Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1849 E. 2021/1369 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1849
KARAR NO: 2021/1369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2021
NUMARASI: 2021/200 Esas sayılı Ara Kararı
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 31/12/2020 tarihli toplantısında alınan 2 numaralı kararın yürütmesinin durdurularak, davalı şirketin 2/3 oranında uğramış olduğu sermaye kaybına ilişkin TTK m. 376/2 doğrultusunda kanunların öngörmüş olduğu önlemler alınmadığından davalı şirketin sona ermiş olduğunu, TTK m. 421/2-1 bendi gereği oy birliği ile alınması gereken kararın oy çokluğu ile alınmış olmasından davalı şirketin sona erdiğinin tespiti ile tasfiye işlemlerinin başlatılmasına, alınan sermaye artırım kararının yürütmesinin durdurulmasına, bu bağlamda davalı şirkete kayyım atanmasına, davalı şirket yönetiminin atanacak yönetim kayyımına devredilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıların haklarını ihlal eden bir karar olmadığını, kur farkı nedeniyle oluşan borç yükünü dengelemek amacıyla yapılmış bir artırım kararı olduğunu, bankaların da bunu istediğini, davacının 2019 yılından bu yana 20’ye yakın dava açtığını, 7 tanesinin karara çıkıp red ile sonuçlandığını, davacının hakları zarar görmesin diye minumum düzeyde artırım yapıldığını, her genel kuruldan sonra davacı tarafın dava açmakta olduğunu beyanla davanın ve tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince davacı tarafın genel kurul kararının yürütmesinin durdurulması talebinin, kararın uygulanmasının telafisi imkansız veya çok zor zararların meydana gelmesine sebebiyet vermeyeceği şirkete kayyım tayin edilmesi talebinin ise, davaya konu kararın niteliği ve davacıların pay oranı nazara alınarak yerinde görülmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.09.2021 tarihli celsesinde, kayyum tayin edilmesi ile genel kurul kararlarının
yürütmesinin durdurulmasına ilişkin taleplerinin reddedildiğini, söz konusu (3) ve (4) nolu ara kararların kaldırılmasını, şirket sermayesinin 63.304.988,00-TL’den 116.695.012,00 TL arttırılarak 180.000.000,00 TL’ye çıkartılmasına dair 31.12.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararlardan 2 numaralı kararın yürütülmesinin durdurulması, davalı şirket’in zarara uğratılmasının önlenmesini, ve müvekkiller’in paylarının korunması ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesi amacıyla davalı şirket yönetiminin atanacak yönetim kayyıma devredilmesini, taleplerinin kabul edilmemesi halinde davalı şirket’in denetimi için kayyım atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, şirket genel kurul kararının iptali ve butlanı davasında TTK’nın 449.maddesi uyarınca, 31/12/2020 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan 2 nolu sermaye artırımına ilişkin kararın uygulanmasının tedbiren geriye bırakılması ve şirkete yönetim olmadığı takdirde denetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. Mahkemece 15/09/2021 ön inceleme duruşmasında 3 ve 4 nolu ara karar ile tedbir talebinin reddine karar vermiş,bu ara kararlara ilişkin28/09/2021 tarihli gerekçeli ara karar yazılmış ve verilen bu kararlara karşı davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava konusu, olağanüstü genel kurul toplantısında tüm payların katılımı ve temsilinin sağlandığı, genel kurul toplantısının ;” 63.304.988,00- TL olan şirket sermayesinin 116.695.012,00- TL tutarında artırılarak 180.000.000,00- TL olarak belirlenmesine ilişkin yapılan sermaye artırımının gerçekleşmesi için şirketin ana sözleşmesinin “sermaye” başlıklı 6. Maddesinin tadiline” ilişkin davacının olumsuz oy kullandığı 2 nolu gündem maddesinin 9.227.387 olumsuz oya karşılık 54.077,601 adet olumlu oyla oy çokluğu ile kabul edildiği görülmüştür. TTK 449.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Anılan maddede mahkemeye tanınan takdir hakkı tamamlayıcı hukuk kuralı HMK 389 vd.maddelerinde yapılan düzenleme kapsamında ve buna uygun olarak kullanılması gerekir. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.6102 sayılı TTK’nun 365. maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetilip ve temsil olunacağının düzenlenmiş, YK üyelerinin seçimi, süreleri, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları. TTK 408 maddesi uyarınca genel kurulun, devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. TTK da anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı gibi anonim şirkete mahkemece yönetim kayyımı atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. TMK’nın 427/4. Maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Genel kurul kararını iptali istemine ilişkin davada davalı anonim şirketin yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine engel bir durum ve şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi yönetiminin başka yoldan sağlanamaması ve genel kurulun toplanamaması gibi bir durum da söz konusu olmadığından davalı şirkete yönetim veya denetim kayyım atanmasını gerektirecek haklı bir sebep bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece bu yöndeki tedbir talebinin reddine karar verilmesi isabetlidir. Davalı şirketin davayı konu genel kurul karanını sermaye artırım ilişkin 2 nolu kararının dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, şirketin sermayesi ile kanuni yedek akçeleri toplamının 2/3 ünün zarar sebebiyle karşılıksız kalıp kalmadığı ve bu haliyle alınan kararın TTK 376/2 maddesine aykırı olup olmadığı ve şirketin anılan madde uyarınca kendiliğinden sona erme yaptırımına tabi olup olmadığının tespiti yapılacak tahkikat neticesinde davalı şirketin savunmaları değerlendirildikten ve ticari defter ve kayıtları üzerinde şirket finansmanında uzman bir bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme sonucunda belirleneceğinden dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı ölçüsünde delil bulunmadığından mahkemece davaya konu genel kurul kararının icrasını geri bırakılmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davacılar vekili tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- f maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.15/11/2021