Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1791 E. 2022/561 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1791
KARAR NO: 2022/561
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2021/112 Esas – 2021/533 Karar
DAVA:Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili firmanın, … firmasının mümessili olan … Ltd. Şti.’den daha önce sipariş etiği … sistem kumaş örgü makinelerine istinaden aynı makinenin “…) ” iğne inceliğinde olan sekiz adet kumaş örgü makinesi sipariş ettiğini, işbu makinelerin müvekkili firmaya, … Bankası tarafından finansal kiralama (leasing sözleşmesi) yolu ile kiralandığını, müvekkiline teslimi ve kurulumu yapılan makinelerin eksik ve noksan olduğunu, daha önce teslim alınan makinelerde bulunan olmazsa olmaz aksam ve parçalarının bulunmadığının tespit edildiğini, davalıya bildirim ve ihtar yapılmasına karşın davalının bir kısım eksik parçaları tamamlattırdığını ancak eksiklikleri tam olarak gidermediği için makinelerin halen çalışmadığını, bu nedenle takriben günlük 1.500 kg eksik kumaş üretildiğini, müvekkilinin günlük en az 15.000,00.TL zarar ettiğini, dava açmak için finansal kiralama şirketinden muvafakat alındığını ileri sürerek davaya konu makinelerin tüm eksik parça ve noksanlıklarının giderilmesi için gerekli miktarın (belirsiz alacak talepli olarak şimdilik 1.000,00.TL) hesaplanarak ticari faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep saklı tutarak, 28.04.2020 tarihinden dava tarihine kadar günlük zararın hesaplanarak (belirsiz alacak talepli olarak şimdilik 14.000,00.TL) faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin davalının Türkiye’deki mümessilli olup, Türkiye’deki satışlarında aracılık ettiğini, bu kapsamda davacının müvekkili aracılığıyla …’den dava konusu makineleri satın aldığını, öncelikle arabuluculuk şartının doğrudan müvekkiline asil sıfatıyla doğrudan yöneltilerek yapıldığından usulüne uygun arabuluculuk başvurusundan söz edilemeyeceğini, davacı ile … arasındaki ticari ilişki kapsamında taraflar tüm siparişlerde …’nin “Genel Satış Ve Teslim Şartlarının” uygulanacağı hususunda mutabık kaldığını, söz konusu Genel Satış Şartlarında, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan ihtilaflar için Stuttgart mahkemeleri yetkili kılınarak uyuşmazlıkta Alman Hukukunun uygulanacağının kararlaştırıldığını, davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, satıma konu makinelerin davacının siparişine uygun olarak teslim edildiğini, iddia edilen eksik parçalar davacının sipariş etmediği ve makinelerin çalışması için elzem olmayan opsiyonel parçalar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, öncelikle arabuluculuk başvurusunun usulüne uygun olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafından … (… firmasına izafeten) davalı gösterilmek suretiyle izafeten açıldığı halde arabuluculuk başvurusu doğrudan acenteye yapıldığı, bu nedenle, davanın izafeten açılması, arabuluculuk başvurusunun ise doğrudan acenteye yapılması hukuka uygun olmadığı, arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti. ‘nin acente gibi sorumlu olduğunu, buna göre acente, yapılmasına aracılık ettiği veya bizzat müvekkili adına yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, müvekkiline izafeten davacı veya davalı konumunda olduğunu, davalı tarafın husumeti izafeten yöneltilmediğinden hareketle ve kendileriyle yani … Ltd. Şti. İle arabuluculuk görüşmeleri yapılmasına rağmen … firması ile arabuluculuk görüşmeleri yapılmadığını ileri sürerek iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığını, zira arabuluculuk görüşmelerinde de herhangi bir husumet itirazında bulunulmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesine konu makinelerin eksik teslim edildiğinden bahisle sözleşmeye aykırılıktan dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, zorunlu arabuculuk şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, tekstil sektöründe faaliyet gösteren davacı şirketin Almanya’da mukim davalı asil … firmasından finansal kiralama yoluyla dava konusu kumaş örme makinelerini satın aldığı, … Ltd Şti’nin davalı firmanın Türkiye’deki temsilcisi ve dava konusu satım sözleşmesine aracılık eden firma olduğu, nitekim eldeki davanın da davalı … firmasına izafeten … Ltd Şti aleyhine ikame edildiği dosya kapsamından sabit olup, 6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklindeki düzenleme karşısında, eldeki davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğundan öncelikli uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuk başvuru şartının usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı bir ticari işletme adına geçici de olsa yurt içinde işlem yapanlar hakkında acentelik hükümleri uygulanır. Bu nedenle yurt dışındaki şirkete izafeten yurt içinde işlem yapan aleyhine dava açılabilir. Ancak hüküm temsilci aleyhinde değil, esas sözleşmede taraf olan firma aleyhine verilebilir. Bu durumda, yurt dışında mukim davalı … firmasının Türkiye’deki temsilsici … Ltd Şti olduğu ihtilafsız olmasına rağmen, zorunlu arabuluculuk başvurusunun … Ltd Şti’ne doğrudan yöneltildiği ve arabuluculuk görüşmelerinin bu şirketle yapılarak sonuçlandırıldığı dosyaya sunulan arabuluculuk tutanağından sabittir. Arabuluculuk sürecinde tarafların ancak üzerlerinde tasarruf edebilecekleri iş ve işlemler konu olabileceğinden, taraf sıfatına sahip olmayanlar arasında yapılacak arabuluculuk faaliyetinde anlaşma halinde uyuşmazlık konusu hak sona ermeyeceği gibi anlaşamama durumunda dava şartının da yerine getirilmediği kabul edilmelidir. Bu nedenle, ilk derece mahkeesince, arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.28/04/2022