Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1967 E. 2021/1441 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1967
KARAR NO: 2021/1441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2021
NUMARASI: 2020/296 Esas
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ihtiyati tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkil ile davalı şirket arasında 20/09/2018 başlangıç tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin yükümlendiği edimlerini aksatmadan yerine getirmiş olmasına rağmen tüm dünyada meydana gelen pandemi sebebiyle devlet tarafından alınan tedbirler sonucu birçok iş yerinin çalışmaması sebebiyle et ve et ürünü olan maddelerin müvekkilin şirketin elinde kaldığını ve bu ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçtiğini, pandemiden sonra gönderilen ürünlerin bir çoğunun bozuk çıkmaya başladığı davalıya bildirilmesine rağmen halen aynı ürünlerin gönderilmeye devam ettiğini, pandemi sebebiyle gönderilen ürünlerin depolanması ve saklanması müvekkiline ek maliyetler yüklemesi nedeniyle davalı şirket ile yapılan görüşmeler neticesi ürünlerin raf ömürlerinin uzatılması, olmadığı takdirde iade alınması hususunda yapılan görüşmelerin olumsuz neticelenmesi üzerine, faturası kesilen ürünlerin iade edileceği depoyu bildirmesi ve taraflarca imzalanan sözleşmenin pandemi krizi nedeniyle müvekkili aleyhine çok ağır şartlar oluşturması sebebiyle fesh edildiğinin davalıya keşide edilen 10.06.2020 tarihli noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, ayrıca, 20/09/2018-20/09/2019 tarihleri arasında geçerli olan sözleşmenin yürürlük başlıklı 42 maddesi “Sözleşme 20.09.2018 tarihinde başlar ve 20.09.2019 tarihinde ihbara gerek kalmaksızın sona erer. Kendiliğinden yenilenme söz konusu değildir. Ancak taraflar ek protokolle süreyi uzatabilirler.” şeklinde düzenlendiğini, dolayısıyla taraflar arasında imzalanan sözleşme 20.09.2019 tarihi itibariyle son bulduğunu, bu tarihten önce veya sonra sözleşme uzatılmamış, ek protokol düzenlenmediğini, kararlaştırılan sözleşme süresi dolduğundan sözleşme kendiliğinden sona erdiğini, müvekkilinin ticari ilişkisi gereğince davalı şirkete verilen 31 Temmuz 2020 tarihli 006011 seri numaralı 100.000,00 TL bedelli, 29 Ağustos 2020 tarihli 006012 seri numaralı 100.000,00 TL bedelli çeklerin ve … Bankasına ait … seri numaralı 17/10/2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (21/10/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmıştır), … Bankasına ait 7100276110 seri numaralı 20.09.2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (18/09/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmış) teminat mektuplarının müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığı bir parayı ödeme riski ile karşı karşıya olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; öncelikle dava sonuna kadar çeklerin ödenmemesi ve icra takibine konu yapılmaması ve karşılıksızdır şerhi konulmaması, yine yukarıda mezkur teminat mektuplarının nakte çevrilmemesi için teminatlı yada teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava konusu 31 Temmuz 2020 tarihli … seri numaralı 100.000,00 TL bedelli, 29 Ağustos 2020 tarihli 006012 seri numaralı 100.000,00 TL bedelli çeklerin bedelsiz olduğunun, yine davalıya verilen … Bankasına ait … seri numaralı 17/10/2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (21/10/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmıştır), … Bankasına ait … seri numaralı 20.09.2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (18/09/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmış) teminat mektuplarının bedelsiz olduğunun ve müvekkilin davalıya anılan çekler ve sözleşme gereğince borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesinin 13.07.2020 tarihli ara kararında özetle; davacının ihtiyati tedbir isteminin İİK’nın 72/2 maddesi gereğince kabulüne, sözleşmeye dayanak verilmiş 31 Temmuz 2020 tarihli … seri numaralı 100.000,00 TL bedelli, 29 Ağustos 2020 tarihli … seri numaralı 100.000,00 TL bedelli çekler ve … Bankasına ait … seri numaralı 17/10/2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (21/10/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmıştır), … Bankasına ait … seri numaralı 20.09.2019 tarihli 60.000,00 TL’lik (18/09/2020 tarihine kadar geçerlilik süresi uzatılmış) teminat mektupları yönünden sadece taraflar arasında geçerli olacak ve %40 teminat karşılığında icra takibine konu edilmemesi, teminat mektuplarının ise nakde çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davaya cevap ve ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, davacının müvekkil şirketten pandemi dönemi öncesi ve devamında ürün satın aldığını, satın aldığı ürünlerin ayıpsız ve eksiksiz olarak davacıya teslim edildiğini, davacı tarafça pandemi dönemi ileri sürülerek sözleşmenin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, basiretli bir tacir olarak, müvekkilden satın almış olduğu ürünlerin ticaretini, pazarlamasını ne şekilde yapacağı tamamen davacının bilgisinde ve tasarrufunda olduğunu, ayıp iddiasının gerçeği yansıtmadığı gibi yasal süreleri içerisinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, tedbir için yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığını, özellikle teminat mektuplarının süreleri dikkate alındığında davanın reddine karar verilse dahi teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin imkansızlaşacağından zarara uğranılmasının kaçınılmaz olacağını belirterek davanın reddine ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. .
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, davanın, icra takibinden önce açılan menfi tespit davası niteliğinde olduğu, davalı ve ihtiyati tedbire itiraz eden vekili, cevap ve itiraz dilekçesinde ” ancak ve ancak takibin açılması halinde yatırılacak olan teminat mukabilinde takibin durdurulması ile sınırlı olabilecek olup” şeklinde itiraz etmiş ise de İİK 72/2 Md’de açıkça yer verildiği şekilde “icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” denilmekte olup, mahkemece bu hüküm doğrultusunda icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında davaya konu teminat mektuplarının toplam bedeli üzerinden ileride oluşabilecek zarar da gözetilerek %40 oranında teminat alınarak teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve sadece taraflar arasında geçerli olacak şekilde takibe konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup İİK72/2 Md. Kapsamında, mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı yasa ve mevzuata uygun olarak verildiği ve yeterli hatta yasa hükmünde belirtilenin çok üstünde teminat da alınmış olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince, çeklerin icra takibine konu edilmemesinin yanında teminat mektuplarının nakde çevrilmemesi yönünde de tedbir kararı verildiğini, teminat mektupları müvekkili şirketin davacıya teslim ettiği mal ve hizmetlere karşılığında doğacak borçlarına teminen verildiğini, ancak davacı tarafından teslim aldığı mallara ilişkin ödeme yükümlülüğü yerine getirilmediğini, buna rağmen mahkemece müvekkil şirketin teminat mektubunu nakde çevirerek alacağını alma hakkının engellendiğini, özellikle teminat mektuplarının süreleri dikkate alındığında davanın reddine karar verilse dahi elde edilecek hukuki menfaatın bertaraf edildiğini, aynı şekilde tam bir kambiyo vasfında bulunan çek hakkında dolaşım kabiliyetini ve takip hukukuna etki edecek şekilde karşılıksız kaşesi verilmemesi ve de takibe konu edilememesi yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı ile aralarındaki bayilik sözleşmesinin teminatı olarak dava konusu çek ve süreli teminat mektuplarının düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, sözleşme devam ederken tüm dünyayı etkileyen salgın hastalık (pandemi) nedeniyle davalıdan temin edilen gıda ürünlerinin elinde kaldığını, son kullanım tarihlerinin geçtiğini, ürünlerin muhafazasının ek maliyetler gerektirdiğini, bu süreçte davalıdan tedarik edilen ürünlerin de ayıplı çıktığını, sözleşmenin süregelen bulaşıçı hastlalık nedeniyle davacı yönünden ağır sonuçlar doğurması nedeniyle mucbir sebebe dayalı sözleşmenin feshedildiğini, davalıya verilen çek ve teminat mektuplarını bedelsiz kaldığını iddia ederek dava konusu çek ve teminat mektuplarından dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve ihtiyati tedbiren ödenmemesi ve takibe konulmamasını istemiş, ilk derece mahkemesince, tedbir isteminin kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, davalının tedbire itirazının reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK m. 72/II, “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” şeklinde düzenleme yer almaktadır. İİK’nın 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden, geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İhtiyati tedbir HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunan geçici hukuki korumadır. 389. Maddeye göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusus hakkında ihtiati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, dava konusu çek ve teminat mektuplarının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin teminatı olarak verildiği tarafların kabulünde olup, ilk derece mahkemesince, talep üzerine, dava konusu çek ve teminat mektuplarının taraflar arasında geçerli olacak ve %40 teminat karşılığında icra takibine konu edilmemesi, teminat mektuplarının ise nakde çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbire hükmedildiği, ihtiyati tedbire itiraz eden davalının, davacıdan alacaklı olup olmadığı yapılacak yargılama sonucunda tespit edileceği gibi tedbire itiraz edenin karşı taraftan alacaklı olduğu yönündeki itirazının HMK’nın 394. maddesinde sayılan itiraz sebeplerinden olmadığı, mahkemece yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği belirlenerek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, karşılıklı menfaat dengesi gözetildiğinde tedbirin kaldırılması halinde davacının muhtemel hakkının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı, yargılamaya göre mektup lehdarının haksız ödeme talebinde bulunması halinde davacı yönünden telafisi zor zararların doğabileceği göz önünde bulundurulduğunda, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazların reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.