Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1998 E. 2023/84 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1998
KARAR NO: 2023/84
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2016/383 Esas – 2019/588 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 20.10.2014 tarihinde 1 yıl süreli personel taşıma sözleşmesinin tanzim edildiği ve sözleşmenin 20.10.2015 tarihinde tekrar yazılı olarak yenilenerek günlük 195,00 TL bedel ile davalı personelinin iş yerlerine gidiş ve dönüş ediminin üstlenildiğini, davalı tarafın 01.03.2016 tarihinde müvekkiline herhangi bir yazılı bildirim yapmaksızın anlaşmaya aykırı bir şekilde başka bir aracı servis işinde kullanmaya başlayarak sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek davalı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle BK. 126. maddesi gereğince sözleşmenin feshine ve sözleşmenin devamı halinde müvekkilinin hak kazanacağı 22.540,00 TL + KDV alacağının ( tatil günleri ve yakıt masrafları düştükten sonra geriye kalan 161 günlük ücret alacağının) 14.03.2016 tarihi itibariyle işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında hukuken geçerli herhangi bir taşıma sözleşmesinin mevcut olmadığını ve 20.10.2015 başlangıç tarihli sözleşmenin müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kimseler tarafından imzalanmadığı gibi taraflar arasında geçerli bir taşıma sözleşmesinin olmadığını, sözleşme ilişkisinin yazılı olarak davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini ve davacının eşinin müvekkili şirkette iş ilişkisini kullanarak asılsız iddialar ile müvekkilini sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanmaya çalıştığını, bu durumun 30.03.2016 tarihli noter ihtarı ile davacı tarafa bildirildiğini, davanın haksız kazanç sağlamak amacı ile kötü niyetli olarak ikame edildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “… Dosya kapsamı, dosya kapsamına uygun, birbirlerini tamamlayıcı, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kök ve ek raporları ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2014/8474 E, 2015/5873 K sayılı ilamı dikkate alınarak 6098 Sayılı TBK.nun 325. maddesi çerçevesinde, taraflar arasında 20.10.2013 tarihli ve 1 yıl süreli araç servis kira sözleşmesi ve her yıl ıslak imza ile yenilenen ve en son 20.10.2015 tarihinde imzalanan 20.10.2016 tarihinde bitecek sözleşme hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafça sözleşmeye ve imzaya itiraz edilmiş ise de, tarafların cari hesaplarındaki önceki dönem kesilen fatura ve ödenen miktarlar arasındaki uyumluluğun taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin varlığını kanıtladığı, sözleşme davalı tarafından 01.03.2016 tarihinde süresinden önce feshedildiğine göre haksız fesih söz konusu olduğu ve kural olarak davalının sözleşme dönemi sonuna kadarki kira/servis parasından sorumlu olduğu, davalının sorumluluğunun aracın sözleşmedeki bedel ve koşullarda yeniden kiraya/servise verilebileceği süre kadar olduğu, davacının 01.08.2016 tarihinde aracını dava dışı 3. kişi … Turizm şirketine kiraya vermiş olduğu ve kira ilişkisi dolayısıyla 31.08.2016 tarihinde dava dışı firmaya KDV dahil 3.993,22 TL tutarlı fatura kestiği ve bu faturaları her değişik fiyatlarla 31.12.2016 tarihine kadar devam ettirdiği, yani davacı taraf aracının yeniden kiraya verdiğinden ve/veya sürücülü olarak başka bir firmaya kullandırdığından, kullandırdığı dönem başlangıcı itibariyle davalıdan günlük tazminat talep edebilecek olup bu tazminat tarihi 31.07.2016 tarihine kadar olacağı, bu tarih itibariyle hesaplama yapıldığında davacının, davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının 14.700,00 TL olarak hesaplandığı, davacının davalıya keşide ettiği Silivri …. Noteri’nin 14.03.2016 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 22.540,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesini talep ederek davalıyı temerrüde düşürdüğü anlaşılmış, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, 14.700,00 TL müspet zararın 23/03/2016 tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ilk sözleşmenin 20.10.2014 tarihinde tanzim edilmiş olup 1 yıl süreli yapıldığını, söz konusu 20.10.2014 tarihli sözleşmenin geçerlilik süresi olan 20.10.2015 tarihinde de uyuşmazlık konusu 20.10.2015 – 20.10.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ikinci bir sözleşme tanzim edildiğini, davalının 01.03.2016 tarihinde davacıya her hangi bir yazılı bildirim yapmaksızın, davacı ile yapmış olduğu anlaşmaya aykırı bir şekilde, başka bir aracı servis işinde kullanmaya başladığını, davalı taraf da bu tarih itibariyle söz konusu sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmemiş olup davalı tarafın edimlerini yerine getirmemesi akabinde davacı tarafça tanzim edilen Silivri … Noterliğinin 14.03.2016 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünü, sözleşme davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinden edim, borçlu tarafından gerektiği gibi yerine getirilmediğini, borcun ifa edilememesinden doğan zarar neticesinde müspet zararın ortaya çıktığını, 28.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 01.08.2016 tarihinde aracını başka bir şirkete kiraladığı gerekçesiyle 01.08.2016 tarihi itibariyle herhangi bir hesaplama yapılmadığını, bilirkişinin davacının 01.08.2016 tarihinden itibaren aracı kiraya vermesi sebebiyle hesaplama yapmamış fakat davacının davalı ile çalışması halinde elde edeceği gelir ile şuan elde ettiği gelir arasında hak kaybı anlamında bir fark olup olmadığının irdelenmediğini, bilirkişi raporunda verilen örneğin bir özelge olduğu yani sadece başvuran kişi açısından bağlayıcı olduğu da göz önüne alındığında KDV talep edilemeyeceği hususuna katılmanın mümkün olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 20.10.2015 tarihli personel taşıma sözleşmesinin hükümsüz olduğunu, davalı şirket tarafından …’e verilen ankara … noterliği 30.04.2014 tarih … yevmiye numaralı vekaletnamenin incelenmeksizin ve ilgili noterlikten bu duyrum sorulmaksızın eksik inceleme yapıldığını, yerel mahkeme tarafından davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ancak reddedilen miktar üzerinden tarafına vekalet ücreti tesis edilmediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, personel taşıma sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan menfi zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunup bulunmadığı, müspet zararın sözleşme süresi sonuna kadar ve KDV dahil edilerek hesaplanmasının gerekip gerekmediği noktasındadır. Davacı tarafından personel taşıma hizmeti verilmesine ilişkin 20/10/2013, 20/10/2014 ve 20/10/2015 tarihlerinde personel taşıma sözleşmeleri davalı ünvan ve kaşesi ile imzalanmıştır. Davacı tarafça, davalının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle TBK’nın 126. Maddesi uyarınca sözleşmenin feshi ile müspet zararın tahsiline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafça taraflar arasında sözleşme bulunmadığı savunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalının 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin davacı şirketten aldığı tüm faturaları ticari defterine kaydederek ödediği ve tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit eder nitelikte olduğu belirtilmiştir. Davacının faturalarını 195,00 TL birim fiyat üzerinden düzenlemesi ve davalının bu faturaları ticari defterlerine kaydederek ödemiş olması karşısında davalının inkar edilen sözleşmeyi benimsediğinin kabulü gerekir. Bu halde davalı taraf sözleşmenin ihlalinden sorumludur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 126. Maddesine göre, ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. Bu halde de yeni bir sözleşme tesisi için gereken makul süre kadar tazminat istenebilir. Davacı tarafça, davalıya çekilen Silivri … Noterliği’nin 14/03/2016 tarih ve .. YN’lu ihtarnamesinde sözleşmenin 01/03/2016 tarihinde haklı nedene dayanmadan sözleşmenin feshedildiği belirtilmiştir. Bu halde davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararı 01/03/2016 tarihinden itibaren yeni bir sözleşme tesisi için gereken süre ile sınırlı olarak belirlenmesi gerekir. Bilirkişi raporuna göre, davacı dava dışı … Turizm ile sözleşme yapmış ve 31/08/2016 tarihinde bu firmaya ilk faturasını tanzim etmiştir. Bilirkişi tarafından hesaplamada dönem başlangıcı olarak 31/07/2016 tarihi nazara alınmış olup, bu tarihe kadar geçen sürenin yeni bir sözleşme tesisi için makul bir süre olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca, bir mal ve hizmetin karşılığı olmayan tazminat istemlerinde KDV isteminin hüküm altına alınması mümkün olmadığı gibi davacı tarafın harçlandırılmış bir KDV istemi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece bilirkişi raporundaki tespitlerin hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak davanın reddedilen kısım üzerinden yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın Madde 326/1. maddesinede, Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 353/1-ğ maddesine göre vekâlet ücreti de yargılama masraflarındandır. Bu halde davanın reddedilen kısmı uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. AAÜT’nin 13/3. Maddesinde maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği düzenlenmiştir. Bu halde davalı yararına da 2.725,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı yararına hiç vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davanın esasına ilişkin olarak reddedilen kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; buna karşın Mahkemece eldeki davada davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne ve karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, 14.700,00 TL müspet zararın 23/03/2016 tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar Kanununca alınması gerekli 1.004,15 TL ilam harcından peşin yatırılan 384,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,22 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,3-Davacı tarafından yatırılan 384,93 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/3. maddesi gereğince 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 127,50 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 856,70 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 558,71 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafın davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,c-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2023