Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1783 E. 2021/1299 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1783
KARAR NO: 2021/1299
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.07.2021-06.08.2021
NUMARASI: 2021/475 Esas (derdest dosya)
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2021
Taraflar arasında görülen davada ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin reddine ilişkin ara kararlarının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin dava dışı … Limited Şirketi’nde %95 hisseye sahip olduğu, bu şirkette aynı zamanda müvekkilin kardeşi olan davalı … ise %5 oranında payının bulunduğu, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/109 E. sayılı dosyasından yürütülen kovuşturma neticesinde 2008/116 K. sayılı karar ile müvekkili hakkında bir yıldan uzun süreli mahkumiyet hükmü tesis edildiği bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile davalı … müvekkile vasi olarak atandığı, müvekkilinin Covid-19 virüsüne ilişkin alınan önlemler kapsamında uzun süreli izinden yararlandırıldığı ve bu aşamada dava dışı şirkette davalı tarafından usulsüz işlemlerin gerçekleştirildiğini öğrendiği, gerçekte yapılmayan ve fakat yapılmış gibi gösterilen 2015 yılı olağan genel kurul toplantısına müvekkilinin fiilen katılması mümkün değilken davalının, sanki müvekkili de katılmış gibi göstererek kendisini 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak atadığı, şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere tek yetkili kıldığı ve bu toplantı tutanağında müvekkilinin imzasını taklit ettiği, 03.07.2015 tarihli bu genel kurul kararının geçersizliğinin tespiti istemiyle İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığı ayrıca suç duyurusunda bulunulduğu,soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/120657 numaralı dosyasında yürütüldüğü, imza incelemesinde müvekkiline atfen atılan imzanın davalının eli ürünü çıktığı gibi imzanın taklit edildiğinin kabul de edildiği ayrıca tek mal varlığı olan taşınmazı ipotekli olarak ve piyasa değerinin altında üçüncü kişilere devrettiği, satış bedelinin şirket kasasında olmadığı, kaldı ki şirkete ait taşınmazın satışı için genel kurul kararı alınmasının TTK 538/2 maddesi gereği olduğu, İstanbul Anadolu Adliyesi 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/176 E. sayılı dosyasında tapu iptali ve tescili davası açıldığı, davalının vasilikten azledildiği ve yerine oğlu …’ın vasi olarak atandığı, taşınmazın satışı ile şirketin kira gelirlerinden de mahrum kaldığı, şirketin zarara uğratıldığını belirterek şimdilik 200.000Tl tazminatın davalıdan tahsili ile dava dışı şirkete ödenmesine, davalının mal varlığını kaçırmasının önüne geçebilmek amacıyla mal varlıklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiş, 02.08.2021 tarihli dilekçesiyle de; limited şirket müdürü olan davalının şirkete ait taşınmazı hem muvazaalı ve kanuna aykırı olarak satması hem de kira gelirlerinden dolayı verdiği zarar nedeniyle İİK 257. vd.maddeleri uyarınca 200.000,00 TL üzerinden davalının menkul/gayrimenkul ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, dava dilekçesiyle istenilen ihtiyati tedbir bakımından yapılan değerlendirme sonucu; 16.07.2021 tarihli ara karar ile; HMK 389. maddesi uyarınca, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir verilebileceği, eldeki davada; dava dışı şirketin uğradığı zararın tazminin istendiği, tedbire konu edilen davalının malvarlığının dava konusu olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, ihtiyati haciz istemi yönünden ise; İİK 258. maddesinde, alacağın varlığı hakkında kanaat edinilmiş olması halinde ihtiyati haciz verilebileceğinin belirtildiği somut olayda, alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti hakkında yeterli kanaat oluşturmaya elverişli belge veya delil sunulmadığı, borçlunun malvarlığını kaçırdığı veya gizlediği yönünde de bir delil sunulmadığı gerekçesiyle koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin de 06.08.2021 tarihli ara kararı ile reddine karar verilmiştir. Bu ara kararlara karş, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde açıklandığı üzere davalının müvekkiline vasi olarak atandığı, davalının gerek şirket yöneticiliği gerekse de vasilik görevini kötüye kullanarak müvekkile ne denli ağır zararlar verdiği, zarar miktarının oldukça yüksek olduğu ve yargılama sonucunda müstakbel icra sonucunun bu denli tehlike altında olduğunun açıklığı karşısında koşulları oluşan ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik hüküm kurulmasının hatalı olduğu, ihtiyati haciz talebinin reddi kararının da hukuka aykırı bulunduğu zira her ne kadar kararda temel olarak alacağın varlığı ve muacceliyeti hakkında yeterli kanaat oluşmadığı belirtilmişse de; dilekçe ekinde sunulan banka hesap dökümü ile daha önce taşınmaz hakkında hazırlanan gayrimenkul değerleme raporunda taşınmaz üzerinde birçok işyeri bulunduğu belirtilmesine rağmen banka hesap kayıtlarında sadece bir işyerinin kira gelirinin sembolik rakamlarla şirket hesabına aktarıldığının açıkça anlaşılmasına karşın alacağın varlığı konusunda bir kanaatin olduşmadığından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, alacağın varlığı açık olup, yargılama sonucunda nihai olarak miktarı belirleneceği, bu nedenle davanın şimdilik 200.000,00 TL bedel üzerinden açıldığı, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için alacağın kesin ispat ile değil yaklaşık ispat ile delillendirilmesinin yeterli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin ihtiyati haczin reddine ilişkin 06.08.2021, ihtiyati tedbirin reddine dair 16.07.2021 tarihli ara kararlarının kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasıdır. Talep, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istemini kapsamaktadır. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, bu ara kararlara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre, “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek ölçüde ispat etmek durumundadır. Somut olayda, davacı vekili tarafından sunulan … Bankası A.Ş hesap dökümleri ve gayrimenkul değerleme raporu, müdürün sorumluluğu nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazminini istemine ilişkin bu davada; özellikle alacağın varlığı miktarı bakımından ve ihtiyati hacze ilişkin diğer şartların oluştuğu yönünde kanaat getirici nitelikte bulunmadığından ilk derece mahkemesince ihtiyati haczi isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin tek hakim tarafından değerlendirilip karara bağlandığı görülmektedir. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 18.06.2014 tarih, 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ”…Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri beş yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır…” hükmü düzenlenmiştir. O halde, eldeki davanın, yöneticinin sorumluluğuna dayalı tazminat davası olmasına göre, ihtiyati tedbir isteminin de heyet halinde görülüp karara bağlanması gerekirken tek hakimle ara karar tesisi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin ihtiyati tedbirin reddine yönelik esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu 16.07.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz isteminin reddine dair 06.08.2021 tarihli ara kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik 06.08.2021 tarihli ara kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilince ihtiyati tedbirin reddine yönelik ara kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile; istinafa konu 16/07/2021 tarihli ara kararının HMK’nın 353(1)a-3 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbir isteminin yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2- İhtiyati haciz yönünden ; istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3- İhtiyati tedbir yönünden; davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, bu başvuru nedeniyle yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2021