Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1919 E. 2023/8 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1919
KARAR NO: 2023/8
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2020/321 Esas – 2021/322 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların ortak murisi …’in 29.05.2007 de evli ve çocuksuz şekilde çok yaşlı, yatalak olarak vefat ettiğini, mirasçı olarak geriye eşi 2 nolu davalı …’i ve kendisinden önce vefat eden erkek kardeşinin çocuklarına bıraktığını, davalı …’in kendilerine gerek müteveffanın taşınmazları ve gerekse bankalardaki hesaplar hakkında yeterli bilgiyi vermekten imtina ettiğini, tereke dosyasına bankalardan ve sair resmi mercilerden gelen cevapların adı geçen davalının verdiği cevaplarla uyuşmadığını, söz konusu terekenin tespitine ilişkin dava İstanbul l.Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/67 numarası ile halen derdest olduğunu, hesaplardan birinde de hesap sözleşmesinde murisin imzasının taklit olunması sureti ile işlem yapıldığı anlaşıldığını, bu işlemler hakkında İstanbul C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma dosyası … soruşturma numarası ile halen derdest olduğunu, bahsi geçen hareketlerin müteveffanın ölümünden bir yıl sonra dahi devam ettiğini, tüm bu nedenlerden dolayı haklı davanın kabulüyle, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, alacağın miktarını tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda talebimizi arttırmak kaydıyla, müteveffa …’in mirasçıları olan davacı müvekkillerinin miras paylarının toplamı karşılığı olarak,diğer mirasçı davalı … uhdesinde kalan 1.000,00- TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı Bankadan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davanın tarafları tacir olmadığı gibi, işbu dava TTK. m. 4’te sayılan ticari davalardan da olmadığını, bu nedenle, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli bulunduğu ve görev hususunun kamu düzenine ilişkin bir dava şartı niteliğinde olduğunu, bu nedenle görev itirazının kabulüne karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ”…tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; davacıların terekeye dahil bir hakla ilgili olarak sadece kendi paylarına yönelik olarak dava açmış oldukları anlaşıldığından ve terekeye dahil bir hak bakımından mirasçıların salt kendi payları bakımından dava açmaları mümkün olmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili İstinaf başvuru dilekçesinde özetle ; müvekkilleri ile müteveffa mirasçı … arasında aynı konuda birebir aynı dilekçelerle ifade edilen hususlara dayalı olarak önceden açılmış … bank ile alakalı dava hakkında kesinleşmiş Yargıtay kararı bulunduğunu, söz konusu Yargıtay kararının incelenmesinde, müvekkillerinin sadece kendi miras paylarını değil mirasın tümüne yönelik açılan davaya ilişkin aktif husumet ehliyeti bulunduğu yönünde karar verildiğinin anlaşıldığını, bahsi geçen Yargıtay ilamı neticesi ortaya çıkan sonucun müvekkillerinin sadece kendi payına yönelik dava açamayacaklarının tespitine ilişkin olduğunu, ancak eldeki istinafa konu davada tüm mirasçılar taraf olduklarına göre müvekillerinin terekenin tümüne ait davayı üçüncü kişiye karşı açabileceği sonucunun ortaya çıktığını, önceden ifade edildiği üzere murisin değişik 3 bankadaki mevduatları için aynı şekilde birebir aynı sözcükleri içeren davalar açılmış olduğunu, dolayısıyla huzurdaki istinafa konu davada da Yargıtay’ın bahsi geçen onama gerekçesinin bağlayıcı olduğunu, somut davada zorunlu olarak sadece kendi paylarına ilişkin açılan davanın konusunun …’in miras payının da eklenmesi suretiyle tereke alacağının tüm için olmak üzere sadece dava konusu değiştirilmek sureti ile ıslah edildiğini, yani aktif dava ehliyetinin var olduğunu, ayrıca müvekkillerinin kesinleşen onama kararı neticesi başvurabilecekleri başka bir kanun yolu bulunmadığını, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilmesi yönünde karar karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava bankacılık işlemlerinden dolayı ortaya çıktığı söylenilen zararın tahsili davası şeklinde açılmıştır. Davacılar vekili yargılama aşamasında davasını tamamen ıslah etmiş olduğuna dair dilekçe ibraz ederek; tazminata esas tutarın tekeye iadesine karar verilmesi talepli olarak tüm mirasçılar adına dava açmış olduğunu beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Şişli 3 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/1494 esas, 2008/2147 karar sayılı ilamı neticesi verilen veraset ilamının incelenmesinde; muris …’in 29.05 2007 tarihinde evli ve çocuksuz şekilde vefatı ile mirası 6 pay kabul edilerek 3 payı eşi davalı …’e bir payı kardeşi …’ ün oğlu davacı …’e bir payı kardeşi …’in oğlu davacı … ‘e bir payı da kardeşi …’n oğlu …’e kalmıştır. …’in 18.01.2017 tarihinde vefat ettiği,geride mirasçıları olarak kardeşi … ve …’in kaldıkları anlaşılmaktadır. İstanbul 11.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/923 E,05.12.2017 tarihli veraset ilamının incelenmesinde; …’in 18.01.2017 tarihinde vefat ettiği, mirasçısı …’in mirası reddettiği, geride mirasçı olarak …’in çocukları … ve …’nun kaldıkları bu şahısların da …’in mirasını kayıtsıt şartsız reddettikleri anlaşılmıştır. İstinafa konu eldeki davada … ve … davaya dahil edilmiştir. İstanbul 11.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 05/12/2017 tarihli, 2017/923E, 2017/875 K sayılı ilamı ile … ve …’nun mirası reddettiklerinin tesciline karar verilmiş ve söz konusu karar 15712/2018 tarihinde kesinleşmiştir. …’nun alt soyu … ve …’nın kızı …’ın İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/153 E ve …’nın eşi …’nın İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/153 E sayılı dosyaları üzerinden mirasın reddine dair dava açtıkları anlaşılmaktadır. Zira …,… ve … vekilinin dosyaya ibraz etmiş olduğu 19.02.2018 havale tarihli dilekçesinde dahili davalı müvekkillerinin bu aşamada davaya dahil edilmelerinin mümkün olmadığı çünkü açılan reddi miras davalarının sonucunun beklenilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak ilk derece mahkemesinin söz konusu dilekçedeki beyanları değerlendirmeden davayı sonuçlandırdığı anlaşılmaktadır.Davacılar vekili 29.04.2016 tarihli dilekçesinde; dava konusu taleplerini davalı … ’in payı da dahil olmak üzere terekeden usulsüz çıkarılan meblağın tümünün terekeye dönemesinin sağlanması yönünden değiştirilerek dava değerini arttırarak ve faiz talebini değiştirerek ıslah ettiklerini, beyan etmiştir.Davacılar vekili, davanın tamamen ıslahı dilekçesine istinaden verildiğini beyan ettiği 29.04.2016 tarihli dilekçesinde, müteveffa …’in mirasından çıkartılan 297.041 TL’nin faiziyle birlikte tereke mevcuduna eklenmesini talep etmiştir. …’in mirasçısı olarak eşi ve yeğenlerinin kaldığını, murisin farklı 3 bankada mevduat hesaplarının bulunduğunu, sağ kalan eş …’in 1/2 pay mirasçısı olarak bankalardaki mevduat hesapları üzerinde tasarruflarda bulunduğu bunun üzerine 1/2 miras payına sahip … aleyhine ve bahsi geçen bankalar aleyhine dava açmış oldukları, … ile işbirliği içerisinde usulsüz ödemeleri yapmış olan üç ayrı bankanın da farklı mahkemelerde açılan davalarda … ile birlikte davalı olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. İstanbul 23 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/385 Esas-2018/77 Karar esas sayılı ile davanın aktif husumet yokluğundan ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 12.H.D’nin E: 2018/1479 -K: 2020/510 kara sayılı kararı ile davada Asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle reddine kara verilmiştir.Bu karar üzerine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/385 Esas dosyası üzerinden devam ettiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamanın 09.12.2020 tarihli celsesinde davanın taraflarının davalı banka ile halihazırda …’in mirası reddetmeyen … mirasçıları …, … ve … olduklarının tespiti ile …’in vefatı nedeniyle bu kişinin mirasçılarının davaya dahil edilmesi için davacı tarafa kesin süre verildiği anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında davacılar vekilinin vermiş olduğu dilekçesi ile dahili davalı …’in vefat ettiği,geriye mirasçıları …, … ve …’in kaldığı sebebiyle … mirasçılarının ekteki veraset ilamı uyarınca davaya dahil edilmesini talep edildiği bu suretle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak müteveffa …’in mirasçıları olan davacı müvekkillerinin miras payları toplam karşılığı olarak diğer mirasçı davalı … uhdesinde kalan 1000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı bankadan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir. İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2106 esas 2018/466 K sayılı 09/04/2018 tarihli kararı ile eldeki istinafa konu dava ile aynı hususta davacıların davalı … Bankası Genel Müdürlüğü ve … aleyhine açtığı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Yine davacıların İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/635 Esas, 2014/3174 Karar sayılı dava dilekçesi, eldeki istinafa konu dava dilekçesi ve az yukarıda bahsi geçen İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2106 Esas, 2018/ 466 karar sayılı ilamında yer alan dava dilekçelerinde hususlarla aynı hususların talep edildiği, bu kez davalı olarak …, …, … bank’ın gösterildiği, mahkemenin tüm mirasçıların taraf olduğu iş bu davada ancak terekeye mümessil tayini suretiyle tereke adına davanın görülebileceği gerekçesi yerinde değil ise de terekeye dahil bir hakla ilgili olarak paydaşlardan birinin sadece kendi payına yönelik dava açmasının mümkün olmamasına göre sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile Yargıtay tarafından onanmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.Söz konusu karar, 22.04.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Müteveffanın ölümünden önce mirasta denkleştirme (terekeye iade) davalarında,yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulması mümkündür. Ancak miras bırakanın sağlar arası bir kazandırması söz konusu olmalıdır. Denkleştirme talebi sadece yasal mirasçılara yöneltilebilir. Yani mirasçı olmayanlara yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Somut olayda, bankacılık işleminden kaynaklı olarak ortaya çıkan zararın tahsili talebi ile hem yasal mirasçı …’e, hem de onunla işbirliği içinde olduğu iddiası ile bankaya karşı yapılmıştır. Davacı vekili tarafından 29.04.2016 tarihinde davanın tamamen ıslahı talebine dayalı olarak dilekçe verilmiş, tereke adına dava açıldığı beyanı ile tazminat esas tutarın terekeye iadesi talep edilmiştir. Az yukarıda anlatıldığı gibi davalı … mirasçıları … ve …’nın mirasın reddine ilişkin dava açmışlardır, fakat söz konusu davaların akıbetlerinin ne olduğu yönünde ilk derece mahkemesince herhangi bir yargılama faaliyeti içine girilmemiştir. Islahtan önce eldeki dava bankacılık işlemlerinden kaynaklı tazminat davası niteliğinde olmakla,sözkonusu davada mirasçılardan birisinin terekeye dahil bir hak ile ilgili olarak sadece kendi adına dava açması mümkün değildir. Zira davalı olarak gösterilen …’de müteveffanın yasal mirasçısı konumundadır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2016 tarih ve 2015/30872 E, 2016/1191 K sayılı ilamında kastedilen hususta budur. Ancak somut davada verilen ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki tazminata esas tutarın, terekeye iadesine ilişkin karar verilmesi talep edilmekle; davanın tazminat davasından mirasta denkleştirme davasına dönüştürülüp dönüştürülmediği mahkemece ıslah dilekçesinin hukuki sonuçları tartışılarak ortaya konulmalıdır. Zira mirasın denkleştirme talebi sadece yasal mirasçılara yöneltilebilir. Dava dilekçesinde müteveffanın ölümünden hem önceki hem de sonraki zamanlarda usulsüz olarak davalı banka uhdesindeki mevduat hesaplarından çekilen paraların davaya konu edildiği görülmüştür. Mirasta denkleştirme talebinin tüm tereke adına açılması gerekmemektedir. Bir kısım yasal mirasçı tarafından mirasbırakanın sağlararası tasarruf ile kazandırmada bulundurduğu diğer bir yasal mirasçıya karşı dava açılabilecektir. Bu halde ilk derece mahkemesince öncelikle, davalı … mirasçıları …,… ve …’nın mirasın reddine ilişkin açmış oldukları dava dosyalarının celbi suretiyle bahsi geçen mirasçıların mirası red durumlarının kesin şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra az yukarıda bahsi geçen diğer hususlar değerlendirilmelidir. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2023