Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1885 E. 2021/1595 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1885
KARAR NO: 2021/1595
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/09/2021
NUMARASI: 2021/510 Esas – 2021/767 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu … LTD ŞTİ tarafından diğer borçlu …’a verilen 22.000-TL bedelli 30.04.2016 vade tarihli … Kozyatağı Şubesi … numaralı çekten kaynaklı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … (eski esas no …) Esas numaralı dosyası ile borçlu yanlar aleyhine Genel Haciz Yolu İle Takip takip başlatıldığını, Borçlu yanın MERNİS içerisinde kayıtlı adresi adresi olmaması sebebiyle tespit edilen adreslere gönderilen tebligatlar iade geldiğini, Kişiye ait Dış İşleri Bakanlığı kayıtlarına göre yurt dışı adres kaydı sorgulama sonucu tespit edilen adrese 05.08.2020 tarihinde gönderilen ödeme emri tebliğ edildiği davalı/borçlu yan 10.09.2020 tarihinde ödeme emrine itiraz etmiş fakat anılan icra müdürlüğü tarafından itiraz kabul edilmediği, Davalı/borçlu yan tarafından icra mahkemesine yapılan şikayet sonucunda yapılan tebligatın usulsüz olduğuna ve yapılan itirazın kısmen kabulüne karar verildiğin, anılan mahkeme kararına istinaden takip davalı/borçlu yan bakımından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. İcra dosyası üzerinden devam edildiğini, 12/02/2021 tarihinde yeniden ödeme emri gönderildiği ve aynı gün borca, tüm ferilerine, takibe ve imzaya haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğinden takibin durdurulduğunu, dava konusu takibin dayanağı olan çek … LTD ŞTİ tarafından …’a verildiğini, … ise ismini, soyismini, telefon numarasını yazmak ve imzasını atmak sureti ile çeki davacıya ciro ettiğini, daha sonra davacı çeki hamile ciro ettiğini, çekin ödeme zamanı geldiğinde davacı tarafından hamile ödeme yapılmış ve hamile yapılan ciro karalandığını, davacı çekin tahsili için amacıyla çek üzerinde ismi bulunan borçlulardan tahsil amacıyla anılan takip açıldığı, açıklanan nedenlerle, davalı yanın itirazları usul ve yasaya aykırı olup, reddi gerektiğini,. Kaldı ki, davalı yanın zamanaşımına ilişkin itirazları da yerinde olmadığını, zira, cirantalara karşı zamanaşımı süresi itiraz dilekçesinde belirtildiği üzere altı ay değil TTK madde 814/2 hükmü ile somut olayda zamanşımına uğrama durumunun söz konusu olmadığı, davalı yan haksız olarak imza itirazında bulunmuş olup, iş bu nedenle davalı yanın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına karar verilmesini talep ettiğini ve açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz itirazın kaldırılması ile, takibin devamına ve alacağın %20 icra inkar tazminatına ve %10 imza inkar para cezasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev yönünden incelenerek, görev yönünden reddedilmesini, davanın davacının beyanları dikkate alınarak görevli Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine veya davanın itirazın iptali olarak nitelendirilmesine karar verilmesi durumunda davanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davacının takibe dayanak belgedeki keşideci hakkında 1 yıllık süre içerisinde açması gereken dava ve bu belgeye dayalı talepleri de ayıca zaman aşımına uğradığını, icra takibine konu edilen belge; “çek” vasfını yani kıymetli evrak niteliğini yitirmiş olduğundan “çek” olarak nitelendirilmesi söz konusu olamayacağını, davacının itirazın kaldırılması davasını tarafımıza karşı yöneltmesi hukuken mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle; dava şartı yokluğundan reddine, görev yönünden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı tarafça itirazın iptaline konu icra dosyasına ilişkin usulüne uygun arabuluculuk görüşmeleri yapılmadığı anlaşılmakla; 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak usulüne uygun arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu çek zamanaşımına uğramış olduğundan kambiyo vasfını yitirmiş olup, iş bu çekten dolayı açılacak davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, zira, bu çeke dayanılarak ilamsız icra takibi başlatılmış olup, borçlu yanın itirazı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası ikame edildiğini, her ne kadar Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/80 E. 2021/109 K. Sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararına karşı İstinaf kanun yoluna başvurulmamış ise de, mahkemelerin görevine ilişkin hususların kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilmesi gerektiğini, görevli mahkemenin Asliye hukuk mahkemesi olduğunu, iş bu sebeple Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden Bakırköy 2. Asliye Ticaret mahkemesi’ne intikal eden dosyada, dosya içeriğinde mevcut olan talepte de belirtildiği şekliyle öncelikli olarak genel dava şartlarının incelenmesi gerektiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ibraz edilmeyen ve bu nedenle müracaat borçlularına başvurma imkanı bulunmayan çekten kaynaklanan alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın ticari dava olup olmadığı ve arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı noktasındadır. Dava dışı … Ltd Şti tarafından davalı … lehine 30.04.2016 tarihinde 22.000,00 TL bedelli çek keşide edilmiş ve bu çek lehtar tarafından cirolandıktan sonra davacı tarafından iktisap edinilmiştir. Ancak davaya konu çek süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmemiştir. Davaya konu çekten kaynaklı alacağın tahsili istemiyle ilk olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yetki yönünden itiraz edilmesi üzerine davalı hakkındaki takip tefrik edilerek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden takibe devam edilmiş, burada da takibe itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Davacı tarafça eldeki dava itirazın iptali istemiyle açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 808. Maddesine göre, zamanında ödenmemiş bir çek için hamilin müracaat borçlularına başvurabilmesi için çekin ibraz edilmiş olması veya protesto çekilmesi şarttır. Aksi halde hamil müracaat borçlularına başvuru hakkını kaybeder. Bu halde hamil ya temel ilişkiye dayanarak genel hükümler çerçevesinde alacağını talep eder ya da TTK’nın 732. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciden hamilin zararına zenginleşmiş olabilecekleri tutarı talep eder. Ancak TTK’nın 732/3. Maddesine göre çekten doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı sebepsiz zenginleşmeye dair istem ileri sürülemez. Buna göre, eldeki davada keşidece taraf olmadığından TTK’nın 732. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Mahkemece yapılan araştırmada tarafların ticari işletmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Zaten taraflarında bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Somut olaya konu dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra, hamilin müracaat borçlularına başvurma hakkını kaybettiği de nazara alındığında eldeki dava, TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Her ne kadar davanın ilk açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın TTK’nda kaynaklanan bir husustan kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu karar kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiğinden sonraki mahkemeyi bağlamaz. Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi(HMK m.2) görevli olup, mahkemenin görevli olması(HMK m.114/1-c) dava şartları arasında sayıldığından mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin dava şartı noksanlığının giderilmesi de mümkün değildir. Dava, ticari dava niteliğinde olmadığından TTK’nın 5/A maddesinde ticari davalar için öngörülen arabuluculuk düzenlemesinin somut olayda uygulanma imkanı yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nın 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1- Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davacıya iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021