Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1838 E. 2023/406 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1838
KARAR NO: 2023/406
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2014/1661 Esas – 2021/674 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Makine San, … Dış Tic. Ltd. Şti ile davalı/borçlu … San. Tic. Ltd. Şti. arasında 15.10.2010 tarihinde satım akdi gerçekleştirildiğini, davalı/borçlunun 1 adet çanak maske şişirme makinesi satın aldığını, davalı/borçlunun herhangi bir ödeme yapmaması üzerine müvekkilinin davalı/borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, takip tarihinden sonra borçlunun kötü niyetli olarak makineyi aldığı tarihten yaklaşık 4 yıl sonra malın ayıplı olduğuna dair ihtarname gönderdiğini, Kartal … Noterliği … yevmiye no.lu 29.05.2014 tarihli ihtarnameye cevaben belirttikleri üzere, ayıp iddiasının kanunda öngörülen süre içerisinde gerçekleştirilmediğini, davalı borçlunun dava konusu borca dayanak makineye ilişkin ayıp ihbarını takip tarihine kadar dile getirmediğini, takip açılışından sonra gündeme getirdiğini, borca konu makinenin satın alındığı tarihten sonra 4 yıl sonra bu makine ayıplı denip ihtarname gönderilmesinin davalının kötü niyetli olduğuna başka bir kanıt olduğunu, icra takip kapsamında davalı/borçluya gönderilen ödeme emrinin 10.09.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı/borçlu tarafından 16.09.2014’te borca ve faizine itiraz ettiğini, sayın Mahkeme tarafından müvekkilinin düzenlendiği fatura ve ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile, davaya konu alacağın varlığının ve borçlunun itirazlarının haksızlığının ortaya çıkacağını, müvekkil şirketin alacağı muaccel olup; bu hususlar faturaların ve sair kayıtlar da sabit olduğunu, davalının borcunun kesin ve net olmasına rağmen icra dosyasına sunduğu itirazının kötü niyetli ve haksız olduğunu, davalı/borçlunun borcu kabul etmediğine ilişkin itiraz dilekçesini icra dosyasına sunduğunu, borçlunun takibe yapmış olduğu haksız itirazın tahsil sürecini uzatmak ve zaman kazanmak amacında olduğunu, davalı yanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına suiniyetle itiraz ettiğinden icra takibini durduğundan huzurda işbu davayı ikame zorunluluğu hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; davalının zaman kazanmaya yönelik kötü niyetli olarak borcun tamamına ve faize yapmış olduğu haksız itirazın iptaline ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında satış sözleşmesi olduğu iddiasını kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, taraflar arasında; 1 adet çanak maske şişirme makinesinin 11.12.2009 tarihinde … no.lu fatura ile 8.260,00 TL bedelli Hidrolik Kesme Presi, 26.01.2010 tarih … no.lu fatura ile 5.900.00 TL bedelli çanak presi ve kesme presi, 15.10.2010 tarih … no.lu fatura ile 33.040,00 TL bedelli çanak maske şişirme makinesinin kurulumu ve çalıştırılması kayıt ve şartıyla eser sözleşmesi yapıldığını, davacı … Grup Ltd. Şti, ile yapımı konusunda anlaşılan makinelerin natamam olarak müvekkilin iş yerine getirildiğini, firma yetkilisi …’ın kurulum için geleceğini belirttiğini, fakat makinenin tüm parçalan gelmesine rağmen davacının makineyi kurarak çalıştırmadığını, müvekkilinin şifahi olarak kendisine makineyi kurup çalıştırması için sürekli taleplerinin bugün yarın denilerek geçiştirildiğini, şifahi ikazlar sonuç vermeyince yazılı olarak makinelerin kurulup çalıştırılmasının aksi halde bunların alınarak ödenen paranın iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin noter aracılığı ile çektiği ihtara rağmen, davacının imal ettiği makinelerin teknik ekibi tarafından müvekkilinin işyerine kurulmadığını, kullanma eğitimini de verip teslim etmesi gerektiği halde bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının makineyi kurmadığı ve çalışır hale getirilmediğinden yükümlülükleri yerine getirmediğini ve eser sözleşmesine göre teslim söz konusu olmadığından, davacının zaman aşımı itirazının haksız yersiz ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirket yetkilisi …’ın davacı şirket yetkilisi …’ı telefonla son kez arayarak yasal yollara müracaat edeceğini bildirmesi ve Kartal … Noterliğinin 29.05.2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihbarnamesini göndermesi üzerine, davacının müvekkili aleyhine fatura tarihinden itibaren 4 yıl geçtikten sonra kötü niyetle icra takibi başlattığını, her ne kadar davacı fatura keşide etmisse de söz konusu makine kurulup çalışır hale gelmediğinden teslimden söz edilemeyeceğini, eser sözleşmesine göre teslim olmadan alacağın talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin, davacı şirket ile 1. makinenin yapımı sırasında 2. bir toz maskesi imalatı için davacı şirketin 29.10.2009 tarihinde 51.300,00 TL teklif verdiğini, bu makinenin imalatı için 50.000,00 TL’ye anlaştıklarını, her iki makinenin imalatı için davacı … Ltd. Şti’ne toplamda 69.754,00 TL ödeme yapıldığın, davacı şirkete müvekkili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı … Grup Ltd. Şti. ile 27.01.2012 tarihli hesap bakiyesi mutabakat yazısında cari hesap bakiyesinin 8.041.00 TL borç verdiğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkil şirketin, davacı şirkete 19.754.00 TL alacaklı olduğunu bildirdiğini, davacı şirket yetkililerinin buna bir itirazda bulunmadıklarını, yani davacı şirketin kendi gönderdiği cari hesap mutabakatında davalı müvekkiline 8,041,00 TL borcu bulunduğunu kabul ve beyan ettiğini, davacının alacak iddiasının asılsız ve zaman aşımına uğradığını, haksız ve kötü niyetli açılan icra takibi sebebiyle asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzeri icra kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacının düzenlediği faturaların davalının defterlerine de işlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlere göre ve yemin beyanına göre davacı şirkete 33.040,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacının davalıdan 33.040,00 TL alacağı bulunduğu anlaşılmakla, bu alacağa yönelik yapılan takibe itirazın iptaline; davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmediği, itiraza konu alacağın likit olduğu anlaşılmakla, kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında makinaların imalatı, kurulumu, çalışır vaziyette teslimi ve kullanımı konusunda çalışanların eğitilmesi konusunda anlaşmış olduklarını, makinelerin davalı şirket tarafından teslim alındığına, çalışır durumda olduğuna ve personele eğitim verildiğine dair hiç bir belge sunulmadığını, bilirkişi raporunda, makinelerin çalışır durumda olmadığı, hurda niteliğinde olduğu belirlenmiş olup her iki taraf da Tüzel kişi olup, aralarında yapılan yazılı sözleşmede Davacı taraf, Makinelerin imalatını, kurulumunu, çalışır vaziyette teslimini ve kullanımı konusunda çalışanların etiğimini vermeyi üslendiğini, davacının makinenin imalatını yapmış fakat kurulumu çalışır vaziyette teslimi ve kullanımı konusunda çalışanların eğitimi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, imalatını yapmış olduğu makineyi çalışır vaziyette teslim ettiğine ve davalı şirket çalışanlarını eğittiğine dair yazılı bir belgeyi dosyaya sunamadığını, senede karşı senetle ispat zorunluluğu kuralı gereği, davacı şirketin yükümlülüklerini yerine getirdiğini yazılı belge ile ispat edemediğini, davacı tarafın alacak talebi 33.040.00 TL asıl alacak 17.198.45 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.238.45 TL olduğunu, hiçbir raporda 33.040.00 TL alacak bulunmadığını, bu hali ile davacının iddia ettiği alacak likit ve belli olmadığını, kabul edilen alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının tacir olması nedeniyle kendi ticari defterleri nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiğini, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 07.12.2015 tarihli raporda, davacı ticari defterlerine göre 9.741,00 TL alacaklı göründüğünün tespit edilmekle alacak talebine yapılan itirazın yerinde olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının süresinde istinaf yasa yoluna başvurmadığını ve nispi harç ödemediğini, alıcının malı teslim aldığı andan itibaren TTK md 23/1-c’ye göre alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde malı inceleme ve incelettirme ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, eğer 8 gün içerisinde mal ile ilgili herhangi bir kontrol eylemi içerisine girmez ve mal ayıplı ise malı bu haliyle kabul etmiş sayıldığını, davalının kötü niyetini sürdürmekle beraber 4-5 yıl önce teslim edilmiş olan dava konusu makinenin hiçbir ayıp ihbarı yapılmadığı halde şu an çalışır olup olmadığının tespitini istemekte olduğunu, hayatın olağan akışı içerisinde iş makinelerinin ve hatta tüm makinelerin zamanla eskidiği veya performansında bir takım azalmaların meydana geldiği mantık kuralları çerçevesinde olduğunu, mahkemece yasalara ve hukuka uygun olarak karar verildiğini istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediği noktasındadır.
Davacı tarafça, davalıya 15/10/2010 tarih ve 33.040,00 TL bedelli faturayı “çanak maske şişirme mak.” açıklamasıyla düzenlemiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “15/10/2010 tarih ve 33.040,00 TL bedelli fatura” sebebine dayalı olarak 33.040,00 TL asıl alacağın 17.198,45 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 14/05/2014 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafça, davacı muhatabına çekilen Kartal …. Noterliği’nin 29/05/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, makinelerin ücretlerinin ödenmesine rağmen kurulumunun yapılmadığı, 10 gün içinde kurulumun tamamlanması aksi halde iade alınması ihtar edilmiştir. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222/2,3. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 9.741,00 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, davacının takibe konu fatura dahil tüm faturaları davalının kayıtlarında yer almakta olup, takip tarihi itibariyle davacıya 30.080,55 TL borçlu görünmektedir. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlığın esasen, davacının ticari defterlerinde davalının ödemelerinin tam olarak yer almaması ve ticari yıl sonu devirleriyle takip eden yıl açılış devir rakamlarının uyum içinde olmamasından kaynaklanmaktadır. Dayanak belgelere göre toplam 103.514,00 TL fatura tutarından 65.854,32 TL ödeme düşüldüğünde 37.659,68 TL bakiye bulunmaktadır. Bu miktar ile davalının defteri arasında 7.579,13 TL fark olup, bu fark da davalının 30/12/2009 tarihli 2.579,13 TL bedelli faturası ile 10/12/2009 tarih ve 9.000,00 TL’lik ödemenin banka ekstresinde 4.000,00 TL olarak yer alması nedeniyle oluşan 5.000,00 TL’lik farktan kaynaklanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davalının ticari kayıtlarındaki 2.579,13 TL bedelli faturanın davacı defterinde kayıtlı olmaması ve 9.000,00 TL’lik ödeme kaydına ilişkin 4.000,00 TL’lik dekont bulunması karşısında bu işlemlerin dayanağına ilişkin TTK’nın 64/2. Maddesinde düzenlenen ilkeye uygun bir belge de sunulmadığından davalının anılan kayıtlarına itibar etme olanağı yoktur. Bu hususta davacıya yemin teklif edilmiş ve davacı şirket temsilcisi tarafından yemin eda edilmiş olup, bahsi geçen kayıtların dayanağı ispatlanamamıştır. Davalı tarafça cevap dilekçesinde, makinenin tüm parçaları gelmiş olmasına rağmen davacı tarafından makinenin kurularak çalıştırılmadığı ve eğitim yükümlülüğünün yerine getirilmediği savunulmuştur. Davalı, takibe konu faturayı ticari defterlerine kaydettiğine göre, iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekir. Bu hususta davacı tarafa yemin teklif olunmuş ve davacı şirket temsilcisi tarafından yemin eda edilmiştir. Davacı taraf yemininde, makinenin çalışır vaziyette teslim edildiğini ve eğitimlerin verildiğini beyan etmiştir. Yemine ilişkin hükümlerin hiç birisinde yemin altında söylenen sözlerin bölünmesine yer veren bir kural benimsenmiş olmadığı için, yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Bir davada, bir tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi demek, iddianın sonucuna yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma yani onun söyleyeceklerinin gerçek olduğunu hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermek demek olduğu HGK’nun 01.04.1964 tarih 146/253 sayılı kararında da vurgulanmıştır. Yemin tahtında söylenen sözlerin olduğu gibi kabul edilmesi gerekir. Davalı taraf, yemindeki beyanların bilirkişi raporuna aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, takibe konu fatura 15/10/2010 tarih ve 33.040,00 TL bedelli olmasına rağmen bilirkişi raporunda 02/10/2009 tarih ve 78.300,00 TL teklif edilen makineye ilişkin inceleme yapılmıştır. Bu makine ise dava konusu değildir. Davaya konu takip faturaya dayalıdır. Bu halde davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan bu faturanın ödendiğini ispat etmesi gerekir. Bilirkişiler tarafından yapılan incelemede davalının 65.854,32 TL ödemesi tespit edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 102/1. Maddesine göre, Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Davacının takibe konu faturasından önce toplam 67.760,00 TL’lik faturası bulunup davalının ödemeleri bu faturalara mahsup edildiğinde davacının takibe konu faturasına ilişkin bir ödeme kalmamış olup, bu halde davacı takibe konu fatura nedeniyle alacaklıdır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 564,24 TL harcın, alınması gerekli olan 2.256,96 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.692,72‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023