Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1834 E. 2023/155 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1834
KARAR NO: 2023/155
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2020/486 Esas – 2021/564 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)-Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketten 21 adet faturada toplam 173.924,32 TL alacağının bulunduğunu, söz konusu faturalardan 3 adet faturanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, davalının ödeme emrine itiraz ederek takibin durduğunu, davalının henüz icraya konulmamış bir takım faturalara karşılık 5.500 TL ödeme yaptığını ve davalının müvekkili firmayla ticari ilişki içinde olduğunu, davalını faturalara 8 günlük yasal süre içinde itiraz etmediğini, faturaları ticari defterlerine kaydettiğini ve KDV beyannamelerinde indirim konusu yaptıklarını düşündüklerni, odöneme konusu yaptıklarını düşündüklerini döneme ait KDV BA-BS formlarının incelenmesinde gerçeğin açığa çıkacağını beyanla itirazın iptalini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip mesnedi faturalarda yazılı malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, anılan faturalarda irsaliye düzenlenmediğini ve faturaların teslim alan bölümlerinin de boş olduğunu, davacının fatura konusu malları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, takip konusu faturaları müvekkili şirketin kayıtlarında işlenmiş olmasının yeterli olmadığını, söz konusu faturaların davacı kayıtlarında da işlenmiş olması gerektiğini, davacının bu yasal yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyanla davanın reddini, davacının en az % 20 tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 7. ATM’NİN 2021/34 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, anılan takibe karşı müvekkili şirket tarafından itiraz edilmesi üzerine de davalının, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 2020/486 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası ikame ettiğini, işbu davanın dava dilekçesinde, müvekkili şirketten 21 adet faturadan doğan toplamda 173.924,32 Türk Lirası alacağı olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile şimdilik üç faturadan kaynaklı alacaklarını talep ettiklerini iddia ettiklerini, ancak davalının bu iddialarının usul ve esas hükümlerine aykırı, gerçek dışı iddialar olduğunu, oysaki müvekkili şirketin, davalı şirkete bahse konu faturalara ilişkin hiçbir borcu bulunmadığını, zira takip mesnedi faturalarda yazılı malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, takip mesnedi yapılan faturalarla ilgili olarak irsaliye düzenlenmediği gibi, faturaların “teslim alan” bölümlerinin de boş olduğunu, bununla birlikte gerek huzurdaki davada gerekse İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 2020/486 esas sayılı dosyasında davalı taraf öncelikle, takibine mesnet yaptığı fatura konusu malları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, bu itibarla her iki davada da ispat yükünün faturaları keşide eden … Pazarlama Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketinde olduğunu, anılan faturaların davacı kayıtlarında işlenmiş olması gerektiğini, ancak davacı şirket bu yasal yükümlülüğü yerine getirmediği için İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/486 esas sayılı dosyası ile görülmekte olan itirazın iptali davasında delil olarak kendi defterlerine değil, müvekkili şirket defterlerine dayandığını, keza yapılan araştırmada davacının yasal defterlerini usulüne uygun tutmadığı gibi takip mesnedi faturalarla ilgili olarak yasal beyannameleri dahi vermediğinin tespit edildiğini, tüm bu bilgiler ışığında, müvekkili şirketin kendisine teslim edilmeyen mallara ilişkin düzenlenmiş olan faturalardan dolayı borçlu olmadığı aşikar olduğunu belirterek sair itiraz ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketin, davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitine, müvekkil şirket aleyhine haksız ve kötü niyetle icra takibi başlatan davalı şirketin en az %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Yapılan yargılama sonucunda ; asıl davada, dosya kapsamındaki tüm deliller; vergi dairelerinden celbolunan BA/BS formları , alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davaya dayanak yapılan faturaların irsaliyeli fatura olduğu, davalının faturaları kabul ederek BA formu kapsamında vergi dairesine bildirdiği, aynı şekilde davacı tarafından da faturaların vergi dairesine bildirildiği, BA ve BS formlarının birbirini teyit ettiği, her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının da birbirini doğruladığı, davacının ve davalının takip konusu faturaları usulüne uygun olarak tutulduğu anlaşılan defterlerine kayıt ettiği, davalı defterlerinde takip konusu faturalar kayıtlı olmasına ve kabul edilmiş olmasına rağmen davalının davacıya ödeme yaptığına ilişkin bir delil ibraz etmediği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olduğu, davacı takip talebinde her ne kadar takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında kesin vade konusunda bir sözleşme ve mutabakat olmadığı gibi davalının temerrütü için gönderilen bir ihtarnamede bulunmadığı, bu nedenle davacının takip öncesi işlemiş faizinin yerinde olmadığı, davalının temerrütünün takip tarihi itibariyle gerçekleştiği, alacağın faturaya dayalı likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, birleşen dava yönünden ise davalının asıl davadaki takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitin istediği, ancak asıl davada yapılan yargılamada davalının borçlu olup olmadığının tespiti yönünden de bilirkişi incelemesi yapılması ve asıl davada yapılan yargılama sonucu davalının davacıya borçlu olduğu, davacının asıl davada aynı takip talebinden dolayı açılan itirazın iptali davası olmasına rağmen aynı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti yönünde birleşen davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddine, birleşen davanın ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip mesnedi faturalarda yazılı malların davalı şirkete teslim edilmediğini zira anılan faturalarla ilgili olarak irsaliye düzenlenmediği gibi faturaların “teslim alan” bölümlerinin boş olduğunu, fatura konusu malların teslim edildiğinin ispat yükü davacıda olmasına rağmen, bu husus davacı/birleşen davada davalı tarafından ispat edilemediğini, tek başına takip konusu faturaların davalı şirket defterlerine işlenmiş olması ispat bakımından yeterli olmayıp anılan faturaların davacı kayıtlarında da işlenmiş olması gerektiğini, davacı şirket bu yasal yükümlülüğü yerine getirmediği için delil olarak kendi defterlerine değil, davalı şirket defterlerine dayanmış olmakla yargılama esnasında yapılan araştırmada, davacının yasal defterlerini usulüne uygun tutmadığı gibi takip mesnedi faturalarla ilgili olarak yasal beyannameleri dahi vermediği tespit edilmiş olup davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve davacı lehine delil vasfına haiz olmadığı hususu bilirkişi raporunun “incelenen defter ve belgeler” kısmında da açıkça belirtildiğini olmasına rağmen, aynı raporun sonuç ve kanaat bölümünde “Tarafların incelenen 2018 takvim yılı kanuni ticari defterlerinin kendi adlarına delil vasfına haiz olduğu” şeklinde kanaat bildirildiğini, rapora itiraz ettiklerini reddedildiğini, tüm bunlara ek olarak, asıl davada davacının, davalı şirketten 21 adet faturadan doğan toplamda 173.924,32.-TL alacağı olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile şimdilik üç faturadan kaynaklı alacaklarını talep ettiklerini iddia etmiş olup ancak davalı şirketin böyle bir borcu olmadığını, tüm bu hususların tespiti amacı ile menfi tespit davası ikame edilmiş ise de bu davada yeterli inceleme yapılmamış olup ve fiil olayları ispatı zımnında dinlenmesini talep ettikleri tanıkların dinlenmediğini, bu nedenlerle birleşen davadaki taleplerinin de değerlendirilmesi gerekeceği ve Mahkemenin vermiş olduğu kararın bu yönden de hatalı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, ticari satım sözleşmesi nedeniyle faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali; birleşen dava ise teslim edilmeyen mallara ilişkin faturalar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, faturalara konu malların teslim edilip edilmediği ve davacının alacaklı olup olmadığı noktasındadır.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “.fatura alacağı” sebebine dayalı olarak 39.697,44 TL asıl alacak ve 9,79‬ TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 05/10/2020 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki asıl dava; İİK’nın 72/1. Maddesi uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemiyle birleşen dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı-birleşen davalı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 173.924,32 TL alacaklı olup takibe konu 3 adet faturanın da toplam alacağın içinde bulunduğu belirlenmiştir. Davalı-birleşen dosya davacısı ticari defterlerine göre ise, davacının takibe konu faturalar davalının kayıtlarında yer almaktadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. maddesinde, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerekir. Zira, davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil eder(Yargıtay 19. HD’nin 09/11/2016 tarih ve 2016/3391 Esas – 2016/14472 Karar sayılı ilam). Bu durumda davalı-birleşen dosya davacısı davacı-birleşen dosya davalısının faturalarını benimseyerek ticari defterine kaydettiğine göre, kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerekir. Dava dosyasında bu yönde bir ispat bulunmadığından davacı-birleşen dosya davacısının, davalı-birleşen dosya davacısından 36.697,44 TL alacaklı olduğunun kabulü gerekir.Birleşen dava ise, asıl davadaki dava miktarı üzerinden harçlandırılmıştır. Bu halde birleşen davada iddia edilen hususların asıl davada savunma yoluyla ileri sürülmesi mümkün olduğundan birleşen davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.Bu halde mahkemece asıl davanın asıl alacak yönünden kabulüne, birleşen davanın ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı/birleşen dosya davacısı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun asıl ve birleşen dosya yönünden ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı/birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca asıl ve birleşen dosya yönünden ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Asıl dava yönünden başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 618,63 TL harcın, alınması gerekli olan 2.711,73 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.093,1‬0 TL istinaf karar harcının davalı/birleşen dosya davacısından alınarak hazineye irat kaydına,3-Birleşen dava yönünden başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,4-Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/02/2023