Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1738 E. 2021/1351 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1738
KARAR NO: 2021/1351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2020/767 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Davacılar vekili talep dilekçesinde özetle; davalı şirketin 22.12.2017 tarihinde kurulmuş olup, bankacılık, otomotiv sanayisi, sağlık, bilgi sistemleri, şirket yönetimi, iletişim sistemleri, hava taşımacılığı ve benzeri sektörel, kurumsal ya da özel yazılım sistemlerinin mühendislik prensipleri çerçevesinde tasarımının yapılıp, yazılım ve paket programlar geliştirilerek ürün haline getirilmesi, gerekli AR-GE çalışmalarının yapılması veya katkıda bulunulması alanında faaliyet gösterdiğini, bununla birlikte davalı şirketin her ne kadar ana sözleşmesinde farklı sektörlere yönelik yazılım sistemleri ve paket programlarının geliştirilmesine atıfta bulunulsa da esasında davalı şirketin işletme konusunu oluşturan tek bir temel faaliyet bulunduğunu, davalı şirketin borca batıklık durumunun daha da derinleşmemesi ve bu nedenle müvekkillerinin hisse değeri ile tasfiye payı alacaklarının azalmaması için davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Tedbir talebinde bulunan öncelikle uyuşmazlık konusu hakkındaki vakıayı ileride açılacak davaya esas olmak üzere belirtmeli, bu vakıa ile ilgili gerekli somutlaştırmayı yapmalı, var ise buna göre mevcut delili sunmalıdır ki yaklaşık ispata da dair kanun koyucunun HMK m.390/f.3 hükmünde öngördüğü şartlar denetlenebilsin. Bu çerçevede ispat hukuku tedbir talepleri açısından da önem arz eder. Somut olayda, davalı şirketin organsız kaldığı hususu iddia edilmediğinden, Davalı şirkete kayyım tayinine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … temsile yetkili olan … tarafından davacı …’e gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 10.07.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalı …’nun üretmesi planlanan yazılımın hedeflediği sektörün değiştirilmesi gerektiği ve ürünün mevcut koşullarda tasarımı ve geliştirilmesinin tamamlanmasının zaman ve kaynak açısından mümkün olmadığı, …’nun günlük faaliyetlerine devam etmesi için gerekli olağan işletme giderlerini dahi karşılayamayacak hale geldiği ifade edildiğini, …’nun finansal durumu ile ilgili olarak hazırlanan raporlar neticesinde 30/06/2020 tarihi itibariyle …’nun TTK madde 376/2 kapsamında sermaye kaybı yaşadığı tespit edildiğini, davalı Şirket’in öz sermaye açığının 30/06/2020 tarihi itibariyle 1.419.438-TL’ye ulaştığının tespit edildiği anlaşılacağını, avalı şirket mali anlamda ciddi güçlükler yaşarken A Grubu Paysahipleri Yönetim Kurulu Üyelerine fahiş mali haklar tanındığı, 10 Nisan 2019 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan Yönetim Kurulu ve A Grubu hisse sahipleri ile B Grubu hisse sahiplerinin sorumluluk ve yetkilerini belirleyen Sözleşmeye aykırı bir biçimde davalı şirket hesaplarındaki paranın A Grubu Paysahipleri Yönetim Kurulu Üyeleri’nin hesaplarına transferleri gerçekleştirildiğini, dosya içeriğinde bulunan SMMM’den alınan rapor vergi beyannameleri olduğunu, 17/06/2021 tarihli 1 numaralı celsenin (3) numaralı ara kararının kaldırılmasını davalı şirkete yönetim kayyımı atamasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 376/2 olmadığı takdirde TTK’nın 529/1-b maddesi uyarınca şirketin münfesih olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle açılan davada tasfiye payının korunması için şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı şirket ortakları, şirketin münfesih olma koşullarının oluştuğunu iddia ederek açtıkları davada şirkete ihtiyati tedbir yoluyla yönetim kayyımı atanmasını talep etmişlerdir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda, anonim şirketin münfesih olma durumlarının ortaya çıkması halleri dahil şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Zira şirketin genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu tarafından idare olunması esastır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 427/4. Maddesinde, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiş olmakla birlikte, davalı şirkette organ boşluğu bulunduğuna dair herhangi bir iddia mevcut değildir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İhtiyati tedbir yasada düzenlenen geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Davacıların, yeterli şekilde şirketin mali durumuna ilişkin soruların cevaplanmadığı, hesap verilebilir ve şeffaf bir yönetim olmadığı, kötü yönetim ile şirketin borca batık hale geldiği, A grubu yönetim kurulu üyelerinin kendi şahsi çıkarlarını şirketin çıkarlarının üstünde tuttukları gibi şebeplerle ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilmiş olmakla birlikte, iddianın ileri sürülüş biçimine göre eldeki istem yönünden yaklaşık ispat şartı gerçekleşmemiştir. Elbetteki yargılamanın ilerleyen aşamalarında değişen durum ve koşullara göre tekrar ihtiyati tedbir talep edilebilir. Ancak dava dosyasının bulunduğu aşama itibariyle ihtiyati tedbir koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021