Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1514 E. 2021/1611 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1514
KARAR NO: 2021/1611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2021
NUMARASI: 2017/1429 Esas – 2021/674 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkette 07/01/2013 tarihinde işe girdiğini, 18/08/2017 tarihinde istifa ettiğini, anılan tarihler arasında davalının müvekkili şirketin İstanbul merkez ofisinde Zincir Mağazalar Müdürü olarak çalıştığını, taraflar arasında imzalanan 07/01/2013 tarihli iş sözleşmesinin 2. Maddesinde personelin sadakat borcunun düzenlendiğini, anılan madde ile rekabet yasağının düzenlendiğini, davalının müvekkilinin müşteri bilgilerini ve ürünlerini bildiğini, davalının müvekkili iş yerinden ayrıldıktan sonra müvekkili ile aynı iştigal konusuna haiz dava dışı … A.Ş’de çalışmaya başladığını, davalının haksız rekabet yasağına aykırı davrandığını belirterek; davalının altı aylık brüt ücret tutarı olan 49.896,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 07/01/2013 tarihinde davacı şirket bünyesinde Zincir Mağazalar Müdürü olarak göreve başladığını, 01/04/2017 tarihinde Nakit, Nakliye ve Toptan Satış Müdürü olarak görev yapmaya devam ettiğini, iş sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin işe başladığı şirket ile davacı şirketin aynı ana iştigal konusuna haiz olmadıklarını, davacı ile dava dışı … firmasının markalı Ayçiçek yağı satışı faaliyetinde ticari büyüklüklerinin karşılaştırılamayacak farklı olduğunu, ürünlere dair sabit bir satış rakamı bulunmadığından davacının satış rakamları kullanılarak davacının zarara uğratılması ihtimalinin bulunmadığını, iş sözleşmesindeki rekabet yasağı düzenlemesinin yer bakımından kısıtlama içermemesi nedeniyle geçersiz olduğunu, davacının başkaca çalışanlara dava açmadığını, yalnızca müvekkiline karşı dava açılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davalının davacı şirket nezdinde 07/01/2013 tarihinde satış müdürü olarak çalışmaya başladığı, 18/08/2017 tarihinde işten çıkış belgesinin düzenlendiği, davalının bu çalışması sırasında, iş yerinin müşteri çevresini ve işverenin yaptığı işleri bilebilecek bir pozisyonda çalıştığı, davalının davacı iş yerinden istifa ederek kendi isteğiyle ayrıldığı, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine ilişkin dosyada yeterli delilin bulunmadığı, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra 22/08/2017 tarihinde dava dışı … A.Ş’nde satış elemanı olarak çalışmaya başladığı, 05/09/2017 tarihinde buradan ayrıldığı, 06/09/2017 tarihinde dava dışı … A.Ş’nde pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladığı ve çalışmaya devam ettiği, davalının davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı firmada rekabet sözleşmesine rağmen çalışmaya başladığı, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağı yer yönünden sınırlarının açıkça belirlenmediği, ancak TBK.nun. 445/2.maddesi uyarınca, süre ve coğrafi alan ile faaliyet alanı bakımından rekabet yasağının sınırlanmasında hakime takdir/uyarlama yetkisi verildiği de dikkate alındığında; taraflar arasındaki rekabet yasağının; davalı İstanbul’da davacı iş yerinde çalışırken rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığına göre, rekabet yasağı hükmünün İstanbul ili için geçerli olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin yasal unsurları aykırılığı bulunmadığından davacının, davalı aleyhine işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu görülmekle; davalının davacıya ödemesi gereken hizmet akdinin IX/2 maddesinde bulunan son altı aylık brüt ücretine tekabül eden tutarın 49.896,00 TL olarak hesaplandığı, TBK.m.182/3 maddesi uyarınca, taraflarca kararlaştırılan cezai şartın mahkememizce fahiş nitelikte bulunduğu kabul ve takdir edilmekle; cezai şartın, davalı tarafından alınan en son aylık net ücretin 1/4’si olarak kabulünün taraflar arasındaki menfaatler dengesine/hakkaniyete daha uygun olacağı resen kabul edilerek; davacı tarafından, davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile (49.896,00 TL/4=) 37.442,00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafça faiz isteminde bulunulmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin (bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün resen tenkis edildiği de dikkate alınarak) istemlerin reddine, karar vermek gerekmiştir. Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın kısmen kabulüne, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun Görev başlıklı 5. Maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesinin işbu davada görevli olmadığını, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, Mahkemece tanık delili ve cevap dilekçesi ile sunulan yazılı delillerin incelenmeden yetersiz inceleme sonucu oluşmuş hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesini İK 24. maddesi uyarınca haklı nedenle fesih hakkı doğduğunu, müvekkilinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı olduğundan iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet yasağı hükmünün geçersiz hale geldiğini, taraflar, aralarındaki rekabet yasağının hükmünü ancak istifa veya işverenin haklı veya geçerli nedenle feshi durumunda geçerli olacak şekilde düzenlendiğini, rekabet yasağı hükmünün, yer sınırlaması içermediği sebebiyle geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin yeni işvereni ile davacı işverenin aynı konuda iştigal etmedikleri gibi birbirlerine rakip firmalar da olmadıklarını, davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, taraflar arasında imzalanan rekabet yasağı hükmünün iş sözleşmesinin sona erme biçimi, yer bakımından sınırlandırılmamış olması ve müvekkilinin ticari sırlara haiz olmaması sebepleriyle geçersiz olduğunu ve davanın reddi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmeleri ile karalaştırılan iş akdinin feshinden sonra işçinin rekabet etmeme yasağına aykırı davranışları iddiasına dayalı cezai şartın tahsiline ilişkin alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, iş sözleşmesiyle kararlaştırılan cezai şart koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Taraflar arasında hizmet(iş) sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin 15/08/2017 tarihinde sona erdiği ihtilaf konusu değildir. Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında 07/01/2013 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedilmiş ve bu sözleşme davalının 15/08/2017 tarihinde işverene sunduğu istifa dilekçesi ile sona ermiştir. 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere iş mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. Madde de bu bölümde düzenlenmiştir. İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarına, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. Maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiş durumdadır. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinin gerekçesinde, yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusunu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Anılan bu düzenlemeler karşısında rekabet yasağının işçi ile iş veren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığı açıktır. Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi uyarınca iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp, iş mahkemesi görevlidir. Hal böyle olunca Mahkemece iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Buna göre HMK’nın 355. Maddesi uyarınca yalnızca kamu düzenine aykırılık sebebi ile sınırlı olarak ve bu aşamada davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin yapılan inceleme sonunda, istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nın 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1-Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davalıya iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021