Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1475 E. 2021/1302 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1475
KARAR NO: 2021/1302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2020/903 Esas – 2021/267 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Sigorta AŞ, sigortacılık işi ile iştigal eden Türkiye’nin önde gelen sigorta şirketlerinden olduğunu, müvekkili, dava dışı … Ltd. Şti.’ne (“Sigortalı”) ait emtiayı, taşıma sırasında oluşabilecek rizikolara karşı emtia nakliyat sigorta poliçesi ve abonman sözleşmesi ile teminat altına aldığını, sigortalının Rusya’ya ihraç ettiği taze limon emtiasının Antakya’dan Rusya’ya taşınması işi, 1 Numaralı Davalı … Ltd. Şti. (“…”) firmasına ait … ve … plakalı frigorifik dorseler içerisinde, 2 Numaralı Davalı … Ltd. Şti. (“…”) sorumluluğunda gerçekleştirildiğini, sigortalıya ait limon emtiası, …’ya ait … ve … plakalı frigorifik dorselere yüklenerek ve … sorumluluğunda Antakya’dan Rusya’ya taşındığını, varma yerinde yapılan incelemede, taşıma sırasındaki ısı farklılığı sebebiyle emtianın bozulma, çürüme, kokma, küflenme şeklinde hasara uğradığı tespit edildiğini, …, emtianın içerisinde taşındığını, … ve … plakalı frigorifik dorselerin kayıtlı maliki olup söz konusu taşımada fiili taşıyıcı sıfatını haiz olduğunu, … ise taşımayı üstlenmiş olup bu taşımaya ilişkin navlun faturası düzenlediğinden akdi taşıyı olarak zarardan sorumlu olduğunu, sigortalının, söz konusu hasar sebebiyle meydana gelen 22.180,58 USD tutarındaki zararı müvekkilince karşılandığını, müvekkilinin 6102 sayılı TTK md. 1472 uyarınca sigortalısının “kanuni halefi” sıfatını haiz olduğunu, davalıların, meydana gelen zarardan cmr konvansiyonu gereğince taşımacı sıfatıyla sorumlu olduğunu, dava frigorifik dorse ile Türkiye’den Rusya’ya yapılan bir taşımaya ilişkin olup CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğunu, söz konusu taşımada fiili taşımacı olan … ile akdi taşıyıcı olan …, CMR Konvansiyonu’nun 17. Maddesi gereğince taşıma sırasında meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, davalılar, meydana gelen zarardan CMR Konvansiyonu hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, …, dava konusu zararın meydana geldiği aracın maliki olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına davalılarca yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemeniz iş bu davada yetkisiz olup davanın öncelikle yetki yönünden reddi gerektiğini, işbu sebeple davanın usulden reddini talep ettiğini, emtianın taşındığı aracın dorse iç sıcaklılığının +2 – +8 derece arasında olması gerekirken +13 derece olması sebebiyle emtiada çürüme-bozulma meydana geldiği iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olup gerçeği yansıttığını, müvekkil katılımı ve bilgisi olmaksızın tek taraflı düzenlenen ekspertiz raporunun delil değeri bulunmadığı gibi ürünlerin taşındığı dorsenin taşıma süresince sıcaklık derecelerini gösterir raporlar aksi yöndeki davacı iddialarını açıkça çürüttüğünü, halefiyet kuralları gereği, davacının müvekkilden talepte bulunması için sigortalısı firmanın müvekkilden talepte bulunacağı bir hakkının olması gerekmektedir. kara taşınmalarında ttk m.889 , deniz yolu ile taşmalarında ttk m. 1185 ve yine CMR konvansiyonu 30. maddesi; sigortalıya, taşıyana bildirim yapma yükümlülüğü yüklemiştir. dava öncesinde müvekkile davacı ve/veya sigortalısı … ltd. şti. firması tarafından ttk’nın aradığı usul ve sürede yapılmış bir bildirim bulunmamaktadır. yasal bildirim yükümlülüğüne uymayan sigortalı … ltd. şti. firması tüm talep haklarını yitirmiştir. dolayısıyla, davacı da halefiyet kuralları gereği talep haklarını kaybettiğini, dava rücuen tazminat talebine ilişkin olup TTK m. 855 ve CMR madde 32 gereği iş bu dava süresi içinde açılmadığını, davanın zamanaşımı nedeni ile de reddini, davacı yan tarafından sigortalıya yapılan ödeme lütuf ödemesi olup müvekkilerden talep edilemeyeceğini, bahse konu frigrofik dorse kendi mazot tankı ile çalışmakta olup … gemisine herhangi bir enerji kablosu ile bağlı olmadığı için gemi taşıması sırasında geminin herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkil … LTD. şti.’ne herhangi bir kusur isnat edilemeyeceğini, davacının tüm haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddini, takibin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı sigorta şirketi olarak ödediği bedel oranında TTK m. 1472 gereği sigortalısının haklarına halef olmuştur.Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı-davadışı 3. kişi zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir. Dava dışı sigortalı ile davalılar arasında taşıma sözleşmesi yer aldığı , sözleşmenin ifa yerinin Rusya olduğu ,sigortalı dava dışı sigortalının yerleşim yerinin İskenderun Yolu Üzeri … Caddesi No:… Merkez Hatay olduğu, davalı … Şti’nin ikametgahı Trabzon, … Şt.i’nin ikametgahı Mersin olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davaya konu icra takibi İstanbul Anadolu Adliyesinde başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı sigortalı ve davalıların yerleşim yerlerinden birinde açılmayan takibin yetki yönünden usulüne uygun bir icra takibi olmadığı anlaşılmaktadır. Davalıların icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın incelenmesinde, usulüne uygun olarak ve süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmakla itirazın iptali davalarının icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olması sebebiyle icra dairesinin yetkili olmasının dava şartı niteliğinde olduğu bu nedenle davalıların icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın kabulü ile davanın usulüne uygun olarak yetkili icra dairesine yapılmış bir icra takibi bulunmaması sebebiyle 6100 sayılı HMK.nın 1/ç- ve 115/2 maddesi gereğince usu yönünden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının icra takibine yaptığı yetki itirazında yetkili yer seçimi yapmadığını, bu nedenle yetki itirazı HMK m. 19 uyarınca geçersiz olduğunu, dava konusu borç TBK m. 89 uyarınca para borcu olup alacaklı müvekkili şirket merkezinin bulunduğu yer olan yetkili icra dairesinde takip başlatıldığını, bu hususta çok sayıda Yargıtay kararı ve emsal mahkeme kararının olduğunu, müvekkilinin, TBK m.183 uyarınca alacağı temlik aldığından da TBK m.89 uyarınca icra müdürlüğünün yetkili olduğunu, somut olayda haksız fiil söz konusu olup, haksız fiil söz konusu olduğunda yine BK Md. 89 uyarınca sigortalısının tüm haklarına halef olan müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi/ icra dairesi yetkili olacağını, müvekkilinin aynı zamanda sigortalısının zararını karşılamakla zarar gören konumunda olduğunu, mahkemenin gerekçesine göre, sigorta şirketlerinin kanunun tanıdığı haklardan mahrum kaldığı sonucunun ortaya çıktığını, belirterek müvekkilinin kendi şirket merkezinin bulunduğu yerde icra takibi başlatabilmesine ve dava açabilmesine herhangi bir engel bulunmadığını, bu sebeple haksız ve hukuka aykırı Mahkeme kararının yukarıdaki sebeplerle ortadan kaldırılarak icra dairesinin yetkili olduğuna karar verilmesi, İstinaf incelemesi sonuna kadar kararın icrasının geri bırakılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine uyarınca dava dışı sigortalıya ödenen, CMR Konvansiyonu’na tabi taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasar bedelinin, TTK.nun 1472 nci maddesindeki halefiyet ilkesine göre taşıyıcıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçluları hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında taşıma sırasında hasarlanan emtianın hasarlanması nedeniyle oluşan zararın TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca rücuen tahsili istemiyle 22.180,58 USD alacak yönünden ilamsız icra takibi başlatılmış ve takibe her iki borçlu için icra dairesinin yetkisi ile birlikte borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Eldeki dava ise itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. İİK. 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında takibin yetkili icra dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisine itiraz hakkında bir karar vermesi gerekir. İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazda, itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini bildirmesi gereklidir. Davalı takip borçlusu tarafından itirazında, yetkili icra dairesinin bildirilmediği takdirde ortada usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından taraflar yönünden takip yapılan icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Davalı takip borçluları itirazlarında yetkili icra dairesinin Mersin İcra daireleri olduğunu bildirmişlerdir. Davaya konu taşıma, emtianın Antakya/Türkiye’den Rusya’ya taşınmasına ilişkin olup yurtdışı taşıması niteliğindedir. Bu haliyle dava konusu taşımaya 1. Maddesindeki düzenlemeye uygun olarak CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekir.CMR Konvansiyonu’nun 31. Maddesinde, CMR konvansiyonuna tabi taşımalardan kaynaklanan davalarda taraflar arasında anlaşma ile belirlenmiş, Akit Taraf mahkemelerinde dava açılabileceği gibi davalının mutaden ikamet ettiği veya taşıma mukavelesinin akdedildiği esas iş yerinin veya şubesinin veyahut da acentasının bulunduğu yerlerde, ya da taşımacının yükü aldığı veya teslim yeri olarak gösterilen yerlerde dava açılabileceği, bunlardan başka mahkemelerde dava açılamayacağı düzenlenmiştir. Dosya kapsamındaki belgeler göre, dava dışı sigortalı şirketin merkezi Hatay’dır. Davalı şirketlerin merkezi ise Mersin ve Trabzon’dur. Buna göre icra takibinin tarafların hiçbirinin yerleşim yerinde yapılmadığı açıktır. Yükün yükleme yeri Antakya, teslim yeri ise Rusya’dır. Bu halde de icra takibinin yükleme veya teslim yerlerinden birinde başlatılmadığı anllaşılmaktadır. TTK.nun 1472 nci maddesine göre rücuan alacak istemine ilişkindir. Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal, sınırlı ve cüzi halefiyet niteliğindedir. Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan, sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılır. Yargıtay’ın 17.01.1972 gün 1970/2 Esas 1972/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre, halefiyet ilkesi gereği alacağa halef olan sigorta şirketinin sahip olduğu hak ve yetkiler sigortalısının sahip olduğu hak ve yetkiler ile sınırlı olup, bu kapsamda sigorta tazminatını ödeyen sigortacının zarara sebebiyet veren aleyhinde başlattığı takipte yetkili icra dairesi, sigorta ettirenin sorumlular aleyhine yapabileceği takipte yetkili olan icra dairesi olacaktır. Davacı şigorta şirketi TTK 1472 maddesi uyarınca sigortalı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesinin hükümleri ile bağlı olup, alacağı temlik almış olması da bu bağlılığı ortadan kaldırmayacağından temlik alan sıfatıyla da bağlıdır. Taşıma sözleşmesi uyarınca sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle meydana gelen zararlar ve taşımaya konu eşyanın hasar ve ziya halinde taşıyıcının sorumluluğu sözleşmeye aykırılık hükümleri kapsamında özel olarak düzenlenmiş olup, olayın meydana geliş şeklinin de haksız fiil niteliğinde olmadığı gözetildiğinde somut olayda yetkili mahkemenin belirlenmesinde haksız fiilde yetkinin düzenlendiği HMK 16. Maddesinin uygulanma ihtimali de bulunmamaktadır. Eldeki davada CMR Konvansiyonuna tabi bir taşıma söz konusu olup, yetkili mahkemeler Konvansiyonda açıkça belirlendiğinden TBK’nın 89. Maddesinin gerek sigorta şirketi, gerekse sigortalısı yönünden de uygulanma olanağı yoktur. Sonuç olarak icra takibi CMR Konvansiyonu’nun 31. Maddesinde gösterilen yerlerden birinde başlatılmamıştır. Davalılar takibe itirazlarında davalı takip borçlusu … Limited Şirketi’nin ikamet yeri olan Mersin icra dairelerini yetkili icra dairesi olarak bildirmişlerdir. Bu haliyle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz usulüne uygun ve gösterilen icra dairesi de CMR Konvansiyonunda sayılan yerlerden bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021