Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1578 E. 2021/1308 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1578
KARAR NO: 2021/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2020/645 Esas – 2021/147 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, alacaklısı olduğumuz İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu ve iptali gerektiğini, Müvekkil karşı yana İzmir ilinde kargo dağıtım acentesi olarak hizmet vermiş olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla uyuşmazlık konusu takibe dayanak cari hesap / fatura (07/02/2020 tarihli … Ve … Sıra Numaralı 30/09/2019 Tarihli 58.669,31 TL Bedelli) bedeli kadar alacaklı olduğunu, icra dosyası ile davalı/borçlu aleyhine faturaya / cari hesaba dayalı olarak başlatılan icra takibine borçlunun itirazı haksız ve mesnetsiz olduğunu, Bu husus dava dilekçesinin ekinde sunulan fatura, vergi dairesi ve tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi neticesinde sabit olacağını, Karşı yan, icra dosyasına yaptığı kötü niyetli itiraz ile müvekkile olan borcunu inkar etmiş olduğunu ve borcu ödeme niyetinin olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosu … büro başvuru numaralı, … Arabuluculuk Dosya Numaralı dosyası ile karşı yan ile yapılan görüşmeler neticesinde anlaşma sağlanamadığını, borçlu/davalı yanın haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline karar verilmesini için Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla; İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … E. dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı yana aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre, vuku bulacak ihtilaflarda İstanbul Merkez mahkemeleri yetkili kılındığını, davanın işbu yetki sözleşmesi uyarınca usulden reddi gerektiğini, icra müdürlüğünün de yetkisine de itiraz edildiğini, öncelikle icra müdürlüğünün yetki problemi çözülmesi ve buna göre karar verilmesi gerektiğini, Müvekkil şirketin icra müdürlüğü yetkisine itiraz etmiş, yetkili icra müdürlüğünden usule uygun bir icra takibi de yapılmadığını, yetkili icra müdürlüğünden bir icra takibi bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının da reddine karar verilmesi gerektiğini, İcra takibine konu evraklar müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinde bahsi geçen faturanın müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, Faturanın usule uygun tebliğ edildiğini ispat külfeti davacı yanda olduğunu, faturayı tebliğ ettiğini ve fatura içeriğinde yer alan hizmeti verdiğini ispat etmesi gerektiğini, Müvekkil şirketin, davacı yan ile 01.11.2012 tarihli acentelik sözleşmesi imzaladığını ve davacı yan İzmir/Çiğlide müvekkil şirketin acentesi olarak hizmet verdiğini, İşbu sözleşmeye göre; davacı yanın görev ve sorumlulukları sözleşmenin 4. Maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiğini, Davacı yanın, görev ve sorumlulukları arasında yer almasına rağmen, 459 adet gönderinin teslim bilgilerini müvekkil şirket ile paylaşmadığını, Müvekkil şirketin davacı yana bir ihtarname göndererek acentelik sözleşmesini feshetmiş olduğunu ve davacının alacaklarına gönderilerin teslim bilgilerinin mevcut olmamasına binaen bloke uygulandığını, Bugüne kadar davacı yanın teslim evraklarını müvekkil şirkete ulaştırmaması nedeni ile 6 adet başvuru gerçekleştiğini ve müvekkil şirket işbu zarara katlanmak durumunda kaldığını, Müvekkil şirketin, davacının acentelik sözleşmesine aykırı davranışları nedeni ile uğradığı zararı karşılamak amacı ile davacı yanın alacaklarına bloke uygulamış olduğunu, yapılacak yargılama sonrasında da davacının alacak iddiasında haksız olduğu ortaya çıkacacağını, davanın yetki sözleşmesi ve usule uygun olarak yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmaması nedeni ile usulden reddine karar verilmesini, davacının haksız taleplerinin reddi ile davanın esastan reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “6100 sayılı HMK’nın 17. maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” Söz konusu kanunun yetki sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin, sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörülmüştür. Dava konusu olayda tarafların ikisi de tacir olduğu takdirde yetki sözleşmesi geçerli olacaktır. Tarafların tacir olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda taraflar arasında akdedilen 01/03/2013 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 10. Maddesi ile taraflar arasında ihtilafların çözümünde İstanbul Merkez Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış olup davalı vekilinin söz konusu maddeye istinaden cevap dilekçesi ile birlikte Yetki Sözleşmesine dayalı ilk itirazını ileri sürdüğü görülmekle Yetki Sözleşmesi nedeniyle davanı reddine, …taraflar arasında akdedilen Acentelik Sözleşmesinin 10. maddesinde münhasır yetkili mahkeme ve icra daireleri olarak İstanbul Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili mahkeme ve daireleri olarak belirlendiğinden HMK 17,114.maddelerince gereğince açılan davanın özel dava şartı(geçerli icra takibi bulunmaması)yokluğu nedeni ile usulden reddine, HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı yan, aleyhine uyuşmazlığa konu alacağın ve ferilerinin tahsili istemiyle İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine 25/11/2019 havale tarihli dilekçesi ile yetki yönünden ed itiraz edilmesi üzerine davalının yetki itirazı kabul edilerek, icra dosyasının davalının talebi / yetki itirazı doğrultusunda yetkili olarak belirlediği İstanbul Anadolu İcra Dairelerine gönderilerek burada İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … esasını aldığını, akabinde davalı yan, kendisi tarafından yetkili olarak belirlenen İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında sunduğu itiraz dilekçesinde borca itiraz etmiş olup icra dairesinin yetkisine itiraz etmediğini, davalı yanın İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı yetki itiraz ile kendi belirlediği İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra dosyasından düzenlenen ödeme emrine yetki itirazında bulunmaksızın itiraz etmesi ve itirazın iptali istemiyle davalı aleyhine İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame edilen dava dosyasına yetki itirazında bulunmasının kendi beyanı ile çelişmesine sebebiyet verdiğini, yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmaması nedeni ile davanın usulden reddine dair verilen kararın dosya kapsamına, yasaya ve hakkaniyete uygun olmadığını, davalının kendi belirlediği adli mercinin yetkisine de tekrar itiraz etmesinin ve bu itirazının mahkemece kabul görmesi/korunmasının yerinde olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura ve cari hesaba (açık hesap) dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk olarak davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında faturaya konu alacağın tahsili istekiyle İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı tarafından yetki yönünden de takibe itiraz edilmesi üzerine, davalının yetki itirazı kabul edilerek İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında yeniden ödeme emri gönderilmesi üzerine davalı takip borçlusu tarafından takibe borca ve ferileri yönünden itiraz edilmiş, ancak bu kez icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiştir. İtirazı iptali davalarında usulüne uygun olarak başlatılmış bir icra takibi bulunması dava şartı olup, icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmış olmasının da takibin usulüne uygun olabilmesi için gerekli şatlardan bir tanesi olduğu açıktır. Buna karşın davalı takip borçlusuna İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında çıkarılan ödeme emri üzerine sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 50/2. Maddesine göre, yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılmalıdır. İİK’nın 62/1. Maddesine göre ise, itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Buna göre, itirazın iptali davası açıldıktan sonra cevap dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi mümkün değildir. Her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 17. maddesinde sözleşmeyle yetkili kılınan mahkeme dışında dava açılamayacağı düzenlenmiş ise de söz konusu yetki kuralı kesin yetki olmayıp, ancak usulüne uygun bir yetki itirazı bulunması halinde uygulanma imkanı olan bir yetki kuralıdır. Somut olayda davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin yetkisine usulüne uygun bir itirazı bulunmadığına göre, takibinin yapıldığı yer icra dairesi yetkili hale gelmiştir. Bu halde takibin usulsüz olduğunun kabulü mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisi yönünden takip usulüne uygun olup, bu bakımdan eldeki davada dava şartı mevcuttur. Bu nedenle mahkemece davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü yetki itirazını geçerli kabul ederek geçerli bir icra takibi bulunmadığından bahisle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de, HMK’nın 115/2. Maddesine göre mahkemece dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar vereceğinin düzenlenmiş olmasına rağmen, davanın usulden reddine karar verdikten sonra dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi mümkün olmadığı gibi kararın kendi içeresinde de çelişki yaratmaktadır. Ayrıca mahkeme kısa kararında, davanın yetki nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 17, 114/1-ç, 115/2 ye göre usulden reddine karar vermiş ve yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunması dava şartına atıf yapmış olmasına rağmen gerekçeli kararda 114. Maddenin 1-ç bendine yapılan atıf karadan çıkarıldığı gibi icra dairesinin yetkisine dair açıklamalar karara eklenmiştir. Bu haliyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması da yerinde olmamıştır. Davalı süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Ancak bu ilk itiraz mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu kapsamda Mahkemece davalının mahkemenin yetkisine dair itirazı değerlendirilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021