Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/194 E. 2021/705 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/194
KARAR NO: 2021/705
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2018/903 Esas – 2020/693 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile borçlular arasında imzalanan 06.01.2015 tarih ve 300.000 USD, 02.09.2016 tarihli ¨1.000.000 bedelli Kefalet Taahhütnamesi gereği, adı geçen şirket lehine verilen kuruluşlarının kefaleti ile … Bankası A.ş. tarafından … Ltd Şti. lehine Ticari Kredi kullandırıldığını, borçlu …, … VE … söz konusu kefalet taahhütnameleri gereği ¨ 1.000.000 ile, …, …, … Ltd. Şti. ve tasfiye halinde … Ltd Şti söz konusu Kefalet Taahhütnamesi gereği 300.000 USD ile müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduklarını, davalı … Ltd. Şti., … Bankası A.Ş. ile akdettiği sözleşmelerden doğan taahhütlerini yerine getirmediğini, davalı borçluların … Bankası A.Ş. nezdinde kefalete konu kredi borcunu ödememesi nedeni ile anılan bankanın talebi ile kuruluşlarının kefaletine başvurarak sorumluluk tutarını tazmini talep edildiğini ,bankanın talebi üzerine müvekkili tarafından kefalete konu … Bankası A.Ş’ ye 18.05.2018 tarihinde ¨690.000 ödeme yapıldığını, ancak masraflar, faiz ve sair alacaklar neticesinde talep tarihinde ki alacaklarının ¨ 700.541,67 ‘ ye yükseldiğini, takip çıkışı alacaklarının ¨727.779,50 olduğunu, bunun üzerine davalı … Ltd Şti ve kefillerine Ankara … Noterliğinin 08.06.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek ödenmeyen ücretlerinden kaynaklanan borcun müvekkilinin şirkete ait … A.Ş. hesabına 3 gün içinde ödenmesi , ihtarnamede belirtilen miktar öngörülen süre içinde ödenmediği takdirde muhataplar hakkında kanuni takibe geçileceği hususu ihtar edildiğini, ihtarname davalı borçlulara tebliğ edilmesine rağmen öngörülen sürede ve sonrasında ödeme yapılmadığını, davalılar hakkında Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/291 D.İş Sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden esas takibe geçildiğini, bu takip neticesinde borçlulara ödeme emri ve dayanakları …’ye 04.08.2018 tarihinde, …’a 7/8/2018 tarihinde, …’ye 06/08/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, … Ltd Şti’ye çıkarılan tebligat bila kapalı iade döndüğünü, davalılar vekili tarafından 15.08.2018 tarihinde icra takibine haksız olarak yetki ve borca itiraz yapıldığını, yapılan itiraz neticesinde icra takibi durduğunu, davalıların itirazları doğrultusunda 25.09.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, yasal süresi içinde itirazın iptali davasını açtıklarını, 02.09.2016 tarihli ¨ 1.000.000 bedelli kefalet taahhütnamesine ve 06.01.2015 tarihli 300.000,00 USD bedelli kefalet taahhütnamesine bakıldığında yetkili mahkemeler başlıklı 17. Maddede, ” işbu taahhütnameden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda genelde … A.Ş.’nin Merkez ve Şubelerinin bulunduğu yer Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olup, takibe konan teminatların durumuna göre … A.Ş.nin yetkili Mahkemeleri ve İcra Dairelerini belirleme hakkı ve yetkisi olduğunu da ayrıca kabul ediyoruz.” dendiğini, müvekkilinin … AŞ’nin İkitelli şubesi mevcut olup, Bakırköy İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, görüldüğü üzere davalı/borçluların yetkiye ve borca itirazları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu sebeple yetki yönüNden itirazlarının reddini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin dava talep ve hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalı borçluların Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptali ile yetkili Bakırköy … İcra Müdürlüğü dosyası üzerinde devamına, ayrıca dava konusu alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı talep etmek zaruri olduğunu, bu nedenlerle davalı borçluların Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptali ile takibin icra takip talebinde belirtilen koşullarda davalılar yönünden faizi ve ferileriyle birlikte ayrı ayrı devamını, davalıların dava konusu alacağı yüzde 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kefiller …, … ve … hakkında açılan davanın bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “davacı vekili, davalı ile imzalanan kefalet sözleşmesi uyarınca dava dışıkredi kullandıran bankaya ödediği paranın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptali istemiyle huzurdaki davayı açmış ise de; davacının ayrıntılı olarak açıklandığı üzere yetkili icra dairesinde icra takibini başlatmadığı, borçlu vekilinin süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, yetkili icra dairesinde icra takibinin yapılmasının dava şartı olduğu, davacının geçersiz yetki sözleşmesine istinaden giriştiği icra takibinde davalının ikametgah icra dairesinin yetkili olduğu anlaşıldığından, davanın, yetkili icra dairesinde takip yapılmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak hüküm fıkrası oluşturulmuştur.”gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2.9.2016 tarihli 1.000.000 TL bedelli kefalet taahhütnamesine ve 6.1.2015 tarihli 300.000,00 USD bedelli kefalet taahhütnamesinin yetkili mahkemeler başlıklı 17. Maddede, “işbu taahhütnameden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda genelde … A.Ş.’nin Merkez ve Şubelerinin bulunduğu yer Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olup, takibe konan teminatların durumuna göre … A.Ş.nin yetkili Mahkemeleri ve İcra Dairelerini belirleme hakkı ve yetkisi olduğunu da ayrıca kabul ediyoruz.” düzenlemesinin yer aldığını, kefalet taahhütnamesinde “… A.Ş.’nin Merkez ve Şubelerinin bulunduğu yer Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olup” gereği yetkili mahkeme ve icra dairelerinin açıkça ifade edildiğini, müvekkili kurumun genel merkez ve şubeleri belirlenebilir olup, yetkili kılınan mahkeme ve icra dairelerinin belirli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki, HMK. mad. 10 “Sözleşmenin yerine getirileceği (icra edileceği) yer icra dairesinde” takip konusu yapılabileceğini, TBK. mad. 89’e göre; para borçları, alacaklının ikametgâhında ödenmesi gerektiğinden, alacaklının, sözleşmeden doğan bir para alacağını kendi ikametgâhının bulunduğu yerdeki icra dairesinde takip konusu yapabileceğini, müvekkili kurumun İkitelli/Bakırköy’de şubesi mevcut olup Bakırköy İcra Dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, sözleşmede yer alan yetkiye ilişkin maddenin geçersiz olduğunu kabul etmemekle birlikte, yerel mahkeme tarafından bu eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilerek bu eksiliğin giderilmesinin gerektiğini, HMK’nın 115/3 maddesindeki düzenlemeye göre; dava şartı noksanlığının karar aşamasında ileri sürülmesinin HMK’nın 115/3 maddesine aykırılık teşkil edeceği gibi, dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil edeceğini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesine ilişkin olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, … tarafından sağlanan kefalet ile kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine ilgili bankaya ödenen bedelin icra masraflarıyla birlikte kredi sorumlularından tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibin başlatıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığı noktasındadır. Davalıya, 02.9.2016 tarihli 1.000.000 TL bedelli kefalet taahhütnamesi ve 06.1.2015 tarihli 300.000,00 USD bedelli kefalet taahhütnamesi gereği davacı … tarafından sağlanan kefalet ile … Bankası A.Ş.(…) tarafından krediler kullandırılmış ve … tarafından 17.05.2018 tarihinde adı geçen bankaya 690.000,00 TL ödenmiştir. Davacı takip alacaklısı, davalı takip borçlusu ve kefiller hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 02.9.2016 tarihli ve 1.000.000 TL bedelli kefalet taahhütnamesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı takip borçlusunun borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi üzerine takip durmuştur. Davalı takip borçlusu, icra dairesinin yetkisine itiraz ederek Bursa icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu bildirmiştir. İtirazı iptali davalarında usulüne uygun olarak başlatılmış bir icra takibi bulunması bir dava şartıdır. İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olması halinde usulüne uygun bir takibin varlığından söz edilemez. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 50/1. maddesinde, para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun genel yetkiye ilişkin 6/1. Maddesine göre dava, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi sözleşmeden doğan davalarda yetkiye ilişkin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan dava, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 6098 sayılı TBK’nın 89/1-1 maddesinde ise, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenmediği takdirde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, ifa edileceği düzenlenmiştir. Davalı ile diğer takip borçlularının yerleşim yeri Bursa olduğu gibi, davacı takip alacaklısının yerleşim yeri de Ankara’dır. Buna göre, takibin başlatıldığı icra dairesi genel yetkili olmadığı gibi, takip alacaklısının yerleşim yerinde olmaması nedeniyle ifa yerindeki icra dairesi de değildir. Davacı vekilince kefalet taahhütnamesinin 17. Maddesinde, kefalet taahhütnamesinden doğacak anlaşmazlıklarda … A.Ş.’nin merkez ve şubelerinin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği, yetkili mahkeme ve ve icra dairelerinin belirli olduğu ve davacının İkitelli/Bakırköy’de şubesinin mevcut olduğu ileri sürülmüştür. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Ancak yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır(HMK m. 17 ve 18/2). Yetki sözleşmesinde seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için ise yetkili kılınan mahkeme veya icra dairesinin açıkça, tereddüte mahal bırakmadan somutlaştırılarak gösterilmesi şarttır. Buna göre dava açılma anında, sözleşmeyle kararlaştırılan yetkili mahkeme veya icra dairesi, taraflarca kolaylıkla tespit edilebilecek açıklıkta olmalıdır. Bu açıklık ise Mahkeme kararında da belirtildiği üzere, yetkili kılınan mahkeme veya icra dairesinin ismen belli edilmesiyle sağlanabilir. Davacının dayandığı kefalet taahhütnamesinin yetkiye ilişkin düzenlemesinde ise ismen belirlenmiş bir icra dairesi bulunmadığından, taraflar arasında geçerli bir yetki sözleşmesi söz konusu değildir. Hal böyle olunca, davaya konu takibin başlatıldığı icra dairesini yetkili kılan kanuni bir düzenleme ve yetki sözleşmesi bulunmadığından davalı takip borçlusunun yetki yönünden de itiraz ettiği icra takibinin usulüne uygun olmadığının kabulü gerekir. İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle Mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2021