Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1502 E. 2021/1687 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1502
KARAR NO: 2021/1687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İST. ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2019
NUMARASI: 2019/440 Esas-2019/1198 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının, ihyası istenen … Ltd. Şti. aleyhine icra takibi yaptığını, ancak şirketin sicilden terkin edilmesi nedeniyle tebligat yapılamadığını, İst. Anadolu 3. ATM’nin 2018/812 esas sayılı dosyasında ihya için kendilerine süre verildiğini, bu nedenle ilgili şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, kooperatifin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması” gerekçesiyle resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 24.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceğini, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise; “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 16’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bu Tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü gereğince, bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceğini, müvekkili Sicil Müdürlüğünün bu yönde bir mahkeme hükmü olmaksızın şirketi tekrar sicile tescil gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; geçici 7. maddenin 15. bendi uyarınca hukuki menfaati bulunanların haklı sebebe dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya isteyebileceği, bu maddedeki sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, hak düşürücü sürenin geçtiğini mahkemenin resen gözetmesi gerektiğini, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunuyor ise de, ihya davası 12/07/2019 tarihinde açılmış olup, şirketin sicil kaydının silindiği 24.09.2013 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu davanın açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; olayda hak düşürücü sürenin gerçekleşmediğini, davanın süresinde açıldığını, mahkeme kararının gerekçesinin Yargıtay içtihatlarına ve daire kararlarına aykırılık teşkil ettiğini, belirtilen içtihat ve kararların yeterince incelenmeyip eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın geçici 7. maddesine göre terkin edilen şirketin derdest dava dosyası nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın Hak düşürücü süre nedeniyle davanı reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca , 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen şirketlerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine uyarınca yapılan terkin işlemine karşı açılan davalarda husumetin yasal hasım olmayan sicil müdürlüğü yöneltilmesi yeterli olup,ayrıca tasfiye memuruna yöneltilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği düzenlenmiştir. 30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme kanunda terkin sebebi olmayan bir hususun tebliği ile düzenlemesine ilişkindir. TTK geçici7. Maddesinde belirtilen sınırlı hallere özel bir tasfiye yöntemi getirilmiş olup,madde de sayılan haller dışında geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. İstisnai ve sınırlı tasfiye usulünün düzenlendiği geçici 7. Maddesine tabi olamayan bir durum ikincil norm niteliğinde olan tebliği ile yapılan düzenlenme ile geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Somut olayda davalı … tarafından dava dışı şirketin TTK geçici 7. madde kapsamında 24/09/2013 tarihinde 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması nedeniyle ticaret sicil gazetesinde gerekli ilan yapılarak süresi içerisinde bir başvuru yapılmadığından sicil kaydı resen terkin edilmiştir. Davacı tarfından Sicilden terkin edilen şirket hakkında İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/812 Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasının derdest olduğu ve davada taraf teşkilinin sağlanması yönünden için eldeki davanın 12/07/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. TTK geçici 7 maddesinde şirketlerin resen terkin sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması bu sebepler arasında sayılmadığı gibi şirkete ve şirketlerin temsilcilerine tebliğat yapıldığına ilişkin herhangi bir mazbata / belge sunulmamış ve sicil dosyasında da rastlanılmamıştır.Buna göre yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun da yerine getirildiği hususu, davalı tarafça ispat edilememiş olup, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket geçici 7.madde kapsamı dışında olup davaya konu ihya talebi TTK nın gecici 7 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii değildir. Davacının devam eden dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki yararı mevcut olup, terkin edilen şirket yönünden ihya koşulları oluştuğunun kabulü gerekmiştir. Davada İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. madde çerçevesinde yapılan terkin işleminin hatalı olup,davalı tarafından davaya karşı konularak müdürlük işleminin yerinde olduğundan bahisle davanın reddinin istendiği de nazara alındığında; somut olayda HMK’nın 312/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmayıp, HMK’nın 326. maddesi uyarınca davalı … yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacaktır. (Y.11 H.D 31/05/2021tarih ve E: 2021/3311-K: 2021/4580) Re’sen sicilden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından bu şirketlere tasfiye memuru atanması da gerekli değildir. (Y11H.D 04/12/2014 tarih ve E:2014/12860 -K:2014/19016/) Buna göre mahkemece davanın hak düşürücü süreye tabii olmadığı ve yapılan terkin işleminin de usulüne uygun olmadığı hususu gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın yazılı gerekce ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, kararın kaldırılmasına derdest dava dosyasındaki işlemlere hasren şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline ve ilanına davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı … müdürlüğünden tahsiline karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 2-Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında sicile kayıtlı … Limited Şirketi’nin derdest İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/812 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması (taraf teşkilinin sağlanması ve kararın infazının temini) işlemleri ile sınırlı olarak resen terkin kararının iptali ile tüzel kişiliğinin ihyasına, yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline, 3- Kararın ticaret sicil müdürlüğünde ilanına, 4-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 44,40-TL peşin harç, 26,50-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 115,3‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından masraf yapılmadığı anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 5.100,00- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta gideri 73-TL olmak üzere toplam 194,3‬0-TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021