Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1595 E. 2021/1306 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1595
KARAR NO: 2021/1306
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2021
NUMARASI: 2020/207 Esas – 2021/222 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.11.2010 tarihinde taraflar arasında imzalanan “Alacağın Temliği, Sulh, ibra, Feragat sözleşmesi” gereğince 29/09/2014 günü davalının müvekkile olan 8.400 USD tutarlı kısmının ödenmemesi takip yapıldığını, 10.10.2014 tarihinde davalının itirazı üzerine 23.10.2014 tarihinde durduğunu, müvekkilin alacağının tahsili için 31.10.2014 tarihinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali davası açıldığını, mahkeme tarafından görevsizlik ile İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, 04.02.2016 tarihinde İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek, dosyanın yargı yerini belirlemek için Yargıtay’a gönderildiğini, 17.10.2016 tarihinde Yargıtay’ın uyuşmazlığın TTK’daki mutlak ticari dava sayılan hallerden olması nedeniyle 15. Asliye TicaretMahkemesinin görevli olduğuna karar verdiğini, 11.09.2017 tarihinde Yargıtay tarafından görevli olduğuna karar verilen İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi 15.10.2017 tarihinde dosyanın açılmamış sayılmasına karar vererek 15.10.2018 tarihinde kararın kesinleştiğini, 19.07.2019 tarihinde ticari arabuluculuk görüşmesi gerçekleştiği ve anlaşma sağlanamadığını, 20.12.2019 tarihinde itirazın iptali davasının süresi geçtiği için müvekkilin alacağının tahsili için alacak davası açıldığı belirtilerek ödenmeyen 8.400 USD ana para borcunun vade tarihlerinden başlamak üzere en yüksek faiz oranının uygulanarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın temliki değil, borcun nakli söz konusu olduğunu, alacağın temlik edildiği … Ltd. Şti. yeni alacaklı değil, davacı tarafın Tasfiye Halinde … A.Ş’ ndeki alacağını ödemekle yükümlü olan ve borcu devir almış olan yeni borçlu olduğunu, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin BDDK ‘nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile tasfiye sürecine girdiğini ve tasfiye halinin devam ettiğini, davacının kar-zarar katılım hesabı sahiplerinin tasfiye sonucunu beklenmeden talepte bulunamayacağını, böylece davacı katılım hesabı sahibinin alacağının henüz muaccel hale gelmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı aleyhine tahsil davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. (Yargıtay HGK 2017/11-2630 esas,2019/328 karar sayılı ve 21/03/2019 tarihli emsal ilamı aynı yöndedir.) Konuya ilişkin olmak üzere Yargıtay Hukuk Daireleri arasında çelişkili kararlar mevcut ise de, gerek kanuni düzenleme gerekse de ticari yargıya ilişkin ticari işletme hukuku alanındaki doktrinsel görüşler bir arada değerlendirildiğinde görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu, ihtilaf konusu sözleşme ve iş bu sözleşmenin ifası tacir olan müvekkilinin ticari işletmesi ile ilgili olup, ticari iş niteliğinde bulunduğunu, bu çerçevede; TTK ’nun 19. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan bir iş/sözleşme diğer taraf için de ticari iş sayılacağından, iş bu uyuşmazlığa bakmakla görevli Mahkemenin, TTK ’nun 4. ve 5. maddeleri gereğince Ticaret mahkemesi olduğunu, TTK 4/1-f bendinde, “ Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır. ” hükmügereğince dava konusu uyuşmazlık dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdindeki davacı hesabının müvekkil şirkete temlikine ilişkin sözleşmeden doğduğundun dava konusu işin niteliği itibarıyla TTK ’nun 4/1-f bendi kapsamında kaldığını ve davanın Ticaret Mahkemesinin görevi dâhilinde kaldığını, güncel emsal Yargıtay ve BAM ilamları uyarınca davanın tarafları arasındaki uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olup uyuşmazlığın, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasını ve İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Tasfiye Halinde … A.Ş.’den mevduat alacağının ivazlı temliki üzerine temlik alan tarafından ödenmeyen temlik alacağının tahsili davasıdır. Bu aşamada istinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. 6102 sayılı TTK.nun 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu belirtilmiş, aynı kanunun 4. maddesinde ise ticari dava ve işler sayılmıştır. Davacı ile davalı şirket arasında 30/11/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacıya her ay 250,00 USD olmak üzere toplam 11.490,00 TL ile 130,00 Euro olmak üzere toplam 3.385,26 Euro ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava, TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir(HGK’nın 21/03/2019 Tarih, 2017/11-2630 Esas ve 2019/328 Karar sayılı İlamı). Bu nedenle davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde mahkemece asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 31,50 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021