Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1724 E. 2021/1292 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1724
KARAR NO: 2021/1292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/302 (Derdest Dosya)
DAVA: Menfi Tespit
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ESAS DAVA/TALEP: Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki satım ilişkisi çerçevesinde davalı şirketten satın alınan mal nedeniyle düzenlenen üç ayrı fatura bedellinin ödendiği, müvekkili şirketi münferit imza ile temsil yetkisi bulunmayan …’un sadece kendi imzası ile dava konusu senedi düzenlenerek davalı şirkete teslim ettiği, davalı şirket tarafından, aralarında ticari ilişki bulunmamasına rağmen dava konusu 564.000.USD bedelli senedin kötüniyetli olarak …’na ciro edildiği ve adı geçen tarafından icra takibine konu edildiği, cironun muvazaalı olup, kişisel def’ilerin önüne geçmek amacıyla yapıldığı, senedin gerçek tanzim tarihinin 30.07.2018 olduğu ve bu tarihte müvekkili şirket adına senet tanzim eden …’un şirketi münferit temsil yetkisinin bulunmadığı, bu durumun mutlak def’i olup, herkese karşı ileri sürülebileceğini belirterek icra takibine konu edilen 564.000 USD bedelli senetten davalılara borçlu olunmadığının tespitine ve İİK 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞENDAVA/TALEP: Davacı vekili birleşen 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/282 esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesiyle ; taraflar arasındaki satım ilişkisi çerçevesinde davalıdan satın alınan mal nedeniyle düzenlenen üç ayrı fatura bedellerinin ödendiği, müvekkili şirketi münferit imza ile temsil yetkisi bulunmayan …’un sadece kendi imzası ile dava konusu senetlerin düzenlenerek davalı şirkete teslim ettiği, davalı şirket tarafından, aralarında ticari ilişki bulunmamasına rağmen bu senetlerden 564.000.USD bedelli olanını kötüniyetli olarak …’na ciro edildiği ve adı geçen tarafından icra takibine konu edildiği, bu senet nedeniyle açılan menfi tespit davasının İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde devam ettiği, 234.000USD bedelli olan senedin de … A.Ş’ye ciro edilip, takibe konulduğu, bu senet ve takibe karşı açılan menfi tespit davasının ise İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğü, dava konusu senetlerin bedelsiz olduğu, senetlerin düzenleme tarihi 24.09.2017 olarak belirtilmişse de, gerçek düzenleme tarihinin 30.07.2018 olduğu, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme ile bu durumun ortaya çıkacağı, senetlerin yetkisiz temsilci tarafından düzenlenmesi nedeniyle müvekkilini bağlamayacağı gibi mutlak def’i olup, herkese karşı ileri sürülebileceği, fatura bedellerinin ödenmesine ve cari hesaptan senet lehtarı olan davalı şirkete borçlarının bulunmamasına göre senetlerin bedelsiz olduğu ayrıca yetkisiz temsilci tarafından düzenlendiğinden bağlayıcı olmayacağını belirterek 24.09.2017 düzenleme, 2018 yılı eylül, ekim, kasım ve 2019 yılı ocak ayı vadeli, 101.520 USD, bedelli üç, 282.000USD bedelli iki ve 328.000USD bedelli bir adet olmak üzere toplam altı ayrı senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK72/2 maddesi uyarınca, dava konusu senetlerin icra takibine konu edilmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Esas davada mahkemece 04.05.2021 tarihli ara kararı ile, menfi tespit davasında icra takibinden sonra İİK72/3 maddesine göre, icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir verilebileceği ancak tedbir verilebilmesi için HMK 389. maddesindeki koşulların oluşması gerektiği, ibraz edilen delillere göre, anılan madde koşulları bulunmadığı gibi yaklaşık ispatın da oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, birleşen davada da, dosyanın İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/302 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmeden önce 09.06.2021 tarihli ara kararı ile; davacı vekilinin dava konusu senetlerin düzenleme tarihlerinin üzerinde yazılı olduğu gibi 24.09.2017 tarihi olmadığı, gerçek düzenleme tarihlerinin 30.07.2018 olduğuna ilişkin iddiasının ve anılan tarih itibarıyla şirketler arasındaki alacak-borç durumunun belirlenmesi ve denetlenmesi ayrıca sunulan fatura ve ödemelerin olup olmadığı konusunda inceleme yapılması gerektiği ve yaklaşık ispatın bu aşamada sağlanamadığı, dava konusu senetlerin TTK 776.madesi uyarınca zorunlu unsurları taşıyan senetler olduğu belirtilerek ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararlara karşı, esas ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Esas ve birleşen davada ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçelerinde özetle; esas ve birleşen davada ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin 04.05.2021 ve 09.06.2021 tarihli ara kararlarında yaklaşık ispatın sağlanamadığı belirtilmişse de; dosyada mübrez banka dekontları, alacağın temliki yoluyla ve çekle yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde; senetlerin bedelsiz olduğunun görüleceği, senedin düzenleme tarihine bakıldığında bu tarihte …’un şirketi münferit temsil yetkisinin bulunmadığının anlaşılacağı dolayısıyla yaklaşık ispatın bulunduğu, davalı şirket tarafından tanzim edilen 2018 yılına ilişkin üç adet faturanın müvekkili şirketin cari hesabına kaydedildiği, bu faturalara karşılık 2017 tarihli dekontlardan anlaşılacağı üzere bankadan ödemeler yapıldığı gibi bir kısım alacaklarının temlik edilmesi suretiyle ve ayrıca çeklerle de ödeme yapıldığı, esas ve birleşen davaya konu senetlerin gerçek düzenleme tarihinin 30.07.2018 olduğu davalı şirketin ticari defterleri incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağı, bedelsiz kalan senet yönünden ihtiyati tedbir verilmesi gerektiği, HMK 389.maddesindeki şartların ve yaklaşık ispatın oluştuğu ileri sürülerek esas dava yönünden 04.05.2021 ve 09.06.2021 tarihli ara kararlarının ayrı ayrı kaldırılmasına ve her iki ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Esas ve birleşen dava, İİK 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince esas davadaki tedbir istemi 04.05.2021, birleşen davadaki ihtiyati tedbir istemi ise 09.06.2021 tarihli ara kararı ile yukarıda yazılı gerekçeler doğrultusunda reddedilmiş, bu ara kararlara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Esas ve birleşen davada davacı vekili; davalı şirket ile aralarındaki alım satım ilişkisi kapsamında, satın alınan mal karşılığı davalı tarafından düzenlenen 2018 yılına ait üç ayrı fatura bedelinin ödendiği, cari hesapta da davalı şirkete borcun bulunmadığı bu nedenle senetlerin bedelsiz olduğu gibi gerçek tanzim tarihlerinin 30.07.2018 olduğu ve bu tarih itibarıyla senetleri tanzim eden dava dışı …’un münferit imza ile şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı, şirket tarafından sonradan icazet de verilmediğini belirterek hem bedelsizlik hem de anlaşmaya aykırılık ve yetkisiz temsil hükümlerine dayanmıştır. İİK 72. maddesinde, menfi tespit davasına özgü ihtiyati tedbir düzenlenmişse de; anılan maddede sadece hangi aşamada ne tür ihtiyati tedbir verilebileceği belirtilmiş olup, ihtiyati tedbir koşullarının genel hüküm niteliğindeki HMK 389 ve devamı maddelerine göre değerlendirilmesi gerekir. HMK 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, dava konusu bonoların gerçek tanzim tarihlerinin 30.07.2018 olduğu ve bedelsiz kaldığı yönündeki iddiaların HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, dava konusu bonolar, mübrez deliller ve dosyanın bulunduğu aşama itibarıyla HMK 390/3 maddesinde ifadesini bulan, “davanın esası bakımından haklılığının yaklaşık olarak ispatı” olgusunun gerçekleşmediği dolayısıyla ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, değişen koşul ve delil durumuna göre ihtiyati tedbir isteminin ileri sürülebileceği de gözetildiğinde; ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli istinaf karar harcının ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021