Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1750 E. 2021/1253 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1750
KARAR NO: 2021/1253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2021/93 D.iş – 2021/94 Karar
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati hacze itiraz eden taraflar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz isteyen banka vekili, müvekkili bankanın Beylikdüzü Ticari Şubesi kredi müşterisi olan … A.Ş.’ne, … A.Ş., … A.Ş., …, … ve …’ın müteselsil kefaletiyle krediler kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine … A.Ş.’nin kredi hesapları 31/12/2018 tarihinde kat edilerek alacağın muaccel hale geldiğini, kredi hesaplarının kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içeren Gebze … Noterliği’nin 03/01/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamelerin muhataplara tebliğ edilmesine rağmen, borcun bugüne kadar ödenmediğini, ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle müvekkili bankanın borçlulardan; 22.045.557,01-TL nakit ve 8.750,00-TL gayrinakit olmak üzere toplam 22.054.307,01-TL alacağı bulunduğunu, hesabın kat edildiği tarihten sonra toplam 2.079.626,76 TL tahsilat yapılmış olup, hesap kat tarihinden sonra tahsil edilen alacak bakımından B.K. 100 maddeden kaynaklanan haklarının saklı olduğunu, müteselsil kefiller … A.Ş., … A.Ş., …, … ve … bakımından 20.000.000-TL nakit alacaktan sorumlu olduklarını, asıl kredi borçlusu … A.Ş. ve müteselsil kefillerden … A.Ş. açısından, lehine tesis edilen ipoteklerin olduğunu, buna göre, kredi asıl borçlusu … A.Ş. bakımından; kredi borçlusu lehine verilen teminatlar borçludan olan alacağın tamamını karşılamadığını, ihtiyati haciz başvuru tarihi itibariyle 14.000.000,00-TL ipotek limitini aşan borç miktarı olan (faiz ve masraflar hariç) 8.054.307,01 TL üzerinden ihtiyati haciz talebinin olduğunu, müteselsil kefil … A.Ş. bakımından; müteselsil kefil sıfatıyla alacaklı olduğumuz 20.000.000,00-TL kredi alacağımızın 8.000.000,00-TL’lik kısmı teminat altında olduğundan şimdilik 8.000.000,00-TL olan ipotek limitini aşan kısım olan 12.000.000,00-TL alacağı için ihtiyati haciz talebinin olduğunu ileri sürerek Müteselsil kefiller … A.Ş, …, … ve … yönünden, masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 20.000.000,00 TL üzerinden; müteselsil kefil … A.Ş. bakımından; müteselsil kefil sıfatıyla alacaklı olduğumuz 20.000.000,00-TL kredi alacağımızın 8.000.000,00-TL olan ipotek limitini aşan kısım olan masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 12.000.000,00-TL üzerinden; asıl kredi borçlusu … A.Ş. bakımından; borçludan olan alacağımızın 14.000.000,00-TL toplam teminatı aşan borç miktarı olan masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 8.054.307,01 TL üzerinden ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 22.03.2021 tarihli kararı ile; talebin kabulüne, İİK’nun 257/1 maddesi gereğince alacaklının, borçlular … A.Ş, …, … ve … yönünden, masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 20.000.000,00 TL, borçlu … A.Ş. bakımından; müteselsil kefil sıfatıyla 20.000.000,00 TL kredi alacağının 8.000.000,00 TL olan ipotek limitini aşan kısım olan masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 12.000.000,00 TL, borçlu … A.Ş. bakımından; borçludan olan 14.000.000,00 TL toplam teminatı aşan borç miktarı olan masraf ve faiz hariç ihtiyati haciz tarihi itibariyle 8.054.307,01 TL, alacağının alınabilmesini sağlamak için borçluların borca yetecek miktardaki menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, borçlu ile 3. kişilerin uğrayabilecekleri zararı karşılamak üzere müşterek ve müteselsil borçluluğa dayanan toplam talep miktarı olan 20.000.000,00 TL üzerinden % 15 oranında HMK’nın 87. maddesinde yazılı türden teminat alınmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ:İtiraz eden borçlu … vekili, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkeme tarafından verildiğini, müvekkilinin ikametgahının bulunduğu yerdeki İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, ihtiyati hacze dayanak hesap kat ihtarına müvekkilinin itiraz ettiğini, alacaklının talebinde ileri sürdüğü hususların tamamının yargılamayı gerektirdiğini, sözleşme kapsamında alınan kefaletin kanunda aranan şartları haiz olmadığını, kefalet limitinin üzerinde ihtiyati hacze hükmedildiğini, müvekkilin mal kaçırdığına dair somut delilin bulunmadığını belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İTİRAZ :İtiraz eden diğer borçlular vekili, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkeme tarafından verildiğini, İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kat ihtarına karşılık süresi içerisinde noter kanalıyla itiraz edildiğini, kat ihtarının üzerinden 2 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin mal kaçırma hazırlığı içinde bulunduğuna dair somut delilin ortaya konulamdığını, asıl borçlu şirket hakkında verilen tutarı aşacak şekilde müvekkilleri aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmadığını, borçlu …’ın kefalet sözleşmesinde eşinin rızası bulunmadığından kefaletinin geçersiz olduğunu, henüz rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulmadığı ve rehnin henüz borcu karşılamaya yeter tutarda olup olmadığı bilinmediğinden müvekkiller aleyhine ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İTİRAZA CEVAP: İhtiyati haciz isteyen banka vekili, borçlular tarafından ileri sürülen itirazların, İ.İ.K 265. madde de belirtilen sebeplere dayanmadığını, taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmeleri müvekkili bankanın Beylikdüzü Şubesi ile borçlular arasında imzalandığını, sözleşmenin ifa edileceği yer olan Beylikdüzü olup, söz konusu şubenin Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yetkili alanı içinde kaldığını, müvekkili banka alacağı likit ve muaccel bir alacak olup, alacağın varlığına dair delillerin sunulduğunu, ipoteklerin asıl kredi borçlusu şirketin ve müteselsil kefillerden … A.Ş. lehine olduğunu, diğer müteselsil kefillerin borçlarının teminatını teşkil etmediğini, alacağın kefil açısından rehinle teminat altına alınmamış olması halinde rehin ve kefaletin ayrı ayrı müesseseler olması nedeniyle tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla alacaklının alacağının tahsilini teminen her bir teminat için ayrı ayrı takip yapma yetkisi mevcut olduğunu, sözleşmede sorumlu oldukları kefalet tutarlarının gösterildiğini, kefaletlerin de geçerli olduğunu, sözleşmeşmesi imzalandığı sırada asıl kredi borçlusu şirketin ortağı olan …’ın kefaleti için eşinin muvafakatının gerekmediğini belirterek itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, İİK 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına itiraz nedenleri dışındaki bir nedenle itiraz mümkün olmadığı, muterizlerin itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin bu maddede belirtilen nedenler içinde kalmadığı, ayrıca borçlu, İİK 50 maddesinin yollamasıyla, HMK’ya göre genel yetkili mahkemenin borçlunun yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yine HMK 10 maddesi gereğince sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu, alacaklının yerleşim yerinin Beşiktaş İstanbul olması nedeniyle Çağlayan mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla, ihtiyati hacizde mahkememizin yetkili olmadığını ileri sürmüş ise de, HMK 14 maddesi gereğince tüzel kişilerde bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda o yer mahkemesinin de yetkili olduğu değerlendirildiği, dava konusu kredi sözleşmesinin imzalanması ve diğer işlemlerinin alacaklı bankanın Beylikdüzü Ticari Şubesince yapıldığı, mahkemenin yargı çevresinde kaldığından yetki itirazının da yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı itiraz eden eden borçlular vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-İtiraz eden borçlu … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, müvekkili bakımından geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, hesap kat ihtarına itiraz edildiğini, kefil olunan azami miktarın üzerinde ihtiyati hacze karar verildiğini, müvekkilin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinin somut delile dayanmadığını, müvekkil bakımından ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-İtiraz eden diğer borçlular vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkeme tarafından verildiğini, kat ihtarına karşılık süresi içerisinde noter kanalıyla itiraz edilmiş olup, kat ihtarının üzerinden 2 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, asıl borçlu hakkında verilen ihtiyati haciz tutarını aşacak şekilde müvekkiller aleyhine ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, borçlu …’ın kefalet sözleşmesinde eşinin rızasının bulunmadığından kefaletinin geçersiz olduğunu, henüz rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulmadığı ve rehnin henüz borcu karşılamaya yeter tutarda olup olmadığı bilinmediğinden müvekkiller aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, İİK’nın 265/son maddesi uyarınca, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabulüne ilişkin ek kararın istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı Kanun’un 45. maddesi hükmüne göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. TBK’nın 586. maddesi uyarınca da kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse, alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz (Yargıtay 11. HD 2016/13086 E 2016/9051 K 22.11.2016 T. Yine Yargıtay 19 HD 2012/4803 E 2012/10127 K 14.06.2012 T. Ve 2010/6302 E 2010/10114 K 22.09.2010 tarihli emsal kararı). Somut olayda, alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde, (aleyhlerine ihtiyati haciz verilen ve ihtiyati hacze itiraz eden) borçluların müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer aldıkları ihtilafsız olup, TBK’nın 586/1. maddesi uyarınca, müteselsil kefil olan borçluya alacaklının müracaat edebilmesi için gerekli olan “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiş, ihtarın hükümsüz kalmasıyla da müteselsil kefille müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. Öte yandan, kat ihtarına itiraz edilmiş olmasının ihtiyati hacze itiraz nedeni olmayıp açılacak menfi tespit davasında veya itirazın iptali davasında ileri sürülebileceğinden, alacağın varlığı ve tutarı bakımından yaklaşık ispat olgusunun somut olayda gerçekleşmiş olduğundan ve ipoteklerin itiraz eden kefillerin borcunun teminatını teşkil etmediği de gözetildiğinde, koşulları oluşan ihtiyati hacze karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Talebe dayanak genel kredi sözleşmesinin alacaklı bankanın Avcılar Şubesince imzalanmıştır. Avcılar, Bakırköy ilçesi sınırları içinde kalmaktadır. TBK 89. maddesi uyarınca, borcun ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Eğer bu belirleme yapılamıyor ise, anılan maddenin 1.bendi uyarınca, para borcu alacaklının yerleşim yerinde ifa edilir. Bu durumda, krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerin ödeme yeri olduğu açıktır. Yani, tarafların sözleşme ilişkisinde ifa yeri anlaşılmaktadır; o da krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerdir. Bu durumda ifa yeri, alacaklının merkez adresi değil, şube adresi olup, ifa yerine göre de, yetkili mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, borçluların yetkiye yönelik itirazlarının reddinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. 6098 sayılı TBK’da kefalete ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiş olup, bu kapsamda eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecektir. Bu düzenlemenin uygulamada yarattığı sorunlar nedeniyle TBK’nın 584. maddesine 28.3.2013 tarihli 6455 sayılı Kanun ile 3. fıkra eklenmiştir. Buna göre, ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından, işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacaktır (Yargıtay 11. HD, 17/02/2016 tarih, 2016/970 E. 2016/1578 K sayılı ilamı). O halde, kefil …’ın o tarihte şirket ortağı olmakla eş rızasının az yukarıdaki açıklamalar ışığında zaten gerekmediği anlaşılmakla bu husustaki istinaf başvurusunun da esastan reddi gerekmektedir. Açıklanan bu nedenlerle itiraz eden borçlular veklerinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekillerinin istinaf başvurusunun HMK ‘nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı itiraz eden borçlular tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-f maddesi ve İİK’nın 265/ son maddeleri uyarınca oy birliği kesin olarak ile karar verildi.21/10/2021