Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/15 E. 2021/1656 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/15
KARAR NO: 2021/1656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2018/554 Esas – 2020/605 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin meşru hamili olduğu keşideci … Ltd.Şti ‘nin … Bankası İzmir Manavkuyu Şubesi’ndeki hesabına tanımlı 20/09/2017 tarih … nolu 125.000,00 TL bedelli çekin 13/12/2017 günü 10:20 sıralarında kargolanmak üzere teslim edildiği … Kargo şirketine ait araç içinden çalındığını, olay ile ilgili olarak Esenyurt Emniyet Müdürlüğü Kıraç Polis Merkezi Amirliği’nce 2017/4774 nolu olay yeri inceleme tutanağı düzenlendiğini, bilahare dava konusu çek ile ilgili olarak İstanbul Anadolu 3. ATM’de 2017/1371 Esas nolu hasımsız çek iptali davasının açıldığını, dava konusu çekin kötü niyetli kişiler tarafından Çorum … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konul- duğunun anlaşıldığını, çek üzerinde cirosu bulunan cirantaların paravan olduklarını, faal olmadık- larını beyanla öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasını, aksi hale icra dosyasına ödenen bedelin dava sonuna kadar ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesini, yargılama sonunda dava konu- su çekin/bedelin ödenmesi halinde çek bedelinin istirdatını, yargılama gideri ile vekalet ücretinin da- valıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu çekin yasal ve meşru hamili olduğunu, ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığını, müvekkilinin dava konusu çeki ne şekilde elinde bulundurduğunu ispat ile yükümlü olmadığını, aksi halin mücerretlik ilkesi ile bağdaşmayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Uyap ortamından yapılan sorgulamaya göre, davalı … hakkında Resmi Belgede Sahtecilik, Dolandırıcılık, Başkasına Ait Kredi Kartını İzinsiz Kullanma, Hükümlü Veya Tutuklunun Kaçması, Hırsızlık ,Yaralama vs suçların şüphelisi olarak çok sayıda soruşturma, yakalama,tutuklama vs tedbir bilgileri, Kıymetli Evraktan Kaynaklanan Menfi Tespit, İstirdat, İcra Takibine İtiraz vs davalarının davalısı olarak yer aldığı çok sayıda hukuk davası bulunduğu görülmüş ise de, dava konusu çek ile ilgili davalılar hakkında açılmış bir soruşturma veya ceza davası bilgisi bulunmadığı, davalı …’ın ticari defterlerinde yer alan ve bilirkişi tarafından ticari akışına aykırı olduğu belirtilen usulsüz kayıtların -şartları varsa-ancak bir idari ve/veya cezai soruşturmanın konusunu oluş- turacağı ,ciro zincirinin de bozulmadığı gözetildiğinde, söz konusu soruşturma ve dava bilgileri tek başına davalıların dava konusu çeki iktisapta ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu ispata yeterli görülmemiştir. Her ne kadar davacı vekili dava konusu çekin /bedelinin TTK 792 md gereğince istirdatını talep etmiş ise de; toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonunda , davalıların dava konusu çeki iktisabında kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğuna dair her türlü şüpheden uzak,kesin inandırıcı ve yasal delil sunulamadığından ispatlamayan davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 21/12/2018 tarihinde Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1371 Esas sayılı dosyadan çek iptal davası açıldığını ve ilan yapıldığını, bu davada tedbir konulmasına rağmen tedbirden sonra davalı …’ın çeki aldığını, dava aşamasında davalı … hakkında aynı konuda açılmış bir çok dava olduğuna dair UYAP çıktısının da mahkemeye sunulduğunu, yani …’ın kötüniyetli olduğunun net bir şekilde ortaya konulduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlere aykırı karar verildiğini, Anadolu Cumhuriyet Savcılığa 19/06/2018 tarihinde yani dava açıldıktan 1 hafta sonra 2018/121900 soruşturma no ile şikayette bulunulduğunu, bu haliyle kararın açık bir şekilde usul ve yasaya aykırı olduğunu, kötüniyet ve hayatın olağan akışına aykırılık iddiası ile çek istirdat davası açıldığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rızası hilafına elden çıkan çekin istirdatı, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı takip alacaklısının çekin yetkili hamili olup olmadığı noktasındadır. Dava konusu … nolu çek, dava dışı … Ltd.Şti. tarafından 28/04/2018 tarihinde davacı … Limited Şirketi lehine 125.000,00 TL bedelli olarak … Bankası, İzmir Manavkuyu Şubesi nezdinde tanımlı hesaba bağlı olarak keşide edilmiş ve sırasıyla… Limited Şirketi, … , …, …, … ve … tarafından ciro edilmiştir. Çek, ibraz edilmemiş olup İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1371 esas sayılı dosyasında verilen ödemeden men kararı kayıtlara işlenmiştir. Davacı, dava konusu çekin kargoda çalındığını ve davalının çeki haksız ve kötü niyetli olarak iktisap ettiğinden bahisle kendisinin yetkili hamil olduğu iddiasıyla çekin istirdatı istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 763. maddesine göre, elden çıkan kıymetli evrakın ortaya çıkması halinde senedi elinde bulundurana karşı iade davası açılabilir. Davacı tarafından 21/12/2017 tarihinde açılan İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1371 esas sayılı zayi nedeniyle çek iptali dosyasında, 10/07/2018 tarihli duruşmada çekin davalıda olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davalı takip alacaklısı tarafından, davacının da aralarında bulunduğu takip borçluları hakkında 24/05/2018 tarihinde Çorum … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dava konusu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatılmıştır. TTK’nın 792. Maddesine göre, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. TTK’nın 788/1. maddesinde, açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çekin, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebileceği, TTK’nın 790. maddesinde ise, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Dava konusu çekteki ciro silsilesi görünürde düzgün olup, şeklen çeki elinde bulunduran kişinin hamil sıfatını ispat eder niteliktedir. Ciro silsilesinde bir kopukluk söz konusu olmadığından hamil senedin illetten mücerret olması ilkesinden yararlanır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Eldeki davada, davacı öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu, ardından davalı tarafın çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap ettiğini ispat etmesi gerekir. Bununla birlikte davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, zira aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır niteliktedir. Davalı … dış giyim eşyalarının toptan ticaretiyle ilgili olarak 26/04/2018 tarihinde faaliyete başlamış 31/12/2018 tarihinde faaliyetini sonlandırmıştır. Davalı … tarafından kendinden önceki ciranta … Ltd. Şti.’ye 02/05/2018 tarihinde 143.208,00 TL tutarında fatura kesmiş ve faturanın üzerine dava konusu çekin ödeme olarak alındığı yazılmıştır. Dava konusu çekin keşide tarihi 28/04/2018 olmakla birlikte keşideci tarafından davacı lehtara 08/12/2017 tarihinde teslim edilmiştir. Her ne kadar davalı …’ın fatura bedelinin ödemesi olarak vadesi geçmiş çeki kabul ettiği ve bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia edilmiş ise de ibraz süresi içerisinde yapılan ciro geçerli olup, iddiaya konu fatura tarihi itibariyle ibraz süresi geçmemiş olduğundan bahsi geçen işlemde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davalının faaliyetine başlamadan önce kestiği faturalar ise, dava konusu çekle ilgili olmayıp, davacının iddiaların ispata elverişli değildir. Ayrıca işe başladıktan sonra, mükellefiyetin vergi dairesine bildirilmemesi veya bildirim için geçecek süre ile mükellefiyet kaydının açılması için yapılacak yoklama hususlarında gerekli prosedürler vergi mevzuatı ile ilgili olup, bu hususlar davalı …’ın kendinden önceki ciranta ile söz konusu faturalara ilişkin ticaretiyle ilgili olarak bir ispat aracı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalı … hakkında kambiyo senetlerine ilişkin olarak açılmış çok sayıda dava ve soruşturma bulunduğu belirtilmiş ise de, bu dava ve soruşturmaların akıbeti belli olmadığı gibi, davalının aleyhine sonuçlanan herhangi bir davaya ilişkin dosyada belge de yoktur. Davaya konu çekte, davacının cirosu da bulunmakta olup imzası da inkar edilmemiştir. Dolayısıyla çekte düzgün bir ciro silsilesi bulunmaktadır. Dolayısıyla davalı … çekte yetkili hamil konumundadır. Davacı tarafça, bu davalının dava konusu çeki davacının zararına olarak kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu ve/veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunduğunu da ispatlayamamıştır. Dava çekin istirdatı davası olup çekte cirosu bulunan diğer davalılar ise çeki elinde bulunduran olmadıklarından çekin iadesine ilişkin sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 342 . Maddesine göre, istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin gösterilmesi gerekli olup, HMK’nın 355. Maddesine göre de, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. İstinaf dilekçesi verilmekle kararı istinaf eden gösterdiği istinaf sebepleriyle bağlı olup, bunları genişletmesi mümkün değildir. Zira HMK’da düzenlenen ve taraflarca verilecek dilekçeler, süreleri içinde bir kez verilebilirler. Buna göre ikinci veya ek istinaf dilekçesi sunulması ve istinaf nedenlerinin genişletilmesi mümkün olmadığından davacı tarafın 24/11/2020 tarihli “ek istinaf dilekçesi” konulu dilekçesinde belirttiği istinaf sebeplerinin değerlendirilmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021