Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1832 E. 2021/1364 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1832
KARAR NO: 2021/1364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2021/397 Esas
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılamasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili … ve davalı …, … Ltd. Şti.’nin %50 oranında hissedarı olup, her iki tarafın aynı zamanda münferit imza yetkilisi olarak şirketi temsil yetkisine sahip olduklarını, 2009 yılında davalının dava dışı … adına kayıtlı tek taşınmaz olan İstanbul İli Kadıköy İlçesi … Mah … mevkii … pafta … ada … parselde kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazın şirket adına kayıtlı bulunan hissenin tamamını değerinin çok altında, kötü niyetli ve muvazaalı olarak yakını …’a sattığını, bu satıştan yaklaşık olarak 7 ay sonra 18.02.2010 tarihinde Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmenin taraflarının ise davalı … ile … Ltd Şti olduğunu, … Ltd Şti’nin sahibi ve tek yetkilisinin ise davalının kardeşi … olduğunu, davalı …’in erkek kardeşi … ve dava dışı … vasıtası ile … Ltd Şti’nin tüm mal varlığını, hukuk dışı oyunlarla hep birlikte hareket ederek kendi kontrollerine muvazaalı olarak geçirdiklerini, muvazaalı satışın iptali için açılan davanın İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/337 E. sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, anılan davanın başlangıçta müvekkili aleyhine sonuçlanarak kesinleştiğini, ancak müvekkilinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvurusu sonucunda, mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden yargılamaye yeniden başlandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’nin avans faizi ile birlikte müvekkiline, müvekkilinin ortağı olduğu … Ltd Şti’ne şimdilik 5.000 TL’nin avans faizi ile birlikte ödenmesine, davalının üzerinde bulunan gayrimenkullerin ve … Ltd Şti’nde bulunan hisselerinin bir başkasına devir ve temlikinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ: davalının sahibi olduğu taşınmazlar ve şirket hisseleri yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi yönünde anlaşılsa dahi bu kez de davacının iddiaları doğrultusunda davalıdan talep edebileceği bir tazminat alacağı bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkin uyuşmazlık doğrultusunda alacağın varlığı ve miktarı ispata muhtaç olduğundan ihtiyati tedbir niteliğinde de olsa İİK 257 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı da verilemeyeceğinden davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarının tekrarla davalının hem müvekkiline hem de müvekkilin ortağı olduğu … Limited şirketine, şirket müdürü olarak çok büyük zararlar verdiğini, zarar ve ziyan miktarları İstanbul Anadolu 21 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/337 ve İstanbul Anadolu 27.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/300 E. sayılı dosyaları sabit olduğunu, zarar ve ziyan miktarları bilirkişi incelemesi ve raporları ile de netleşeceği sabit ise de, davanın uzaması ihtimaline binaen davalının da kötü niyetli olması sebebi ile ileride sayın mahkemenin vereceği kararın infazının boşa çıkmaması için davalının üzerinde bulunan gayrimenkullerinin üzerine tedbir konmasını, keza şu anda … grup Limited şirketinde bulunan hissesinin da bir başkasına devir temlikinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbire hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, dava içinde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı, tarafların ortağı ve münferiden yetkilileri olduğu … Ltd Şti’ye ait taşınmazın şirket adına kayıtlı bulunan hissesinin tamamının davalı tarafça değerinin çok altında şirketin içini boşaltmak amacıyla kötü niyetli ve muvazaalı olarak yakını dava dışı …’a devredilmesi nedeniyle hem doğrudan hem de dolaylı olarak zarara uğradığını belirterek hem davacı ve hem de şirket yönünden gerçekleşen zararların davalıdan tahsilini istemiş, ihtiyati tedbiren davalının üzerinde bulunan gayrimenkullerinin ve aynı zamanda … Lt Şti nezindeki hissesi üzerinde 3.kişiye devir temlikinin önlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, talebin reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir ( Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’un 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. ” Somut olayda, yöneticinin sorumluluk davası kapsamında şirketin uğradığı zararın tazmini istenmiş olduğundan, uyuşmazlık konusu olmayan davalı adına kayıtılı taşınmazlar ve şirketteki hisseleri üzerinde ihtiyati tedbire hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gerekli istinaf karar karcının davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan istinaf karar harcından mahsubuyla başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi 11/11/2021