sorumluluğu olduğu, yine bu kapsamda davacı, iddia ettiği emtia alım satımı ilişkisinde alacağının varlığını ispat yükünden kurtulmuş olmadığı, bu bağlamda, davalı şirketten alacağının varlığını ispat edememiş olması durumunda, bir zararının bulunduğundan da bahsedilemeyeceği, davalı … ve … yönünden davacının … sayılı Noterlik Kanunun 162.maddesine dayalı tazminat isteği olup, davalıların İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/79 esas sayılı (bozmadan önce 2010-126 esas) dava dosyasında yargılamaları devam ettiği, davacı anılan ceza davasına katılmış, ancak şahsi hak talebinde bulunmadığı, mülga 818 sayılı B.K.’nun 60/2 maddesi gereğince zarara yol açan eylemin, aynı zamanda suç oluşturması halinde, uygulanacak zamanaşımı süresi, o suç için ön görülen ceza davası zamanaşımı süresidir, buna göre, haksız eylemin gerçekleştiği yürürlükte olan mülga 765 sayılı TCK’nun 240/1 maddesinde ön görülen suça ilişkin cezanın üst sınırı dikkate alındığında, aynı kanunun 102/4. maddesi uyarınca ceza davası zamanaşımı süresi beş ( 5) yıl olup, bu durumda haksız eylemlerin 02.12.2003, 05.12.2003, 12.12.2003, 22.12.2003 tarihlerinde gerçekleştiği dolayısıyla davanın bu davalılar yönünden zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı, ceza yargılamasının sonuca etkili olamayacağından bekletici mesele yapılmadığı gerekçeleriyle davalı … ve … aleyhine açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, davalı …, … Dış Ticaret A.Ş ve … aleyhine açılan davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; zaman aşımında nazara alınması gereken tarihin temliknamelerin düzenleme tarihi değil zararın varlık ve niteliğinin, unsurlarının, kapsamının, faillerinin öğrenildiği tarih olması gerektiğini, henüz kesinleşmemiş ceza davaları zarara gerçek anlamda muttali olunmasını sağladığını, ceza kararı henüz kesinleşmediği için bir yıllık süre henüz başlamamış olmakla birlikte her halukarda geçmemesi gereken on yıllık süre içerisinde davanın açıldığını, zararın ispatı yönünden ise, dava dışı … Tic. A.Ş. üretici firma olup, davalı … Dış Tic. A.Ş. ise SSK’ya satış yapan firma olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’den alacaklı olduğunu, dava dışı …Tic. A.Ş. işbu borcuna karşılık … Dış Tic. A.Ş.’nin SSK’ya satışlardan alacağını müvekkili şirkete temlik ettiğini, müvekkilime verilmiş olan temliknameler dahil olmak üzere, tüm temliknamelerin …’ın bilgisi, talimatı, izni, icazeti doğrultusunda sahte olarak tanzim ettirildiği ve Noterinde ya kastı ile ya da yıllara sari iş ilişkilerine ve şahıslara güvenerek görevlerini kötüye kullanmaları sureti ile oluşturulduğunun ceza davasında belgelendiğini, müvekkilinin davalılar hakkında devam eden ceza yargılamalarında müdahil olduğunu, kamu davasının ne müvekkilin şikayetten vazgeçmesi ile düştüğünü ne de beraatle sonuçlandığını, şahsi hak talebinde bulunmamanın tazminat talebine engel teşkil etmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı … Dış Tic. A.Ş. ile aralarında alım satımı dayalı ticari ilişkinin bulunduğunu, bu kapsamda davalı şirketin noterde düzenlenen temlik sözleşmeleriyle T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü nezdinde adına tahakkuk etmiş veya edecek olan alacaklarını davacı şirkete temlik ettiğini, ancak temliklerde yer alan imzanın davalı şirket yetkilisi olan davalı …’a ait olmadığının, yine davalı şirket çalışanı davalı … tarafından taklit edildiğinin ortaya çıktığını, davalılar hakkındaki ceza yargılamasının derdest olduğunu, temliklerin tanzim ve imzasında her iki davalının birlikte hareket ettiğini, diğer davalılar noter … ve noter katibi …’nın ise, görevlerini kötüye kullandıklarını, davacının dava konusu temlik sözleşmelerinde tutar kadar doğan zararından tüm davalıların birlikte sorumlu olduklarını, yargılama sırasında sunmuş olduğu 18.11.2015 tarihli dilekçesinde ise, davacı şirket ile dava dışı … San.AŞ arasında ticari ilişkinin olduğunu, davalı şirketin de bu borç kapsamında dava konusu temlikleri davacı adına yaptığını iddia etmiştir. Davalılardan … ve … süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunarak haksız fiil koşullarının bulunmadığını, zararın ispat edilemediğini belirtmiş, davalılar … Dış Tic.AŞ ve … ise, davacının davalı şirketten alacağının bulunmadığını, temlik sözleşmelerindeki imzanın sahte olduğunu, haksız fiil şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı …, davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında hakkında infaz edilen hürriyeti bağlayıcı ceza nedeniyle kendisine vasi tayin edilmiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davacının davalı şirketten gerçekten temliknamede belirtilen bir alacağı olduğu hususunu ve zarar iddiası ispatlayamadığından davalılar …, … Dış Ticaret A.Ş ve … aleyhine açılan davanın esastan reddine, diğer davalılar … ve … hakkındaki davanın ise, zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, dava konusu temlik sözleşmelerinde davalı şirkete atfen atılı imzaların o tarihte şirketin yetkilisi olan davalı …’a ait olmadığı, imzaların davalı şirketin eski çalışanı …’a ait olduğu, bu davalı hakkında verilen ceza mahkumiyet hükmünün kesinleştiği ihtilafsız olup, davacının katılanı olduğu ve dava konusu temliknamelerinde aralarında olduğu temliknameler nedeniyle açılan ceza davasının İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Davaya dayanak temliknameler lehdarı davacı ile ve dava ile ilgisi bulunmayan çok sayıda temlikname lehdarları olan çok sayıda sanığın yargılandığı İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi (Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/126 esas 2012/191 karar sayılı ve bu dosya ile birleşen ceza dosyalarında), şirket çalışanı … ile şirket yetkilisi … …’ın fikir ve eylem birliği içerisinde mali sıkıntı da olan şirketlere finans sağlamak üzere piyasadan kayıt dışı para topladıkları, temliknameleri şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde … ‘un imzaladığı gerekçesiyle suça katıldığı sabit olmayan lehdarların beraatlerine, şirket temsilcisi ile çalışanın her ikisinin resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri kabul edilerek mahkumiyetlerine karar verildiği, şirket çalışanı … hakkında verilen mahkumiyet kararı Yargıtay 11.Ceza dairesinin 26.2.2014 tarih 2013/6657 esas ,2014/3485 karar sayılı ilamı ile onandığı, maddi hatanın giderilmesi istemi yine aynı Dairenin 2017/2839 Esas-2017/2586 Karar sayılı ilamı ile reddedilerek bu davalı hakkındaki mahkumiyet hükmünün kesinleştiği, sanık … hakkında verilen temyiz isteminin reddi ve onama ilamı ise ; Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından yapılan bozma ve süreçten sonra Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2016/11411 esas 2017/387 karar sayılı ilamınının IV numaralı bendinde, “Katılan-sanık … müdafilerinin birleşen Kadıköy 2. ACMsinin 2004/417,birleşen Bakırköy 8. ACMnin 2005/2,Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/652 resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat,… haklarında noter onaylı temliknamelerde sahtecilik suçundan verilen beraat, birleşen Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/744 esas sayılı dosyasında sanık..hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat ile sanık … hakkında birleşen Kadıköy 1. ACM sinin 2004/654 esas sayılı, birleşen Kadıköy 1. ACMsinin 2006/693 esas sayılı, birleşen Kadıköy 1. ACMnin 2005/42 esas sayılı dosyalarında ayrıca ceza tertibine yer olmadığına, birleşen Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/744 esas sayılı dosyasında da ayrıca bir hüküm kurulmasına yer olmadığına dair hükümlere katılan sıfatıyla, birleşen Kadıköy 1. AC Msinin 2004/654 esas sayılı dosyasında katılanlar … ve karşı çek ve bonolarda sahtecilik yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik, birleşen Kadıköy 1. ACMsinin 2011/185 esas sayılı dosyasında sahte çek düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik, birleşen Kadıköy 2. ACMnin 2010/1 esas sayılı dosyasında katılanlar ..’e yönelik sahte çek ve bono düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik, birleşen Kadıköy 3. ACMsinin 2010/119 esas sayılı dosyasında çekte sahte ciro yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ile temliknamelerde sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ise sanık sıfatıyla yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;… (2) … şirketler grubunun 2003 ve 2004 yıllarında piyasaya borcunun olup olmadığı, var ise miktarı ve bunların şirket kayıtlarında yer alıp almadığının, … Ticaret A.Ş. ile diğer sanıklar arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığının, katılan sanık …’ın sahibi bulunduğu şirketlere borç para verdiğini iddia eden şahısların mali yönden bu kapasitede borç verme yeterliliğine sahip olup olmadıklarının ve davaya konu çek, bono ve temliknamelerin şirket kayıtlarında yer alıp almadığının belirlenmesi, dava konusu olayla ilgili olduğu iddia edilen Kadıköy 4. Ticaret Mahkemesinin 2005/384 Esas, 2012/1361 Karar sayılı dosyası ile Kadıköy 4. Ticaret Mahkemenin 2005/470 Esas, 2005/478 Esas, 2005/284 Esas ve 2004/1629 Esas sayılı dosyalarının incelenmesi, ayrıca İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2010/27243 Esas 2011/5566 Karar sayılı ilamı ile kesinleşen 2005/262 Esas, 2010/61 Karar sayılı, Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2011/25161 Esas 2011/3568 Karar sayılı ilamı ile kesinleşen 2010/5 Esas, 2011/16 Karar sayılı dosyaları da dikkate alınarak sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi..” gerekçesiyle eksik inceleme nedeniyle davalı … hakkındaki mahkumiyet kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bu kez İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/79 E., 2018/269 K. sayılı 22.06.2018 tarihli kararında, “…Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19/01/2017 tarih 2016/11411 esas, 2017/387 karar sayılı bozma ilamı uyarınca … şirketler grubunun 2003, 2004 yıllarında piyasaya borcu olup olmadığı varsa miktarı bunun şirket kayıtlarında yer alıp almadığı, … şirketler grubu ile tüm sanıklar ve müştekiler arasında gerçek bir tüzel kişilik bulunup bulunmadığı müştekilerin … şirketlerine verdikleri iddia edilen borçların karşılığı düzenlendiği iddia edilen çek, bono ve temliknamelerin şirket kayıtlarında yer alıp almadığı müşteki ve müşteki sanıkların mali yönde borç verme yeterliliğine ve kapasitesine sahip olup olmadıkları konularına özgü olarak; Aldırılan bilirkişi heyetince tanzim edilen rapor 12/03/2018 tarihinde dosyaya sunulmuştur. Özetle; … firmasının 2002,2003,2004 yıllarında mali yapısının güçlü olduğu kaynak sıkıntısı yaşamadığı, ticari borçların büyük bir kısmının grup içi borç-alacak ilişkisinden kaynaklandığı, grup şirketleri satışlarda karlılık bakımından hem tek tek hemde grup halinde 2003 ve 2004 yılları itibariyle çok yüksek performans sergiledikleri, borca batık durumda bulunmadığı … firması ile sanıklar ve müştekiler arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunmadığı müştekilerin … şirketlerine verdikleri iddia edilen borçların karşılığı düzenlendiği iddia edilen çek-bono ve temliknameleri gerçek karşılığının olmadığı… bozma gereği uyarınca temin edilen bilirkişi raporunda … şirketler grubunun 2003-2004 yıllarında firma içi çevrilebilir alacak-borç durumundan ötürü piyasadan borç para toplamasını gerektirir ekonomik bir gerekliliğinin ve çek yasaklılığının olmadığının belirtilmesine karşın; sanıklardan …’ın … Dış Ticaret A.Ş., … Ticaret A.Ş., … İlaç Şirketleri A.Ş., … ilaçları A.Ş., hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, şirketin yetkili temsilcisi olduğu, Sanıklardan …’un ise, 1992 tarihinden itibaren … Şirketinde çalışmaya başladığı, 1994 yılından itibaren finans müdürü olarak çalışırken 11.06.2004 tarihinde işine son verildiği, … Şirketler Topluluğunun ekonomik dar boğaza girmesi nedeniyle banka dışı yollardan Finansma ihtiyacını gidermeye çalıştığı, Anonim Şirket Statüsüne aykırı olarak, alacağı temliki ikrazat sözleşmesi ve kambio senetleri yoluyla, katılan sanık …’ın şikayetçi olduğu, alacaklı kişilerden elden kayıt dışı şirket kayıtlarına geçmeden para topladıkları, şirkete bu yollarla para veren kişileri katılan sanık …’ın finans müdürü olan sanık …’a yönlendirdiği, sanık …’un da adı geçen … Şirketinin yasal temsilcisi olmadığı halde katılan sanık … ile düşünce ve eylem birliği içerisinde hareketle ortak suç işleme kastıyla Kadıköy …Noterliğinden düzenlenen temliknamelere katılan sanık … yerine imza attığı ve şirket kaşesini kullandığı, katılan sanık …’ın Anonim Şirket statüsüne aykırı olarak sanık …’a fiilen yasal olmayan temsil yetkisi verdiği, anlatıldığı üzere yasaya aykırı olarak elden toplanan kayıt dışı paraların geri ödenmemesi için baştan katılan sanık … ile …’un geri ödememeyi düşünüp kararlaştırdıklarından sanık …’un noter temliknameleri, ikrazat sözleşmesi, çek ve bonolarda ciro işlemlerini katılan sanık … adına taklit olarak imzaladığı, hak sahiplerinin ellerindeki alacaklarına ilişkin belgelere rağmen alacaklarının ödenmemesi üzerine icra takibine geçmeleri karşısında katılan sanık …’ın imza itiraz yoluyla yapılan icra takiplerini ve aleyhine açılan hukuk davalarını sonuçsuz bıraktığı, katılan sanık … ve sanık …’un baştan itibaren oluşan belgede sahtecilik ve dolandırıcılık kastı ile hareketle bir kısmı önceden doğmuş borç için olmak üzere yukarıda anılan belgeler karşılığında dosyada müdahil sanık olan noter çalışanları ve … Şirketi çalışanları sanıklar dışındaki kişilerden, katılan sanık … lehine haksız çıkar sağladıkları, katılan sanık … ile sanık …’un eylemlerinin çek, bono, temlikname ve ikrazat sözleşmesi gereğince, alacaklı durumda bulunan müdahil, müdahil sanık ve müştekilere karşı resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık niteliğinde..” şeklinde yer alan gerekçe doğrultusunda, sanık … hakkında sahte temlikname düzenlemek suçundan dolayı mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz incelemesi içn Yargıtay’da olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, gurup şirket olan dava dışı … San. A.Ş’nden alacaklı olduğu, bu şirketin borcuna karşılık davalı … Dış Tic.AŞ’nin 3. kişilerden olan alacağını davacıya temlik edildiği, bu işlemlerin de davalı şirket yetkilisi olan davalı ….’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiği ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince, davacı şirketin temliknamede belirtilen bir alacağı olduğu hususunu kanıtlayamadığından bir kısım davalılar hakkında davanın reddine karar verilmiş ise de, az yukarıda değinildiği üzere, ceza yargılamasında davalı … hakkındaki ceza mahkumiyetinin kesinleştiği, keza davalı … hakkında sahte temlikname düzenlemek suçundan dolayı mahkumiyetine karar verildiği ve kararın temyiz incelemesinde olup, kesinleşmediği anlaşılmaktadır. TBK’nın 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, ceza hakiminin beraat kararıyla veya kusurun varlığına ve oranına ilişkin kararıyla bağlı değilse de mahkumiyet kararıyla bağlıdır. Ceza dosyasında verilecek olası bir mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacak olması nedeniyle; davaya konu bazı eylemlerle ilgili olarak açılmış olan ceza yargılamasının HMK’nın 165. maddesi uyarınca bekletici sorun sayılarak sonucunun beklenmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde birbiriyle çelişen mahkeme kararlarının ortaya çıkma ihtimali vardır. Bu yasal düzenlemelere rağmen ilk derece mahkemesince, anılan ceza dosyasının bekletici sorun sayılmasından vazgeçilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değidir ( Emsal bkz.Yargıtay 19 HD, 01.10.2015 tarih, 2014/20604 E, 2015/11789 K.sayılı ilamı). Açıklanan bu nedenlerle, davacının diğer istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2022