Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1614 E. 2021/1175 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1614
KARAR NO: 2021/1175
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021 (ara karar )
NUMARASI: 2021/324 Esas
BİRLEŞEN DAVADA
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVA:Yönetim Kurulu Kararın İptali
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ara karara karşı, asıl ve birleşen davalı vekili vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacılar temsili kayyımı dava dilekçesinde özetle; davacılara kayyım atandığı 20.02.2020 tarihi itibariyle davalı şirketin sermayesi 130.000.000 TL olup, her bir davacının şirketteki hisse oranı %7.90 olmak üzere, davalı şirkette temsil ettiği hisse oranının toplam %15.80 olduğunu, davacıların şirketten ayrılması talepli davanın Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/474 E. Sayılı dosyasında derdest olduğunu, anılan dava devam ederken davalı şirketin 26.10.2020 tarihinde, 2020/12 Nolu Yönetim Kurulu Kararı ile şirketin sermayesini, 130.000.000 TL’den 205.398.608 TL’ye çıkardığını, iç kaynaklardan karşılanmak üzere yapılan bu sermaye artışının, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan 2014/474 E. Sayılı dosyaya rapor hazırlayan bilirkişi heyetinin de dikkat çektiği üzere, mahkemenin olası kar dağıtım kararı vermesinin önüne geçmek için yaptığı kötü niyetli bir davranı olduğunu, işbu sermaye artışı iç kaynaklardan karşılandığı ve davacıların sermaye oranı korunduğu için taraflarınca davaya konu edilmediğini, ancak 15.03.2021 tarih ve Bakırköy … Noterliği’nin … Sayı tasdik no ile davalı şirket yönetim kurulunun bu kez, daha 5 ay bilre geçmeden sermayeyi 205.398.608 TL’den 300.000.000 TL’ye artırmaya karar verdiğini, 5 ay dolmadan iki ayrı sermaye artışı kararı yaparak sermayeyi 130.000.000 TL’den 300.0000.000 TL ye çıkarmasın hiç bir hukuki ve mali gerekliliğinin bulunmadığını ileri sürerek öncelikle 22 Mart 2021 tarih ve 872 Sayı nolu Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan, davalı şirket yönetim kurulunun 15.03.2021 tarihinde notere onaylattığı, sermaye artışına ilişkin 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı yönetim kurulu kararının icrasının ihtiyati tedbiren geri bırakılmasına, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan 2014/474 E. Sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasına, 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı sermaye artışına ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 02/04/2021 tarihli tensip zaptının 13 nolu ara kararı doğrultusunda; artırılan sermayenin ön görülen sürede yatırılmaması halinde ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğundan dava konusu yönetim kurulu kararının icrasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı … vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirkete karşı kendisi ve çocukları adına Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/474 E. sayılı dosyasında şirket ortaklığından ayrılma istemli dava açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun şirket kâr etmesine rağmen yıllarca kâr dağıtmadığını gerekçesini de üyesi oldukları Londra Altın Birliği’nin (LBMA) üye kalabilmek için en az sermayesinin 15 Milyon Sterlin olma şartını ileri sürdüğünü, şirket hiç kâr dağıtmadığı için önceki sermaye artışlarına katılamayan müvekkilinin şirketteki hisse oranlarının zamanla eridiğini, şirketten ayrılma istemi Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/474 E. sayılı davası devam ederken davalı şirketin kötü niyetli olarak sermaye artışı kararı aldığını ileri sürerek davalı şirketin, 22.03.2021 Tarihli ve 10292 Sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan, “Sermaye Artırımı” başlıklı; Bakırköy … Noterliği’nin 15.03.2020 Tarih ve … Yevmiye Numaralı Yönetim Kurulu Kararının öncelikle tedbiren icrasının geri bırakılmasına, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/474 E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına ve dava konusu davalı şirket yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TALEP: Birleşen dava davacı vekili tarafından 13.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir istemli dilekçesinde, davalı şirketin sermaye artışına ilişkin 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı yönetim kurulu kararının icrası bakımından asıl davada tedbir kararı verildiğini, müvekkili bakımından da ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğundan tedbire karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesinin 13/04/2021 tarihli ara kararıyla; Davacı tarafın tedbir talebinin kabulü ile HMK 389/1 md gereğince artırılan sermayenin ön görülen sürede yatırılmaması halinde ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğundan dava konusu Yönetim Kurulunun 05/03/2021 tarih 2 nolu kararının icrasının davacı … yönünden tedbiren durdurulmasına, HMK 392/1 md gereğince 1.ATM 2014/474 esas saylı dosyasında düzenlenen 12/01/2021 tarihli rapordaki tespit ve davacının ortaklığı dikkate alındığında durum ve koşullar gereğince teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
CEVAP/İTİRAZ:Asıl ve Birleşen davada davalı vekili, öncelikle davacılar yönünden verilen tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, zira yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, her sene büyüme sağlayan müvekkili şirketin icraatlarının kötüniyetli olarak değerlendirdiğini, bu sebeple yapılan sermaye artışının tamamen ekonomik dalgalanmalar içinde bulunulan sektör gereği yapıldığını, teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini, gerekçesinin kararda açıklanmadığını, müvekkili şirket, geçerli bir genel kurul kararına istinaden kayıtlı sermaye sistemine geçtiğini, yönetim kurulunun tartışmasız olarak sermaye artışı kararı almaya yetkili olduğunu, pay sahiplerini zarara uğratma kastı taşımadığını, sermaye artışına dair alınan karar, yasaya ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına uygun olduğundan ve yine şirketin mali ve ticari gerekleri nedeniyle alınmış olduğundan geçerli olduğunu, bu nedenle icrasının geriye bırakılması müvekkil şirketin işleyişine zarar vereceğinden davacıların hisseleri de bu durumdan zarar göreceğini belirterek öncelikle dava konusu sermaye artırım kararının icrasının davacılar yönünden durdurulmasına ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 17/06/2021 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşmada, davacıların hissedarı olduğu davalı şirketin sürekli olarak sermaye arttırımına gittiği, en son mahkememiz nezdinde dava açıldıktan sonra 21/06/2021 günü yapılacak olağan genel kurul toplantısında kayıtlı sermayenin 300.000.000-TL’den 700.000.000-TL’ye çıkartılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi amacıyla gündem oluşturulduğu, dava konusu yapılan yönetim kurulunun 05/03/2021 tarih 2 nolu kararı kapsamında arttırılan sermaye bedelinin davacılar tarafından kendilerine verilen 15 günlük süre zarfında ödenememesi halinde şirketteki paylarının arttırılan sermaye oranında düşeceği, Bakırköy 1.ATM 2014/474 esas sayılı dosyasında davacıların çıkma payının yine hisse oranına göre belirleneceği, ayrıca anonim şirketteki önemli hakların kullanılmasının şirketteki paya bağlı olduğu dikkate alındığında davacılar yönünden ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu dikkate alınarak tedbir kararına yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı asıl ve birleşen davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının yaklaşık ispat kuralına aykırı olarak verildiğini, somut delil olmaksızın teminatsız olarak verilen bu ihtiyati tedbir kararının şirketin işleyişini ve ticari hayatının devamını sekteye uğrattığını, davacıların yapılan sermaye artışına katılamasa dahi her ne kadar hisse değeri düşecek olsa da şirket değeri de artacağından, hisselerinin maddi anlamda değerinde azalma olmayacağını, müvekkili şirket profesyonel yöneticilerinin aldığı kararlar sayesinde sermaye yapısını güçlendirmek için bu kararı aldıklarını, uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini, gerekçesinin kararda açıklanmadığını, ülkenin ve hatta tüm dünyanın içinde bulunduğu pandemi koşullarının ekonomiye olumsuz etkilerinin hat safhada olması ve böyle bir süreçte söz konusu tedbir kararının şirket yönünden telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini belirterek 17/06/2021 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirket yönetim kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, sermaye artırımına ilişkin davalı şirketin 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı yönetim kurulu kararının icrasının geri bırakılmasına, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/474 Esas saylı ortaklık çıkma istemli davada alınan 12/01/2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler ve davacıların ortaklık durumu ve koşullar gereğince teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiş, tedbir kararına davalı tarafça yapılan itiraz doğrultusunda yapılan duruşma sonucunda, davalının tedbire itirazının reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Somut olayda, dava ve uyuşmazlık konusu, davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin 05.03.2021 tarih ve 2 sayılı yönetim kurulu kararı olup, davacıların şirket ortaklığından ayrılma talepli davanın Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/474 E. Sayılı dosyasında halen derdest olduğu, anılan davada çıkma payının hisse oranlarına göre belirleneceği, ortaklığa bağlı hakların kullanımının paya bağlı olduğu ve eldeki davada ileri sürülen iddia, savunma hep birlikte gözetildiğinde, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği sonuç ve kanaatine varıldığından mahkemece tedbire hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. HMK m. 392 “(1) İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir.” Şeklinde düzenleme yer almaktadır. İlk derece mahkemesinin tedbir kararında, HMK m.392’ye uygun durum ve koşullar bağlamında, neden teminat alınmasına hükmedilmediği gerekçeleri ortaya konulmak suretiyle gösterilmiş olduğundan bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu nedenlerle, davalı vekilnin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.