Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1986 E. 2021/1521 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1986
KARAR NO: 2021/1521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2020/171 Esas – 2021/502 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Taraflar arasındaki Şirketin İhyası davasının yapılan yargılama sonunda verilen hükme karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … A.Ş. bünyesinde 05/09/2009 – 20/05/2015 tarihleri arasında çalıştığını, 20/05/2015 tarihinde iş akdini haklı nedenle feshettiğini, devamında ise işçilik alacaklarının tahsili amacıyla şirkete ihtarname gönderdiğini, ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine de İstanbul 15. İş Mahkemesi’nde 2015/286 Esas sayılı işçilik alacaklarının tahsili davasını açtığını, İstanbul 15. İş Mahkemesi’nin 2015/286 Esas sayılı dosyasının14/02/2019 tarihinde karara çıktığını ve taraflarınca 30/04/2019 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasından, borçlu şirketin bilinen adresine tebligat çıkartıldığını ancak 13/05/2019 tarihi itibariyle aynı adreste bulunduğunu beyan eden … A.Ş. tarafından tebligat adresinde hata olduğu gerekçesiyle tebligatın iade edildiğini, ne şekilde haberdar olduğunu bilmemekle birlikte, şirket tasfiye memuru tarafından davalı şirketin 06/11/2018 tarihinde tasfiyeye girdiği ve ticaret sicilinden terkin edildiği beyanının icra dosyasına sunulduğunu, bununla birlikte icra takibinin iptali için Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2019/234 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, İstanbul 15. İş Mahkemesi’nin 2015/286 Esas sayılı dosyasının 14/02/2019 tarihinde, yani şirketin tasfiye sürecinden önce karara çıktığını ancak şirketin 06/11/2018 tarihinde tasfiyeye girdiğini, şirket yetkililerinin ya da tasfiye memurunun, şirketin davalı sıfatını haiz olduğu yargılamaya bu durumun bilgisini vermemiş olmalarının, müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını, icra takibi sırasında da müvekkilinin bu hususu araştırma yükümlülüğünün söz konusu olmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun “Tasfiyenin amacı” başlıklı 291. maddesi uyarınca tasfiye memurlarının şirketin tüm davalarını takip etme sorumluluğu olmasına rağmen, tasfiye sürecinden önce açılan müvekkilinin işçilik alacakları davasının takip edilmediğini, müvekkili lehine hükmedilen işçilik alacağının tahsilinin şirketin yeniden tecili dışında başka bir yolla gerçekleştirmek söz konusu olmadığı için iş bu davanın açılmasında hukuki yararın söz konusu olduğunu beyanla … A.Ş.’nin ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, Ticaret Siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemediğini, TTK’nın 32. maddesi uyarınca yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddettiğini, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduklarını, vadesi gelmeyen borçlardan “ihtilaflı veya şarta bağlı” borçların notere tevdii ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye sürecinin sonuçlandırılmış, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliğinin ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkilinin tespit etmesinin mümkün olmadığını, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının tasfiye memurları olduğunu, “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını beyanla müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuru … vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu icra takibi tarihinden önce terkin işleminin gerçekleştiğini, münfesih şirket adına kurulan hükme dayanarak icra takibi başlatılması ve ihya davası açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu halde, işbu davanın maddi ve hukuki bir temelinin bulunmadığını, münfesih şirket … A.Ş.’nin, davacının ihya talebine konu ettiği İstanbul 15. İş Mahkemesi’nin 2015/286 E. sayılı dosyasında yargılama devam ettiği sırada, 06/11/2018 tarihinde ticaret sicilden terkin edildiğini, tasfiye memuru olarak müvekkili …’in atandığını, usul ve yasaya uygun olarak, Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilanların yerine getirilmesi suretiyle 06/11/2018 tarihi itibariyle terkin işleminin gerçekleştirildiğini, davacının ihya talebine konu ettiği dava ve icra takiplerinde söz konusu şirketin dava ve taraf ehliyetine sahip olmadığının açık olduğunu, davacı tarafın yasal bir dayanağı olmayan ihya talebinin reddinin gerektiğini, İstanbul 15. İş Mahkemesi’nin 2015/286 E. sayılı dosyasında davalı şirketin taraf ehliyetine sahip olup olmadığına bakılmaksızın, 14/02/2019 tarihinde hüküm kurulduğunu, bu hükme dayalı olarak ise 30/04/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığını, HMK’nın 114. maddesinde tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olarak sayıldığını, gerçek kişi bakımından vefat eden bir kişiye icra takibi başlatılamıyor ise, tüzel kişiliği ticaret sicilden silinmek suretiyle sona eren şirketler hakkında da terkinden sonra icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, bu halde, takibin iptalinin gerektiğini, bu hususta Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/234 E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, davacının talep ettiği gibi şirketin ihyasını gerektiren herhangi bir hukuki dayanağın mevcut olmadığını, aksine yasal sürece aykırı davranıldığını beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince davacını derdest dava ve icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını talebinde hukuki yararı bulunduğu ve şirketin ek tasfiye koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 691580-0 sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu sicilden 06/11/2018 tarihinde terkin olunan Tasfiye Halinde … Şirketi’nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin ihyasına , şirketin ek tasfiyesi için …’in (TC no: …) tasfiye memuru olarak atanmasına,yasal hasım konumda olan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine , yargılama devam ederken tasfiye sürecine girilmesi ve davalı tasfiye memuru tarafından alacaklılara çağrı ilanı yapıldığına dair sicil gazatesi sunulmaması ,sicil dosyasında da gazete ilanlarının bulunması nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalı tasfiye memuru aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili dilekçesinde özetle : … A.Ş. adına davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu icra takibi tarihinden önce terkin işlemlerinin gerçekleştiğini, Münfesih şirket adına kurulan hükme dayanarak icra takibi başlatılması ve ihya davası açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu halde, huzurdaki davanın maddi ve hukuki bir temeli bulunmadığını, Mahkemenin aksi nitelikte yapmış olduğu değerlendirmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, münfesih şirket hakkında icra takibi başlatılmasının da mümkün olmayıp takibin iptali gerektiğini, bu sebeple söz konusu takip şirketin ihyası için bir sebep oluşturmayacağını, Tasfiye prosedürünün usul ve yasaya uygun şekilde yapıldığını, yargılama gideri ile vekalet ücretinin taraflarına yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın tehir-i icrasına, İhya kararı verilmesi için koşulları oluşmayan huzurdaki davanın reddine, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediği sabit olduğundan davacı taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava,, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen … A.Ş’ nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 06/11/20218 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında açılan ve 14/02/2019 tarihinde karara bağlanan İstanbul 15 İş Mahkemesi’nin 2019/32 Esas-2019/99 K sayılı ilamının icrası için başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … icra dosyası ile icra takibinin ve takibin iptali için açılan Bakırköy 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/234 Esas derdest olduğu , bu hale göre anılan icra ve dava dosyaları nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Dava yasal hasım ticaret sicil müdürlüğü ve son tasfiye memuruna karşı açılmış olup,ihyası istenen şirkete yöneltilmiş bir dava bulunmadığı gibi terkin edilen şirket hakkında başlatılan takibin iptali gerektiği iddiası eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden derdest davada incelenmesi gereken bir husus olup, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Buna göre mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı … müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece terkin edilen şirketin İstanbul 15 İş Mahkemesi’nin 2019/32 Esas-2019/99 K sayılı ilamının kesinleştirilmesi, Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … icra dosyası ve Bakırköy 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/234 Esas sayılı dosyaları ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak şirketin yeniden ticaret siciline kayıt tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden böyle bir sınırlama yapılmadan yeniden tesciline karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunu kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, davaya konu şirketin dava dosyaları ve icra dosyası ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına ihyasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ;istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 2-Davanın Kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 691580-0 sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … A.Ş’nin İstanbul 15 İş Mahkemesi’nin 2019/32 E-2019/99 K sayılı, Bakırköy… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra ve Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/234 Esas sayılı dava dosyaları yönünden ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi ile sınırlı olmak üzere (taraf teşkilinin sağlanması,kararın kesinleştirme ve infazının temini), sicilden terkin işleminin iptali ile tüzel kişiliğinin TTK 547 maddesi uyarınca ihyasına, şirketin yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline, 3-Tasfiye memuru olarak …’in (TC no: …) atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, 4-Kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına, 5-Alınması gerekli 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan 154,60 TL yargılama gideri ile ile 108,80 TL ilk harcın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 8-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup, davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 9-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider ve delil avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,10-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları a-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde iadesine, b-Davalı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf başvuru harcı ile 44,00 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 206,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tasfiye memuruna verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/12/2021