Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1973 E. 2021/1614 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1973
KARAR NO: 2021/1614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2021
NUMARASI: 2020/404 Esas – 2021/217 Karar
DAVA: Çek İptali Kararının Ortadan Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasındaki çek iptali kararının ortadan kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin, keşidecisi … Ltd.Şti olan, 31/01/2020 keşide tarihli 15,000 TL bedelli çek ile 29/02/2020 keşide tarihli, 25.000 TL bedelli çekin yetkili hamili olduğunu, çekleri yasal ibraz süreleri içinde bankaya ibraz etmiş ve Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/384 Esas sayılı dosyasından ödeme yasağı konulduğunu öğrendiğini, bunun üzerine, çeklerin müvekkil elinde olduğunu bildirmek ve ödeme yasağının kaldırılmasını talep etmek amacıyla Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemcsi’ne beyanda bulunulmuş; ancak ibraz süreleri beklenmeden çeklerin iptaline karar verildiğini, mahkemenin çekin iptaline karar verirken çekin ibraz süresini beklemesi ve 3 aylık ibraz süresini de keşide tarihinden itibaren başlatması gerekirken çeklerin keşide tarihi 31/01/2020 ve 29/02/2020 tarihi olmasına rağmen, 09/12/2019 tarihinde yani ibraz süresinden çok önce iptal kararı verildiğini, kararın 30/12/2019 tarihinde de kesinleştiğini, çeklerdeki ciro silsilesinden de anlaşılacağı gibi müvekkilinin, çekleri kendisinden önceki ciranta olan dava dışı … İnş.Ltd.Şti’den aralarındaki ticari ilişkiye istinaden aldığını, müvekkil iyi niyetli yetkili hamil olup çeklerdeki alacağının varlığına inanarak İstanbul …İcra Müdürlüğürnün … ve … E sayılı dosyalarıyla kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, bu nedenle de çeklerin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/384 Esas, 2019/1159 Karar sayılı ve 09/12/2019 tarihli çekin zayi nedeniyle iptali kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmaması ve aynı konuda kesinleşmiş Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/384 Esas, 2019/1159 Karar sayılı bir kararının olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin müşterileriden … San.Ltd Şti tarafından çeklerin kargo yoluyla müvekkiline gönderilmek istendiğini, ancak çeklerin kargoda çalındığını, çeklerdeki müvekkili şirket kaşe ve cirosunun sahte olduğunu, çekleri sahte ciro silsilesi ile edinen davacının dava konusu çekleri iktisapta, takibe koymakta ve huzurdaki davaya konu etmekte ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu, iptal edilen çeklerin ibrazı için ilanla üçüncü kişilere süre tanınmasına rağmen ibraz süresinin erken başlatıldığı iddiasının asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK’nun 761/3 maddesi gereğince çek iptali kararına konu çeklerin ileri keşide tarihinin 31/01/2020 ve 29/02/2020 olmaları nedeniyle, söz konusu çeklerin iptaline karar verilebilmesi için yürürlükteki mevzuat gereği çekin keşide tarihinden önce ibrazının yasaklanmış olması ve keşide tarihinden itibaren gerekli ibraz süresi ile ilk ilan tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesi beklenmeksizin, henüz çeklerin keşide tarihleri dahi gelmeden 09/12/2019 tarihinde çeklerin iptaline karar verilmiş olduğundan, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne çek iptali kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari davalara arabuluculuk şartı getirildiğinden davacı tarafça, arabuluculuk kurumuna başvurulmadan dava ikame edildiğini, davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, kanunda çeklerde vadenin öngörülmediğini, nitekim; TTK’nın 795’inci maddesinde de çekin görüldüğünde ödenecek bir ödeme aracı olduğu ve çekte vadenin mümkün olmadığının açıkça ortaya konulduğunu, TTK 795’in açık hükmüne rağmen zayii nedeniyle açılacak iptal davalarında çekler için de TTK 761/3 hükmünün doğrudan uygulanması mümkün olmadığı gibi kanunun açık lafzına da aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla çek iptalinde yapılan işlemlerin usule uygun olduğunu, müvekkilin elinden rızası dışında çıkan çekler, sahte imza ve sahte kaşelerle sanal bir ciro zincirine konu edilerek kötü niyetli bir şekilde tahsil edilmeye çalışıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının zayi nedeniyle çekin iptali için açtığı hasımsız davada aldığı ilamın ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.Davacı, yetkili meşru hamili olduğu 2 adet çekin davalı tarafça zayi nedeniyle çek iptali davasına konu edildiğini ve çeklerin iptaline karar verildiğini, söz konusu çeklerin tahsil edilmesi için çekler hakkında verilmiş iptal kararının kaldırılması gerektiğini talep etmiş, davalı ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Doktrine ve Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, kıymetli evrakların bu bağlamda çeklerin iptaline ilişkin davalar, hasımsız olarak açılır ve çekişmesiz yargıya dahil dava türlerindendir. Bu nedenle, iptal kararı aleyhine yasa yollarına başvurulsa dahi maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz ve dolayısıyla da hasımlı olarak açılacak bir iptal davası sonucunda verilecek kararla değiştirilebilir ya da ortadan kaldırılabilir. Dolayısıyla işbu dava hukuki niteliği itibariyle tespit davası olduğundan zorunlu arabulucuğa tabi olmadığı, çekin ziya ve iptali kararları iyiniyetli 3.kişinin alacaklılık sıfatına halel getirmediğinden çekin gerçek hamili olan zilyedi senedin iptali kararının iptalini her zaman talep edilebileceği ve eldeki davanın hasımsız açılan çek iptali davasında verilen iptal kararının ortadan kaldırılması olduğu, bu haliyle derdestlik veya kesin hükümden söz edilemeyeceği gözetildiğinde, bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Dava konusu 31.01.2020 tarihli 15.000 TL ve 29.02.2020 tarihli 25.000 TL bedelli 2 adet çekin incelenmesinde, her iki çekin keşidecisi… Ltd Şti., lehtarı … Ltd Şti olup, çekin arkasında lehtar şirketin cirosunun bulunduğu, sırasıyla … Ltd Şti, Birinci … İnş.Ltd Şti ve … İnş.AŞ isim ve cirolarının bulunduğu görülmüştür.6102 sayılı TTK.’nın 790. Maddesi uyarınca, “ Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”.Yine TTK.’nın 792. Maddesi uyarınca, “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek sözkonusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” Somut olayda, davacının çekin yetkili meşru hamili olduğu, davacı hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı açılmış bir soruşturma veya dava dosyasının bulunduğu ileri sürülmediği gibi, bu hususta dosyada herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanılmadığı, davalının, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve çekin en son hamili olan davacının kötüniyetli ve iktisapta ağır kusurlu olduğunu dosya kapsamıyla ispat edemediğinden bu gerekçe doğrultusunda sonucu itibari ile doğru olan ilk derece mahkemesinin kararına yönelik diğer istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine, 2-İstinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 24/12/2021