Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2021/1474 E. 2021/1119 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1474
KARAR NO: 2021/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2020
NUMARASI: 2020/395 Esas
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati haczin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı (ihtiyati haciz isteyen) vekili, taraflar arasında Beşiktaş … Noterliğinde 11.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme hükümleri kapsamında, ödeme planına uygun bir şekilde gerekli ödemeleri davalıya yaptığını, ancak davalının müvekkili şirkete taşınmazların devrini gerçekleştirilmediğini bunun üzerine müvekkil tarafından davalıya keşide edilen 04.02.2019 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı olarak tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin sözleşmenin 14. maddesinde ön görülen alıcının satış vaadi sözleşmesinden dönme hakkı kapsamında sözleşmeden döndüğünü, anılan maddede belirtilen tutarların ödenen bedelden mahsup ederek kalan bedelin iadesini talep ettiğini, davalının bu talebi karşılıksız bırakması üzerine, sözleşme hükümleri uyarınca mahsup edilmesi gereken tüm kalemler düşürülerek belirlenen 1.300.267,37 USD asıl alacak ve ferileri üzerinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine girişildiğini, takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş ve takip tarihi itibari ile 1.405.713,71 USD üzerinden ihtiyati hacze hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların yer tesliminin 04/09/2018 tarihinde, davacıya yapıldığını, karşılığında düzenlenen tutanakta, müvekkilinin teslim borcunu yerine getirdiğini, ayıplı olmadığını açıkça kabul ve ikrar ettiğini, yer tesliminden sonra tapu devri için yapılan davete davacının icabet etmediğini, davacının ödeme iddiasının gerçeği yansıtmadığını, uhdelerinde 1.366.420 USD bedelli çek göründüğünü, sözleşmeden dönme halinde, sözleşmenin 14. maddesi gereği, mahsup edilmesi gereken kalemlerin düşülmesi halinde, geriye kalan bedelin 1.257.106,4 USD olduğunu, ayrıca, sözleşmenin noterde düzenlenmesinden kaynaklı davacıya düşen masraflar, kdv ile sözleşmenin 12.3 maddesinde öngörülen ve müvekkilinin yaptığı masrafların alacaktan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince, davacının haciz talebi yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delil ve belgeleri sunmadığı, haklılığı yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğinden, HMK.nun 389. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz satış vaadi sözleşmesi hükümleri kapsamında müvekkilinin ödeme planına uygun bir şekilde tüm ödemelerini eksiksiz yaptığını, taşınmazların tapu devrinin yapılmaması sebebiyle, yine sözleşmede düzenlenen dönme hakkı kapsamında müvekkilinin sözleşmeden döndüğünü, bu sebeple -sözleşme hükümleri uyarınca mahsup edilmesi gereken tüm kalemler düşürülerek- söz konusu bedelin iadesini talep ettiğini, alacak bakımından yaklaşık ispatın sağlandığını, mahkemenin “talebin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle” şeklindeki gerekçesinin hukuki olmadığını, İİK md 257 uyarınca, ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, oysa mahkemece HMK m. 389 vd hükümlerinde düzenlenen “ihtiyati tedbir” kurumuna göre değerlendirme yaptığını belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, talebin reddine karar verilmiş, bu ara kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Nitekim Yargıtay 19 HD 2015/4882 E 2015/12767 K 30.09.2015 T. Ve Yargıtay 11. HD 2016/2214 E 2016/2481 K 07.03.2016 T. Emsal kararında da belirtildiği üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin, alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi yeterli kabul edilmektedir.Bu açıklamadan sonra, somut olaya gelindiğinde; her ne kadar davacının ihtiyati haciz talebinin HMK m.389 vd. maddelerine öngörülen tedbir koşullarına göre değerlendirilmesi doğru değil ise de, eldeki davada; taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince, ödemelerin yapılmasına karşın taşınmazların devrinin yapılmadığı gibi sözleşmede düzenlenen dönme hakkı kapsamında sözleşmeden usulüne uygun dönüldüğü, yine sözleşmede bu durumda öngörülen kalemlerin ödemelerden düşülerek kalan kısmın iadesinin istenmiş ise de, davalı tarafça, iddiaların doğru olmadığı, davacı ödemelerini kabul etmemek kaydıyla ellerine yalnızca çek olduğu, sözleşmeden dönmede öngörülen kalemlerin mahsup edilmesi durumunda, iadeye konu tutarın davacının talebi kadar olmadığı gibi davacıdan alacaklı olduğu, bu tutarların davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği belirterek davanın reddini savunduğu, bu durum karşısında, alacağın varlığı ve miktarının tespiti bakımından yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibari ile gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından talep eden davacı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.