Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/2042 E. 2022/714 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2042
KARAR NO: 2022/714
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2014/792 Esas – 2017/923 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin dava dışı …’ın maliki bulunduğu akaryakıt ve otogaz satış istasyonu bulunan taşınmazı üzerinde 28.12.2007 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süre ile müvekkili lehine intifa hakkı tesis edildiğini, müvekkilinin tasarruf hakkı olduğu akaryakıt istasyonu işleticiliğini 07.12.2012 tarihine kadar geçerli olmak üzere bayiilik sözleşmesi doğrultusunda davalı bayiye bıraktığını, sözleşmenin 14. maddesinde fesih koşullarının düzenlendiğini, buna göre bayii, bayilik sözleşmesini feshi halinde müvekkilinin tayin edeceği süre içerisinde taşınmazı tahliye ederek müvekkiline iade ve teslimle yükümlü olduğunu, aksi halde taşınmazda fuzuli işgalci olacağının ve fesih tarihinden itibaren geç tahliye ettiği her gün için 1.000 USD karşılığı TL’sını ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı bayii tarafından keşide edilen 26.07.2011 tarihli noter ihtarnamesi ile bayiilik anlaşmasının feshedildiğini, müvekkili tarafından da cevabi ihtarname gönderilerek taşınmazın tahliyesi ve müvekkiline tesliminin istenildiğini, davalının taşınmazı teslim etmemesi üzerine hakkında Gemlik Asliye Hukuku Mahkemesinin 2011/755 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını yargılama sonucunda davalının elatmasının önlenmesine, ve istasyonun tüm eklentileri ile birlikte müvekkiline teslimine karar verildiğini, 26.07.2011 fesih tarinden itibaren davalının ecrimisi ödemesi gerektiğinden tedbiren müvekkiline taşınmazın teslim edildiği 13.01.2011 tarihine kadar (171gün) ve aynı Mahkemenin hüküm oluşturduğu 26.09.2012 tarihinden dava tarihine kadar (78 gün) haksız işgalde bulunan davalı bayinin toplam 249 gün karşılığı 249.000 USD ecrimisilden sorumlu olduğunu, bayiilik sözleşmesinin 18.maddesi gereğince, davalı bayinin anlaşmanın herhangi bir hükmünü ihlal ettiği takdirde 100.000 USD cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, davalı bayiinin 3.kişi şirketlerden yakıt aldığı belirlendiğinden 100.000,00 USD ceza koşulu ödemesi gerektiğini, bağıtlanan taahhütnamedeki tonaj taahhüdünü ihlal eden davalının müvekkilinin kar kaybına yol açtığını, eksik alınan her metre küp için 65.00 USD kar kaybı tazminatı ödemesi gerektiğini belirterek, bu talep bakımından HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası ikame edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fuzuli işgal nedeniyle 249.000,00 USD ecrimisil alacağının, sözleşmeye aykırılık nedeniyle 100,000,00 USD alacağının, kar kaybı açısından 1.000,00 USD’nin TL karşılığının 26.07.2011 fesih tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkiline taşıtmatik kesintisi uyguladığını, zaman zaman yakıt vermediğini, istasyon inşaatı ile ilgili giderleri karşılamadığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, sözleşmenin davacı tarafından fesholunması halinde ceza koşulu istenebileceğini, ayrıca 28.12.2012 tarihinde intifa süresinin de sona erdiğini, alım taahhüdünün de bulunmadığından buna dayalı kar kaybı istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, taraflar arasında 1990 yılından beri bayilik ilişkisi bulunmakta olup, son olarak bağıtlanan 07.12.2007 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi kapsamında ticari ilişki yürütüldüğü, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak taşınmaz maliklerı ile davacı arasında ise 28.12.2007 ve … yevmiye sayılı 15 yıl süre intifa hakkı tesis edildiği, taraflar arasındaki dikey ilişkinin 5 yıllık grup muafiyetinin yararlandığı, buna göre; taraflar arasındaki dikey ilişkisinin grup muafiyetinden yararlandığı son tarih 07.12.2012 olup, sözleşme davalı tarafından 26/07/2011 tarihli ihtarname ile fesholunduğu, sözleşmenin süresinden önce ve haklı bir nedene dayanmaksızın fesh edildiği, davalının haksız feshi nedeniyle, kar kaybı, ceza koşulu ve intifa konusu taşınmazın davacıya teslim edilmemesinden kaynaklanan ecrimsi isteminde bulunulduğu, bayilik sözleşmesinin 18.maddesinde davacının sözleşmeyi feshi halinde ceza koşulu istiyebileceği, belirlenmiş olup, somut olayda davacının fesih hakkını kullanmadığı, sözleşmenin davalı tarafından fesh edildiği belirlendiğinden buna dayalı ceza koşulu isteminin dayanaksız olduğu, keza bayilik sözleşmesinin 14.maddesi ceza koşuluna ilişkin olup … nin sözleşmeyi feshine dayalı istemi içerdiği, somut olayda sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği, bu hükme dayanılarak ceza koşulu istenemeyeceği, davacının ayrıca fuzili işgal tazminatı isteminde bulunduğu davacının davalıdan ecrimsi istiyebileceği toplam gün sayısı 242 gün olup, davacının davalıdan toplam 28.572,94 TL tutarında ecrimsil isteyebileceği, davacının mahrum kalınan kar isteminde bulunabileceği, aynı yerde yeni bir bayilik ilişkisinin kurulabilmesi için 6 ay süre gerektiği, dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda bulunan 50.590,00 TL tutarında kar kaybına dayalı maddi tazminat talebinin yerinde olduğu davanın kısmen kabulüne, 28.572,94 TL ecrimisil alacağının 17/12/2012 dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, bu konudaki fazla istemin reddine, 50.590,00 TL kar kaybına ilişkin maddi tazminatın 17/12/2012 dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, bu konudaki fazla istemin reddine, davacının ceza koşulu ile ilgili (sözleşmenin 14 ve 18 maddesine dayalı) isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; bayilik anlaşmasının davalı tarafından feshedilmiş olması nedeniyle anlaşmanın 14. ve 18. maddesinde düzenlenen cezai şartların talep edilemeyeceği yönündeki mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafça sözleşmenin süresinden önce ve haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiğine göre, feshedilen anlaşmanın müvekkili tarafından ikinci kez feshedilmeyeceğini, davalının ürün alım taahhüdü uyarınca kar kaybı hesaplanması gerekirken aynı yerde yeni bir bayilik ilişkisinin kurulabilmesi için 6 ay süre gerektiği gerekçesi ile 50.590,00TL tutarında kar kaybına dayalı maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, sözleşmede kararlaştırılan “…Yıllık asgari 3.500 m3 beyaz malı münhasıran …’den veya …’nin öngöreceği ikmal nokta veya kaynaklarından mübayaa etmeyi…Eksik kalan yıllık alım miktarı üzerinden akaryakıt için 65 USD/m3 tutarında kar mahrumiyeti ödemeyi…” düzenlemeye göre belirlenmesi gerektiğini, anında dosyada geçerli bir vekalete dayalı olarak vekili olmayan davalı yararına reddedilen kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, lehine intifa hakkı tesis edilen taşınmaz üzerindeki akaryakıt satış istasyonunun işletilmesi için davalı bayii ile aralarındaki bayiilik sözleşmesi ve eki alım taahhütnamesi imzalandığını, sözleşmenin süresinden önce davalı bayii tarafça haklı neden olmaksızın feshedildiğini, taşınmazın geç tahliye ve davacıya tesliminde kaynaklı olarak sözleşmenin 14. maddesinde geç tahliye ettiği her gün için 1.000 USD cezai şart kararlaştırıldığını ve yine ayrıca sözleşmeye aykırılıktan dolayı sözleşmesinin 18.maddesinde 100.000 USD cezai şart öngörüldüğünü, bunun dışında taahhütnamedeki tonaj taahhüdünü ihlal ettiğinden belirlenecek olan cezai şarttan sorumlu olduğunu belirterek sözleşmenin 14. maddesi uyarınca günlük 1.000,00 USD olmak üzere toplam 249.000,00 USD’nin; sözleşmenin 18. maddesi uyarınca hesaplanan 100.000,00 USD cezai şartın ve alım taahhütnamesine aykırılıktan dolayı doğan alacaktan şimdilik 1.000,00 USD’sinin davalıdan tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince, sözleşmenin davalı tarafça haklı bir neden olmaksızın feshedildiği, davalının haksız feshi nedeniyle, sözleşmesinin 18 ve 14. maddelerinde kararlaştırılan cezai şart alacağının davacının sözleşmeyi feshi durumunda söz konusu olacağından buna dayalı taleblerin yerinde olmadığı, ancak ayrıca fuzili işgal tazminatı isteminde bulunulduğundan 28.572,94 TL tutarında ecrimsil alacağı tespit edildiği, mahrum kalınan kar kaybı alacağı yönünden aynı yerde yeni bir bayilik ilişkisinin kurulabilmesi için 6 ay sürenin makul kabul edilerek buna göre yapılan hesaplama sonucunda 50.590,00 TL kar kaybının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 28.572,94 TL ecrimisil ve 50.590,00 TL kar kaybı alacağına hükmedilmiş, fazlaya isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunuluştur. HMK 355. Maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin “Anlaşmanın Feshi” başlıklı 14. Maddesinde; “…, bu anlaşmanın herhangi bir hükmünün bayi tarafından ihlali halinde süre sonunu beklemeksizin işbu anlaşmayı feshetmek yetkisine haizdir. Bayi, …’nin bu hakkını peşinen kabul etmiştir. Anlaşmanın bu madde hükümleri uyarınca feshi halinde bayi zarar ziyan ve tazminat gibi herhangi bir hak ve talepte bulunamaz. Bayi, …’nin fesih ihbarında tayin edeceği süre içerisinde akaryakıt satış yeri ve müştelamatını tahliye ederek ve normal yıpranma hariç teslim aldığı gibi mükemmel şekilde …’ye iade ve teslim ile mükelleftir. Bayi, bu vecibesini yerine getirmez satış yerini terk etmeyerek fuzuli nitelik kazanacak işgaline devam ederse …, bu konudaki diğer dava hakları saklı kalmak kaydıyla bayinin gayrimenkuldeki fuzuli işgaline son verilerek çıkarılması için açılacak dava kesinleşinceye kadar satış yerinin bir yeddi adle tevdiini bayiden ve mahkemelerden talep etmek hakkını haizdir… Bayi, bu madde hükmüne aykırı hareket eder ve satış yerini terk ve tahliye etmezse fesih tarihinden itibaren geç tahliye ettiği her gün için …’ye merkez bankası döviz satış kuru üzerinden 1.000 USD karşılığı Türk Lirası ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir…” Sözleşmenin “Cezai Şart” başlıklı 18. Maddesinde; “Bayi, bu anlaşmanın herhangi bir hükmünü kısmen veya tamaman ihlal ettiği takdirde, …’nin işbu anlaşmayı feshe hakkı bulunduğunu ve böyle bir ahvalde cezai şart olarak ödeme gününde uygulanmakta olan merkez bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 100.000 USD (yüzbinAmerikanDoları) karşılığı tutarında Türk Lirasını …’ye ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. …’nin diğer zarar, ziyan ve tazminat hakları ayrıca saklı tutulmuştur.” Dosyaya sunulan ve davalı tarafça kaşeli imzalı bilatarihli “Taahhütname” başlıklı sözleşmede, “…bayilik anlaşması ve eki niteliğindeki diğer anlaşmalara müsteniden fiilen akaryakıt satış faaliyetine geçtiğimiz tarih başlangıç alınmak üzere anılan anlaşmaların yürürlüğü süresince geçerli olacak şekilde birinci yıldan başlamak kaydıyla yıllık asgari 3.500 m3 beyaz malı (kurşunsuz benzin +normal benzin+süper benzin+motorin)i münhasıran …’den veya …’nin göstereceği ikmal nokta veya kaynaklarından mübayaa edeceğimizi kabul ve taahhüt ederiz. İşbu taahhütname ile mübayaa …’ye eksik kalan yıllık alım miktarı üzerinden akaryakıt için 65 USD/m3 tutarınında… kar mahrumiyetini ödemeyi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Eldeki davada, sözleşmenin davalı tarafça haklı bir neden olmaksızın feshedildiği halde, üzerinde akaryakıt istasyonu bulunan taşınmazın geç tahliyesinden kaynaklı olarak sözleşmenin 14. maddesindeki geç tahliye edilen beher gün 1.000 USD olmak üzere toplam 249 gün karşılığı 249.000 USD cezai şart alacağı ile sözleşmesinin 18. maddesinde sözleşmeye aykırılıktan dolayı kararlaştırılan 100.000 USD cezai şart alacağı ve nihayetinde taahhütnamedeki alım taahhüdünü ihlalden doğan ve belirsiz alacak davası olarak açılan cezai şart alacağından şimdilik 1.000 USD alacağının tahsili istendiği halde, ilk derece mahkemesince fuzuli işgale dayalı ecrimisil alacağına ilişkin dava ve talep bulunmadığı gibi bu talep bakımından dosyada ıslaha da rastlanılmadığından ancak dava ve talep konusu hususlarda yargılama yapılıp hüküm verilebileceği gözetilmeksizin yazılı şekilde ecrimisil alacağına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi yıllık alım taahhüdüne aykırılıktan dolayı taahütname gereğince belirlenecek cezai şart alacağına hükmedilmesi istendiği halde yazılı şekilde belirlenen kar mahrumiyeti alacağına hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Öte yandan, davacının asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemi yönünden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 179/2. maddesi uyarınca ifaya ekli cezai şart talep edilebilmesi için açıkça haktan feragat edilmemiş olması ve ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemiş bulunması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Somut olayda dönemler itibariyle yıllık asgari alım taahhüdüne uyulmamasına rağmen tedarikçi firma tarafından bayiye mal verilmeye devam edilmiş ve cezai şart alacağı yönünden ihtirazi kayıt konulmamıştır. Bu itibarla davacı önceki dönemlere ilişkin cezai şart isteyemez ise de son döneme ait cezai şart isteyebilir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince bu yönler gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022